Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Dalâlet cehaletten gelirse yok edilmesi kolay, fenden ve ilimden gelirse ..
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ahmet.1" data-source="post: 511040" data-attributes="member: 1040028"><p><strong><em><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 22px">Beşinci Mektup</span></span></p><p></em></strong><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: #B22222">ﺑِﺎﺳْﻤِﻪِ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻪُ ﻭَﺍِﻥْ ﻣِﻦْ ﺷَﻲْﺀٍ ﺍِﻻَّ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻩِ</span></span></span></p><p><u><span style="font-family: 'Arial'">Hertürlü noksan sıfattan uzak Allah'ın adıyla. - "Hiçbir şey yoktur ki, O'nu hamd ile beraber tesbih (tenzih) ediyor olmasın." (İsrâ sûresi, 17/44)</span></u></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Nakşibendi silsilesinin kahramanı ve bir güneşi olan İmam Rabbanî (radiyallâhu anh) Mektubat'ında demiş ki:</strong></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">"İman hakikatlerinden bir meselenin açığa çıkmasını, binlerce zevke, vecd haline ve keramete tercih ederim." </span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Hem demiş ki: </span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">"Bütün tarikatların varacağı son nokta, iman hakikatlerinin açığa çıkması, inkişafıdır."</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Hem şöyle demiş: "Velâyet üç kısımdır: Biri küçük velâyettir, meşhur olandır. Biri orta derecedeki velâyettir. Biri de büyük velâyettir. O büyük velâyet, peygamber varisliği ile, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikate yol açmaktır."</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Ve buyurmuş ki: </span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">"Nakşî tarikatında manevî mertebelerde iki kanatla yolculuk edilir: İman hakikatlerine sağlam bir şekilde inanmak ve farzları yerine getirmek. Bu ikisinde kusur varsa o yolda gidilmez."</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Öyleyse Nakşî tarikatının üç perdesi var:</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Birincisi ve en büyüğü:</strong> Doğrudan doğruya iman hakikatlerine hizmettir ki, İmam Rabbanî de (radiyallâhu anh) ömrünün sonlarında o yola yönelmiştir.</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>İkincisi:</strong> Tarikat perdesi altında farz ibadetlere ve sünnet-i seniyyeye hizmettir.</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Üçüncüsü:</strong> Tasavvuf yoluyla kalbdeki hastalıkları iyileştirmeye çalışmak, kalb ayağıyla yol almaktır.</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Birincisi farz, ikincisi vacip, üçüncüsü ise sünnet hükmündedir.</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Madem hakikat böyledir; tahmin ediyorum ki, eğer Şeyh Abdülkadir Geylanî (radiyallâhu anh), Şah-ı Nakşibend (radiyallâhu anh) ve İmam Rabbanî (radiyallâhu anh) gibi zâtlar bu zamanda yaşasaydı, bütün gayretlerini iman hakikatlerinin ve İslam esaslarının kuvvetlendirilmesine harcarlardı. Çünkü ebedî saadetin vesilesi bunlardır. Bunlarda kusur edilirse ebedî hüsrana düşülür. İmansız cennete gidilmez, fakat tasavvufsuz cennete giden pek çoktur. İnsan ekmeksiz yaşayamaz, fakat meyvesiz yaşayabilir. Tasavvuf meyvedir, İslam esasları gıdadır. Eskiden kırk günden tut, ta kırk seneye kadar bir seyr u sülûk ile bazı iman hakikatlerine ancak erişilebilirdi. Şimdi ise Cenâb-ı Hakk'ın rahmetiyle, o hakikatlere kırk dakikada ulaştıracak bir yol varsa, o yola kayıtsız kalmak elbette ekıl kârı değildir.</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">İşte, dikkatle okuyanlar, otuz üç adet Söz'ün böyle Kur'anî bir yolu açtığına hükmediyorlar. Madem hakikat budur; Kur'an'ın sırlarına dair yazılan Sözler'in, şu zamanın yaralarına en uygun bir ilaç ve merhem.. karanlığın hücumlarına maruz İslam âlemine en faydalı bir nur.. ve dalâlet vadilerinde hayrete düşenler için en doğru bir rehber olduğu inancındayım.</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Bilirsiniz ki, eğer dalâlet cehaletten gelirse yok edilmesi kolay, fenden ve ilimden gelirse yok edilmesi zordur. Eski zamanlarda ikinci kısım, binde bir bulunuyordu. Onlardan da ancak binde biri irşad ile yola gelebilirdi. Çünkü öyleleri kendini beğenir; hem bilmez hem de kendilerini bilir zannederler. Cenâb-ı Hak, bu zamanda Kur'an'ın i'cazının manevî parıltılarından olan Sözler'e şu dalâlet ve dinsizliğe karşı bir panzehir tesiri vermiş, düşüncesindeyim.</span></span></em></p><p style="text-align: right"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: #B22222">ﺍَﻟْﺒَﺎﻗِﻰ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ</span></span></span></p> <p style="text-align: right"><strong><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 15px">Said Nursî</span></span></em></strong></p><p></p><p><strong><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><em>Kaynak: Kısmen kelimelerin tercüme edildiği Mektubat kitabından alınmıştır.</em></span></span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ahmet.1, post: 511040, member: 1040028"] [B][I][CENTER][FONT=Times New Roman][SIZE=6]Beşinci Mektup[/SIZE][/FONT][/CENTER][/I][/B] [FONT=Arial][SIZE=5][COLOR="#B22222"]ﺑِﺎﺳْﻤِﻪِ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻪُ ﻭَﺍِﻥْ ﻣِﻦْ ﺷَﻲْﺀٍ ﺍِﻻَّ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻩِ[/COLOR][/SIZE][/FONT] [U][FONT=Arial]Hertürlü noksan sıfattan uzak Allah'ın adıyla. - "Hiçbir şey yoktur ki, O'nu hamd ile beraber tesbih (tenzih) ediyor olmasın." (İsrâ sûresi, 17/44)[/FONT][/U] [I][FONT=Arial][SIZE=3][B]Nakşibendi silsilesinin kahramanı ve bir güneşi olan İmam Rabbanî (radiyallâhu anh) Mektubat'ında demiş ki:[/B] "İman hakikatlerinden bir meselenin açığa çıkmasını, binlerce zevke, vecd haline ve keramete tercih ederim." Hem demiş ki: "Bütün tarikatların varacağı son nokta, iman hakikatlerinin açığa çıkması, inkişafıdır." Hem şöyle demiş: "Velâyet üç kısımdır: Biri küçük velâyettir, meşhur olandır. Biri orta derecedeki velâyettir. Biri de büyük velâyettir. O büyük velâyet, peygamber varisliği ile, tasavvuf berzahına girmeden, doğrudan doğruya hakikate yol açmaktır." Ve buyurmuş ki: "Nakşî tarikatında manevî mertebelerde iki kanatla yolculuk edilir: İman hakikatlerine sağlam bir şekilde inanmak ve farzları yerine getirmek. Bu ikisinde kusur varsa o yolda gidilmez." Öyleyse Nakşî tarikatının üç perdesi var: [B]Birincisi ve en büyüğü:[/B] Doğrudan doğruya iman hakikatlerine hizmettir ki, İmam Rabbanî de (radiyallâhu anh) ömrünün sonlarında o yola yönelmiştir. [B]İkincisi:[/B] Tarikat perdesi altında farz ibadetlere ve sünnet-i seniyyeye hizmettir. [B]Üçüncüsü:[/B] Tasavvuf yoluyla kalbdeki hastalıkları iyileştirmeye çalışmak, kalb ayağıyla yol almaktır. Birincisi farz, ikincisi vacip, üçüncüsü ise sünnet hükmündedir. Madem hakikat böyledir; tahmin ediyorum ki, eğer Şeyh Abdülkadir Geylanî (radiyallâhu anh), Şah-ı Nakşibend (radiyallâhu anh) ve İmam Rabbanî (radiyallâhu anh) gibi zâtlar bu zamanda yaşasaydı, bütün gayretlerini iman hakikatlerinin ve İslam esaslarının kuvvetlendirilmesine harcarlardı. Çünkü ebedî saadetin vesilesi bunlardır. Bunlarda kusur edilirse ebedî hüsrana düşülür. İmansız cennete gidilmez, fakat tasavvufsuz cennete giden pek çoktur. İnsan ekmeksiz yaşayamaz, fakat meyvesiz yaşayabilir. Tasavvuf meyvedir, İslam esasları gıdadır. Eskiden kırk günden tut, ta kırk seneye kadar bir seyr u sülûk ile bazı iman hakikatlerine ancak erişilebilirdi. Şimdi ise Cenâb-ı Hakk'ın rahmetiyle, o hakikatlere kırk dakikada ulaştıracak bir yol varsa, o yola kayıtsız kalmak elbette ekıl kârı değildir. İşte, dikkatle okuyanlar, otuz üç adet Söz'ün böyle Kur'anî bir yolu açtığına hükmediyorlar. Madem hakikat budur; Kur'an'ın sırlarına dair yazılan Sözler'in, şu zamanın yaralarına en uygun bir ilaç ve merhem.. karanlığın hücumlarına maruz İslam âlemine en faydalı bir nur.. ve dalâlet vadilerinde hayrete düşenler için en doğru bir rehber olduğu inancındayım. Bilirsiniz ki, eğer dalâlet cehaletten gelirse yok edilmesi kolay, fenden ve ilimden gelirse yok edilmesi zordur. Eski zamanlarda ikinci kısım, binde bir bulunuyordu. Onlardan da ancak binde biri irşad ile yola gelebilirdi. Çünkü öyleleri kendini beğenir; hem bilmez hem de kendilerini bilir zannederler. Cenâb-ı Hak, bu zamanda Kur'an'ın i'cazının manevî parıltılarından olan Sözler'e şu dalâlet ve dinsizliğe karşı bir panzehir tesiri vermiş, düşüncesindeyim.[/SIZE][/FONT][/I] [RIGHT][FONT=Arial][SIZE=5][COLOR="#B22222"]ﺍَﻟْﺒَﺎﻗِﻰ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ[/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][I][FONT=Arial][SIZE=4]Said Nursî[/SIZE][/FONT][/I][/B][/RIGHT] [B][FONT=Arial][SIZE=3][I]Kaynak: Kısmen kelimelerin tercüme edildiği Mektubat kitabından alınmıştır.[/I][/SIZE][/FONT][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Ehli Sünnet Tarikat ve Cemaatler
Dalâlet cehaletten gelirse yok edilmesi kolay, fenden ve ilimden gelirse ..
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst