Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
Bediüzzaman tarikata karşı mıydı?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="&amp;#304;lim-irfan" data-source="post: 164229" data-attributes="member: 8679"><p><strong>Bediüzzaman Hazretleri tarikata karşı mıydı?</strong></p><p></p><p><strong>Hekimoğlu İsmail</strong> - Zaman</p><p><strong>31/10/2009</strong></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: blue">Bediüzzaman Hazretleri tarikata karşı değildi... </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Bediüzzaman Said Nursi, "Zaman tarikat zamanı değil; hakikat zamanıdır." sözüyle ne kastetmiştir? </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Bize göre bunun manası şudur: "Zikirde bir zevk vardır. Ehli tarik, bu zevkin keyfine dalar, belki ömür boyu zikirle meşgul olur. Biri çıksa, dese ki, "Allah nedir?" O şahıs bu soruya ağlayarak cevap verir. "Allah'a inanıyoruz." der, orada kalır. Eğer ehli hakikat olsaydı, diyecekti ki: "Kardeşim, Allah'ı sıfatlarıyla öğrenebiliriz. Esma-ül Hüsna kitaplarında anlaşılmayan yerler varsa beraberce okuyalım, üzerinde düşünelim böylece hakikate dönmüş oluruz." </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Düşmanın söylemediğini nefis söylermiş. Yani nefis ve şeytan kalbe şüphe atar. Hem nefsimizi susturmak hem de şüphesi olanları ikna etmek için imanın esaslarını ispatlı şekilde anlar ve anlatırız. Bediüzzaman'ın hakikatten kastetmek istediği de budur. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Esat Coşan hocamız profesördü. Avustralya'dayken, tarikat ayağıyla İslamiyet'i yaymaya başladı. Öyle hızla yayılıyordu ki; Avustralya hükümeti kıtanın bütünüyle Müslüman olacağından korktu. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Almanya'da bir konferansımda "Her şeyi yaratan Allah'tır." dedim, bir şahıs "Gübreleri de mi yaratan Allah? Böyle pis işlere Allah'ı niye karıştırıyorsunuz?" diye itiraz etti. Ona cevaben dedim ki: "Peki Allah yaratmadı da kim yarattı? Evet, gübre pistir amma, tarlaya çekilen gübre mahsulâtı artırır. Gübrenin pisliğini gördüğünüz gibi, buğdayın, elmanın, gülün temizliğini de görün." Bunları duyan bir arkadaş, ağlamaya başladı. İşte, "Zaman tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır." sözünün manası da budur. Yani zikir yaparak ağlıyorsunuz, Allah'ın verdiklerine bakarak da ağlayın... </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Tarikatlar, İslam üniversitesinin fakülteleridir. Nasıl ki tıp fakültesi, teknik üniversite, güzel sanatlar gibi çeşitli fakülteler var; bunlar eğitimin kolaylığı içindir. Aynı şekilde cemaatler de böyledir. Her cemaat, azizdir, muhteremdir. Hiçbir cemaate karşı çıkamayız. Üstad, "Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur." buyurmuştur. "Cadde-i Kur'aniye'deki kardeşlerinizi tenkit etmeyiniz." buyurmuştur. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Ben, Süleyman Hilmi Tunahan'ın da talebesiyim, Mahmud Efendi'nin de talebesiyim, Esat Coşan'ın da talebesiyim, Bediüzzaman'ın da talebesiyim. Hiçbirine muhalefetim yoktur. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">29. Mektup'ta 'Telvihat-ı Tis'a' bahsi vardır. Tarikatlarla ilgilidir. Bu bölümü okuyan görür ki, tarikatlara hiçbir itiraz yoktur. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">O devri iyi anlamak lazım. O zamanlar tarikatlar yasaklandı, tekkelerin kapısına kilit vurulu. Şeyhler asıldı. Kur'an yasaklandı. O sıra Bediüzzaman meydana çıktı. "Sen şeyh misin?" diye üzerinde çok durdular. Şeyhse suçtu bu... Tarikata girmek suçtu. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Uzun don giyenlerin, yemeği sağ eliyle yiyenlerin, duvarlara çıplak kadın resmi asmayanların 'gerici' diye itham edildiği, sürgüne gönderildiği bir dönemdi. "Bu hali kabul etmezsek ilerleyemeyiz." diyorlardı. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Bediüzzaman Hazretleri, tarikata karşı değildi. Gece gündüz devamlı zikrederdi. Zikirleri sesliydi. Barla'da, Emirdağ'da ona yakın oturanlar derlerdi ki; "Hocaefendi gece gündüz zikrediyor, biz sesini duyuyoruz." Tesbihat'la, Cevşen'le, Risale-i Nur'a bir nevi zikir de ekledi. Böylece pek çok kardeşimiz bunları okuyarak, zikir yönlerini de tatmin etti. </span></strong></p><p><strong><span style="color: blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: blue">Tarikatın bütün özelliklerini, güzelliklerini hayatında yaşayan biri, "Ben çocukken Kâdiri'ydim." diyen biri, Nakşi tarikatının tüm gereklerini yerine getiren biri, tarikata nasıl karşı olabilir?</span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="İlim-irfan, post: 164229, member: 8679"] [b]Bediüzzaman Hazretleri tarikata karşı mıydı?[/b] [B]Hekimoğlu İsmail[/B] - Zaman [B]31/10/2009[/B] [B][COLOR=blue]Bediüzzaman Hazretleri tarikata karşı değildi... Bediüzzaman Said Nursi, "Zaman tarikat zamanı değil; hakikat zamanıdır." sözüyle ne kastetmiştir? Bize göre bunun manası şudur: "Zikirde bir zevk vardır. Ehli tarik, bu zevkin keyfine dalar, belki ömür boyu zikirle meşgul olur. Biri çıksa, dese ki, "Allah nedir?" O şahıs bu soruya ağlayarak cevap verir. "Allah'a inanıyoruz." der, orada kalır. Eğer ehli hakikat olsaydı, diyecekti ki: "Kardeşim, Allah'ı sıfatlarıyla öğrenebiliriz. Esma-ül Hüsna kitaplarında anlaşılmayan yerler varsa beraberce okuyalım, üzerinde düşünelim böylece hakikate dönmüş oluruz." Düşmanın söylemediğini nefis söylermiş. Yani nefis ve şeytan kalbe şüphe atar. Hem nefsimizi susturmak hem de şüphesi olanları ikna etmek için imanın esaslarını ispatlı şekilde anlar ve anlatırız. Bediüzzaman'ın hakikatten kastetmek istediği de budur. Esat Coşan hocamız profesördü. Avustralya'dayken, tarikat ayağıyla İslamiyet'i yaymaya başladı. Öyle hızla yayılıyordu ki; Avustralya hükümeti kıtanın bütünüyle Müslüman olacağından korktu. Almanya'da bir konferansımda "Her şeyi yaratan Allah'tır." dedim, bir şahıs "Gübreleri de mi yaratan Allah? Böyle pis işlere Allah'ı niye karıştırıyorsunuz?" diye itiraz etti. Ona cevaben dedim ki: "Peki Allah yaratmadı da kim yarattı? Evet, gübre pistir amma, tarlaya çekilen gübre mahsulâtı artırır. Gübrenin pisliğini gördüğünüz gibi, buğdayın, elmanın, gülün temizliğini de görün." Bunları duyan bir arkadaş, ağlamaya başladı. İşte, "Zaman tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır." sözünün manası da budur. Yani zikir yaparak ağlıyorsunuz, Allah'ın verdiklerine bakarak da ağlayın... Tarikatlar, İslam üniversitesinin fakülteleridir. Nasıl ki tıp fakültesi, teknik üniversite, güzel sanatlar gibi çeşitli fakülteler var; bunlar eğitimin kolaylığı içindir. Aynı şekilde cemaatler de böyledir. Her cemaat, azizdir, muhteremdir. Hiçbir cemaate karşı çıkamayız. Üstad, "Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur." buyurmuştur. "Cadde-i Kur'aniye'deki kardeşlerinizi tenkit etmeyiniz." buyurmuştur. Ben, Süleyman Hilmi Tunahan'ın da talebesiyim, Mahmud Efendi'nin de talebesiyim, Esat Coşan'ın da talebesiyim, Bediüzzaman'ın da talebesiyim. Hiçbirine muhalefetim yoktur. 29. Mektup'ta 'Telvihat-ı Tis'a' bahsi vardır. Tarikatlarla ilgilidir. Bu bölümü okuyan görür ki, tarikatlara hiçbir itiraz yoktur. O devri iyi anlamak lazım. O zamanlar tarikatlar yasaklandı, tekkelerin kapısına kilit vurulu. Şeyhler asıldı. Kur'an yasaklandı. O sıra Bediüzzaman meydana çıktı. "Sen şeyh misin?" diye üzerinde çok durdular. Şeyhse suçtu bu... Tarikata girmek suçtu. Uzun don giyenlerin, yemeği sağ eliyle yiyenlerin, duvarlara çıplak kadın resmi asmayanların 'gerici' diye itham edildiği, sürgüne gönderildiği bir dönemdi. "Bu hali kabul etmezsek ilerleyemeyiz." diyorlardı. Bediüzzaman Hazretleri, tarikata karşı değildi. Gece gündüz devamlı zikrederdi. Zikirleri sesliydi. Barla'da, Emirdağ'da ona yakın oturanlar derlerdi ki; "Hocaefendi gece gündüz zikrediyor, biz sesini duyuyoruz." Tesbihat'la, Cevşen'le, Risale-i Nur'a bir nevi zikir de ekledi. Böylece pek çok kardeşimiz bunları okuyarak, zikir yönlerini de tatmin etti. Tarikatın bütün özelliklerini, güzelliklerini hayatında yaşayan biri, "Ben çocukken Kâdiri'ydim." diyen biri, Nakşi tarikatının tüm gereklerini yerine getiren biri, tarikata nasıl karşı olabilir?[/COLOR][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
Bediüzzaman tarikata karşı mıydı?
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst