Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
Bilim ve İnanç/İmân Üzerine Felsefi Bir İrdeleme
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 229380" data-attributes="member: 27"><p><strong>İnanç ve İmân </strong></p><p><strong></strong></p><p> İmdi, İmân ve/veya inanç, yukarıda da temas edilmiş olduğu veçhiyle, en genel halde, kalb gözü ile, açık ve seçik, intüitiv, hadsî7 olarak görme; dolaysız, vasıtasız olarak algılama; rûhun birtek seferde, mutmaîn olarak, bilgi objesini kavraması demektir.</p><p></p><p></p><p> Kelimelere daha bir ince ayar defınitif anlam yüklemleyebilmek, "îman" ile "inanç" arasında kavramsal bazda bir ayrım yapabilmek için, onların objelerini definitif olarak tefriki icap edecektir. Buna göre, "îman", "dinî alan"a, "inanç" ise "lâ-dinî alan"a tekabül edecektir. Bu proses, meta-fizik alan dışına taalluk ettigi takdirde ona sadece "inanç" (belief) diyebiliriz; meta-fızik alana taalluk ettigi takdirde ise, özel bir anlam yükleyebilmek ve digerlerinden ayırdedebilmek için, "îman" olarak isimlendirilmesi daha uygun olacaktır. Ya da, şöyle diyebiliriz: İnanç, genel ve kapsayıcı olup, onun özel (special) ve öznel (specifıc) alt-kümesi de objesi dinî alan olanİmân olmaktadır. Ancak, bu iki terim, zaman-zaman müteradif olarak da kullanılabilirler. </p><p></p><p></p><p> Dinî mânâda İmân, metafizik alana ilişkin olmakla, her türlü deney dışındadır; duyumlanamaz. Kur'ân-ı Kerîm'deki "Ellezîne yu'minûne bi'l-ğayb... " ibaresi, bunun en güzel kanıtıdır. Şöyle de diyebiliriz: Hâlis mânâda dinî İmân, duyumlanamayan alana ilişkindir; gökyüzündeki parlak şeyin güneş oldugunu kabul etmenin dinî mânâda birİmân meselesi olmaması gibi. Ancak, İslâmî özel terminolojisindeki anlamıylaİmân, "delili olan gayb-ı mâkule inanmak"tır.8</p><p></p><p> </p><p> Îmân ve inanç, tartışmasız olarak kesin doğru kabul edilen, daha dogru bir ifade ile, rûh tarafından tam anlamıyla tatmin olarak ve toptancı bir şekilde, tümü birden "kesin dogru" olarak kabul edilen bir aksiyomlar kompleksi, bütünlüğüdür ki bu komplekse "âmentü" (credo) tâbir edilir. </p><p></p><p></p><p> Rûhun birtek seferde bilgi objesini açık ve seçik olarak kavraması, intüitiv (hadsî) ve mutmaîn olarak kavraması vakıası, tekrar edelim, sadece meta-fizik alana, din'e has değildir. Dikkat edilecek olursa, bütün bilgilerimizin temeli, bu şekilde sâf a-priorik "inanç"lar üzerine kurulmuştur. Meselâ, akıl'ın doğruyu bulma yeteneğin bulunduğuna, duyularımızın eşyanın gerçek bilgisini verdiğine 'inanırız'. Bunların aksini kabul ettiğimiz takdirde, içinden çıkılamaz şüphe girdaplarında boğuluruz. Bu şüphe girdapları, Gazzâlî ve Descartes'ın "Metodik Şüphe"si de olmayıp, kendisinden hiçbir sâlim bilgi hâsıl olmayan Pironik Şüphe gibidir. İşte biz bu temel dogrulara istinad ederek, soyut bilgilere ve somut eşyanın bilgisine ulaşırız. Meselâ, matematiğin temeli, dogru olduğuna inanılan "temel doğrular", yani, "aksiyomlar" üzerine tesis edilir. Keza, içinde yaşamakta oldugumuz fıziksel varlık alanı (evren, kâinat, kozmos) ile ilgili bilgilerimizin temelinde, bu şekilde bir inanç vardır. Evrenin evrensel, genelgeçerli kanunlara tâbî, akıl ile kavranabilir ve duyular ile algılanabilir, her yerinde aynı niteliklere sahip [Kozmolojik İlke] ve her zaman aynı niteliklere sahip [Mükemmel Kozmolojik ilke] oldugu ... ilh. gibi niteliklerinin temelinde, aynı şey vardır: İnanma vakıası, yani,İmân ve/veya inanç </p><p></p><p></p><p> <p style="text-align: center"><strong>*** </strong></p> <p style="text-align: center"></p><p></p><p></p><p> Bilim'in "Duyu verilerine dayalı, herkes için ortak olan ve mantıksal olarak açıklanabilen, kavramlarla çalışan bilgiler sistemi" şeklindeki bir tanımlaması, materyalist ve/veya pozitivist bir tanımlama olarak görülmemelidir. Böyle bir düşünce, çok yanlış bir ilişkilendirme olacaktır. Zira, Materyalizm'de, meta-fizik varlık alanı, ontolojik olarak reddedilir, Pozitivizim'de ise, bir varlık alanı olarak ilgi alanı dışına çıkarılır. Yani, her ikisi için de, metafızik. hem ontolojik ve epistemololojik olarak reddedilmektedir. </p><p></p><p></p><p> Burada yapılmak istenen ise, şudur: Herhangi bir bilgiler sisteminin nesnel (objektif, kendinde bir varlığı bulunan) bir içeriği (konusu) yoksa, bu, sadece bir "formel disiplin" olur: Mantık ve Matematik gibi. Eğer bir nesnel (objektif, kendinde varlık sahibi) bir içeriği (konusu) var da bu içerik algı harici ise, bu, "fizik-ötesi" (metafizik) bir varlık alanıdır ki bu takdirde, bilim konusu değil sâf İmân konusu olacaktır. Bilim'in konusu olabilmesi için, bilgi objesinin sadece hariçte (bilen süje'nin, yani ben'in, rûh'un haricinde) kendinde bir varlıgı olması yetmeyecektir, bunun, aynı zamanda algı sahasına dahil olması da gerekecektir.</p><p></p><p></p><p> Bilim ile İmân arasındaki bu kategorik farkılık, dikkat edilirse, onların bilgi objelerinin farklılıgından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple, çok özet bir mahiyette de olsa, bilgi objeleri olan fıziksel ve metafiziksel varlık sahalarına temas etmek gerekecektir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 229380, member: 27"] [B]İnanç ve İmân [/B] İmdi, İmân ve/veya inanç, yukarıda da temas edilmiş olduğu veçhiyle, en genel halde, kalb gözü ile, açık ve seçik, intüitiv, hadsî7 olarak görme; dolaysız, vasıtasız olarak algılama; rûhun birtek seferde, mutmaîn olarak, bilgi objesini kavraması demektir. Kelimelere daha bir ince ayar defınitif anlam yüklemleyebilmek, "îman" ile "inanç" arasında kavramsal bazda bir ayrım yapabilmek için, onların objelerini definitif olarak tefriki icap edecektir. Buna göre, "îman", "dinî alan"a, "inanç" ise "lâ-dinî alan"a tekabül edecektir. Bu proses, meta-fizik alan dışına taalluk ettigi takdirde ona sadece "inanç" (belief) diyebiliriz; meta-fızik alana taalluk ettigi takdirde ise, özel bir anlam yükleyebilmek ve digerlerinden ayırdedebilmek için, "îman" olarak isimlendirilmesi daha uygun olacaktır. Ya da, şöyle diyebiliriz: İnanç, genel ve kapsayıcı olup, onun özel (special) ve öznel (specifıc) alt-kümesi de objesi dinî alan olanİmân olmaktadır. Ancak, bu iki terim, zaman-zaman müteradif olarak da kullanılabilirler. Dinî mânâda İmân, metafizik alana ilişkin olmakla, her türlü deney dışındadır; duyumlanamaz. Kur'ân-ı Kerîm'deki "Ellezîne yu'minûne bi'l-ğayb... " ibaresi, bunun en güzel kanıtıdır. Şöyle de diyebiliriz: Hâlis mânâda dinî İmân, duyumlanamayan alana ilişkindir; gökyüzündeki parlak şeyin güneş oldugunu kabul etmenin dinî mânâda birİmân meselesi olmaması gibi. Ancak, İslâmî özel terminolojisindeki anlamıylaİmân, "delili olan gayb-ı mâkule inanmak"tır.8 Îmân ve inanç, tartışmasız olarak kesin doğru kabul edilen, daha dogru bir ifade ile, rûh tarafından tam anlamıyla tatmin olarak ve toptancı bir şekilde, tümü birden "kesin dogru" olarak kabul edilen bir aksiyomlar kompleksi, bütünlüğüdür ki bu komplekse "âmentü" (credo) tâbir edilir. Rûhun birtek seferde bilgi objesini açık ve seçik olarak kavraması, intüitiv (hadsî) ve mutmaîn olarak kavraması vakıası, tekrar edelim, sadece meta-fizik alana, din'e has değildir. Dikkat edilecek olursa, bütün bilgilerimizin temeli, bu şekilde sâf a-priorik "inanç"lar üzerine kurulmuştur. Meselâ, akıl'ın doğruyu bulma yeteneğin bulunduğuna, duyularımızın eşyanın gerçek bilgisini verdiğine 'inanırız'. Bunların aksini kabul ettiğimiz takdirde, içinden çıkılamaz şüphe girdaplarında boğuluruz. Bu şüphe girdapları, Gazzâlî ve Descartes'ın "Metodik Şüphe"si de olmayıp, kendisinden hiçbir sâlim bilgi hâsıl olmayan Pironik Şüphe gibidir. İşte biz bu temel dogrulara istinad ederek, soyut bilgilere ve somut eşyanın bilgisine ulaşırız. Meselâ, matematiğin temeli, dogru olduğuna inanılan "temel doğrular", yani, "aksiyomlar" üzerine tesis edilir. Keza, içinde yaşamakta oldugumuz fıziksel varlık alanı (evren, kâinat, kozmos) ile ilgili bilgilerimizin temelinde, bu şekilde bir inanç vardır. Evrenin evrensel, genelgeçerli kanunlara tâbî, akıl ile kavranabilir ve duyular ile algılanabilir, her yerinde aynı niteliklere sahip [Kozmolojik İlke] ve her zaman aynı niteliklere sahip [Mükemmel Kozmolojik ilke] oldugu ... ilh. gibi niteliklerinin temelinde, aynı şey vardır: İnanma vakıası, yani,İmân ve/veya inanç [CENTER][B]*** [/B] [/CENTER] Bilim'in "Duyu verilerine dayalı, herkes için ortak olan ve mantıksal olarak açıklanabilen, kavramlarla çalışan bilgiler sistemi" şeklindeki bir tanımlaması, materyalist ve/veya pozitivist bir tanımlama olarak görülmemelidir. Böyle bir düşünce, çok yanlış bir ilişkilendirme olacaktır. Zira, Materyalizm'de, meta-fizik varlık alanı, ontolojik olarak reddedilir, Pozitivizim'de ise, bir varlık alanı olarak ilgi alanı dışına çıkarılır. Yani, her ikisi için de, metafızik. hem ontolojik ve epistemololojik olarak reddedilmektedir. Burada yapılmak istenen ise, şudur: Herhangi bir bilgiler sisteminin nesnel (objektif, kendinde bir varlığı bulunan) bir içeriği (konusu) yoksa, bu, sadece bir "formel disiplin" olur: Mantık ve Matematik gibi. Eğer bir nesnel (objektif, kendinde varlık sahibi) bir içeriği (konusu) var da bu içerik algı harici ise, bu, "fizik-ötesi" (metafizik) bir varlık alanıdır ki bu takdirde, bilim konusu değil sâf İmân konusu olacaktır. Bilim'in konusu olabilmesi için, bilgi objesinin sadece hariçte (bilen süje'nin, yani ben'in, rûh'un haricinde) kendinde bir varlıgı olması yetmeyecektir, bunun, aynı zamanda algı sahasına dahil olması da gerekecektir. Bilim ile İmân arasındaki bu kategorik farkılık, dikkat edilirse, onların bilgi objelerinin farklılıgından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple, çok özet bir mahiyette de olsa, bilgi objeleri olan fıziksel ve metafiziksel varlık sahalarına temas etmek gerekecektir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
Bilim ve İnanç/İmân Üzerine Felsefi Bir İrdeleme
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst