Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Bunları Biliyormusunuz
Tarihden Bir Yaprak
cumhuriyet tarihindeki gelişmeleri biliyor muyuz?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Turab3" data-source="post: 199199" data-attributes="member: 1005848"><p>Müslümanlar ve Kağıtçılık</p><p>Müslüman Arapların İ'la-yı Kelimetullah adına çıktıkları Orta Asya seferleri sırasında, 134/751 yılında Semerkand yakınlarında meydana gelen bir savaşta çok sayıda Çinli'yi esir aldıklarını ve daha sonra bunlardan kağıtçılık sanatını öğrendiklerini . . . .</p><p>Böylece Müslümanların 178/794 yılında Bağdat şehrinde dünyanın ikinci büyük kağıt imalathanesini kurduklarını ve daha sonra da kağıt imalatının 900 senesinde Kahire'ye, 1100'de Merakeş'e ve 1144te de Endülüs'e ulaştığını...</p><p>Buradan da Avrupa Hristiyan alemine geçerek ilk olarak 1268 yılında İtalya'da kağıt imalathanelerin kurulup üretime geçtiğini. . .(351)</p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><u><strong>Evren Paşa ve Osmanlıca</strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">12 Eylül ihtilalinin baş mimarı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in, bir mevzu münasebetiyle Osmanlıca'nın mükemmelliğinden :</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Ben Osmanlıca yazıyı rahat okurum ve bütün notlarımı eski yazıyla tutarım. Bunun Atatürkçülüğe aykırı bir tarafı yok. Bir kere ortalıkta kaldığı zaman herkes okuyamıyor. İkincisi bir çeşit steno olmuş oluyor. diye bahsettiğini...(352)<u><strong></strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><u><strong>Fatih İle Napolyon Arasındaki Fark</strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Adı dünya tarihindeki büyük kumandanlar arasında anılan Napolyon Bonapart'a, Saint Helena adasında hapis bulunduğu sırada "Kimler büyük adamdır?" diye sormaları üzerine Bonapart'ın Fatih Sultan Mehmed'den bahsederek:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Büyüklükte ben onun çırağı bile olamam. 'Niçin?' derseniz, bana pek acı gelen bir gerçeği açıklamam icap eder ki o da şudur..</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ben kılıçla fethettiğim yerleri, hayatta iken geri vermiş bir bedbahtım. O ise, fethettiği yerleri nesilden nesile intikal ettirmenin sırrına ermiş bir bahtiyardır" diyerek bir hakikati ortaya koyduğunu...(353) Biliyor muydunuz?</span></p><p><u><strong>U<span style="font-family: 'Times New Roman'">luğ Bey ve Rasathanesi</span></strong></u><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Büyük İslam astronomu ve devlet adamı Uluğ Bey' in 11394/1449), Semerkant'da kurmuş olduğu rasathanesinde,yeryüzünün güneş etrafındaki tam devrini yani bir yılı, 365 yeryüzünün güneş gün 6 saat, 9 dakika, 6 saniye olarak hesapladığını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Aradan asırlar geçip 20. yüzyılın en modern cihazları ile yapılan hesaplarla, Uluğ Bey'in hesapları arasında sadece 58 saniye farkın bulunduğunu... (354)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong>Vah Türkistan</strong></u><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Rusların Türkistan'ı işgal etmesinden önce, ülkede korkunç bir cehalet ve bağnazlığın hüküm sürdüğünü...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Rus saldırganlara karşı ülkesini savunmak için silahlarına sarılanlara karşı :</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Elinizdeki silahlar domuzyağı ile yağlanmıştır. İsam'da domuza da domuz yağına da dokunmak haramdır" diye, milletin silahlarını ellerinden atmalarına sebep olacak akıl almaz fetvalar yayınlandığını...(355)</span></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">Fatin Rüştü Zorlu'nun Fanatizmi</span></strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">29 Ağustos 1955'de başlayan Kıbrıs Konferansı öncesin de, Ankara'daki İngiliz Büyükelçiliği'nin Londra'ya gönderdiği raporda, Dışişleri Bakanı Fatin Rüşdü Zorlu hakkında:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">1910'da doğdu. İnsafsız ve alaycı fakat yetenekli.Türk menfaatlerini korumada fanatizm derecesinde dikkatli. Batıcılık kisvesi altında muhtemelen bir yabancı düşmanı ve inatçı bir müzakereci... " diye yazıldığını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Türk menfaatlerinin korunmasında fanatizm derecesinde dikkatli..." denilen bu Menderes hükümetinin Dışişleri Bakanı'nı ise bizim, darağacında sallandırarak mükafatlandırdığımızı(!). . .(356)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">Kasırgadan Seher Yeline</span></strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">İtalyan şairi Tasse 'nin, Türkleri tanıdıktan sonra, onlar hakkındaki görüşlerini hayranlık içinde:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Deviren, kırıp-döken, silip-süpüren yaman bir kasırgayı seher gibi yumuşatmak mümkün müdür? Korkunç dalgalarını kabarta kabarta yürüyen bir denizi birden sakinleştirmek kabil midir.?Yıldırımı güle çevirmek imkanı var mıdır? İnsanlar bu sorulara 'hayır, hayır' demekte tereddüt etmez değil mi? Halbuki ben, kasırganın seher yeline,Coşkun denizin sevimli bir göle, yıldırımın güle inkılap ettiğini gördüm. Türkten bahsediyorum. Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bır yıldırıma benzeyen Türk, dost yanında ve silahsız kalmış bir düşmanın karşısında bir seher yelidir,bir güldür" diyerek ifade ettiğini.. (357)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">İslamiyeti Islah Projesi !</span></strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">1928 da İstanbul İlahiyat Fakültesi'ne mensup bir heyet tarafından 'İslamiyeti İslah" adı altında bir proje hazırlandığını. . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bu projenin bazı maddeleri arasında: "İbadetin lisan Türkçe olmalı mabetlerde sıralar elbiselikler tesis edilmeli ve temiz ayakkabı ile girilmeli. Mabedlere musiki aletleri konulmalı. . ." vs. gibi hezeyanlar bulunduğunu..</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Heyette oldukları halde bu hıyanet projesine Babanzade Ahmet Naim ile Ferit Kam'ın imza koymadığını . (358)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">Coşkun Kırca'nın Fatin Rüşdü Zorlu'ya Ettikleri</span></strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">27 Mayıs devriminden sonra dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüşdü Zorlunun Yassıadada 6 7Eylül hadiselerinin tertipçilerinden olmakla suçlanıp yargılandığını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Yüce Divan'da kendi isteği ile kamu tanıklığı yapan o zamanın NATO ikinci katibi Coşkun Kırca'nın , Zorlu 'yu suçlamak için gerçekleri çarpıttığını ve Zorlu'nun bu davadan altı yıl hapse mahkum olduğunu... .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Coşkun Kırca'nın bunu yapmaktaki gayesininin, davanın sanıkları arasında bulunan kayınpederi Fuat Köprülü'yü kurtarmak olduğunu ve bu uğurda her çareye başvurmayı meşru gördüğünü. . .(359)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong>Abdülhamid<span style="font-family: 'Times New Roman'"> Han'da Yerli Sanayi Düşüncesi</span></strong></u><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid Han'ın sade olmakla birlikte giyiminin kendine has bir zarafeti olduğunu, hatta yeni elbise giyenlere karşı: "Benimki sizinki kadar şık değil ama, halis Türk malı Hereke kumaşıdır. " diye övündüğünü...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Kendisine bir yabancı firma tarafından yeni çıkartılan otomobillerden biri hediye edileceği zaman, "Ben bozulduğu zaman yedek parçası memleketimize imal edilmeyen makinayı kullanmak istemem." diyerek almayı reddettiğini ve böylece sanayi politikası bakımından hala bugün bile geçerli olabilecek bir görüşü dile getirdiğini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Fakat hadiselere atgözlüğü ile bakan bazı tarihçilerin Abdülhamid Han'ın bu korumacı metodunu hiç hesaba katmadan , onun, vehimlendiği için arabayı kabul etmediği safsatasını yaydıklarını. . .(360)</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><u><strong>Padişahlı MasaI Yasağı</strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Yeni Cumhuriyet düzeniyle birlikte, eskiye ait değer hükümlerinin ve bunları temsil eden şahısların hafızalardan silinmesi için olağanüstü gayretler sarfedildiğini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Prof. Pertev Naili Boratav ın o dönemin panoramasını çizerken konu ile alakalı olarak:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Bir Maarif şurası'nda, hatırlarım, çocuk kitapları meselesi üzerinde tartışılırken, 'Masallarda padişahtan söz edilmesi, çocukların cumhuriyet düzenine olan bağlarını gevşetebilir. padişahsız, şehzadesiz masallar yazılmalı çocuklar için biçiminde düşünceler ortaya atılmıştı." diyerek binlerce yıllık ananevi halk kültürünün ürünleri olan anonim masallarımızın ortadan kaldırılmak istenildiğini... (361)</span></p><p><u><strong>Ismarlama Milletvekili</strong></u><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">1931 yılında 2. Ordu Müfettişi Fahreddin Altay'a, Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Sekreteri Recep Peker'den bir telgraf gelip, telgrafta kendisinden bir "köylü meb'us" bulmasını istediğini. Gönderilen telgrafta, ısmarlanan meb'usun özellikleri ile alakalı olarak :</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Paşa hazretlerine,</span></p><p>Kon<span style="font-family: 'Times New Roman'">ya'dan bir çiftçi meb'us yapmak kararındayız. Reisi cumhur hazretleri arzu edilen evsafta bir namzet bulunması işinin bizzat zat-ı devletlerine havalesini irade buyurdular. Namzette arzu edilen evsafın esaslarını aşağıda yazıyorum:</span></p><p>Namzet mütegallibe olma<span style="font-family: 'Times New Roman'">malı, kimsenin adamı bulunmamalı, az çok arazi ve çift çubuk sahibi olmalıdır. Civar veya tensib buyurulacak köylerden bizzat görülüp seçilmesi hususunda zat-ı devletlerinin zahmet ihtiyar buyurmalarını rica ederim. Eskiden askerlik yapanlar tercih edileb</span>i<span style="font-family: 'Times New Roman'">lir Esaslar şunlardır.</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">1- Namzet meb'us seçildikten sonra da çiftçi kalacak, hayatını terketmeyecek, mesleğine daima sadık kalacaktır.</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Meb'usluğunda, tatil zamanında yine mesleğine merbut kalacak, tatilinde köyünde aynı hayat tarzını yaşayacaktır</span></p><p>2- Beh<span style="font-family: 'Times New Roman'">emehal milliyetperver olacak, beynelmilel her cereyana aleyhtar bulunacak, gerek meclisteki hal, vaziyet söz ve faaliyetinde ve gerek meslekdaşları ile temaslarında daima bu nokta-i nazarı takip edecek.</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">3- Cumhuriyet Halk Fıkrası'na ve onun bütün prensiplerine, akidelerine, hareketlerine tam sadakat sahibi olacak ve meb'usluğu müddetince bu vaziyetini muhafaza edecek,mutaassıp olmayacak.</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">4- Meclis'teki hayatında hal ve vaziyeti ve kıyafeti esas memleketindeki gibi olacak, meclis içtimalarına ve her yere kasketi, poturu ile gelecek, gündelik hayat tarzını değiştirmeyecek, yalnız merasim günlerinde herkes gibi frak-jaketredingot giyecek.</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">5- Yeni harflerle az çok okur-yazar olacak, bu hususta eksikliği varsa meclisteki hizmeti esnasında çalışıp tamamlayacak.</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">6- Konuşkan, zeki ve akl-ı selim sahibi olacak, çok yaşlı ve mütegallibe olmayacak.</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">7- Mücadele-i Milliye'de bir lekesi olmamalı, muhitinde nazar-ı dikkati calip bir kusur ve sevimsizliği bulunmamalı.</span></p><p>Milli Mücadele'de hizmet etmeleri ve intibahatta <span style="font-family: 'Times New Roman'">ve diğer vesilelerle fırkamıza hizmet etmiş olması arzu olunur. Hiç olmazsa muarız bulunmamış olmalı, fırkaya kaydı yoksa derhal yaptırılmalıdır" diye yazıldığını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Fahreddin Altay'ın bu siparişi alır almaz Konya'nın merkez ilçelerinde günler süren aramalar sonucunda aranan vasfa uygun biri olarak Mustafa Lütfi Bey'i bulduğunu ve bu ısmarlama zatın mecliste sekiz yıl milletvekilliği yaptığını . (362)<strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong><u>Osmanlı 'ya Karşı Batının Çirkin Yüzü ve Pis Oyunları</u></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong></strong>Batılıların emperyalist gayeli entrikalarına karşı 33 yıl fasılasız mücadele veren büyük siyaset dahisi Abdülhamid Han'a, gayelerine vasıl olamayan bu batılılar tarafından akla hayale gelmedik iftiralar atıldığını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Albert Vandal'ın "Le Sultan Rouğe" (Kızıl Sultan) sloganının, maşası haline gelen Jöntürkler tarafından benimsendiğini .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Yine Osmanlı düşmanı İngiliz Başbakanı Glodstone' un Sultan Abdülhamid için uydurduğu "The Great Crimminal" (Büyük Cani) yakıştırmasının Jöntürkler tarafından pek beğenilerek devrim tarihçiliği terminolojisine kazandırıldığını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Beş parasız yurt dışına kaçan bu Jöntürkler'in Sultan Abdülhamid 'e karşı Avrupa'nın (hatta ABD'nin) toplam 29 büyük kentinde 160 gazete yayınladıklarını.</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Aynı zaman zarfında bütün Osmanlı Devleti sınırları içinde 125 gazete çıkarıldığı hesaba katılırsa batılı emperyalist güçlerin Osmanlı'yı parçalamak için böylesine büyük maddi finansman ortaya döktüklerini... (363)<u><strong></strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><u><strong>İnönü Devri Basın İstibdadı</strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Gazeteci yazar Ziyad Ebuzziya'nın 1940-47 yılları arasın da çıkarmış olduğu Tasvir efkar" Tasvir " gazetelerinin ve devrin tek parti idaresi tarafın onaltı defa kapatıldığını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bunların çoğunda sadece görülen lüzum üzerine" veya"kapatılmıştır" sözleriyle yetinilip kapatma sebebi bildirilme tenezzülü ve cesareti göstermeyip, ekseriyetle de bu kararların telefonla bildirildiğini . . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Yine Ziyad Ebuzziya'nın Tasvir-i Efkar gazetesi, devrin milli şefi İnönü'nün eşi Mevhibe İnönü'nün Ankara' da bir okuldan çıkarken çekilen resminin gazetenin üçüncü sayfasına konulmasının hakaret sayılarak on gün kapatıldığını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Yine bu yıllarda, zamanın Matbuat Umum Müdürü Selim Sarper in,. Bir gazetenin şeref yerinin sağ üst köşe mi? Sol üst köşe mi?" olduğunu tartışarak, İnönü'nün resmini ve hakkında çıkacak haberlerin buraya konulmasını, aksi takdirde gazetelerin kapatılacağını ihtar ettiğini . . (364)<u><strong></strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><u><strong>İstiklal Marşımıza Hücumlar</strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Dindar bir adam yazmıştır" diye değiştirilmeye ve hor görülmeye başlanan "İstiklal Marşı"mıza karşı ilk hücumların İsmet İnönu hükümeti zamanında ve Cumhuriyet Halk Partisı nin yayın organı gazeteler tarafından organize edildiğini . İlahi takdire bakın ki, bu milli marşımızın kırkiki yıl da yirmibir defa değiştirilmek istenilmesine rağmen o günden bu güne hiç bir faninin ve eli dilinin bunu başaramadığını. . .(365) Biliyormuydunuz?</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><u><strong>Cumhuriyet Aydınının İnanç Tablosu</strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Zekeriya Sertel'in l927'de çıkardıgı Resimli Ay mecmuasının düzenlediği "inanç" konulu ankete cevap veren yazar Reşat Nuri Güntekin'in:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Dünyaya gözlerimizi kapar kapamaz başka bir dünyaya doğacağımızı, bütün düşündüğümüz, istediğimiz, sevdiğimiz şeyleri orada bulacağımızı ümit etmek çok güzel şey.</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">. Fakat ben bu saadeti çoktan kaybettim." diye ümitsiz bir cevap verdiğini . . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Selim Sırrı Tarcan'ın, "Mahşer'e, Cennet ve Cehennem'e inanacak kadar safdil olmadığını söylediğini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Abdullah Cevdet'in ahiret inancını tamamen reddederek bu inancın "ecdaddan intikal etmiş hasletler" olduğunu beyan ettiğini . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ve ilahiyat pröfesörü ve müstakbel CHP başkanlarından Şemseddin Günaltay'ın ise "İnanç" ile alakalı olarak "dünya, yalnız dünya" felsefesiyle görüyorsunuz, hep dünya işleriyle meşgulüm" cevabını verdiğini...(366)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong>Milli Koruma Kanunu</strong></u><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Cumhuriyet sonrası ekonomiyi savaş şartlarına göre düzenlemek için çıkartılan "Milli Koruma Kanunu" ile memleketimizde tam bir sefalet döneminin başladığını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bu "Milli Koruma kanunu"na göre 40 dönümden az arazisi olan küçük çiftçilerin bütün öküzlerine devletçe el konulduğunu. . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Tarım ürünlerinin büyük bir bölümüne devletçe el konulduğundan , Trakya bölgemizin köylerinde açlıktan ölenlerin olduğunu. . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Toprak Mahsuleri Ofisi'nin yeni kurulmasından dolayı depolanamayan buğdayların tren yolu kenarlarında çürümeye terk edildiğini . . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Başbakan Şükrü Saraçoğlu'nun: "Zengin ve paralı adamlar için bir mesele mevcut değildir" diyerek bu durumu itiraf ettiğini. . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Vurguncu ve stokçular zümresinin türeyip, Saraçoğlu'nun ardından Başbakan olan Refik Saydamın bile evinde çuvallarla stoklanmış malların bulunduğnu... (367)<u><strong></strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><u><strong>Osmanlı'nın Dayısı</strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Osmanlı Devleti'nin Cezayir Beylerbeyi Dayı Hasan Paşa ile ABD Cumhurbaşkanı George Washington arasında 1795'te yapılan bir anlaşmaya göre, Dayı Hasan Paşa'nın Amerikan gemilerini vergiye, daha doğrusu haraca bağladığını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">ABD'nin yabancı dille(Türkçe) yapmış olduğu bu ilk ve tek anlaşmaya göre Amerikalıların 12 bin Cezayir sikkesi veya 642 bin ABD altını vergi(haraç) vermeyi kabul etmek zorunda kaldıklarını. . .(368)</span></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">Fatih'in Topları</span></strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Büyük dahi Sultan Mehmed'in, İstanbul'un fethi için balistik hesaplarını bizzat kendisinin yaptığı, yaklaşık 17 ton bakır kullanılarak dökülen ve 1,5 ton ağırlığındaki mermileri 1000 metre uzağa atabilen "şahi" adını verdiği muazzam toplar döktürdüğünü...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">50 çift manda ve 700 askerle iki ayda Edirne'den İstanbul yakınlarına getirilebilen bu, o zamana kadar misli görülmemiş topların ilk deneme atışları yapılmadan önce yakında bulunan kimselerin dillerini yutmamaları ve gebe kadınların çocuklarını düşürmemeleri için şehrin her tarafına münadiler salınarak topların atılacağı zamanın ilan ettirildiğini... (369)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">Osmanlı Düşmanlığının Böylesi</span></strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Cumhuriyet'in ilanından sonra 3 Mart 1924 tarihinde 431 sayılı kanun ile Hilafet'in kaldırılıp Osmanlı hanedanına mensup kimselerin yurt dışına sürgü gönderilmesine karar verildiğini. . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bu konunun mecliste görüşülmesi sırasında bazılarının hiç olmazsa kadınların memleketten çıkartılmamasına dair bir teklif ileri sürmesi üzerine, mecliste bulunan bazı meb'usların masaların üzerine çıkıp tepinerek "Olamaz!" diye haykırdıklarını... </span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Topçu İhsan namındaki ecdad düşmanı bir kendini bilmez birinin de :</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Osmanlı hanedanının hepsi sürülmelidir. Ne erkeği kalsın ne kadını... Hatta ölülerinin kemiklerini bile mezarlarından çıkarıp atmak lazım gelir." deme utanmazlığını göstererek, Horasan'dan kopup gelerek Söğüt'e yerleşip oradan da koca bir cihan devleti çıkaran Osmanı Hanedanı için böylesine haysiyet kırıcı teklifler ortaya atabildiklerini...(370)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong>Ütopya ve Türkler</strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Hristiyan Avrupa'nın akıldışı yönetimi karşısında arayış içine giren batılı filozofların "Yaşayanlara kusursuz bir düzen içinde var olma imkanı sağladığını kabul edilen ideal ülke ütopya" arayışı içine girdiklerini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bu filozoflardan biri olan Tommaso Campanella' nın, 1602'de bu gaye ile La Citta del sole (Güneş Ülkesi) eserini yazdığını ve bu eserinin hayata uygulanabilirliğini ispat sadedinde :</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Güneş ülkeyi yer yüzünde bulmak mümkün mü? Fikir hürriyetine, vicdan hürriyetine, lisan hürriyetine ilişmeyen Türklerin mevcudiyeti hiç olmazsa yarın böyle bir ülkenin olacağını zannettiriyor bana . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Madem ki; düşünceyi zindana koymayan, hakikat sevgisini zincire vurmayan bir millet, o cesur ve adil Türkler var, üzerinde yalnız hakikatin, adaletin ve hürriyetin hüküm sürdüğü bir Güneş Ülke niçin vücut bulmasın!..." dediğini...(371)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong>Avrupa ve Biz</strong></u><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Cumhuriyet'in 10. yılı münasebeti ile düzenlenen bir mitingde konuşan hatibin bir ara coşarak:"On yılda Avrupa'yı on asır geride bıraktık!. ." diye haykırması üzerine, şair Yahya Kemal Beyatlı'nın esefle dizine vurarak:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Yahu, şu Avrupa ile bir türlü beraber olamadık. Ya geriye kalıyoruz, ya geçiyoruz..." dediğini...(372)<u><strong></strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'"><u><strong>Kıyamete Kadar Çan Sesi Dinlemek</strong></u></span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ahmet Vefik Paşa' nın, Rumelihisarı' nın üst tarafında kurulan "Robert Kolej" adlı misyoner yuvasının arsasını Amerikalı protestan misyonerlere sattığını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bu zatın, öldüğünde vasiyet ettiği gibi Eyyüb Sultan 'a gömülmek istediğini, fakat zamanın padişahı Abdülhamid Han'ın buna kat'iyen müsaade etmeyerek:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Protestanlara arsa satan adam, kıyamete dek onların çan sesini dinlesin" diyerek Eyyüb Sultan'a değil, sattığı arsanın hemen önündeki Rumeli mezarlığına gömülmesini emrettiğini. . .(373) Biliyor muydunuz?</span></p><p><u><strong> </strong></u></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">CHP'nin Seçim Zorbalıkları</span></strong></u> </p><p> </p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">l946'daki çok partili seçimlerde iktidarı bırakmak istemeyen C.H.P'nin seçimlere müdahale ettiğini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Demokrat Parti'nin, seçimi kazanıp 23 milletvekili çıkardığı tam olarak besbelli olduğu halde, İstanbul'un neticesinin derhal ilan edilmediğini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Vali Lütfi Kırdar'ın dönemin meşhur bir gazetecisini makamına çağırıp :</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Size güvenim olduğu için memlekete ait bir davayı danışmak istiyorum. Evet, İstanbul'da DP seçimi kesin bir şekilde kazandı. Fakat buradan Kazım Karabekir , Hamdullah Suphi Tanrıöver, Cemil Cahit Toydemir, Refet Bele ve Hüseyin Cahit Yalçın'ın çıkarılması ve DP'ye ancak 18 kişilik bir yer bırakılması hakkında sıkı bir emir aldım. Dürüst bir memur ve memleketçi sıfatıyla nasıl hareket edeyim? Bu emri yerine getirmezsem İstanbul seçimlerini kökünden bozmak için bahane aranması ve yeni partinin bu 18 kişilik mühim kuvveti elinden kaçırması ihtimali vardır. Bana ne tavsiye edersiniz?" diye sorduğunu...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ve hakikaten de 24 Temmuz'da İstanbul DP'den seçimi kazananlar listesinin 18 kişi olarak ilan edildiğini.... (374)</span></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">Orta Çağ Avrupasında Kitap</span></strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Orta Çağ'da İslam dünyasında 10 milyon mevcutlu dev kütüphaneler bulunduğunu . İslam dünyasının 10. yüzyılda, hem derlemelerin zenginliği, hem de kütüphanecilik yöntemleri bakımından Avrupa kütüphaneciliğinden 200-300 yıl ileride olduğunu...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Aynı Orta Çağ Avrupası kütüphanelerinde kitapların raflara zincirlerle bağlandığını ve okuyucu kitap okumak istediği zaman bu kitabın rahleye zincirlerle bağlanarak verildiğini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Daha da ileri gidilerek kitapların demir parmaklıklar arasından okutulduğunu . . . (375)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">Manidar Bir İtiraf</span></strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">ultan Abdülhamidin II. Meşrutiyet'in ilanından onbeş gün sonra Meclisi Mebusan azalarına bir ziyafet verdiğini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bu mühim hadiseyi, o akşamki ziyafette bulunmuş olan İttihatçıların meşhur kalemşörü ,Abdülhamid düşmanı Hüseyin Cahit(Yalçın)'ın "Meşrutiyet Hatıraları"nda:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Abdülhamid ile görüşen Avrupalılar onun pek çekici ve bağlayıcı bir nezaketi ve şahsiyeti olduğunu öteden beri yazarlardı. Bunu dalkavukluğa ve menfaatperestliğe hamlederek inanmazdık. Fakat bu gece Abdülhamid'deki büyük cazibeyi ben de yakından gördüm. Ziyafet sonunda hemen bütün mebusların kalbini kazanmıştı" diye itiraf ettiğini.. .(376)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">CHP' nin İhtilal Metotları</span></strong></u> </p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">27 Mayıs 1960 darbesinden önceki dönemde CHP ve iktidardaki DP arasında "ilan edilmemiş bir savaş"ın olduğunu ve DP yönetimine karşı muhalefetini sertleştiren İnönü' nün iktidara darbe tehditlerinde bulunduğunu...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">İsmet İnönü'nün o zamanki demeçleri arasında:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Seçim güvenliği üzerinde ısrar edeceğiz. Vermezsen gideceksin hem de çok fena gideceksin. (17 Ekim 1958),</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Biz ihtilal ve inkılap rejiminden geldik." (18 Ekim 1958),</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Sabık Başbakan olmaktan korkan zatın korktuğu en kısa zamanda başına gelecektir. " (17 Ocak 1960)gibi yakışıksız ifadelerin bulunduğunu . . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Mayıs 1960'a yaklaştıkça demeçlerin daha da sertleşerek:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Biz ihtilal metodlarını izleriz.",</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Biz ihtilalden yetişmiş insanlarız.", "Eğer insan hakları yürütülmez, vatandaş hakları zorlanırsa, baskı rejimi kurulursa, ihtilal mutlaka olur". ,</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"şartlar tamam olduğu zaman, milletler için ihtilal meşru haktır. ",</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Eğer ihtilal ,Vatandaş için başka çıkar yol yoktur' kanaati zihinlere yerleşirse, meşru bir hak olarak kullanılacaktır. Bundan kaçınmak mümkün değildir." şekline dönüştüğünü...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">27 Mayıs darbesinin liderlerinden Orhan Erkanlı'nın da, yıllar sonra hatıralarında bu sözlerin kendilerini nasıl etkilediğini:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">'İsmet Paşa'nın Meclis'te 'Şartlar tamam olduğu zaman ihtilal meşru olur' dediği günün gecesi, İstanbul'da bulunan arkadaşlarla toplanarak bu sözün manasını değerlendirdiğimizi hatırlarım. Bizim için en önemli problemlerden biri, İsmet Paşa faktörü idi. O gece anlaşıldı ki, paşa bizimle olmasa dahi, ihtilalin karşısında vaziyet almayacaktır. Bu sonuç bize güç ve hız verdi.</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Paşanın bizim örgütümüzle direkt bir irtibatı hiçbir zaman olmamıştır. Eminim ki haberi olsaydı bizi resmi makamlara bildirirdi. Fakat bizim için bu sözler birer yeşil ışıktı. Paşanın da durumu bizim gibi görmesi, maneviyatımızı yükseltiyordu" diyerek itiraf ettiğini... (377) </span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">Rumeli Hisarının Planı</span></strong></u> </p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Planları başta Fatih Sultan Mehmed olmak üzere Mimar Muslihiddin tarafından çizilen ve inşaatında Koca Sultan ın , bile taştaşıdığı Rumeli Hisarı'nın, altı bin işçinin geceli gündüzlü vecd ve iman havasının lezzeti ve heyecanı içinde çalışması sayesinde yüzotuziki gün gibi akıl almaz bir zamanda bitirildiğini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Hisarın planına kuş bakışı nazar edildiği zaman, Arapça 'Muhammed" yazısı okunacak şekilde olduğunu. . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bu muazzam abidenin "Mim" harflerinin olduğu yerde kulelerin , "Ha " ve "Dal" harflerinin olduğu yerde ise istihkamların yer aldığını... (378) Biliyor muydunuz.?</span></p><p><u><strong>Hassa Tacirleri</strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Zaman şeridini biraz geriye çevirip baktığımızda , İstanbul sokaklarında başı bereli, ince tel gözlüklü Yahudilerin "eskiciii " diye bağırarak para kazanmaya çalıştıklarını ve Karaköy'de çöp bidonuna atılmış balık kafalarını toplayıp, eve götürerek karınlarını doyurduklarını İnşaat işlerini Ermeni kalfaciyanların, tuğlacıyanların yapıp , demircilerin ve kömürcülerin Rumlardan olduğunu...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Aynı dönemde Osmanlı tüccarlarının Hassa Tacirleri" ünvanıyla Çin , Yemen , Moskova, Avusturya arasında padişah fermanının gölgesinde gümrüksüz ve ülkesine girdiği devletin koruması altında ticaret yaptıklarını...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Milletlerarası ticaret yapıp "Hassa Taciri" ünvanını almanın ancak ehl-i namus, dürüst Müslümanlara has olduğunu...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Bunların, yurt içinde derbentler tarafından güvenlikleri sağlanıp, Yurt dışında da padişah fermanıyla emniyet içinde dolaştıklarını ve mallarına zarar geldiğinde devlet tarafından tazmin edildiğini. . .(379)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">İnönü Ansiklopedisi ve Bir İtiraf</span></strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">İsmet İnönü'nün Milli Şef ve Değişmez Genel Başkan" ünvanıyla anıldığı dönemde, Milli Eğitim Bakanlığı'nca 1943 yılının Cumhuriyet Bayramı'ndan itibaren "lnönü Ansiklopedisi " adıyla neşrine başlanıp, daha sonra "Türk Ansiklopedis i" adını alan bu eserin ancak kırk yılda tamamlanabildiğini...</span></p><p>Bu ansiklopedideki 'Sultan Vahdeddin" maddesinde:</p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Zeki ve bütün tarihi belgelerden anlaşılacağı üzere son derece namuslu" diye yazılarak, resmi görüşün rağmına hakikatin ifade edilebildiğini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ancak bu gerçeğin, bir devlet ansiklopedisinde bu şekilde itiraf edilmesinin bazı kimseleri oldukça tedirgin ettiğini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">CHP Kocaeli milletvekili İsmail Arar'ın TBMM başkanlığına bir takrir (önerge) vererek ansiklopedideki bu maddenin kim tarafından yazıldığını Milli Eğitim Bakanlığı'ndan açıklamasını istediğini . . . (380)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong>Hüsnü Hatta Veril<span style="font-family: 'Times New Roman'">en Değer</span></strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Osmanlılarda ilim ve sanat erbabına verilen ehemmiyetin bir göstergesi olarak hüsn-ü hat (güzel yazı) erbabına pek ziyade hürmet edildiğini . . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Çoğu Osmanlı kibarlarının, konaklarına her gün bir hattatı davet ederek Kur'an-ı Kerim, Buhari veya şifa-i şerif gibi kitaplardan hiç olmazsa bir-iki satır olsun mutlaka yazdırarak teberrük edildiğini (mübarek sayıldığını)...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Ve birçok Osmanlı zengininin, hüsn-ü hatla kazanılan parayı, asıl helal para gözüyle bakarak hiç ihtiyaçları olmadığı halde kitap yazıp para kazandıklarını ve vefat ettiklerinde techiz ve tekfin masraflarının bu paradan karşılanmasını vasiyet etiklerini. . .(381)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong><span style="font-family: 'Times New Roman'">Çarşafa ve Peçeye Dair</span></strong></u></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Cumhuriyet devrinin meşhur edebiyatçılarından Yakup Kadri Karaosmaoğlunun, 1913 yılında yazıp, on yıl sonra neşretiği Kadınlık ve Kadınlarımız" adlı eserine de aldığı</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Çarşafa ve Peçeye Dair" isimli yazısında bunlar hakkındaki fikirlerini :</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Bu çirkin asrın ve bu çirkin muhitin yegane süsü, yegane güzelliği sizin çarşafınız, sizin peçenizdir. Yalnız bunlardır ki, gözlere hala bakmak tahammülünü, bakmak arzusunu veriyor. Niçin ondan müşteki (şikayetçi) gibisiniz? O mazrufa bu zarftan daha muvafık ne olabilir?</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Sizi böyle gördükçe bir kadının nasıl böyle giyinebileceğini düşünüyorum ve çarşafsız, peçesiz bir kadın tahayyül edemiyorum . .. " diye başlayan çok güzel bir yazı ile ifade ettiğini...</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Yine Yakup Kadri'nin bu yazıyı neşrinden bir müddet sonra "Hakimiyet-i Milliye" gazetesine başyazar olduğunu..</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Daha sonra "Ulus" adını alarak Halk Partisi'nin yayın organı haline gelen bu gazetede yazılarına devam eden Yakup Kadri'nin, 'Kıyafet Devrimi" yapıldıktan sonra yüzseksen derece çark ederek ülkesi ve ülkesinin değerleri ile göbek bağını koparıp çarşaf ve peçenin Türk cemiyeti üzerinde bir kara leke olduğuna dair" yazılar yazabildiğini...(382)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong>Yakup Kadri'nin Vasiyeti</strong></u> </p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Hayatı hep zikzaklar içinde geçmiş olan Cumhuriyet devrinin meşhur yazarlarından Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun öldüğü zaman okunan vasiyetnamesinde:</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Karımdan ve dostlarımdan son dileğim, ölümümden sonra ne resmi ne de dini merasim isterim. Hastaneye kaldırılacak cesedimin doğrudan doğruya mezarlığa nakli..." diye yazdığını . . . (383)</span><u><strong></strong></u></p><p><u><strong>Hürmetin Böylesi</strong></u> </p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Muhammed" isminde çok sevdiği bir hizmetçisi bulunan 'Putkıran" lakaplı Hindistan fatihi Gazneli Mahmud 'un, bu hizmetçisini devamlı ismiyle hitap ederek çağırdığını. . .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">Gazneli Mahmud'un, bu hizmetçisini günün birinde kendi ismiyle değil de, babasının ismiyle çağırması üzerine kalbi kırılan hizmetçisinin böyle davranmasının sebebini sorması üzerine Peygamberimiz,in(sav) delicesine aşığı olan Gazneli Mahmud'un: .</span></p><p><span style="font-family: 'Times New Roman'">"Evladım, hergün sana 'Muhammed' isminle hitap ediyordum. Zira abdestli bulunuyordum. Şu anda ise abdestim yok, 'Muhammed' ismini abdestsiz söylemekten haya ediyorum. Onun için seni babanın ismiyle çağırdım. " diye cevap verdiğini... (384) Biliyor muydunuz.?</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Turab3, post: 199199, member: 1005848"] Müslümanlar ve Kağıtçılık Müslüman Arapların İ'la-yı Kelimetullah adına çıktıkları Orta Asya seferleri sırasında, 134/751 yılında Semerkand yakınlarında meydana gelen bir savaşta çok sayıda Çinli'yi esir aldıklarını ve daha sonra bunlardan kağıtçılık sanatını öğrendiklerini . . . . Böylece Müslümanların 178/794 yılında Bağdat şehrinde dünyanın ikinci büyük kağıt imalathanesini kurduklarını ve daha sonra da kağıt imalatının 900 senesinde Kahire'ye, 1100'de Merakeş'e ve 1144te de Endülüs'e ulaştığını... Buradan da Avrupa Hristiyan alemine geçerek ilk olarak 1268 yılında İtalya'da kağıt imalathanelerin kurulup üretime geçtiğini. . .(351) [FONT=Times New Roman][U][B]Evren Paşa ve Osmanlıca[/B][/U] 12 Eylül ihtilalinin baş mimarı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in, bir mevzu münasebetiyle Osmanlıca'nın mükemmelliğinden : "Ben Osmanlıca yazıyı rahat okurum ve bütün notlarımı eski yazıyla tutarım. Bunun Atatürkçülüğe aykırı bir tarafı yok. Bir kere ortalıkta kaldığı zaman herkes okuyamıyor. İkincisi bir çeşit steno olmuş oluyor. diye bahsettiğini...(352)[U][B] Fatih İle Napolyon Arasındaki Fark[/B][/U] Adı dünya tarihindeki büyük kumandanlar arasında anılan Napolyon Bonapart'a, Saint Helena adasında hapis bulunduğu sırada "Kimler büyük adamdır?" diye sormaları üzerine Bonapart'ın Fatih Sultan Mehmed'den bahsederek: "Büyüklükte ben onun çırağı bile olamam. 'Niçin?' derseniz, bana pek acı gelen bir gerçeği açıklamam icap eder ki o da şudur.. Ben kılıçla fethettiğim yerleri, hayatta iken geri vermiş bir bedbahtım. O ise, fethettiği yerleri nesilden nesile intikal ettirmenin sırrına ermiş bir bahtiyardır" diyerek bir hakikati ortaya koyduğunu...(353) Biliyor muydunuz?[/FONT] [U][B]U[FONT=Times New Roman]luğ Bey ve Rasathanesi[/FONT][/B][FONT=Times New Roman][/font][/U][FONT=Times New Roman] Büyük İslam astronomu ve devlet adamı Uluğ Bey' in 11394/1449), Semerkant'da kurmuş olduğu rasathanesinde,yeryüzünün güneş etrafındaki tam devrini yani bir yılı, 365 yeryüzünün güneş gün 6 saat, 9 dakika, 6 saniye olarak hesapladığını... Aradan asırlar geçip 20. yüzyılın en modern cihazları ile yapılan hesaplarla, Uluğ Bey'in hesapları arasında sadece 58 saniye farkın bulunduğunu... (354)[/FONT][U][B] Vah Türkistan[/B][/U][FONT=Times New Roman] Rusların Türkistan'ı işgal etmesinden önce, ülkede korkunç bir cehalet ve bağnazlığın hüküm sürdüğünü... Rus saldırganlara karşı ülkesini savunmak için silahlarına sarılanlara karşı : "Elinizdeki silahlar domuzyağı ile yağlanmıştır. İsam'da domuza da domuz yağına da dokunmak haramdır" diye, milletin silahlarını ellerinden atmalarına sebep olacak akıl almaz fetvalar yayınlandığını...(355)[/FONT] [U][B][FONT=Times New Roman]Fatin Rüştü Zorlu'nun Fanatizmi[/FONT][/B][/U] [FONT=Times New Roman]29 Ağustos 1955'de başlayan Kıbrıs Konferansı öncesin de, Ankara'daki İngiliz Büyükelçiliği'nin Londra'ya gönderdiği raporda, Dışişleri Bakanı Fatin Rüşdü Zorlu hakkında:[/FONT] [FONT=Times New Roman]1910'da doğdu. İnsafsız ve alaycı fakat yetenekli.Türk menfaatlerini korumada fanatizm derecesinde dikkatli. Batıcılık kisvesi altında muhtemelen bir yabancı düşmanı ve inatçı bir müzakereci... " diye yazıldığını...[/FONT] [FONT=Times New Roman]"Türk menfaatlerinin korunmasında fanatizm derecesinde dikkatli..." denilen bu Menderes hükümetinin Dışişleri Bakanı'nı ise bizim, darağacında sallandırarak mükafatlandırdığımızı(!). . .(356)[/FONT][U][B] [FONT=Times New Roman]Kasırgadan Seher Yeline[/FONT][/B][/U] [FONT=Times New Roman]İtalyan şairi Tasse 'nin, Türkleri tanıdıktan sonra, onlar hakkındaki görüşlerini hayranlık içinde:[/FONT] [FONT=Times New Roman]Deviren, kırıp-döken, silip-süpüren yaman bir kasırgayı seher gibi yumuşatmak mümkün müdür? Korkunç dalgalarını kabarta kabarta yürüyen bir denizi birden sakinleştirmek kabil midir.?Yıldırımı güle çevirmek imkanı var mıdır? İnsanlar bu sorulara 'hayır, hayır' demekte tereddüt etmez değil mi? Halbuki ben, kasırganın seher yeline,Coşkun denizin sevimli bir göle, yıldırımın güle inkılap ettiğini gördüm. Türkten bahsediyorum. Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bır yıldırıma benzeyen Türk, dost yanında ve silahsız kalmış bir düşmanın karşısında bir seher yelidir,bir güldür" diyerek ifade ettiğini.. (357)[/FONT][U][B] [FONT=Times New Roman]İslamiyeti Islah Projesi ![/FONT][/B][/U] [FONT=Times New Roman]1928 da İstanbul İlahiyat Fakültesi'ne mensup bir heyet tarafından 'İslamiyeti İslah" adı altında bir proje hazırlandığını. . .[/FONT] [FONT=Times New Roman]Bu projenin bazı maddeleri arasında: "İbadetin lisan Türkçe olmalı mabetlerde sıralar elbiselikler tesis edilmeli ve temiz ayakkabı ile girilmeli. Mabedlere musiki aletleri konulmalı. . ." vs. gibi hezeyanlar bulunduğunu..[/FONT] [FONT=Times New Roman]Heyette oldukları halde bu hıyanet projesine Babanzade Ahmet Naim ile Ferit Kam'ın imza koymadığını . (358)[/FONT][U][B] [FONT=Times New Roman]Coşkun Kırca'nın Fatin Rüşdü Zorlu'ya Ettikleri[/FONT][/B][/U] [FONT=Times New Roman]27 Mayıs devriminden sonra dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüşdü Zorlunun Yassıadada 6 7Eylül hadiselerinin tertipçilerinden olmakla suçlanıp yargılandığını...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Yüce Divan'da kendi isteği ile kamu tanıklığı yapan o zamanın NATO ikinci katibi Coşkun Kırca'nın , Zorlu 'yu suçlamak için gerçekleri çarpıttığını ve Zorlu'nun bu davadan altı yıl hapse mahkum olduğunu... .[/FONT] [FONT=Times New Roman]Coşkun Kırca'nın bunu yapmaktaki gayesininin, davanın sanıkları arasında bulunan kayınpederi Fuat Köprülü'yü kurtarmak olduğunu ve bu uğurda her çareye başvurmayı meşru gördüğünü. . .(359)[/FONT][U][B] Abdülhamid[FONT=Times New Roman] Han'da Yerli Sanayi Düşüncesi[/FONT][/B][FONT=Times New Roman][/font][/U][FONT=Times New Roman] Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid Han'ın sade olmakla birlikte giyiminin kendine has bir zarafeti olduğunu, hatta yeni elbise giyenlere karşı: "Benimki sizinki kadar şık değil ama, halis Türk malı Hereke kumaşıdır. " diye övündüğünü... Kendisine bir yabancı firma tarafından yeni çıkartılan otomobillerden biri hediye edileceği zaman, "Ben bozulduğu zaman yedek parçası memleketimize imal edilmeyen makinayı kullanmak istemem." diyerek almayı reddettiğini ve böylece sanayi politikası bakımından hala bugün bile geçerli olabilecek bir görüşü dile getirdiğini... Fakat hadiselere atgözlüğü ile bakan bazı tarihçilerin Abdülhamid Han'ın bu korumacı metodunu hiç hesaba katmadan , onun, vehimlendiği için arabayı kabul etmediği safsatasını yaydıklarını. . .(360)[/FONT] [FONT=Times New Roman][U][B]Padişahlı MasaI Yasağı[/B][/U] Yeni Cumhuriyet düzeniyle birlikte, eskiye ait değer hükümlerinin ve bunları temsil eden şahısların hafızalardan silinmesi için olağanüstü gayretler sarfedildiğini... Prof. Pertev Naili Boratav ın o dönemin panoramasını çizerken konu ile alakalı olarak: "Bir Maarif şurası'nda, hatırlarım, çocuk kitapları meselesi üzerinde tartışılırken, 'Masallarda padişahtan söz edilmesi, çocukların cumhuriyet düzenine olan bağlarını gevşetebilir. padişahsız, şehzadesiz masallar yazılmalı çocuklar için biçiminde düşünceler ortaya atılmıştı." diyerek binlerce yıllık ananevi halk kültürünün ürünleri olan anonim masallarımızın ortadan kaldırılmak istenildiğini... (361)[/FONT] [U][B]Ismarlama Milletvekili[/B][/U][FONT=Times New Roman] 1931 yılında 2. Ordu Müfettişi Fahreddin Altay'a, Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Sekreteri Recep Peker'den bir telgraf gelip, telgrafta kendisinden bir "köylü meb'us" bulmasını istediğini. Gönderilen telgrafta, ısmarlanan meb'usun özellikleri ile alakalı olarak : "Paşa hazretlerine,[/FONT] Kon[FONT=Times New Roman]ya'dan bir çiftçi meb'us yapmak kararındayız. Reisi cumhur hazretleri arzu edilen evsafta bir namzet bulunması işinin bizzat zat-ı devletlerine havalesini irade buyurdular. Namzette arzu edilen evsafın esaslarını aşağıda yazıyorum:[/FONT] Namzet mütegallibe olma[FONT=Times New Roman]malı, kimsenin adamı bulunmamalı, az çok arazi ve çift çubuk sahibi olmalıdır. Civar veya tensib buyurulacak köylerden bizzat görülüp seçilmesi hususunda zat-ı devletlerinin zahmet ihtiyar buyurmalarını rica ederim. Eskiden askerlik yapanlar tercih edileb[/FONT]i[FONT=Times New Roman]lir Esaslar şunlardır. 1- Namzet meb'us seçildikten sonra da çiftçi kalacak, hayatını terketmeyecek, mesleğine daima sadık kalacaktır. Meb'usluğunda, tatil zamanında yine mesleğine merbut kalacak, tatilinde köyünde aynı hayat tarzını yaşayacaktır[/FONT] 2- Beh[FONT=Times New Roman]emehal milliyetperver olacak, beynelmilel her cereyana aleyhtar bulunacak, gerek meclisteki hal, vaziyet söz ve faaliyetinde ve gerek meslekdaşları ile temaslarında daima bu nokta-i nazarı takip edecek.[/FONT] [FONT=Times New Roman]3- Cumhuriyet Halk Fıkrası'na ve onun bütün prensiplerine, akidelerine, hareketlerine tam sadakat sahibi olacak ve meb'usluğu müddetince bu vaziyetini muhafaza edecek,mutaassıp olmayacak.[/FONT] [FONT=Times New Roman]4- Meclis'teki hayatında hal ve vaziyeti ve kıyafeti esas memleketindeki gibi olacak, meclis içtimalarına ve her yere kasketi, poturu ile gelecek, gündelik hayat tarzını değiştirmeyecek, yalnız merasim günlerinde herkes gibi frak-jaketredingot giyecek.[/FONT] [FONT=Times New Roman]5- Yeni harflerle az çok okur-yazar olacak, bu hususta eksikliği varsa meclisteki hizmeti esnasında çalışıp tamamlayacak.[/FONT] [FONT=Times New Roman]6- Konuşkan, zeki ve akl-ı selim sahibi olacak, çok yaşlı ve mütegallibe olmayacak.[/FONT] [FONT=Times New Roman]7- Mücadele-i Milliye'de bir lekesi olmamalı, muhitinde nazar-ı dikkati calip bir kusur ve sevimsizliği bulunmamalı.[/FONT] Milli Mücadele'de hizmet etmeleri ve intibahatta [FONT=Times New Roman]ve diğer vesilelerle fırkamıza hizmet etmiş olması arzu olunur. Hiç olmazsa muarız bulunmamış olmalı, fırkaya kaydı yoksa derhal yaptırılmalıdır" diye yazıldığını... Fahreddin Altay'ın bu siparişi alır almaz Konya'nın merkez ilçelerinde günler süren aramalar sonucunda aranan vasfa uygun biri olarak Mustafa Lütfi Bey'i bulduğunu ve bu ısmarlama zatın mecliste sekiz yıl milletvekilliği yaptığını . (362)[B] [U]Osmanlı 'ya Karşı Batının Çirkin Yüzü ve Pis Oyunları[/U] [/B]Batılıların emperyalist gayeli entrikalarına karşı 33 yıl fasılasız mücadele veren büyük siyaset dahisi Abdülhamid Han'a, gayelerine vasıl olamayan bu batılılar tarafından akla hayale gelmedik iftiralar atıldığını... Albert Vandal'ın "Le Sultan Rouğe" (Kızıl Sultan) sloganının, maşası haline gelen Jöntürkler tarafından benimsendiğini . Yine Osmanlı düşmanı İngiliz Başbakanı Glodstone' un Sultan Abdülhamid için uydurduğu "The Great Crimminal" (Büyük Cani) yakıştırmasının Jöntürkler tarafından pek beğenilerek devrim tarihçiliği terminolojisine kazandırıldığını... Beş parasız yurt dışına kaçan bu Jöntürkler'in Sultan Abdülhamid 'e karşı Avrupa'nın (hatta ABD'nin) toplam 29 büyük kentinde 160 gazete yayınladıklarını. Aynı zaman zarfında bütün Osmanlı Devleti sınırları içinde 125 gazete çıkarıldığı hesaba katılırsa batılı emperyalist güçlerin Osmanlı'yı parçalamak için böylesine büyük maddi finansman ortaya döktüklerini... (363)[U][B] İnönü Devri Basın İstibdadı[/B][/U] Gazeteci yazar Ziyad Ebuzziya'nın 1940-47 yılları arasın da çıkarmış olduğu Tasvir efkar" Tasvir " gazetelerinin ve devrin tek parti idaresi tarafın onaltı defa kapatıldığını... Bunların çoğunda sadece görülen lüzum üzerine" veya"kapatılmıştır" sözleriyle yetinilip kapatma sebebi bildirilme tenezzülü ve cesareti göstermeyip, ekseriyetle de bu kararların telefonla bildirildiğini . . . Yine Ziyad Ebuzziya'nın Tasvir-i Efkar gazetesi, devrin milli şefi İnönü'nün eşi Mevhibe İnönü'nün Ankara' da bir okuldan çıkarken çekilen resminin gazetenin üçüncü sayfasına konulmasının hakaret sayılarak on gün kapatıldığını... Yine bu yıllarda, zamanın Matbuat Umum Müdürü Selim Sarper in,. Bir gazetenin şeref yerinin sağ üst köşe mi? Sol üst köşe mi?" olduğunu tartışarak, İnönü'nün resmini ve hakkında çıkacak haberlerin buraya konulmasını, aksi takdirde gazetelerin kapatılacağını ihtar ettiğini . . (364)[U][B] İstiklal Marşımıza Hücumlar[/B][/U] "Dindar bir adam yazmıştır" diye değiştirilmeye ve hor görülmeye başlanan "İstiklal Marşı"mıza karşı ilk hücumların İsmet İnönu hükümeti zamanında ve Cumhuriyet Halk Partisı nin yayın organı gazeteler tarafından organize edildiğini . İlahi takdire bakın ki, bu milli marşımızın kırkiki yıl da yirmibir defa değiştirilmek istenilmesine rağmen o günden bu güne hiç bir faninin ve eli dilinin bunu başaramadığını. . .(365) Biliyormuydunuz?[/FONT] [FONT=Times New Roman][U][B]Cumhuriyet Aydınının İnanç Tablosu[/B][/U] Zekeriya Sertel'in l927'de çıkardıgı Resimli Ay mecmuasının düzenlediği "inanç" konulu ankete cevap veren yazar Reşat Nuri Güntekin'in: Dünyaya gözlerimizi kapar kapamaz başka bir dünyaya doğacağımızı, bütün düşündüğümüz, istediğimiz, sevdiğimiz şeyleri orada bulacağımızı ümit etmek çok güzel şey. . Fakat ben bu saadeti çoktan kaybettim." diye ümitsiz bir cevap verdiğini . . . Selim Sırrı Tarcan'ın, "Mahşer'e, Cennet ve Cehennem'e inanacak kadar safdil olmadığını söylediğini... Abdullah Cevdet'in ahiret inancını tamamen reddederek bu inancın "ecdaddan intikal etmiş hasletler" olduğunu beyan ettiğini . . Ve ilahiyat pröfesörü ve müstakbel CHP başkanlarından Şemseddin Günaltay'ın ise "İnanç" ile alakalı olarak "dünya, yalnız dünya" felsefesiyle görüyorsunuz, hep dünya işleriyle meşgulüm" cevabını verdiğini...(366)[/FONT][U][B] Milli Koruma Kanunu[/B][/U][FONT=Times New Roman] Cumhuriyet sonrası ekonomiyi savaş şartlarına göre düzenlemek için çıkartılan "Milli Koruma Kanunu" ile memleketimizde tam bir sefalet döneminin başladığını... Bu "Milli Koruma kanunu"na göre 40 dönümden az arazisi olan küçük çiftçilerin bütün öküzlerine devletçe el konulduğunu. . . Tarım ürünlerinin büyük bir bölümüne devletçe el konulduğundan , Trakya bölgemizin köylerinde açlıktan ölenlerin olduğunu. . . Toprak Mahsuleri Ofisi'nin yeni kurulmasından dolayı depolanamayan buğdayların tren yolu kenarlarında çürümeye terk edildiğini . . . Başbakan Şükrü Saraçoğlu'nun: "Zengin ve paralı adamlar için bir mesele mevcut değildir" diyerek bu durumu itiraf ettiğini. . . Vurguncu ve stokçular zümresinin türeyip, Saraçoğlu'nun ardından Başbakan olan Refik Saydamın bile evinde çuvallarla stoklanmış malların bulunduğnu... (367)[U][B] Osmanlı'nın Dayısı[/B][/U] Osmanlı Devleti'nin Cezayir Beylerbeyi Dayı Hasan Paşa ile ABD Cumhurbaşkanı George Washington arasında 1795'te yapılan bir anlaşmaya göre, Dayı Hasan Paşa'nın Amerikan gemilerini vergiye, daha doğrusu haraca bağladığını... ABD'nin yabancı dille(Türkçe) yapmış olduğu bu ilk ve tek anlaşmaya göre Amerikalıların 12 bin Cezayir sikkesi veya 642 bin ABD altını vergi(haraç) vermeyi kabul etmek zorunda kaldıklarını. . .(368)[/FONT] [U][B][FONT=Times New Roman]Fatih'in Topları[/FONT][/B][/U] [FONT=Times New Roman]Büyük dahi Sultan Mehmed'in, İstanbul'un fethi için balistik hesaplarını bizzat kendisinin yaptığı, yaklaşık 17 ton bakır kullanılarak dökülen ve 1,5 ton ağırlığındaki mermileri 1000 metre uzağa atabilen "şahi" adını verdiği muazzam toplar döktürdüğünü...[/FONT] [FONT=Times New Roman]50 çift manda ve 700 askerle iki ayda Edirne'den İstanbul yakınlarına getirilebilen bu, o zamana kadar misli görülmemiş topların ilk deneme atışları yapılmadan önce yakında bulunan kimselerin dillerini yutmamaları ve gebe kadınların çocuklarını düşürmemeleri için şehrin her tarafına münadiler salınarak topların atılacağı zamanın ilan ettirildiğini... (369)[/FONT][U][B] [FONT=Times New Roman]Osmanlı Düşmanlığının Böylesi[/FONT][/B][/U] [FONT=Times New Roman]Cumhuriyet'in ilanından sonra 3 Mart 1924 tarihinde 431 sayılı kanun ile Hilafet'in kaldırılıp Osmanlı hanedanına mensup kimselerin yurt dışına sürgü gönderilmesine karar verildiğini. . .[/FONT] [FONT=Times New Roman]Bu konunun mecliste görüşülmesi sırasında bazılarının hiç olmazsa kadınların memleketten çıkartılmamasına dair bir teklif ileri sürmesi üzerine, mecliste bulunan bazı meb'usların masaların üzerine çıkıp tepinerek "Olamaz!" diye haykırdıklarını... [/FONT] [FONT=Times New Roman]Topçu İhsan namındaki ecdad düşmanı bir kendini bilmez birinin de :[/FONT] [FONT=Times New Roman]"Osmanlı hanedanının hepsi sürülmelidir. Ne erkeği kalsın ne kadını... Hatta ölülerinin kemiklerini bile mezarlarından çıkarıp atmak lazım gelir." deme utanmazlığını göstererek, Horasan'dan kopup gelerek Söğüt'e yerleşip oradan da koca bir cihan devleti çıkaran Osmanı Hanedanı için böylesine haysiyet kırıcı teklifler ortaya atabildiklerini...(370)[/FONT][U][B] Ütopya ve Türkler[/B][/U] [FONT=Times New Roman]Hristiyan Avrupa'nın akıldışı yönetimi karşısında arayış içine giren batılı filozofların "Yaşayanlara kusursuz bir düzen içinde var olma imkanı sağladığını kabul edilen ideal ülke ütopya" arayışı içine girdiklerini...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Bu filozoflardan biri olan Tommaso Campanella' nın, 1602'de bu gaye ile La Citta del sole (Güneş Ülkesi) eserini yazdığını ve bu eserinin hayata uygulanabilirliğini ispat sadedinde :[/FONT] [FONT=Times New Roman]"Güneş ülkeyi yer yüzünde bulmak mümkün mü? Fikir hürriyetine, vicdan hürriyetine, lisan hürriyetine ilişmeyen Türklerin mevcudiyeti hiç olmazsa yarın böyle bir ülkenin olacağını zannettiriyor bana . .[/FONT] [FONT=Times New Roman]Madem ki; düşünceyi zindana koymayan, hakikat sevgisini zincire vurmayan bir millet, o cesur ve adil Türkler var, üzerinde yalnız hakikatin, adaletin ve hürriyetin hüküm sürdüğü bir Güneş Ülke niçin vücut bulmasın!..." dediğini...(371)[/FONT][U][B] Avrupa ve Biz[/B][/U][FONT=Times New Roman] Cumhuriyet'in 10. yılı münasebeti ile düzenlenen bir mitingde konuşan hatibin bir ara coşarak:"On yılda Avrupa'yı on asır geride bıraktık!. ." diye haykırması üzerine, şair Yahya Kemal Beyatlı'nın esefle dizine vurarak: "Yahu, şu Avrupa ile bir türlü beraber olamadık. Ya geriye kalıyoruz, ya geçiyoruz..." dediğini...(372)[U][B] Kıyamete Kadar Çan Sesi Dinlemek[/B][/U] Ahmet Vefik Paşa' nın, Rumelihisarı' nın üst tarafında kurulan "Robert Kolej" adlı misyoner yuvasının arsasını Amerikalı protestan misyonerlere sattığını... Bu zatın, öldüğünde vasiyet ettiği gibi Eyyüb Sultan 'a gömülmek istediğini, fakat zamanın padişahı Abdülhamid Han'ın buna kat'iyen müsaade etmeyerek: "Protestanlara arsa satan adam, kıyamete dek onların çan sesini dinlesin" diyerek Eyyüb Sultan'a değil, sattığı arsanın hemen önündeki Rumeli mezarlığına gömülmesini emrettiğini. . .(373) Biliyor muydunuz?[/FONT] [U][B][FONT=Times New Roman] [/FONT] [FONT=Times New Roman]CHP'nin Seçim Zorbalıkları[/FONT][/B][/U][FONT=Times New Roman] [/FONT] [FONT=Times New Roman] [/FONT] [FONT=Times New Roman]l946'daki çok partili seçimlerde iktidarı bırakmak istemeyen C.H.P'nin seçimlere müdahale ettiğini...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Demokrat Parti'nin, seçimi kazanıp 23 milletvekili çıkardığı tam olarak besbelli olduğu halde, İstanbul'un neticesinin derhal ilan edilmediğini...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Vali Lütfi Kırdar'ın dönemin meşhur bir gazetecisini makamına çağırıp :[/FONT] [FONT=Times New Roman]"Size güvenim olduğu için memlekete ait bir davayı danışmak istiyorum. Evet, İstanbul'da DP seçimi kesin bir şekilde kazandı. Fakat buradan Kazım Karabekir , Hamdullah Suphi Tanrıöver, Cemil Cahit Toydemir, Refet Bele ve Hüseyin Cahit Yalçın'ın çıkarılması ve DP'ye ancak 18 kişilik bir yer bırakılması hakkında sıkı bir emir aldım. Dürüst bir memur ve memleketçi sıfatıyla nasıl hareket edeyim? Bu emri yerine getirmezsem İstanbul seçimlerini kökünden bozmak için bahane aranması ve yeni partinin bu 18 kişilik mühim kuvveti elinden kaçırması ihtimali vardır. Bana ne tavsiye edersiniz?" diye sorduğunu...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Ve hakikaten de 24 Temmuz'da İstanbul DP'den seçimi kazananlar listesinin 18 kişi olarak ilan edildiğini.... (374)[/FONT] [U][B][FONT=Times New Roman]Orta Çağ Avrupasında Kitap[/FONT][/B][/U] [FONT=Times New Roman]Orta Çağ'da İslam dünyasında 10 milyon mevcutlu dev kütüphaneler bulunduğunu . İslam dünyasının 10. yüzyılda, hem derlemelerin zenginliği, hem de kütüphanecilik yöntemleri bakımından Avrupa kütüphaneciliğinden 200-300 yıl ileride olduğunu...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Aynı Orta Çağ Avrupası kütüphanelerinde kitapların raflara zincirlerle bağlandığını ve okuyucu kitap okumak istediği zaman bu kitabın rahleye zincirlerle bağlanarak verildiğini...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Daha da ileri gidilerek kitapların demir parmaklıklar arasından okutulduğunu . . . (375)[/FONT][U][B] [FONT=Times New Roman]Manidar Bir İtiraf[/FONT][/B][/U] [FONT=Times New Roman]ultan Abdülhamidin II. Meşrutiyet'in ilanından onbeş gün sonra Meclisi Mebusan azalarına bir ziyafet verdiğini...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Bu mühim hadiseyi, o akşamki ziyafette bulunmuş olan İttihatçıların meşhur kalemşörü ,Abdülhamid düşmanı Hüseyin Cahit(Yalçın)'ın "Meşrutiyet Hatıraları"nda:[/FONT] [FONT=Times New Roman]"Abdülhamid ile görüşen Avrupalılar onun pek çekici ve bağlayıcı bir nezaketi ve şahsiyeti olduğunu öteden beri yazarlardı. Bunu dalkavukluğa ve menfaatperestliğe hamlederek inanmazdık. Fakat bu gece Abdülhamid'deki büyük cazibeyi ben de yakından gördüm. Ziyafet sonunda hemen bütün mebusların kalbini kazanmıştı" diye itiraf ettiğini.. .(376)[/FONT][U][B] [FONT=Times New Roman]CHP' nin İhtilal Metotları[/FONT][/B][/U][FONT=Times New Roman] [/FONT] [FONT=Times New Roman]27 Mayıs 1960 darbesinden önceki dönemde CHP ve iktidardaki DP arasında "ilan edilmemiş bir savaş"ın olduğunu ve DP yönetimine karşı muhalefetini sertleştiren İnönü' nün iktidara darbe tehditlerinde bulunduğunu...[/FONT] [FONT=Times New Roman]İsmet İnönü'nün o zamanki demeçleri arasında:[/FONT] [FONT=Times New Roman]Seçim güvenliği üzerinde ısrar edeceğiz. Vermezsen gideceksin hem de çok fena gideceksin. (17 Ekim 1958),[/FONT] [FONT=Times New Roman]"Biz ihtilal ve inkılap rejiminden geldik." (18 Ekim 1958),[/FONT] [FONT=Times New Roman]"Sabık Başbakan olmaktan korkan zatın korktuğu en kısa zamanda başına gelecektir. " (17 Ocak 1960)gibi yakışıksız ifadelerin bulunduğunu . . .[/FONT] [FONT=Times New Roman]Mayıs 1960'a yaklaştıkça demeçlerin daha da sertleşerek:[/FONT] [FONT=Times New Roman]"Biz ihtilal metodlarını izleriz.",[/FONT] [FONT=Times New Roman]"Biz ihtilalden yetişmiş insanlarız.", "Eğer insan hakları yürütülmez, vatandaş hakları zorlanırsa, baskı rejimi kurulursa, ihtilal mutlaka olur". ,[/FONT] [FONT=Times New Roman]"şartlar tamam olduğu zaman, milletler için ihtilal meşru haktır. ",[/FONT] [FONT=Times New Roman]Eğer ihtilal ,Vatandaş için başka çıkar yol yoktur' kanaati zihinlere yerleşirse, meşru bir hak olarak kullanılacaktır. Bundan kaçınmak mümkün değildir." şekline dönüştüğünü...[/FONT] [FONT=Times New Roman]27 Mayıs darbesinin liderlerinden Orhan Erkanlı'nın da, yıllar sonra hatıralarında bu sözlerin kendilerini nasıl etkilediğini:[/FONT] [FONT=Times New Roman]'İsmet Paşa'nın Meclis'te 'Şartlar tamam olduğu zaman ihtilal meşru olur' dediği günün gecesi, İstanbul'da bulunan arkadaşlarla toplanarak bu sözün manasını değerlendirdiğimizi hatırlarım. Bizim için en önemli problemlerden biri, İsmet Paşa faktörü idi. O gece anlaşıldı ki, paşa bizimle olmasa dahi, ihtilalin karşısında vaziyet almayacaktır. Bu sonuç bize güç ve hız verdi.[/FONT] [FONT=Times New Roman]Paşanın bizim örgütümüzle direkt bir irtibatı hiçbir zaman olmamıştır. Eminim ki haberi olsaydı bizi resmi makamlara bildirirdi. Fakat bizim için bu sözler birer yeşil ışıktı. Paşanın da durumu bizim gibi görmesi, maneviyatımızı yükseltiyordu" diyerek itiraf ettiğini... (377) [/FONT][U][B] [FONT=Times New Roman]Rumeli Hisarının Planı[/FONT][/B][/U][FONT=Times New Roman] [/FONT] [FONT=Times New Roman]Planları başta Fatih Sultan Mehmed olmak üzere Mimar Muslihiddin tarafından çizilen ve inşaatında Koca Sultan ın , bile taştaşıdığı Rumeli Hisarı'nın, altı bin işçinin geceli gündüzlü vecd ve iman havasının lezzeti ve heyecanı içinde çalışması sayesinde yüzotuziki gün gibi akıl almaz bir zamanda bitirildiğini...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Hisarın planına kuş bakışı nazar edildiği zaman, Arapça 'Muhammed" yazısı okunacak şekilde olduğunu. . .[/FONT] [FONT=Times New Roman]Bu muazzam abidenin "Mim" harflerinin olduğu yerde kulelerin , "Ha " ve "Dal" harflerinin olduğu yerde ise istihkamların yer aldığını... (378) Biliyor muydunuz.?[/FONT] [U][B]Hassa Tacirleri[/B][/U] [FONT=Times New Roman]Zaman şeridini biraz geriye çevirip baktığımızda , İstanbul sokaklarında başı bereli, ince tel gözlüklü Yahudilerin "eskiciii " diye bağırarak para kazanmaya çalıştıklarını ve Karaköy'de çöp bidonuna atılmış balık kafalarını toplayıp, eve götürerek karınlarını doyurduklarını İnşaat işlerini Ermeni kalfaciyanların, tuğlacıyanların yapıp , demircilerin ve kömürcülerin Rumlardan olduğunu...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Aynı dönemde Osmanlı tüccarlarının Hassa Tacirleri" ünvanıyla Çin , Yemen , Moskova, Avusturya arasında padişah fermanının gölgesinde gümrüksüz ve ülkesine girdiği devletin koruması altında ticaret yaptıklarını...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Milletlerarası ticaret yapıp "Hassa Taciri" ünvanını almanın ancak ehl-i namus, dürüst Müslümanlara has olduğunu...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Bunların, yurt içinde derbentler tarafından güvenlikleri sağlanıp, Yurt dışında da padişah fermanıyla emniyet içinde dolaştıklarını ve mallarına zarar geldiğinde devlet tarafından tazmin edildiğini. . .(379)[/FONT][U][B] [FONT=Times New Roman]İnönü Ansiklopedisi ve Bir İtiraf[/FONT][/B][/U] [FONT=Times New Roman]İsmet İnönü'nün Milli Şef ve Değişmez Genel Başkan" ünvanıyla anıldığı dönemde, Milli Eğitim Bakanlığı'nca 1943 yılının Cumhuriyet Bayramı'ndan itibaren "lnönü Ansiklopedisi " adıyla neşrine başlanıp, daha sonra "Türk Ansiklopedis i" adını alan bu eserin ancak kırk yılda tamamlanabildiğini...[/FONT] Bu ansiklopedideki 'Sultan Vahdeddin" maddesinde: [FONT=Times New Roman]Zeki ve bütün tarihi belgelerden anlaşılacağı üzere son derece namuslu" diye yazılarak, resmi görüşün rağmına hakikatin ifade edilebildiğini... Ancak bu gerçeğin, bir devlet ansiklopedisinde bu şekilde itiraf edilmesinin bazı kimseleri oldukça tedirgin ettiğini... CHP Kocaeli milletvekili İsmail Arar'ın TBMM başkanlığına bir takrir (önerge) vererek ansiklopedideki bu maddenin kim tarafından yazıldığını Milli Eğitim Bakanlığı'ndan açıklamasını istediğini . . . (380)[/FONT][U][B] Hüsnü Hatta Veril[FONT=Times New Roman]en Değer[/FONT][/B][/U] [FONT=Times New Roman]Osmanlılarda ilim ve sanat erbabına verilen ehemmiyetin bir göstergesi olarak hüsn-ü hat (güzel yazı) erbabına pek ziyade hürmet edildiğini . . .[/FONT] [FONT=Times New Roman]Çoğu Osmanlı kibarlarının, konaklarına her gün bir hattatı davet ederek Kur'an-ı Kerim, Buhari veya şifa-i şerif gibi kitaplardan hiç olmazsa bir-iki satır olsun mutlaka yazdırarak teberrük edildiğini (mübarek sayıldığını)...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Ve birçok Osmanlı zengininin, hüsn-ü hatla kazanılan parayı, asıl helal para gözüyle bakarak hiç ihtiyaçları olmadığı halde kitap yazıp para kazandıklarını ve vefat ettiklerinde techiz ve tekfin masraflarının bu paradan karşılanmasını vasiyet etiklerini. . .(381)[/FONT][U][B] [FONT=Times New Roman]Çarşafa ve Peçeye Dair[/FONT][/B][/U] [FONT=Times New Roman]Cumhuriyet devrinin meşhur edebiyatçılarından Yakup Kadri Karaosmaoğlunun, 1913 yılında yazıp, on yıl sonra neşretiği Kadınlık ve Kadınlarımız" adlı eserine de aldığı[/FONT] [FONT=Times New Roman]"Çarşafa ve Peçeye Dair" isimli yazısında bunlar hakkındaki fikirlerini :[/FONT] [FONT=Times New Roman]"Bu çirkin asrın ve bu çirkin muhitin yegane süsü, yegane güzelliği sizin çarşafınız, sizin peçenizdir. Yalnız bunlardır ki, gözlere hala bakmak tahammülünü, bakmak arzusunu veriyor. Niçin ondan müşteki (şikayetçi) gibisiniz? O mazrufa bu zarftan daha muvafık ne olabilir?[/FONT] [FONT=Times New Roman]Sizi böyle gördükçe bir kadının nasıl böyle giyinebileceğini düşünüyorum ve çarşafsız, peçesiz bir kadın tahayyül edemiyorum . .. " diye başlayan çok güzel bir yazı ile ifade ettiğini...[/FONT] [FONT=Times New Roman]Yine Yakup Kadri'nin bu yazıyı neşrinden bir müddet sonra "Hakimiyet-i Milliye" gazetesine başyazar olduğunu..[/FONT] [FONT=Times New Roman]Daha sonra "Ulus" adını alarak Halk Partisi'nin yayın organı haline gelen bu gazetede yazılarına devam eden Yakup Kadri'nin, 'Kıyafet Devrimi" yapıldıktan sonra yüzseksen derece çark ederek ülkesi ve ülkesinin değerleri ile göbek bağını koparıp çarşaf ve peçenin Türk cemiyeti üzerinde bir kara leke olduğuna dair" yazılar yazabildiğini...(382)[/FONT][U][B] Yakup Kadri'nin Vasiyeti[/B][/U] [FONT=Times New Roman]Hayatı hep zikzaklar içinde geçmiş olan Cumhuriyet devrinin meşhur yazarlarından Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun öldüğü zaman okunan vasiyetnamesinde: "Karımdan ve dostlarımdan son dileğim, ölümümden sonra ne resmi ne de dini merasim isterim. Hastaneye kaldırılacak cesedimin doğrudan doğruya mezarlığa nakli..." diye yazdığını . . . (383)[/FONT][U][B] Hürmetin Böylesi[/B][/U] [FONT=Times New Roman]"Muhammed" isminde çok sevdiği bir hizmetçisi bulunan 'Putkıran" lakaplı Hindistan fatihi Gazneli Mahmud 'un, bu hizmetçisini devamlı ismiyle hitap ederek çağırdığını. . . Gazneli Mahmud'un, bu hizmetçisini günün birinde kendi ismiyle değil de, babasının ismiyle çağırması üzerine kalbi kırılan hizmetçisinin böyle davranmasının sebebini sorması üzerine Peygamberimiz,in(sav) delicesine aşığı olan Gazneli Mahmud'un: . "Evladım, hergün sana 'Muhammed' isminle hitap ediyordum. Zira abdestli bulunuyordum. Şu anda ise abdestim yok, 'Muhammed' ismini abdestsiz söylemekten haya ediyorum. Onun için seni babanın ismiyle çağırdım. " diye cevap verdiğini... (384) Biliyor muydunuz.?[/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Bunları Biliyormusunuz
Tarihden Bir Yaprak
cumhuriyet tarihindeki gelişmeleri biliyor muyuz?
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst