Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
Bize tattırdı, fakat yedirmeden bizi idam etti
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="memluk" data-source="post: 166034" data-attributes="member: 9260"><p>Bediüzzaman Said Nursî en son dersinde “Biz dünyaya bakmıyoruz” diyor. Peki dünyaya niçin bakmıyor? Bakmadığı dünya acaba hangi dünyadır?</p><p> </p><p> </p><p>“Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.” </p><p> </p><p></p><p>Bazılarının dünyaya bakışı mânâ-i ismiyledir. Ama Üstadın bakışı mânâ-i harfi iledir. </p><p> </p><p>Mânâ-i harfi, bir şeyin kendisini değil de sanatkârını, ustasını, sahibini bilip tanıtan mânâ demektir. Meselâ, çiçeğe mânâ-i harfi ile baktığınızda çiçeğin sanatkârını, ustasını, sahibini, yaratıcısını hatırlarsınız. </p><p> </p><p>Yani Allah’ın isimlerini okursunuz. Bir cismin kendine bakan yönü bir ise, Yaratıcısına bakan yönü belki binlerdir.</p><p> </p><p> “Çiçek ne güzeldir”, demekle güzelliği çiçeğe veririz.</p><p> </p><p> “Çiçek ne güzel yaratılmıştır”, demekle güzellikler ve arkasında saklanan isimleri Allah’a vermiş oluruz. </p><p> </p><p>İşte Üstad da dünyaya aynı şekilde bakmaktadır. “Dünyanın üç yüzü var”, der. Şimdi dünyanın bu yüzlerine bakalım: </p><p> </p><p>“Birinci yüzü, Cenâb-ı Hakkın esmâsına bakar; onların nukuşunu gösterir, mânâ-i harfiyle, onlara âyinedarlık eder.</p><p> </p><p> Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektubât-ı Samedâniyedir. Bu yüzü gayet güzeldir; nefrete değil, aşka lâyıktır.” </p><p> </p><p>Allah’ın Esma-i Hüsna dediğimiz güzel isimlerinin tecelli ettiği yer bu dünyadır. Dünya ve içindekilere mânâ-i harfi ile yani Allah adına bakmaktır.</p><p> </p><p> Zerreden güneşe kadar her şeyde Allah’ın isimlerini okumaktır.</p><p> </p><p> Adeta bir kitap okur gibi okumaktır. </p><p> </p><p>Böyle düşünüldüğü zaman dünyanın bu yüzü Allah’ın sayısız mektupları olarak görülür. Öyle olunca dünyanın bu yüzü gayet güzeldir, nefret edilmez belki sevilir. </p><p> </p><p>Bu sevmek Allah namına olduğu için bir zararı yoktur. </p><p> </p><p>Hem de ibadet hükmüne geçer. Aynı zamanda Rabbimizi, Hâlıkımızı bize tarif eden kâinat kitabını okumaktır. </p><p> </p><p>“İkinci yüzü, âhirete bakar; âhiretin tarlasıdır, Cennetin mezraasıdır, rahmetin mezheresidir.</p><p> </p><p> Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir; tahkire değil, muhabbete lâyıktır.” Dünyanın ahirete bakan yüzü bekaya yöneliktir.</p><p> </p><p> Fenadan bekaya giden yoldur. Adeta dünya ahiretin bir tarlası hükmündedir. İnsanlar burada ekecekler ve ahirette biçeceklerdir.</p><p> </p><p> Dünyada ne ekerseniz ahirette onu biçersiniz. Buğday eken buğday biçer, arpa eken arpa biçer. Diken eken çalı biçer. </p><p> </p><p>Tarlayı boş bırakırsanız yabanî otlar biter. Tarlaya atılan tohum önemlidir. Dünya cennetin tarlası olduğu gibi rahmetin de fidanlık bahçesidir.</p><p> </p><p>Dünyanın bu yüzü de sevilmeye lâyıktır ve sevilir. </p><p> </p><p>“Üçüncü yüzü, insanın hevesâtına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i hevesâtı olan yüzdür. Şu yüz çirkindir.</p><p> </p><p> Çünkü fânîdir, zâildir, elemlidir, aldatır.” </p><p> </p><p>Müslüman için tehlikeli olan yüzü bu üçüncü yüzüdür.</p><p> </p><p> Üstadın bakmadığı ve sevmediği yüz bu yüzdür. </p><p> </p><p>Dünyanın bu yüzü insanın heveslerine bakıyor, gaflete sürüklüyor ve ahirete arkasını çeviriyor.</p><p> </p><p> Ehl-i dünya, içinde boğulduğu ve çabaladığı için zarar ediyor. Çünkü insanın pis heveslerini uyandıran oyunların oynandığı bir yerdir. </p><p> </p><p> Dünyanın bu yüzü çirkindir, pistir, fanidir, geçicidir, sıkıntılıdır ve aldatır.</p><p> </p><p> Kur’ân-ı Hakîmin kâinattan ve varlıklardan önemle ve överek bahsetmesi, önceki iki yüze baktığı içindir. </p><p> </p><p>Sahabelerin ve diğer Allah dostlarının rağbet ettikleri dünyaları, önceki iki yüzdedir. Dünyanın bu yüzlerinde tefekkür vardır. </p><p> </p><p>Tefekkür de bir çeşit ibadettir.</p><p> “Bir saat tefekkür, bir yıl nafile ibadetten hayırlıdır” hakikatini çok güzel anlatır.</p><p> </p><p> Dünyanın ilk iki yüzünü sevmek meşrûdur. Dünyayı tahkir edenler de vardır.</p><p> </p><p> Onların bir kısmı, ehl-i mârifet ve ehl-i ahirettir.</p><p> </p><p> </p><p> Çünkü dünya, Cenâb-ı Hakkın mârifetine, muhabbetine ve ibâdetine sed çektiği için tahkir ederler.</p><p> </p><p> Dünyanın zarûrî işleri onları uhrevî amellerden uzaklaştırdığı için veya şuhud derecesinde imân ile Cennetin kemâlât ve mehâsinine nisbeten dünyayı çirkin görürler.</p><p> </p><p> </p><p>Meselâ, Hazret-i Yûsuf Aleyhisselâma güzel bir adam nispet edilse, yine çirkin görünür. </p><p> </p><p>Aynen onun gibi; dünyanın ne kadar değerli güzelliği varsa, Cennetin güzelliklerine nispet edilse, hiç hükmündedir, bir değer ifade etmez.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="memluk, post: 166034, member: 9260"] Bediüzzaman Said Nursî en son dersinde “Biz dünyaya bakmıyoruz” diyor. Peki dünyaya niçin bakmıyor? Bakmadığı dünya acaba hangi dünyadır? “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.” Bazılarının dünyaya bakışı mânâ-i ismiyledir. Ama Üstadın bakışı mânâ-i harfi iledir. Mânâ-i harfi, bir şeyin kendisini değil de sanatkârını, ustasını, sahibini bilip tanıtan mânâ demektir. Meselâ, çiçeğe mânâ-i harfi ile baktığınızda çiçeğin sanatkârını, ustasını, sahibini, yaratıcısını hatırlarsınız. Yani Allah’ın isimlerini okursunuz. Bir cismin kendine bakan yönü bir ise, Yaratıcısına bakan yönü belki binlerdir. “Çiçek ne güzeldir”, demekle güzelliği çiçeğe veririz. “Çiçek ne güzel yaratılmıştır”, demekle güzellikler ve arkasında saklanan isimleri Allah’a vermiş oluruz. İşte Üstad da dünyaya aynı şekilde bakmaktadır. “Dünyanın üç yüzü var”, der. Şimdi dünyanın bu yüzlerine bakalım: “Birinci yüzü, Cenâb-ı Hakkın esmâsına bakar; onların nukuşunu gösterir, mânâ-i harfiyle, onlara âyinedarlık eder. Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektubât-ı Samedâniyedir. Bu yüzü gayet güzeldir; nefrete değil, aşka lâyıktır.” Allah’ın Esma-i Hüsna dediğimiz güzel isimlerinin tecelli ettiği yer bu dünyadır. Dünya ve içindekilere mânâ-i harfi ile yani Allah adına bakmaktır. Zerreden güneşe kadar her şeyde Allah’ın isimlerini okumaktır. Adeta bir kitap okur gibi okumaktır. Böyle düşünüldüğü zaman dünyanın bu yüzü Allah’ın sayısız mektupları olarak görülür. Öyle olunca dünyanın bu yüzü gayet güzeldir, nefret edilmez belki sevilir. Bu sevmek Allah namına olduğu için bir zararı yoktur. Hem de ibadet hükmüne geçer. Aynı zamanda Rabbimizi, Hâlıkımızı bize tarif eden kâinat kitabını okumaktır. “İkinci yüzü, âhirete bakar; âhiretin tarlasıdır, Cennetin mezraasıdır, rahmetin mezheresidir. Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir; tahkire değil, muhabbete lâyıktır.” Dünyanın ahirete bakan yüzü bekaya yöneliktir. Fenadan bekaya giden yoldur. Adeta dünya ahiretin bir tarlası hükmündedir. İnsanlar burada ekecekler ve ahirette biçeceklerdir. Dünyada ne ekerseniz ahirette onu biçersiniz. Buğday eken buğday biçer, arpa eken arpa biçer. Diken eken çalı biçer. Tarlayı boş bırakırsanız yabanî otlar biter. Tarlaya atılan tohum önemlidir. Dünya cennetin tarlası olduğu gibi rahmetin de fidanlık bahçesidir. Dünyanın bu yüzü de sevilmeye lâyıktır ve sevilir. “Üçüncü yüzü, insanın hevesâtına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i hevesâtı olan yüzdür. Şu yüz çirkindir. Çünkü fânîdir, zâildir, elemlidir, aldatır.” Müslüman için tehlikeli olan yüzü bu üçüncü yüzüdür. Üstadın bakmadığı ve sevmediği yüz bu yüzdür. Dünyanın bu yüzü insanın heveslerine bakıyor, gaflete sürüklüyor ve ahirete arkasını çeviriyor. Ehl-i dünya, içinde boğulduğu ve çabaladığı için zarar ediyor. Çünkü insanın pis heveslerini uyandıran oyunların oynandığı bir yerdir. Dünyanın bu yüzü çirkindir, pistir, fanidir, geçicidir, sıkıntılıdır ve aldatır. Kur’ân-ı Hakîmin kâinattan ve varlıklardan önemle ve överek bahsetmesi, önceki iki yüze baktığı içindir. Sahabelerin ve diğer Allah dostlarının rağbet ettikleri dünyaları, önceki iki yüzdedir. Dünyanın bu yüzlerinde tefekkür vardır. Tefekkür de bir çeşit ibadettir. “Bir saat tefekkür, bir yıl nafile ibadetten hayırlıdır” hakikatini çok güzel anlatır. Dünyanın ilk iki yüzünü sevmek meşrûdur. Dünyayı tahkir edenler de vardır. Onların bir kısmı, ehl-i mârifet ve ehl-i ahirettir. Çünkü dünya, Cenâb-ı Hakkın mârifetine, muhabbetine ve ibâdetine sed çektiği için tahkir ederler. Dünyanın zarûrî işleri onları uhrevî amellerden uzaklaştırdığı için veya şuhud derecesinde imân ile Cennetin kemâlât ve mehâsinine nisbeten dünyayı çirkin görürler. Meselâ, Hazret-i Yûsuf Aleyhisselâma güzel bir adam nispet edilse, yine çirkin görünür. Aynen onun gibi; dünyanın ne kadar değerli güzelliği varsa, Cennetin güzelliklerine nispet edilse, hiç hükmündedir, bir değer ifade etmez. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
Bize tattırdı, fakat yedirmeden bizi idam etti
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst