Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Bediüzzaman'ın Hayatı
Bediüzzaman Said Nursî Kimdir?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ASHAB-I BEDR" data-source="post: 242536" data-attributes="member: 1013691"><p><img src="http://www.resimsakla.com/data/media/28/Ustad_Efendileri.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p><p></p><p><span style="color: olive"><strong></strong></span></p><p><span style="color: olive"><strong></strong><span style="color: red"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">DOĞUMU VE GENÇLİĞİ</span></span></span><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span> <span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #8b0000">Bediüzzaman Said Nursi 1878'de[1] Bitlis'in Hizan ilçesinin Nurs köyünde, yedi çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasının adı Mirza, annesinin adı ise Nuriye'dir. Küçük yaşından itibaren ilme merak salan Said, ilk eğitimini, tahsilde olan ağabeyi Abdullah'ın izne geldiği zamanlarda, ondan aldı.</span></span></span><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Henüz çok küçükken eşya ve hadiseleri inceden inceye sorgulamaya başlayan Said, dokuz yaşından itibaren çıktığı ilim yolculuğunda bir çok ilim merkezlerine uğradı, ama hiçbir yerde uzun süreli kalmadı. Üç aylık, en uzun süreli ve düzenli eğitimini, on dört yaşlarında iken, sonradan Ağrı ilinin bir kazası olan Doğubeyazıt'taki Beyazıt Medresesi'nde, Şeyh Mehmet Celâlî'den aldı. </span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span> <span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: navy">Bu üç aylık sürede, medrese eğitiminde yer alan kitapların yanında pek çok başka kitabı da okudu. Buradan icazetini alarak Doğubeyazıt'tan ayrıldı. Said, genç yaşına rağmen klasik medrese eğitiminin sınırlarını aşan engin bir birikime sahip olmuştu.</span></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: navy"></span></span></span><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Said, Doğu'daki bir çok ilim merkezlerine giderek, o dönemin medrese âlimleri arasında gelenek hâlinde olan ilmî münazaralara katıldı. Keskin zekâsı ve güçlü hafızasının yardımıyla, katıldığı bütün münazaralardan başarıyla çıktı. Doğu'daki meşhur alimlere rüştünü fiilen ispatlamış olan Said'in genç yaşta ulaştığı ilim seviyesi, herkesi hayrete düşürdü. Anlaşılması en zor konuları bile hemen kavraması, okuduğu ve incelediği kitapları bir kere okumakla ezberine alması gibi farklılıkları sebebiyle, zamanın âlimleri ona "Bediüzzaman (zamanın eşsizi)"[2] unvanını verdiler.</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Şirvan, Siirt, Bitlis ve Tillo�dan sonra 1894 te Mardin'e geçen Nursi, burada bir yandan ilmi münazaralara devam ederken, diğer taraftan da Şehide Camii'nde ders vermeye başladı. </span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span> <span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: red">Hürriyet, meşrutiyet kavramlarını ve bu kavramlar etrafında İstanbul'da başlayan fikri ve siyasi mücadeleleri ilk kez burada duyan Nursi, bir çok sosyal faaliyetin de içinde yer aldı. Siyasetle ilgilenmeye de ilk defa Mardin'de başlayan Bediüzzaman, tartışmalarda fikrini açıklamaktan geri durmuyordu. </span></span></span><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Bulunduğu topluluklarda tartışmalara neden olan Said Nursî'yi, Mardin Mutasarrıfı, bir tedbir olarak il hudutları dışına çıkarmak zorunda kaldı.[3]</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span> <span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #8b0000"></span></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #8b0000">Bitlis'e giden Bediüzzaman'ın ilmî vukufiyeti ve farklı kişiliği, Bitlis Valisi Ömer Paşa'nın dikkatini çekti. Ömer Paşa Bediüzzaman'a vilâyet konağında kalarak çalışmalarını devam ettirebilmesi için bir oda tahsis etti. </span></span></span><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Doğu ve Batı klasikleriyle beraber, fen bilimlerine ait kitapları da içinde bulunduran konağın büyük kütüphanesi, Bediüzzaman'ın fen bilimlerine ait en son bilgilere ulaşması için bir zemin oluşturdu. Bitlis vilâyet konağında geçirdiği iki yıl süresince, din ilimlerine olduğu kadar fen ilimlerine de vakıf oldu.</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">İki yıl kadar Bitlis'te kalan Bediüzzaman, şehrin ileri gelenlerinin, özellikle de Van Valisi Hasan Paşa'nın[4] daveti üzerine Van'a gitti. Henüz yirmi yaşlarında olan Nursi bu tarihten itibaren yaklaşık on, on iki sene kadar Van'da ikamet etti. Ne yazık ki, bu dönemle ilgili elimizde çok ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Ancak, devlet erkanının sohbet meclislerine sık sık katıldığı, aşiretler arası anlaşmazlıkları çözmede rol aldığı ve talebelere ders verdiği bilinmektedir.</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Bediüzzaman'ın Van hayatı, Hasan Paşa'nın yerine İşkodralı Tahir Paşa'nın Vali olarak tayın edilmesi ile başka bir boyut kazandı. Musul ve Bitlis Valiliği yapmış ve II. Abdulhamid2in çok değer verdiği idarecilerden biri olan Tahir Paşa,[5] Bediüzzaman'ı kısa sürede keşfetti ve konağının kapısını ona açtı.</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span> <span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #8b0000"> Bediüzzaman'daki cevher ve kabiliyeti ilk keşfeden devlet adamlarından biri olan Tahir Paşa, 1913'te vefat edinceye kadar, ona her türlü imkanı sağlamayı ihmal etmedi.</span></span></span><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Çeşitli gazete ve dergilerin de bulunabildiği konağın zengin kütüphanesi, Bediüzzaman�ın çeşitli konularda derinleşmesi için iyi bir imkân sağlamıştı. Sosyal ve siyasal gelişmeleri yakından takip eden Tahir Paşa, bunları Bediüzzaman ile sürekli paylaşıyor ve düşüncelerini alıyordu.</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span> <span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: teal">Tahir Paşa'nın konağı, gerek hükümet memurları, gerek yeni faaliyete geçen modern okullarda görev yapan muallimler ve diğer ilim ehli için gözde bir mekandı. Burada sık sık ilmi, siyasi münazaralar yapılırdı. Tahir Paşa, bu münazaralara Bediüzzman'ın katılmasına ayrı bir önem verirdi.[6]</span></span></span><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Bu yeni çevre Bediüzzaman'ın ufkuna önemli katkılarda bulunmuştur. Özellikle geleneksel kelam ilminin, İslam hakkında fen ve felsefeden gelen şüphelere ve İslam'a yöneltilen tenkitlere cevap verme konusunda, ne kadar yetersiz kaldığını yakından görmüş oldu. Bu tahlilin bir gereği olarak, Doğu alimlerince yeteri kadar bilinmeyen muasır bilimleri öğrenmenin çok büyük ihtiyaç olduğunu hissetti.</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Bu konuda kendisini en çok cesaretlendiren de yine Tahir Paşa oldu. Molla Said, onun kütüphanesinden ve makamına gelen gazete ve dergilerden son derece istifade etti. Bir yandan tarih, coğrafya, matematik, fizik, kimya, astronomi ve felsefe alanında yazılmış kitapları okurken; diğer yandan da İslam dünyasını ve Osmanlıyı yakından ilgilendiren meseleleri ve gelişmeleri ilgiyle takip etmeye başladı.</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">[DIKKAT]Bediüzzaman Bitlis'te iken ezberine aldığı kırk kitaba ek olarak Van'da elli kitabı daha hıfzına aldı. Bu kitaplar içerik olarak tek tip değildi; din ilimleri, fen ilimleri, felsefe, tarih, edebiyat alanındaki meşhur eserlerdi. Bu doksan kitabın ezberini, özellikle gece vakitlerinde üç ayda bir hafızasında tekrar ederdi.[7][/DIKKAT]</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Bediüzzaman Van'da bulunduğu sürece, daha ziyade Molla Said-i Meşhur unvanı ile tanınıyordu.</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Bediüzzaman'ın Van hayatı, İslam aleminin geri kalma nedenleri ve bu durumdan nasıl kurtulabileceği konusuna odaklaştığı görülmektedir. Nihai noktada vardığı sonuç; bütün problemlerin cehaletten, ihtilaftan kaynaklandığını ve bunun için de eğitim alanında önemli ve yeni adımların atılması gerektiğiydi.</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span> <span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #8b0000">Bu anlamda ilk adımı yine Van'da attı. Van'da kaldığı sürede eğitim metodunu tamamen kendisinin hazırladığı bir medrese kurdu. Hatta bir ara Şark'ın zeki hocalarını ve zeki talebelerini Van merkezine getirtti. Bütün ihtiyaçların vakıf idaresince karşılanmasını sağlayarak, fen ve din ilimlerini bir arada vermeye başladı. Altı yedi ay süren bu eğitim denemesinde dersleri bizzat kendisi veriyordu.[8]</span></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #8b0000"></span></span></span><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Molla Said'in esas hedefi, aynı metodun uygulanacağı bir üniversiteyi Doğu Anadolu'da kurmaktı. Bu üniversitede din ilimleri ile fen ilimleri birlikte öğretilecek, etnik diller de serbest tutulacaktı. </span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span>[BILGI]<span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: teal">Bu üniversiteye, Kahire'deki Ezher Üniversitesi'nden hareketle "Medresetüzzehra" ismini verdi. Van, Bitlis ve Diyarbakır üçgeninde gerçekleştirmeyi hedeflediği bu proje ile sadece cehalet ve geri kalmışlıkla mücadele etmekle kalınmayıp, muhtemel siyasi ve sosyal problemlere de bir çözüm bulunacağına inanıyordu.[9]</span></span></span>[/BILGI]<span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Molla Said'in Van hayatı çok verimli geçti. Bu arada gördüğü bir rüya ve hemen ardında Tahir Paşa'nın kendisine gösterdiği bir gazete haberi, onun dünyasında manevi fırtınaların kopmasına ve fikri mücadelesinin de parlamasına neden oldu. Bu rüyayı kendisinden dinleyelim:</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span>[DIKKAT]<span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: green">"Eski Harb-i Umumîden evvel bir vâkıa-i sâdıkada görüyorum ki: Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağının altındayım. Birden o dağ müthiş infilâk etti; dağlar gibi parçaları dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum validem yanımdadır. Dedim: "Ana, korkma. Cenâb-ı Hakkın emridir. O hem Rahîmdir, hem Hakîmdir."Birden, o hâlette iken baktım ki, mühim bir zât bana âmirane diyor ki: İ'cazı Kur'an'ı beyan et." </span></span></span>[/DIKKAT]<span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">Uyandım, anladım ki, bir büyük infilak olacak. o infilak ve inkılaptan sonra kuran etrafındaki surlar kırılacak Doğrudan doğruya kuran kendi kendini müdafaa edecek. Kurana hücüm edilecek, İcazı onun çelik bir zırhı olacak. Ve şu icazın bir nevini şu zamanda izharına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak ve namzet olduğumu anladım.[10]</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">İşte bu rüyanın üzerinden çok geçmemişti ki, Tahir Paşa bir gazetedeki şu haberi ona gösterdi:</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">İngiliz Meclisi Mebusan'ında Müstemlekat Nazırı elinde Kur'an-ı Kerim'i göstererek söylediği bir nutukta:</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">[BILGI]"Bu Kur'ân İslâmların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur'ân'ı onların elinden kaldırmalıyız; yahut Müslümanları Kur'ân'dan soğutmalıyız." demiş.[/BILGI]</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">İşte bu müthiş haber, onda târifin fevkinde bir tesir uyandırmıştı. İstidadı şimşek gibi alevli, duyguları ve bütün letâifi uyanık ve ilim, irfan, ihlâs, cesaret ve şecaat gibi harika inayet ve seciyelere mazhar olan Bediüzzaman, bu haber üzerine;</span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Arial Narrow'"><span style="font-size: 15px">" Kur'ân'ın sönmez ve söndürülmez mânevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim." der ve harekete geçer.[11] </span></span> </span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ASHAB-I BEDR, post: 242536, member: 1013691"] [IMG]http://www.resimsakla.com/data/media/28/Ustad_Efendileri.jpg[/IMG] [COLOR=olive][B] [COLOR=red][/COLOR][/B][COLOR=red][FONT=Arial Narrow][SIZE=4]DOĞUMU VE GENÇLİĞİ[/SIZE][/FONT][/COLOR][FONT=Arial Narrow][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Narrow][SIZE=4][COLOR=#8b0000]Bediüzzaman Said Nursi 1878'de[1] Bitlis'in Hizan ilçesinin Nurs köyünde, yedi çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasının adı Mirza, annesinin adı ise Nuriye'dir. Küçük yaşından itibaren ilme merak salan Said, ilk eğitimini, tahsilde olan ağabeyi Abdullah'ın izne geldiği zamanlarda, ondan aldı.[/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Arial Narrow][SIZE=4] Henüz çok küçükken eşya ve hadiseleri inceden inceye sorgulamaya başlayan Said, dokuz yaşından itibaren çıktığı ilim yolculuğunda bir çok ilim merkezlerine uğradı, ama hiçbir yerde uzun süreli kalmadı. Üç aylık, en uzun süreli ve düzenli eğitimini, on dört yaşlarında iken, sonradan Ağrı ilinin bir kazası olan Doğubeyazıt'taki Beyazıt Medresesi'nde, Şeyh Mehmet Celâlî'den aldı. [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Narrow][SIZE=4][COLOR=navy]Bu üç aylık sürede, medrese eğitiminde yer alan kitapların yanında pek çok başka kitabı da okudu. Buradan icazetini alarak Doğubeyazıt'tan ayrıldı. Said, genç yaşına rağmen klasik medrese eğitiminin sınırlarını aşan engin bir birikime sahip olmuştu. [/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Arial Narrow][SIZE=4] Said, Doğu'daki bir çok ilim merkezlerine giderek, o dönemin medrese âlimleri arasında gelenek hâlinde olan ilmî münazaralara katıldı. Keskin zekâsı ve güçlü hafızasının yardımıyla, katıldığı bütün münazaralardan başarıyla çıktı. Doğu'daki meşhur alimlere rüştünü fiilen ispatlamış olan Said'in genç yaşta ulaştığı ilim seviyesi, herkesi hayrete düşürdü. Anlaşılması en zor konuları bile hemen kavraması, okuduğu ve incelediği kitapları bir kere okumakla ezberine alması gibi farklılıkları sebebiyle, zamanın âlimleri ona "Bediüzzaman (zamanın eşsizi)"[2] unvanını verdiler. Şirvan, Siirt, Bitlis ve Tillo�dan sonra 1894 te Mardin'e geçen Nursi, burada bir yandan ilmi münazaralara devam ederken, diğer taraftan da Şehide Camii'nde ders vermeye başladı. [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Narrow][SIZE=4][COLOR=red]Hürriyet, meşrutiyet kavramlarını ve bu kavramlar etrafında İstanbul'da başlayan fikri ve siyasi mücadeleleri ilk kez burada duyan Nursi, bir çok sosyal faaliyetin de içinde yer aldı. Siyasetle ilgilenmeye de ilk defa Mardin'de başlayan Bediüzzaman, tartışmalarda fikrini açıklamaktan geri durmuyordu. [/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Arial Narrow][SIZE=4] Bulunduğu topluluklarda tartışmalara neden olan Said Nursî'yi, Mardin Mutasarrıfı, bir tedbir olarak il hudutları dışına çıkarmak zorunda kaldı.[3] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Narrow][SIZE=4][COLOR=#8b0000] Bitlis'e giden Bediüzzaman'ın ilmî vukufiyeti ve farklı kişiliği, Bitlis Valisi Ömer Paşa'nın dikkatini çekti. Ömer Paşa Bediüzzaman'a vilâyet konağında kalarak çalışmalarını devam ettirebilmesi için bir oda tahsis etti. [/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Arial Narrow][SIZE=4] Doğu ve Batı klasikleriyle beraber, fen bilimlerine ait kitapları da içinde bulunduran konağın büyük kütüphanesi, Bediüzzaman'ın fen bilimlerine ait en son bilgilere ulaşması için bir zemin oluşturdu. Bitlis vilâyet konağında geçirdiği iki yıl süresince, din ilimlerine olduğu kadar fen ilimlerine de vakıf oldu. İki yıl kadar Bitlis'te kalan Bediüzzaman, şehrin ileri gelenlerinin, özellikle de Van Valisi Hasan Paşa'nın[4] daveti üzerine Van'a gitti. Henüz yirmi yaşlarında olan Nursi bu tarihten itibaren yaklaşık on, on iki sene kadar Van'da ikamet etti. Ne yazık ki, bu dönemle ilgili elimizde çok ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Ancak, devlet erkanının sohbet meclislerine sık sık katıldığı, aşiretler arası anlaşmazlıkları çözmede rol aldığı ve talebelere ders verdiği bilinmektedir. Bediüzzaman'ın Van hayatı, Hasan Paşa'nın yerine İşkodralı Tahir Paşa'nın Vali olarak tayın edilmesi ile başka bir boyut kazandı. Musul ve Bitlis Valiliği yapmış ve II. Abdulhamid2in çok değer verdiği idarecilerden biri olan Tahir Paşa,[5] Bediüzzaman'ı kısa sürede keşfetti ve konağının kapısını ona açtı. [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Narrow][SIZE=4][COLOR=#8b0000] Bediüzzaman'daki cevher ve kabiliyeti ilk keşfeden devlet adamlarından biri olan Tahir Paşa, 1913'te vefat edinceye kadar, ona her türlü imkanı sağlamayı ihmal etmedi.[/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Arial Narrow][SIZE=4] Çeşitli gazete ve dergilerin de bulunabildiği konağın zengin kütüphanesi, Bediüzzaman�ın çeşitli konularda derinleşmesi için iyi bir imkân sağlamıştı. Sosyal ve siyasal gelişmeleri yakından takip eden Tahir Paşa, bunları Bediüzzaman ile sürekli paylaşıyor ve düşüncelerini alıyordu. [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Narrow][SIZE=4][COLOR=teal]Tahir Paşa'nın konağı, gerek hükümet memurları, gerek yeni faaliyete geçen modern okullarda görev yapan muallimler ve diğer ilim ehli için gözde bir mekandı. Burada sık sık ilmi, siyasi münazaralar yapılırdı. Tahir Paşa, bu münazaralara Bediüzzman'ın katılmasına ayrı bir önem verirdi.[6][/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Arial Narrow][SIZE=4] Bu yeni çevre Bediüzzaman'ın ufkuna önemli katkılarda bulunmuştur. Özellikle geleneksel kelam ilminin, İslam hakkında fen ve felsefeden gelen şüphelere ve İslam'a yöneltilen tenkitlere cevap verme konusunda, ne kadar yetersiz kaldığını yakından görmüş oldu. Bu tahlilin bir gereği olarak, Doğu alimlerince yeteri kadar bilinmeyen muasır bilimleri öğrenmenin çok büyük ihtiyaç olduğunu hissetti. Bu konuda kendisini en çok cesaretlendiren de yine Tahir Paşa oldu. Molla Said, onun kütüphanesinden ve makamına gelen gazete ve dergilerden son derece istifade etti. Bir yandan tarih, coğrafya, matematik, fizik, kimya, astronomi ve felsefe alanında yazılmış kitapları okurken; diğer yandan da İslam dünyasını ve Osmanlıyı yakından ilgilendiren meseleleri ve gelişmeleri ilgiyle takip etmeye başladı. [DIKKAT]Bediüzzaman Bitlis'te iken ezberine aldığı kırk kitaba ek olarak Van'da elli kitabı daha hıfzına aldı. Bu kitaplar içerik olarak tek tip değildi; din ilimleri, fen ilimleri, felsefe, tarih, edebiyat alanındaki meşhur eserlerdi. Bu doksan kitabın ezberini, özellikle gece vakitlerinde üç ayda bir hafızasında tekrar ederdi.[7][/DIKKAT] Bediüzzaman Van'da bulunduğu sürece, daha ziyade Molla Said-i Meşhur unvanı ile tanınıyordu. Bediüzzaman'ın Van hayatı, İslam aleminin geri kalma nedenleri ve bu durumdan nasıl kurtulabileceği konusuna odaklaştığı görülmektedir. Nihai noktada vardığı sonuç; bütün problemlerin cehaletten, ihtilaftan kaynaklandığını ve bunun için de eğitim alanında önemli ve yeni adımların atılması gerektiğiydi. [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial Narrow][SIZE=4][COLOR=#8b0000]Bu anlamda ilk adımı yine Van'da attı. Van'da kaldığı sürede eğitim metodunu tamamen kendisinin hazırladığı bir medrese kurdu. Hatta bir ara Şark'ın zeki hocalarını ve zeki talebelerini Van merkezine getirtti. Bütün ihtiyaçların vakıf idaresince karşılanmasını sağlayarak, fen ve din ilimlerini bir arada vermeye başladı. Altı yedi ay süren bu eğitim denemesinde dersleri bizzat kendisi veriyordu.[8] [/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Arial Narrow][SIZE=4] Molla Said'in esas hedefi, aynı metodun uygulanacağı bir üniversiteyi Doğu Anadolu'da kurmaktı. Bu üniversitede din ilimleri ile fen ilimleri birlikte öğretilecek, etnik diller de serbest tutulacaktı. [/SIZE][/FONT][BILGI][FONT=Arial Narrow][SIZE=4][COLOR=teal]Bu üniversiteye, Kahire'deki Ezher Üniversitesi'nden hareketle "Medresetüzzehra" ismini verdi. Van, Bitlis ve Diyarbakır üçgeninde gerçekleştirmeyi hedeflediği bu proje ile sadece cehalet ve geri kalmışlıkla mücadele etmekle kalınmayıp, muhtemel siyasi ve sosyal problemlere de bir çözüm bulunacağına inanıyordu.[9][/COLOR][/SIZE][/FONT][/BILGI][FONT=Arial Narrow][SIZE=4] Molla Said'in Van hayatı çok verimli geçti. Bu arada gördüğü bir rüya ve hemen ardında Tahir Paşa'nın kendisine gösterdiği bir gazete haberi, onun dünyasında manevi fırtınaların kopmasına ve fikri mücadelesinin de parlamasına neden oldu. Bu rüyayı kendisinden dinleyelim: [/SIZE][/FONT][DIKKAT][FONT=Arial Narrow][SIZE=4][COLOR=green]"Eski Harb-i Umumîden evvel bir vâkıa-i sâdıkada görüyorum ki: Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağının altındayım. Birden o dağ müthiş infilâk etti; dağlar gibi parçaları dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum validem yanımdadır. Dedim: "Ana, korkma. Cenâb-ı Hakkın emridir. O hem Rahîmdir, hem Hakîmdir."Birden, o hâlette iken baktım ki, mühim bir zât bana âmirane diyor ki: İ'cazı Kur'an'ı beyan et." [/COLOR][/SIZE][/FONT][/DIKKAT][FONT=Arial Narrow][SIZE=4] Uyandım, anladım ki, bir büyük infilak olacak. o infilak ve inkılaptan sonra kuran etrafındaki surlar kırılacak Doğrudan doğruya kuran kendi kendini müdafaa edecek. Kurana hücüm edilecek, İcazı onun çelik bir zırhı olacak. Ve şu icazın bir nevini şu zamanda izharına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak ve namzet olduğumu anladım.[10] İşte bu rüyanın üzerinden çok geçmemişti ki, Tahir Paşa bir gazetedeki şu haberi ona gösterdi: İngiliz Meclisi Mebusan'ında Müstemlekat Nazırı elinde Kur'an-ı Kerim'i göstererek söylediği bir nutukta: [BILGI]"Bu Kur'ân İslâmların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur'ân'ı onların elinden kaldırmalıyız; yahut Müslümanları Kur'ân'dan soğutmalıyız." demiş.[/BILGI] İşte bu müthiş haber, onda târifin fevkinde bir tesir uyandırmıştı. İstidadı şimşek gibi alevli, duyguları ve bütün letâifi uyanık ve ilim, irfan, ihlâs, cesaret ve şecaat gibi harika inayet ve seciyelere mazhar olan Bediüzzaman, bu haber üzerine; " Kur'ân'ın sönmez ve söndürülmez mânevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim." der ve harekete geçer.[11] [/SIZE][/FONT] [/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Bediüzzaman'ın Hayatı
Bediüzzaman Said Nursî Kimdir?
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst