Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Ehli Sünnetin 4 Mezhep İmamları
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="bo$ver" data-source="post: 203629" data-attributes="member: 1007275"><p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">Mezhep meselesi bir taraftan İslam’da bir ayrılık unsuru gibi gösterilmeye çalışılırken, diğer taraftan bir takım demagojilerle saf zihinler bulandırılmak istenmektedir. Meselenin üzerine biraz eğildiğimiz zaman mezheplerin bir ihtiyaçtan doğduğu, hiç bir zaman ihtilaf unsuru olmadığı anlaşılacaktır.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>İtikat</strong> ve <strong>amel</strong> diye iki kısımdan meydana gelen İslam dininde, mezhepler, ameli (pratikte yaşanan) kısımları konu edinir. Birden fazla mezhebin meydana gelmesi, nazari prensiplerin mezhep imamlarınca farklı anlaşılmasından ileri gelmiştir. (Mektubat, 449 )</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">İslam'da mezhepler, -bir iki cüz’i mesele hariç- hiç bir zaman iç harp ve karışıklıklara yol açmamış ve bu mezheplerin imamları da birbirine daima saygılı olmuşlar, birbirlerini ret ve inkar etmemişlerdir. Ayrıca bir mezhep tesis etmek niyetiyle ortaya iddialı bir şekilde çıkmamışlar, daha sonra bir araya toplanarak bir mezhep haline getirilen içtihatlarını, zaman ve ihtiyaç anında ortaya koymuşlardır.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">Mesela:</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>İmam-ı Azam (H. 80-150) bir hadise ile ilgili olarak fetva verdikleri zaman;</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">“<strong>Bu Numan bin Sabit’in (İmam-ı Azam) reyidir. Çıkarabildiğimiz reylerin en güzeli budur. Kim bundan daha güzelini ileri sürerse, doğruya daha yakın olan odur.</strong>” <strong>derdi.</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>İmam Malik (Maliki Mezhebi kurucusu. H.93-179);</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">“<strong>Ben bir beşerim. Bazen hata, bazen de isabet ederim. Bu sebeple benim rey ve içtihadımı inceleyiniz. Kitap veya sünnete uygun bulursanız, kabul ediniz, bulmazsanız reddediniz.” demiştir. </strong>(Hayreddin Karaman, Fıkıh Usulü, 33)</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Hanbeli mezhebi kurucusu İmam-ı Hanbeli (H. 164-241) ve İmam-ı Şafii hazretleri (H. 150 - 204) de </strong>hiç bir zaman iddialı konuşmamışlar ve meslektaşlarını rencide edici sözler söylememişlerdir. Daha sonra bu büyük insanların rey ve içtihatları talebeleri ve alimler tarafından bir araya getirilerek Müslümanların gönül huzuru içerisinde ibadet yapmaları temin edilmiştir.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Mezhep imamları İslami meselelerde değil, uygulanış tarzında kendilerine göre haklı sebeplerle ihtilaf etmişlerdir. Mesela abdest alırken başa meshetmekte bütün imamlar ittifak etmişlerdir. Ancak meshin tarzında ve miktarında ihtilaf etmişlerdir.</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">Abdesti bizlere farz kılan Rabbimizin, “<strong>Başınıza meshediniz.</strong>” emri “<strong>bi ruusikum</strong>” ibaresiyle gelmiştir. Dillerin en zengini olan Arapça’da çeşitli kelimelerin başına gelen ‘<strong>b</strong>’ harfi, bazen “<strong>güzelleştirmek</strong>”, bazan “bazı” manasını vermek, bazan da “<strong>bitiştirmek</strong>” manasını vermek için gelir. Abdest ayetinin “<strong>ruusiküm</strong>” kelimesinin başına gelen ‘<strong>b</strong>’ harfini mezhep imamlarının her biri ayrı manada anlamışlar ve bundan farklı bir uygulama ortaya çıkmıştır.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>Bunun içindir ki İmam-ı Malik Hazretleri:</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">“<strong>Başa meshederken, başın tamamı meshedilmelidir. Zira buradaki ‘<strong>b</strong>’ harfi kelimeyi güzelleştirmek için gelmiştir. Kendi başına bir manası yoktur</strong>.” der.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>İmam-ı Ebu Hanife Hazretleri ise:</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">“<strong>Bu ‘b’ bazı manasına gelen ‘b’dir. Başın bir kısmı meshedilse kafi gelir</strong>.” der.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>İmam-ı Şafii Hazretleri ise:</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">“<strong>Bu ‘b’ bitişmek manasına gelen ‘b’ dir. Sadece elin başa bitişmesi, birkaç kıla değmesi kifayet eder, mesh tamam olur.</strong>” der.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">Hal böyle olunca mezhep imamlarının her birinin hak yolda oldukları, teferruattaki ayrılık gibi görünen hükümlerin bir ihtilaf konusu olmadığı kendiliğinden ortaya çıkar ve kötü maksatlı olanların iddialarını havada bırakır...</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">İmam Şâfiî, Medine'de İmam Mâlik'ten fıkıh ve hadis ilmi aldı. Süfyan b. Uyeyne'den, Fudayl b. İyâz ve amcası Muhammed b. Şâfi' ve diğerlerinden hadis rivayet etti.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">İmam Şâfiî, H. 187'de Mekke'de ve 195'te Bağdat'ta İmam Ahmed b. Hanbel (Ö. 241/855) ile buluştu. Ondan Hanbelî fıkhını ve usulünü, Kur'an'ın nâsih ve mensuhunu öğrendi. Bağdad'ta onun eski mezhebinin esaslarını ihtiva eden "<strong>el-Hucce</strong>" adlı eserini yazdı. Sonra H. 200'de görüşlerinin en çok yaygınlaşacağı Mısır'a gitti. 204/819'da Receb'in son cuma günü Mısır'da vefat etti ve orada defnedildi.(1)</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>İmam Malik, Ebu Hanife ile görüşür, onunla münazaralarda bulunurdu. Onların bu görüşmeleri gayet nezih bir şekilde cereyan eder ve herbiri diğerinin fıkıhtaki üstünlüğünü överdi.</strong> Bunun gibi o, Keys, Evza'î, Ebu Yusuf, Muhammed b. Hasan, Hammad vb. çağın seçkin âlimleri ile ilmî sohbetlerde birlikte olur, onlarla bir araya gelme fırsatı bulduğunda bunu hiç bir zaman kaçırmazdı.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">İmam Malik'in ilimdeki büyüklüğü hakkında, onun önünde diz çökmüş ve ilminden feyz almış büyük fakîh İmam Şafiî şöyle demektedir:</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">"Malik, Allah Teâlâ'nın, Tabiinden sonra kullarına karşı hüccet olarak gönderdiği bir insandır."(2)</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="color: black">Dipnotlar:</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="color: black">(1) (el-Hudarî, Tarihu't-Teşrîi'l-İslâmî, Kahire 1358/1939, s. 254 vd.; Muhammed Ebû Zehra, Usulü'l-Fıkh, Kahire, t.y., s.12 vd.; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, I, 35, 36; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, 9, 78 vd).</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="color: black"></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="color: black">(2) (Suphi es-Salih, Hadis İlimleri ve Hadis İstilahları, Terc. Yaşar Kandemir, Ankara 1981, 330).</span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="color: black"></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="color: black">kaynak:sorularlaislamiyet</span> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="bo$ver, post: 203629, member: 1007275"] [INDENT][SIZE=3][COLOR=black]Mezhep meselesi bir taraftan İslam’da bir ayrılık unsuru gibi gösterilmeye çalışılırken, diğer taraftan bir takım demagojilerle saf zihinler bulandırılmak istenmektedir. Meselenin üzerine biraz eğildiğimiz zaman mezheplerin bir ihtiyaçtan doğduğu, hiç bir zaman ihtilaf unsuru olmadığı anlaşılacaktır. [B]İtikat[/B] ve [B]amel[/B] diye iki kısımdan meydana gelen İslam dininde, mezhepler, ameli (pratikte yaşanan) kısımları konu edinir. Birden fazla mezhebin meydana gelmesi, nazari prensiplerin mezhep imamlarınca farklı anlaşılmasından ileri gelmiştir. (Mektubat, 449 ) İslam'da mezhepler, -bir iki cüz’i mesele hariç- hiç bir zaman iç harp ve karışıklıklara yol açmamış ve bu mezheplerin imamları da birbirine daima saygılı olmuşlar, birbirlerini ret ve inkar etmemişlerdir. Ayrıca bir mezhep tesis etmek niyetiyle ortaya iddialı bir şekilde çıkmamışlar, daha sonra bir araya toplanarak bir mezhep haline getirilen içtihatlarını, zaman ve ihtiyaç anında ortaya koymuşlardır. Mesela: [B]İmam-ı Azam (H. 80-150) bir hadise ile ilgili olarak fetva verdikleri zaman;[/B] “[B]Bu Numan bin Sabit’in (İmam-ı Azam) reyidir. Çıkarabildiğimiz reylerin en güzeli budur. Kim bundan daha güzelini ileri sürerse, doğruya daha yakın olan odur.[/B]” [B]derdi.[/B] [B]İmam Malik (Maliki Mezhebi kurucusu. H.93-179);[/B] “[B]Ben bir beşerim. Bazen hata, bazen de isabet ederim. Bu sebeple benim rey ve içtihadımı inceleyiniz. Kitap veya sünnete uygun bulursanız, kabul ediniz, bulmazsanız reddediniz.” demiştir. [/B](Hayreddin Karaman, Fıkıh Usulü, 33) [B]Hanbeli mezhebi kurucusu İmam-ı Hanbeli (H. 164-241) ve İmam-ı Şafii hazretleri (H. 150 - 204) de [/B]hiç bir zaman iddialı konuşmamışlar ve meslektaşlarını rencide edici sözler söylememişlerdir. Daha sonra bu büyük insanların rey ve içtihatları talebeleri ve alimler tarafından bir araya getirilerek Müslümanların gönül huzuru içerisinde ibadet yapmaları temin edilmiştir. [B]Mezhep imamları İslami meselelerde değil, uygulanış tarzında kendilerine göre haklı sebeplerle ihtilaf etmişlerdir. Mesela abdest alırken başa meshetmekte bütün imamlar ittifak etmişlerdir. Ancak meshin tarzında ve miktarında ihtilaf etmişlerdir.[/B] Abdesti bizlere farz kılan Rabbimizin, “[B]Başınıza meshediniz.[/B]” emri “[B]bi ruusikum[/B]” ibaresiyle gelmiştir. Dillerin en zengini olan Arapça’da çeşitli kelimelerin başına gelen ‘[B]b[/B]’ harfi, bazen “[B]güzelleştirmek[/B]”, bazan “bazı” manasını vermek, bazan da “[B]bitiştirmek[/B]” manasını vermek için gelir. Abdest ayetinin “[B]ruusiküm[/B]” kelimesinin başına gelen ‘[B]b[/B]’ harfini mezhep imamlarının her biri ayrı manada anlamışlar ve bundan farklı bir uygulama ortaya çıkmıştır. [B]Bunun içindir ki İmam-ı Malik Hazretleri:[/B] “[B]Başa meshederken, başın tamamı meshedilmelidir. Zira buradaki ‘[B]b[/B]’ harfi kelimeyi güzelleştirmek için gelmiştir. Kendi başına bir manası yoktur[/B].” der. [B]İmam-ı Ebu Hanife Hazretleri ise:[/B] “[B]Bu ‘b’ bazı manasına gelen ‘b’dir. Başın bir kısmı meshedilse kafi gelir[/B].” der. [B]İmam-ı Şafii Hazretleri ise:[/B] “[B]Bu ‘b’ bitişmek manasına gelen ‘b’ dir. Sadece elin başa bitişmesi, birkaç kıla değmesi kifayet eder, mesh tamam olur.[/B]” der. Hal böyle olunca mezhep imamlarının her birinin hak yolda oldukları, teferruattaki ayrılık gibi görünen hükümlerin bir ihtilaf konusu olmadığı kendiliğinden ortaya çıkar ve kötü maksatlı olanların iddialarını havada bırakır... İmam Şâfiî, Medine'de İmam Mâlik'ten fıkıh ve hadis ilmi aldı. Süfyan b. Uyeyne'den, Fudayl b. İyâz ve amcası Muhammed b. Şâfi' ve diğerlerinden hadis rivayet etti. İmam Şâfiî, H. 187'de Mekke'de ve 195'te Bağdat'ta İmam Ahmed b. Hanbel (Ö. 241/855) ile buluştu. Ondan Hanbelî fıkhını ve usulünü, Kur'an'ın nâsih ve mensuhunu öğrendi. Bağdad'ta onun eski mezhebinin esaslarını ihtiva eden "[B]el-Hucce[/B]" adlı eserini yazdı. Sonra H. 200'de görüşlerinin en çok yaygınlaşacağı Mısır'a gitti. 204/819'da Receb'in son cuma günü Mısır'da vefat etti ve orada defnedildi.(1) [B]İmam Malik, Ebu Hanife ile görüşür, onunla münazaralarda bulunurdu. Onların bu görüşmeleri gayet nezih bir şekilde cereyan eder ve herbiri diğerinin fıkıhtaki üstünlüğünü överdi.[/B] Bunun gibi o, Keys, Evza'î, Ebu Yusuf, Muhammed b. Hasan, Hammad vb. çağın seçkin âlimleri ile ilmî sohbetlerde birlikte olur, onlarla bir araya gelme fırsatı bulduğunda bunu hiç bir zaman kaçırmazdı. İmam Malik'in ilimdeki büyüklüğü hakkında, onun önünde diz çökmüş ve ilminden feyz almış büyük fakîh İmam Şafiî şöyle demektedir: "Malik, Allah Teâlâ'nın, Tabiinden sonra kullarına karşı hüccet olarak gönderdiği bir insandır."(2) [/COLOR][/SIZE] [COLOR=black]Dipnotlar: (1) (el-Hudarî, Tarihu't-Teşrîi'l-İslâmî, Kahire 1358/1939, s. 254 vd.; Muhammed Ebû Zehra, Usulü'l-Fıkh, Kahire, t.y., s.12 vd.; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, I, 35, 36; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, 9, 78 vd). (2) (Suphi es-Salih, Hadis İlimleri ve Hadis İstilahları, Terc. Yaşar Kandemir, Ankara 1981, 330). kaynak:sorularlaislamiyet[/COLOR] [/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Ehli Sünnetin 4 Mezhep İmamları
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst