Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Bilim ve Sanat
Belimizdeki Amortisör Diskler
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Turab3" data-source="post: 201723" data-attributes="member: 1005848"><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"> </span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"> İnsan vücudunda iskeletin direğini oluşturan omurga sistemi, 33 omur kemiğinin üst üste sıralanarak birbirlerine bağlanmasıyla meydana gelen bir sütundur. Bu sütunun temel vazifesi; vücudun üst kısmını oluşturan baş ve göğüs ile karın içi organlarını taşımaktır. Beyinden başlayıp kuyruk sokumuna kadar devam eden bu omur kemiklerinin ortasındaki boşluk (omurga kanalı), içinden geçen omuriliğe sağlam ve emniyetli bir kılıf vazifesi de görür. Başın ve gövdenin hareketlerinde de rol alan omurga, gövde ağırlığının büyük bir kısmını taşıyarak bacaklara aktarır. </span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Sahip olduğu fizyolojik eğrilikler sayesinde ise, <span style="color: olive">âdeta bir süspansiyon vazifesi görüp dengenin sağlanmasında rol aldığı gibi, atlama ve benzeri hareketlerde gövdenin çöküp iç organlara zarar vermesine de mâni olur. Eğer omurga sistemi, omurların çimento benzeri bir maddeyle birbirlerine sıkı sıkıya bağlanması ile meydana gelmiş olsaydı, bu özellikten bahsetmek mümkün olmayacaktı</span>. İşte omurların aralarına, omurganın esneklik kazanması, mâruz kalınan ağırlık karşısında ezilmemesi ve içinden geçen sinirlerin zarar görmemesi için, birer yastık vazifesi üstlenen 'diskler' konulmuştur.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: red">Diskler olmasaydı?</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Omurga sistemi; kemikten oluşan omurlar, bunları birer tespih tanesi gibi birbirine bağlayan ligamentler (bağ) ve kaslar ile disklerden meydana gelir. Diskler her yönden gelen basınç kuvvetini emip omur sistemine dengeli bir şekilde dağıtır. Bunlar âdeta bir amortisör vazifesi görmek üzere yaratılmışlardır. Eğer diskler olmasaydı, esneme kabiliyeti olmayan omurlar çabuk kırılacağı gibi, vücut hareketlerinde göze çarpan mükemmeliyetten de bahsedilemeyecekti.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: red">Disklerin yapısı</span></span></strong></p><p> <strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Omurga sisteminde altısı boyun, on ikisi sırt ve beşi de bel omurlarının arasında olmak üzere yirmi üç adet disk mevcuttur (leğen kemiklerinin eklemlendiği sağrı ve altındaki kuyruk omurları kaynaşarak tek kemik hâlini aldığından bunların aralarına disk konulmamıştır). Şekil ve büyüklükleri omurlarınkine uygun olarak yaratılmış olan diskler, az yük taşıdığı için daha<span style="color: olive"> ince olan boyun bölgesinden, en fazla yükü taşıyan bel bölgesine kadar, bulunduğu yere göre 5–12 milimetre arasında kalınlıklara sahiptir. Disklerin orta kısımlarında geniş bir alana yayılan ve hidrofilik proteoglikandan oluşmuş kollagen yapıda yumuşak</span> ve akışkan bir kısım (nükleus pulposus) yer alır. Merkezdeki bu akışkan kısım, sert ve sağlam yapıdaki lifli kıkırdakla (annulus fibrosus) çevrelenmiştir. Halka şeklindeki bu harika yapı, iki omuru birbirine bağlayan ve birbirlerini 120 derecelik açıyla çaprazlayan 15–20 katlı kollagen liflerden yapılmıştır. Bu sert kısım, yukarıdan aşağıya doğru uzanan ön ve arka bantlarla sarılır. Yapısındaki detaylar incelendiğinde (Şekil-1) disk sistemi; yumuşak kısım, sert kısım ve bantlarla beraber 'kapalı bir sistem' gibi kabul edilebilir.</span></strong></p><p> <strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p> <strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Bu sistemin en önemli vazifesi; yerçekimi ve eğilmeye karşı tampon oluşturmasıdır. Ancak burada akla gelebilecek soru şudur: Sürekli basınca maruz kalan disk dokusu hasar görmez mi?<span style="color: olive"> Evet, bilhassa insanın zaman zaman aceleyle veya kendine aşırı güvenmesi sebebiyle gücünü çok aşan yüklerin veya zorlamaların altına girerek vücudun fıtrî yapısına ve hareket</span> kâbiliyetine ters hareket etmesi durumunda diskte bir kısım hasarlar oluşabilir (Şekil-2). Fakat merhameti sonsuz olan Zât, diske böylesi durumlarda bütünlüğünü muhafaza edebilmesi için, kendini tamir etme kabiliyeti vermiştir. Bu yüzden, bu gibi durumlarda hemen bel fıtığı ameliyatına karar vermeden, mâkul bir tamir süresini beklemek daha doğru bir tercih olacaktır.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: red">Disk vazifesini nasıl icra eder?</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: red"></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: red"></span>Diskin, üzerine gelen basınç kuvvetini dağıtması, ortasındaki akışkan kısmın hareketiyle dengelenir. Vücudun öne eğilmesiyle akışkan kısım arkaya hareket eder. Akışkan kısım içindeki sıvı yastık, omurların birbirlerine yaklaşmasını engeller. Bu uzaklaştırıcı kuvvet, sert kısım ve çevre bantlar <span style="color: olive">tarafından sınırlanır. İstirahat durumunda bütün bu zıt kuvvetler denge hâlindedir. Hareketle denge bozulur; ancak omurga sistemine diskler yoluyla kazandırılan bu esneklik sayesinde, dengeyi</span> bozan kuvvetin tesiri bitince omurga tekrar eski hâline döner (Şekil-3-a).</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Kollagen liflerinin dâirevî, enine, boyuna ve çapraz olarak diski her yönden sarması, hayatımız boyunca buraya her yönden kuvvet geleceğini bilen Yaratıcı'mız tarafından takdir edilmiş büyük bir lütuftur. Dikey ve çapraz uyum gösteren elâstik lifler ile daha sağlam kollagen liflerin sayıları ve dizilimleri, diskin hareketlerinin kolaylaştırılmasında ve 'şok emici' mekanizmasında çok önemli rol oynarlar (Şekil-3-b).</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Diskin akışkan kısmı, yaşa bağlı olarak değişmekle birlikte, ağırlığının % 70–90'ı arasında su ihtiva etmektedir. Disklerin güçlü bir şekilde fonksiyon görmesi, büyük ölçüde akışkan kısmın elâstikiyetine bağlı olup, su tutma özelliğiyle yakından ilgilidir. Disk içindeki su iki şekilde muhafaza edilir:</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Moleküllerin tesiriyle oluşan ozmotik basınç;</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"><span style="color: red">Proteoglikan yapısındaki jelâtinsi maddeyle meydana gelen emme gücü.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Diskin yapısındaki su, gün boyu ayakta kalmaktan dolayı ezilen kıkırdaktan yavaşça dışarıya sızar ve diskin kalınlığı azalır. Bu yüzden günün geç vakitlerinde boyumuz, sabahkine nazaran 1,5–2 santim daha kısa olur. Gece yattığımızda, bu su tekrar kıkırdağın yapısına girer ve disk genişler; sabah boyumuz tekrar aynı seviyeye gelir.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"><img src="http://www.sizinti.com.tr/images/konular/365/omurlar.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"><img src="http://www.sizinti.com.tr/images/konular/365/omurlar1.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Akışkan kısmın su tutma özelliği ozmotik basınçtan ziyade, emme gücüyle devam ettirilir. Disk, mekanik olarak viskoelâstik (içi ağdalı, etrafı katımsı) bir yapı gibi düşünülebilir ve bütünlüğü bozulmadan ağırlıklara büyük ölçüde dayanabilir. Yapılan çalışmalarda gerilme kuvveti; sert kısımda 15–50 kg/cm2, merkezde ise 8–10 kg/cm2 arasında bulunmuştur.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Bantların gerilme kuvveti yaklaşık 200 kg/cm2'dir. Bu kuvvet disk bozulmasına karşı önemli bir direnç temin eder. Sağlıklı bir disk 20 kg/cm2'lik basınç kuvvetine karşı koyabilir. Bu da, bir diskin 300 kilograma kadar olan kuvvete karşı koyabileceği mânâsına gelmektedir. Bazı hususi durumlarda disk basıncında artışlar olabilmektedir. Meselâ, disk basıncı, yavaş yürüyüşte % 15; öksürme, gövdenin döndürülmesi ve merdiven tırmanma esnasında % 40; ağırlık taşıma sırasında da % 50 artmaktadır.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Ortalama yetmiş yıl boyunca devam etmek üzere ayakta durma, eğilme, doğrulma, yürüme, koşma gibi kabiliyetlerle insanı donatan Sâni-i Zülcelâl, onun omurga sistemini de buna göre yaratmıştır. Her an yük taşıma ve amortisör özelliğini devam ettiren, sürekli kendini tamir edebilen ve (kendisine zarar veren maddelerden ve hareketsizlikten uzak kalındığı, aşırı kilo alma durumunda olduğu gibi hor kullanılmadığı sürece) bir hayat boyu çalışabilen diskler, Allah'ın insana bahşettiği sayısız nimetlerinden sadece biridir.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Kaynaklar</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">- Inoue H. Three-dimensional architecture of lumbar intervertebral discs. Spine 1981;6:139–146.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">- Koeller W, Muir W, Hartman F: Biomechanical properties of human IVD subjected to axial dynamic compression. A comparison of lumbar and thoracici discs. Spine, 1984, 9: 725-733</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">- Humzah MD, Soames RW: Human intervertebral disc: Structure and function. Anatomical Record 1988, 220: 337-356</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">- Arıncı K, Elhan A: Anatomi 1. Cilt, 1995. Güneş Kitabevi, Ankara, s:107.</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">- Urban JPG, Winlove CP. Pathophysiology of the Intervertebral Disc and the Challenges for MRI. JOURNAL OF MAGNETIC RESONANCE IMAGING 2007, 25:419–432</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'"></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Belimizdeki Amortisör Diskler</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Century Gothic'">Doç. Dr. Mustafa ÇELİK </span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Turab3, post: 201723, member: 1005848"] [B][FONT=Century Gothic] [/FONT][/B] [B][FONT=Century Gothic] İnsan vücudunda iskeletin direğini oluşturan omurga sistemi, 33 omur kemiğinin üst üste sıralanarak birbirlerine bağlanmasıyla meydana gelen bir sütundur. Bu sütunun temel vazifesi; vücudun üst kısmını oluşturan baş ve göğüs ile karın içi organlarını taşımaktır. Beyinden başlayıp kuyruk sokumuna kadar devam eden bu omur kemiklerinin ortasındaki boşluk (omurga kanalı), içinden geçen omuriliğe sağlam ve emniyetli bir kılıf vazifesi de görür. Başın ve gövdenin hareketlerinde de rol alan omurga, gövde ağırlığının büyük bir kısmını taşıyarak bacaklara aktarır. [/FONT][/B] [B][FONT=Century Gothic][/FONT][/B] [B][FONT=Century Gothic]Sahip olduğu fizyolojik eğrilikler sayesinde ise, [COLOR=olive]âdeta bir süspansiyon vazifesi görüp dengenin sağlanmasında rol aldığı gibi, atlama ve benzeri hareketlerde gövdenin çöküp iç organlara zarar vermesine de mâni olur. Eğer omurga sistemi, omurların çimento benzeri bir maddeyle birbirlerine sıkı sıkıya bağlanması ile meydana gelmiş olsaydı, bu özellikten bahsetmek mümkün olmayacaktı[/COLOR]. İşte omurların aralarına, omurganın esneklik kazanması, mâruz kalınan ağırlık karşısında ezilmemesi ve içinden geçen sinirlerin zarar görmemesi için, birer yastık vazifesi üstlenen 'diskler' konulmuştur. [COLOR=red]Diskler olmasaydı?[/COLOR][/FONT][/B] [B][FONT=Century Gothic] Omurga sistemi; kemikten oluşan omurlar, bunları birer tespih tanesi gibi birbirine bağlayan ligamentler (bağ) ve kaslar ile disklerden meydana gelir. Diskler her yönden gelen basınç kuvvetini emip omur sistemine dengeli bir şekilde dağıtır. Bunlar âdeta bir amortisör vazifesi görmek üzere yaratılmışlardır. Eğer diskler olmasaydı, esneme kabiliyeti olmayan omurlar çabuk kırılacağı gibi, vücut hareketlerinde göze çarpan mükemmeliyetten de bahsedilemeyecekti. [COLOR=red]Disklerin yapısı[/COLOR] [COLOR=#ff0000][/COLOR] Omurga sisteminde altısı boyun, on ikisi sırt ve beşi de bel omurlarının arasında olmak üzere yirmi üç adet disk mevcuttur (leğen kemiklerinin eklemlendiği sağrı ve altındaki kuyruk omurları kaynaşarak tek kemik hâlini aldığından bunların aralarına disk konulmamıştır). Şekil ve büyüklükleri omurlarınkine uygun olarak yaratılmış olan diskler, az yük taşıdığı için daha[COLOR=olive] ince olan boyun bölgesinden, en fazla yükü taşıyan bel bölgesine kadar, bulunduğu yere göre 5–12 milimetre arasında kalınlıklara sahiptir. Disklerin orta kısımlarında geniş bir alana yayılan ve hidrofilik proteoglikandan oluşmuş kollagen yapıda yumuşak[/COLOR] ve akışkan bir kısım (nükleus pulposus) yer alır. Merkezdeki bu akışkan kısım, sert ve sağlam yapıdaki lifli kıkırdakla (annulus fibrosus) çevrelenmiştir. Halka şeklindeki bu harika yapı, iki omuru birbirine bağlayan ve birbirlerini 120 derecelik açıyla çaprazlayan 15–20 katlı kollagen liflerden yapılmıştır. Bu sert kısım, yukarıdan aşağıya doğru uzanan ön ve arka bantlarla sarılır. Yapısındaki detaylar incelendiğinde (Şekil-1) disk sistemi; yumuşak kısım, sert kısım ve bantlarla beraber 'kapalı bir sistem' gibi kabul edilebilir. Bu sistemin en önemli vazifesi; yerçekimi ve eğilmeye karşı tampon oluşturmasıdır. Ancak burada akla gelebilecek soru şudur: Sürekli basınca maruz kalan disk dokusu hasar görmez mi?[COLOR=olive] Evet, bilhassa insanın zaman zaman aceleyle veya kendine aşırı güvenmesi sebebiyle gücünü çok aşan yüklerin veya zorlamaların altına girerek vücudun fıtrî yapısına ve hareket[/COLOR] kâbiliyetine ters hareket etmesi durumunda diskte bir kısım hasarlar oluşabilir (Şekil-2). Fakat merhameti sonsuz olan Zât, diske böylesi durumlarda bütünlüğünü muhafaza edebilmesi için, kendini tamir etme kabiliyeti vermiştir. Bu yüzden, bu gibi durumlarda hemen bel fıtığı ameliyatına karar vermeden, mâkul bir tamir süresini beklemek daha doğru bir tercih olacaktır. [COLOR=red]Disk vazifesini nasıl icra eder?[/COLOR] [COLOR=red] [/COLOR]Diskin, üzerine gelen basınç kuvvetini dağıtması, ortasındaki akışkan kısmın hareketiyle dengelenir. Vücudun öne eğilmesiyle akışkan kısım arkaya hareket eder. Akışkan kısım içindeki sıvı yastık, omurların birbirlerine yaklaşmasını engeller. Bu uzaklaştırıcı kuvvet, sert kısım ve çevre bantlar [COLOR=olive]tarafından sınırlanır. İstirahat durumunda bütün bu zıt kuvvetler denge hâlindedir. Hareketle denge bozulur; ancak omurga sistemine diskler yoluyla kazandırılan bu esneklik sayesinde, dengeyi[/COLOR] bozan kuvvetin tesiri bitince omurga tekrar eski hâline döner (Şekil-3-a). Kollagen liflerinin dâirevî, enine, boyuna ve çapraz olarak diski her yönden sarması, hayatımız boyunca buraya her yönden kuvvet geleceğini bilen Yaratıcı'mız tarafından takdir edilmiş büyük bir lütuftur. Dikey ve çapraz uyum gösteren elâstik lifler ile daha sağlam kollagen liflerin sayıları ve dizilimleri, diskin hareketlerinin kolaylaştırılmasında ve 'şok emici' mekanizmasında çok önemli rol oynarlar (Şekil-3-b). Diskin akışkan kısmı, yaşa bağlı olarak değişmekle birlikte, ağırlığının % 70–90'ı arasında su ihtiva etmektedir. Disklerin güçlü bir şekilde fonksiyon görmesi, büyük ölçüde akışkan kısmın elâstikiyetine bağlı olup, su tutma özelliğiyle yakından ilgilidir. Disk içindeki su iki şekilde muhafaza edilir: Moleküllerin tesiriyle oluşan ozmotik basınç; [COLOR=red]Proteoglikan yapısındaki jelâtinsi maddeyle meydana gelen emme gücü.[/COLOR] Diskin yapısındaki su, gün boyu ayakta kalmaktan dolayı ezilen kıkırdaktan yavaşça dışarıya sızar ve diskin kalınlığı azalır. Bu yüzden günün geç vakitlerinde boyumuz, sabahkine nazaran 1,5–2 santim daha kısa olur. Gece yattığımızda, bu su tekrar kıkırdağın yapısına girer ve disk genişler; sabah boyumuz tekrar aynı seviyeye gelir. [IMG]http://www.sizinti.com.tr/images/konular/365/omurlar.jpg[/IMG] [IMG]http://www.sizinti.com.tr/images/konular/365/omurlar1.jpg[/IMG] Akışkan kısmın su tutma özelliği ozmotik basınçtan ziyade, emme gücüyle devam ettirilir. Disk, mekanik olarak viskoelâstik (içi ağdalı, etrafı katımsı) bir yapı gibi düşünülebilir ve bütünlüğü bozulmadan ağırlıklara büyük ölçüde dayanabilir. Yapılan çalışmalarda gerilme kuvveti; sert kısımda 15–50 kg/cm2, merkezde ise 8–10 kg/cm2 arasında bulunmuştur. Bantların gerilme kuvveti yaklaşık 200 kg/cm2'dir. Bu kuvvet disk bozulmasına karşı önemli bir direnç temin eder. Sağlıklı bir disk 20 kg/cm2'lik basınç kuvvetine karşı koyabilir. Bu da, bir diskin 300 kilograma kadar olan kuvvete karşı koyabileceği mânâsına gelmektedir. Bazı hususi durumlarda disk basıncında artışlar olabilmektedir. Meselâ, disk basıncı, yavaş yürüyüşte % 15; öksürme, gövdenin döndürülmesi ve merdiven tırmanma esnasında % 40; ağırlık taşıma sırasında da % 50 artmaktadır. Ortalama yetmiş yıl boyunca devam etmek üzere ayakta durma, eğilme, doğrulma, yürüme, koşma gibi kabiliyetlerle insanı donatan Sâni-i Zülcelâl, onun omurga sistemini de buna göre yaratmıştır. Her an yük taşıma ve amortisör özelliğini devam ettiren, sürekli kendini tamir edebilen ve (kendisine zarar veren maddelerden ve hareketsizlikten uzak kalındığı, aşırı kilo alma durumunda olduğu gibi hor kullanılmadığı sürece) bir hayat boyu çalışabilen diskler, Allah'ın insana bahşettiği sayısız nimetlerinden sadece biridir. Kaynaklar - Inoue H. Three-dimensional architecture of lumbar intervertebral discs. Spine 1981;6:139–146. - Koeller W, Muir W, Hartman F: Biomechanical properties of human IVD subjected to axial dynamic compression. A comparison of lumbar and thoracici discs. Spine, 1984, 9: 725-733 - Humzah MD, Soames RW: Human intervertebral disc: Structure and function. Anatomical Record 1988, 220: 337-356 - Arıncı K, Elhan A: Anatomi 1. Cilt, 1995. Güneş Kitabevi, Ankara, s:107. - Urban JPG, Winlove CP. Pathophysiology of the Intervertebral Disc and the Challenges for MRI. JOURNAL OF MAGNETIC RESONANCE IMAGING 2007, 25:419–432 Belimizdeki Amortisör Diskler Doç. Dr. Mustafa ÇELİK [/FONT][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Bilim ve Sanat
Belimizdeki Amortisör Diskler
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst