Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
Bilim ve İnanç/İmân Üzerine Felsefi Bir İrdeleme
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 229382" data-attributes="member: 27"><p><strong>Bilim ve İnanç (Îmân) alanlarının ortak yanları</strong></p><p></p><p> İmdi, varlık alanları (bilgi objeleri) itibariyle birbirinden farklı olan bilim ve İmân arasında, radikal bir kopukluk olmayıp, tam aksine, aralarında çok yakın, çok sıkı, içten mevcut bir irtibat vardır ki bu irtibat, şöylece özetlenebilir: </p><p></p><p></p><p> <strong>a:</strong> Her tür bilginin ve bilimin temelinde. bir "çıkış noktası" vardır; bu, özü itibariyle dinî anlamdaki İmân ile formel olarak aynı ortak paydalara sahip olan bir "inanç", bir "îmân" anlamındadır. Bunlara, genel bir nitelendirme olarak - burada detaylı irdelemelere girmekten imtina ederek - "apriori" veya "aksiyom" diyebiliriz. Bu aprioriler, müdrikemizin (intelligent) çalışmasındaki en aslî elemanlar olmak duru- mundadırlar. </p><p></p><p></p><p> <strong>b:</strong> Bu temel çıkış noktası, ilk önce, "varlığın imkânı" ve "bilginin imkânı" konularıdır. "Varlık'ın var", "Bilgi'nin mümkün" oldugunu kabul etmek. en temel bir inanç'tır. </p><p></p><p></p><p> <strong>c:</strong> lkincisi. "bilginin kaynakları" konusudur. Bilgi, bilgi kaynaklarından alınan datalara (verilere) dayanır. Bunun için de öncelikle, bilginin kaynaklarına ilişkin bir kabul gerekmektedir. Bu kabuller, duyu bilgisi için, duyu organlarının, akıl bilgisi için akl'ın, sezgi bılgisi için sezgi'nin ve vahy bilgisi için de vahy'in. bir bilgi kaynagı olarak kabul edilip-edilmemesi demektir. Bu kabullerin herbirisi, birer "inanç" mahiyetindedir. </p><p> Şu halde, bilimler de dinî inanışlar gibi, bazı inanç normları üzerine tesis edilmek durumundadırlar; genel bazı apriorilere ve/veya aksiyomlara istinad etmeksizin hiçbir bilim tesis edilemez. Bu da bizi, "apriori problemi"ne götürür ki aprioriler de keza, birer "inanç"tır. </p><p></p><p> Bir örnek almak üzere, "varlık" kavramını ele alalım. </p><p></p><p> Grekçe'de "varlık" (var-olan) anlamındaki "ontos" ve "ruh", "bilgi" gibi anlamlara gelen "logos" kelimelerinden türetilen "ontoloji", bir terim olarak. "varlık bilimi", "varlık bilgisi", "varlık teorisi" anlamına gelmektedir. Ontoloji'nin konusu, çıplak bir gerçeklik olarak "varlık"tır. Ontoloji, bu araştırmasında, hiçbir değer hükmü serdetmeksizin, sadece "olan", yani "var-olan" ile ilgilenir. </p><p></p><p></p><p> "Varlıgın tanımı", Ontoloji'nin en temel konularından ve bütün düşünce tarihinin en çetrefilli suallerinden birisidir ve hakikat halde, tam ve noksansız bir tanımı yoktur. Bütün tanımlar aşagı-yukarı aynı kapıya çıkmaktadır: "Varlık", bir aksiyom'dur.</p><p></p><p></p><p> Mevcut olmak (to exist), bir gövdesi bulunmak, bir "var-oluş"u, bir "hakikat"ı, bir "şe'niyet"i, bir "gerçellik"i bulunmak demektir.10 Daha açık bir ifade ile, "var-olmak" ("mevcut olmak") insan zihninin bir ürünü, bir fiksiyonu, bir tasarımı olmayan, "dış-dünya"da11. yani, "gerçeklikler dünyası"nda o dünyanın bir elemanı olmak demektir. Bu haliyle "Var-Olmak" bir süreklilik ifade eder. "Olmak" ise, "olmaklık" (to be) anlamında ele alındıgında bir yanıyla bir statizm (süreklilik=continuity) ve bir yanıyla da bir dinamizm. bir süreç (procedure) ifade eder; "vuku bulmak" (to halıpen, to become) anlamında ele alındıgında ise tam anlamıyla bir süreç, bir değişme, bir dinamizm ifade eder. </p><p></p><p></p><p> "Mevcut olmak" fiilinin bir 'hal' olarak ifadesi "mevcûdiyet" (var-lık = existence: "Var- olma" keyfıyeti) olup, bir 'isim' (ya da, yerine göre, 'zamir') olarak ifadesi de "mevcut-olan" anlamında olmak üzere, "mevcuf' (varlık = exis-tent: "Var-olan") olarak anılır. </p><p></p><p></p><p> "Mevcut olmak" kelimesinin kökeni, arapça WCD mastarından gelir ki bu mastar, "aramak, bulmak" anlamındadır.12 Buradan "ewcede" (yaratmak, icad etmek, var-kılmak) gibi bir fiil de türemiş ve bu fiilden de "mewcûd" ismi istihraç edilmiştir. "Mewcûd", yaratılan, icad edilen, var-kılınan demektir. "Wucûd", "var-kılınan'ın var-olan var-lık'ı, gövdesi" demektir. "Mewcûdât" ise, bu kelimenin çoğulu olup, bir terim olarak, bazan "kâinat" (fiziksel varlık- alanı; tabiat, nature, physis, cosmos) anlamında13. bazan daha da geniş ve bütünü kuşatıcı olmak üzere, mevcut olan şeylerin tamamı anlamında ve "âlem" kelimesinin müteradifi olarak kullanılır.</p><p></p><p></p><p> Mevcut Olmak iilinin İngilizcesi olan "to exist" (Fr: Exister) kelimesi Latince "existere"den gelir ki "hurûç etmek, ortaya çık- mak, meydana gelmek" anlamındaki bu kelimenin Latince'deki etimolojik yapısı, "ex" [dışarıj + "sistere" [kaim olmaya (ayakta durmaya) sebep olmak (stare = kaim olmak, ayakta durmak)] >> "existere" şeklindedir ve bir terim olarak da, "dışarıda (dış-dünyâ da) kaim olmak", "var-olmak", "kendi başına bir gerçekligi bulunmak" anlamındadır.14</p><p></p><p></p><p> Özetleyecek olursak, "varlık", tartışmaksızın kabul edilmek durumunda olan en temel bir kavram olarak kabul edilmek durumundadır.15 Benzer şekilde, "yokluk" kavramı da, apriorik bir kabul, insan zihninin çalışması için temel bir kavramdır.16 Varlık ve Yokluk kavramları hakkındaki en ilginç aksiyom veya apriorilerden birisi, Antik Grekli filozof Parmenides'in şu meşhur ilkesidir: "var vardır, yok yoktur".17</p><p></p><p> "Söylemek ve düŞünmek gerek var-olan'ın olduğunu; var-olan vardır </p><p> Hiç ise yoktur... </p><p></p><p> .........................</p><p> Hakkından gelinemez hiç şu var-olmayan'ın var-olduğunun </p><p> Sen bu araştırma yolundan uzak tut düşünceni </p><p> ..................... </p><p> Nasıl, nereden yetişmiştir? Bırakmayacağım var-olmayan'dan </p><p> Sözetmeğe ne de düşünmeğe seni: söylenemez, düşünülemez çünkü </p><p> Vâr-olmadığı" </p><p></p><p></p><p style="text-align: center"> <strong>*** </strong></p> <p style="text-align: center"><strong></strong></p><p></p><p></p><p> "Kendimizin (düşünen süje'nin, yani "ben"in) ve bir "dış-dünya"nın var-oldugu" fıkri, genellikle bir inanç objesidir. Şüpheci felsefeler dışında hiçbir düşünce akımında, kendinde bir hakikatı olan bir "ben"in ve bir "dış-dünyâ'nın mevcûdiyeti reddedilmez. [Descartes'ın Metodik Şüphesi'nde ben'in ve dış-dünya'nın varlıgının ispatına ileride çok kısaca temas edilecektir.] Meselâ, Taftazânî tarafından Ömer Nesefi'nin meşhur risâlesi "Akaid"e yapılan ve Risale'nin kendisinden daha büyük bir şöhret kazanan şerh olan "Şerhu'l-Akaid"de, "Biz eşyanın var olduğuna zarurî olarak, kesinlikle, apaçık şekilde hükmediyor ve biliyoruz"18 denmek sûretiyle, bizden hariçte bir dış-dünya'nın varlıgının, tartışmasız bir argüman, bir açık-seçik bilgi, bir bedihî bilgi oldugu belirtilmektedir. </p><p></p><p></p><p> Felsefede, Ontoloji alanında "Mutlak Varlık"ı, Epistemoloji alanında "Mutlak Varlık"ın bilgisini kabul etmek de reddetmek de bir apriori'dir. Episteomoloji alanında, yani bilgi konusunda, "bilginin imkânı"nı kabul etmek de bir apriori, bir inanç'tır, reddetmek de. Bilginin kaynaklarını kabul etmek de, keza, aynı hüviyet- tedir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 229382, member: 27"] [B]Bilim ve İnanç (Îmân) alanlarının ortak yanları[/B] İmdi, varlık alanları (bilgi objeleri) itibariyle birbirinden farklı olan bilim ve İmân arasında, radikal bir kopukluk olmayıp, tam aksine, aralarında çok yakın, çok sıkı, içten mevcut bir irtibat vardır ki bu irtibat, şöylece özetlenebilir: [B]a:[/B] Her tür bilginin ve bilimin temelinde. bir "çıkış noktası" vardır; bu, özü itibariyle dinî anlamdaki İmân ile formel olarak aynı ortak paydalara sahip olan bir "inanç", bir "îmân" anlamındadır. Bunlara, genel bir nitelendirme olarak - burada detaylı irdelemelere girmekten imtina ederek - "apriori" veya "aksiyom" diyebiliriz. Bu aprioriler, müdrikemizin (intelligent) çalışmasındaki en aslî elemanlar olmak duru- mundadırlar. [B]b:[/B] Bu temel çıkış noktası, ilk önce, "varlığın imkânı" ve "bilginin imkânı" konularıdır. "Varlık'ın var", "Bilgi'nin mümkün" oldugunu kabul etmek. en temel bir inanç'tır. [B]c:[/B] lkincisi. "bilginin kaynakları" konusudur. Bilgi, bilgi kaynaklarından alınan datalara (verilere) dayanır. Bunun için de öncelikle, bilginin kaynaklarına ilişkin bir kabul gerekmektedir. Bu kabuller, duyu bilgisi için, duyu organlarının, akıl bilgisi için akl'ın, sezgi bılgisi için sezgi'nin ve vahy bilgisi için de vahy'in. bir bilgi kaynagı olarak kabul edilip-edilmemesi demektir. Bu kabullerin herbirisi, birer "inanç" mahiyetindedir. Şu halde, bilimler de dinî inanışlar gibi, bazı inanç normları üzerine tesis edilmek durumundadırlar; genel bazı apriorilere ve/veya aksiyomlara istinad etmeksizin hiçbir bilim tesis edilemez. Bu da bizi, "apriori problemi"ne götürür ki aprioriler de keza, birer "inanç"tır. Bir örnek almak üzere, "varlık" kavramını ele alalım. Grekçe'de "varlık" (var-olan) anlamındaki "ontos" ve "ruh", "bilgi" gibi anlamlara gelen "logos" kelimelerinden türetilen "ontoloji", bir terim olarak. "varlık bilimi", "varlık bilgisi", "varlık teorisi" anlamına gelmektedir. Ontoloji'nin konusu, çıplak bir gerçeklik olarak "varlık"tır. Ontoloji, bu araştırmasında, hiçbir değer hükmü serdetmeksizin, sadece "olan", yani "var-olan" ile ilgilenir. "Varlıgın tanımı", Ontoloji'nin en temel konularından ve bütün düşünce tarihinin en çetrefilli suallerinden birisidir ve hakikat halde, tam ve noksansız bir tanımı yoktur. Bütün tanımlar aşagı-yukarı aynı kapıya çıkmaktadır: "Varlık", bir aksiyom'dur. Mevcut olmak (to exist), bir gövdesi bulunmak, bir "var-oluş"u, bir "hakikat"ı, bir "şe'niyet"i, bir "gerçellik"i bulunmak demektir.10 Daha açık bir ifade ile, "var-olmak" ("mevcut olmak") insan zihninin bir ürünü, bir fiksiyonu, bir tasarımı olmayan, "dış-dünya"da11. yani, "gerçeklikler dünyası"nda o dünyanın bir elemanı olmak demektir. Bu haliyle "Var-Olmak" bir süreklilik ifade eder. "Olmak" ise, "olmaklık" (to be) anlamında ele alındıgında bir yanıyla bir statizm (süreklilik=continuity) ve bir yanıyla da bir dinamizm. bir süreç (procedure) ifade eder; "vuku bulmak" (to halıpen, to become) anlamında ele alındıgında ise tam anlamıyla bir süreç, bir değişme, bir dinamizm ifade eder. "Mevcut olmak" fiilinin bir 'hal' olarak ifadesi "mevcûdiyet" (var-lık = existence: "Var- olma" keyfıyeti) olup, bir 'isim' (ya da, yerine göre, 'zamir') olarak ifadesi de "mevcut-olan" anlamında olmak üzere, "mevcuf' (varlık = exis-tent: "Var-olan") olarak anılır. "Mevcut olmak" kelimesinin kökeni, arapça WCD mastarından gelir ki bu mastar, "aramak, bulmak" anlamındadır.12 Buradan "ewcede" (yaratmak, icad etmek, var-kılmak) gibi bir fiil de türemiş ve bu fiilden de "mewcûd" ismi istihraç edilmiştir. "Mewcûd", yaratılan, icad edilen, var-kılınan demektir. "Wucûd", "var-kılınan'ın var-olan var-lık'ı, gövdesi" demektir. "Mewcûdât" ise, bu kelimenin çoğulu olup, bir terim olarak, bazan "kâinat" (fiziksel varlık- alanı; tabiat, nature, physis, cosmos) anlamında13. bazan daha da geniş ve bütünü kuşatıcı olmak üzere, mevcut olan şeylerin tamamı anlamında ve "âlem" kelimesinin müteradifi olarak kullanılır. Mevcut Olmak iilinin İngilizcesi olan "to exist" (Fr: Exister) kelimesi Latince "existere"den gelir ki "hurûç etmek, ortaya çık- mak, meydana gelmek" anlamındaki bu kelimenin Latince'deki etimolojik yapısı, "ex" [dışarıj + "sistere" [kaim olmaya (ayakta durmaya) sebep olmak (stare = kaim olmak, ayakta durmak)] >> "existere" şeklindedir ve bir terim olarak da, "dışarıda (dış-dünyâ da) kaim olmak", "var-olmak", "kendi başına bir gerçekligi bulunmak" anlamındadır.14 Özetleyecek olursak, "varlık", tartışmaksızın kabul edilmek durumunda olan en temel bir kavram olarak kabul edilmek durumundadır.15 Benzer şekilde, "yokluk" kavramı da, apriorik bir kabul, insan zihninin çalışması için temel bir kavramdır.16 Varlık ve Yokluk kavramları hakkındaki en ilginç aksiyom veya apriorilerden birisi, Antik Grekli filozof Parmenides'in şu meşhur ilkesidir: "var vardır, yok yoktur".17 "Söylemek ve düŞünmek gerek var-olan'ın olduğunu; var-olan vardır Hiç ise yoktur... ......................... Hakkından gelinemez hiç şu var-olmayan'ın var-olduğunun Sen bu araştırma yolundan uzak tut düşünceni ..................... Nasıl, nereden yetişmiştir? Bırakmayacağım var-olmayan'dan Sözetmeğe ne de düşünmeğe seni: söylenemez, düşünülemez çünkü Vâr-olmadığı" [CENTER] [B]*** [/B][/CENTER] "Kendimizin (düşünen süje'nin, yani "ben"in) ve bir "dış-dünya"nın var-oldugu" fıkri, genellikle bir inanç objesidir. Şüpheci felsefeler dışında hiçbir düşünce akımında, kendinde bir hakikatı olan bir "ben"in ve bir "dış-dünyâ'nın mevcûdiyeti reddedilmez. [Descartes'ın Metodik Şüphesi'nde ben'in ve dış-dünya'nın varlıgının ispatına ileride çok kısaca temas edilecektir.] Meselâ, Taftazânî tarafından Ömer Nesefi'nin meşhur risâlesi "Akaid"e yapılan ve Risale'nin kendisinden daha büyük bir şöhret kazanan şerh olan "Şerhu'l-Akaid"de, "Biz eşyanın var olduğuna zarurî olarak, kesinlikle, apaçık şekilde hükmediyor ve biliyoruz"18 denmek sûretiyle, bizden hariçte bir dış-dünya'nın varlıgının, tartışmasız bir argüman, bir açık-seçik bilgi, bir bedihî bilgi oldugu belirtilmektedir. Felsefede, Ontoloji alanında "Mutlak Varlık"ı, Epistemoloji alanında "Mutlak Varlık"ın bilgisini kabul etmek de reddetmek de bir apriori'dir. Episteomoloji alanında, yani bilgi konusunda, "bilginin imkânı"nı kabul etmek de bir apriori, bir inanç'tır, reddetmek de. Bilginin kaynaklarını kabul etmek de, keza, aynı hüviyet- tedir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
Bilim ve İnanç/İmân Üzerine Felsefi Bir İrdeleme
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst