Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
Babacığım Medine neden bu kadar sıcak?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Eyvàh!" data-source="post: 40671" data-attributes="member: 12"><p>Bir Güneş'imi, bir babamı, bir de terliğimi bırakmıştım geldiğim yerde. </p><p>Bir ilkbahar gününde, güller gibi kokan Medine'de dünyaya gözlerimi açmışım. </p><p>Doğduğum hastahane, Ravza'nın hemen yanı başında olduğu için, duyduğum ilk </p><p>koku, Sen'in bahçenin gül kokuları olmuş. Babam gelip de, daha kulağıma ezan </p><p>okumadan, kulaklarım mescidinin ezan sesiyle şereflenmiş. Kırk günlük </p><p>olduğumda ilk ziyaretimi de Hâne-i Saadet'ine yapmışım. Hemen hemen yaptığım </p><p>her ilkte, Sen varsın. Daha konuşmayı öğrenmeden, Sen'i sevmeyi öğrenmişim. </p><p>İlk adımlarımı Ravza'nın mermerlerinde atmış ve Rabb'imle ilk buluşmamı, ilk </p><p>secdemi Sen'in mescidinde yapmışım. Evini her ziyaret edişimizde Sen'i </p><p>görmesek bile, varlığını hisseder, evinden her ayrılışımızda da </p><p>hüzünlenirdik. </p><p>Çocuklar evde sıkılınca isterler ki, babaları onları parka, eğlence </p><p>yerlerine götürsün. </p><p></p><p>Medine'de yaşadığımız sürece, bunları hiç istemedik </p><p>babamızdan. Canımız sıkılmaz mıydı acaba hiç? Sanırım Medine'deki hiçbir </p><p>çocuğun canı sıkılmazdı. Çünkü burada hiçbir yerde olmayan Gül Bahçesi ve </p><p>bahçenin "Biricik Efendisi" vardı. Vaktimizin çoğu, o bahçede geçerdi. </p><p>Sen'in bahçenin mermerlerine ayakkabıyla basamazdık. Yalın ayak dolaşırdık </p><p>mermerlerin üstünde. Korkardık belki bahçenin güllerine basmaktan kim bilir. </p><p>Yazın mermerler ayaklarımızı yakar, bu hoşumuza giderdi. Babama sormuştum </p><p>bir seferinde: </p><p>- Babacığım Medine neden bu kadar sıcak? </p><p>- Evlâdım, Medine'de iki Güneş var da ondan. </p><p>- Nasıl olur babacığım, Güneş tek değil mi? </p><p>Babam gülerek: </p><p>- Doğru yavrum, bütün dünyayı ısıtan bir tane Güneş var. Bir de âlemleri </p><p>aydınlatan ve ısıtan öyle bir Güneş daha var ki; O da (sas) Medine'de olunca </p><p>sıcaklık iki kat oluyor. </p><p></p><p>Babamın bu cevabı çok hoşuma gitti. Gerçekten mermerler ayaklarımızı </p><p>ısıtıyordu; ama Sen'in sıcaklığın içimizi daha çok ısıtıyordu. </p><p>Medine'den ayrıldıktan sonra belki ayaklarımız üşümedi; ama içimiz bir türlü </p><p>ısınmıyor. Çünkü gönlümüzün Güneş'ini orada bırakmıştık. Artık O'nun (sas) </p><p>evine, bahçesine gidemiyor, mermerlerinde yalın ayak koşamıyorum. Gerçi </p><p>ışığın tâ buralarda da bizi aydınlatıyor; ama içimi ısıtması için Ravza'na </p><p>koşmam lâzım. </p><p>Bahçende yürürken güzel ezanlar okunurdu, sanki Bilâl-i Habeşi okurdu. Biz </p><p>de mescide koşar, babamın yanında namaz kılardık. Bazen o an yanımıza usulca </p><p>bir kedi sokulurdu. </p><p>Babam: ‘İncitmeyin sakın, onlar Ebû Hüreyre'nin (ra) kedileri.’ derdi. Biz </p><p>de onları severdik. </p><p>Çarşamba günleri Uhud'a gider, Sen'in çok sevdiğin amcanı ziyaret ederdik. O </p><p>bizim de amcamızdı. Kardeşlerimle Ayneyn Tepesi'ne çıkar, oradan Uhud'da </p><p>yatan 70 şehide selâm verirdik. Uhud Dağı'na her baktığımızda, Sen'i orada </p><p>görür gibi olurduk. Uhud da, Ravza'n gibi gül kokardı. Orası da ayrı bir gül </p><p>bahçesiydi sanki. </p><p></p><p>İşte benim yedi senem ki; en değerli, en güzel yıllarım, Sen'in Köyünde, Gül </p><p>Bahçende, savaştığın yerlerde, Sen'inle dopdolu geçti. Sen'i görmesem de, </p><p>Sen'inle yaşamaya o kadar alışmıştım ki, yanından ayrılırken, sanki bir </p><p>parçam orada kalmıştı. Buraları bana gurbet oluverdi. Elimde olsa hemen </p><p>yanına koşar gelirim, ama hep, "Büyüyünce gidersin." diyorlar. İşte sırf bu </p><p>yüzden hemen büyümek istiyorum. Yanına gelince büyümüş bile olsam, </p><p>bahçendeki mermerlerde yalın ayak dolaşacağım. Tâ ki Güneş'im, içimi </p><p>ısıtıncaya kadar. </p><p></p><p>Hasretinden, gönlüm üşüyor. Belki hasretin herkesin içini yakar; ama beni </p><p>üşütüyor işte. Çünkü benim ruhum, doğduğumdan beri, sevginle ısınmaya </p><p>alışmış. Sıcaklığına o kadar muhtacım ki; ne olur sana gelemesem bile, Sen </p><p>beni hiç bırakma, evimizi şereflendir, ışığınla gecelerimize nur ol, </p><p>sıcaklığınla bütün zerrelerimizi ısıtıver. Tıpkı Medine'de iken ısıttığın </p><p>gibi. </p><p></p><p>Benim adım Nebi. Bu ismi bana, Sen'i çok seven biri koymuş. Diğer adım, </p><p>Muhammed. Bu ismi de Köyünde bıraktığımız babacığım vermiş. </p><p>Ben de Sen'in gibi babasız büyüyorum. Ama Sen, asla yetimliğimizi </p><p>hissettirmiyorsun. Medine'den ayrıldığımızdan beri, hep yanıbaşımızdaymışsın </p><p>gibi hissediyorum. Geceleri korkmadan güvenle uyuyorum. Sen'i tanıdığım ve </p><p>sevdiğim için Rabb'ime binlerce kez teşekkür ediyorum. </p><p>Babamı kabre koyarken, ağabeyimin terlikleri onun kabrine düştü ve orada </p><p>kaldı. Ben o terlikleri çok kıskandım. Çünkü ağabeyimin terliği hep babamla </p><p>kalacaktı. Babamı son ziyaret edişimde, ben de kimse görmeden terliğimi </p><p>babamın kabrine gömüverdim. Benimki de babamla kalsın diye. </p><p>Evet, demiştim ya, bir Güneş'imi, bir babamı, bir de terliklerimi </p><p>bırakmıştım geride. Babam ve terliğim hep oradaydı, gelemezlerdi. Ama </p><p>Güneş'im hep yanımdaydı. Yetimlerin Efendisi, yetimlerini hiç ışıksız </p><p>bırakır mıydı? Dünyanın bir ucuna da gitsek, bizi bırakmayacağını </p><p>biliyordum. Gözümüz, gönlümüz Sen'inle aydınlanır Efendim! Ruhumuz, içimiz </p><p>sıcaklığınla ısınır. </p><p></p><p>Rabb'imden hep bana tekrar Sen’in gül bahçenin mermerlerinde yalın ayak </p><p>koşmayı nasip etmesini diliyorum. Tâ ki aşkınla, sevginle bütün bedenim </p><p>yanıp kavrulsun. Terliğimi bıraktığım o güzel mekan son durağım olsun.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Eyvàh!, post: 40671, member: 12"] Bir Güneş'imi, bir babamı, bir de terliğimi bırakmıştım geldiğim yerde. Bir ilkbahar gününde, güller gibi kokan Medine'de dünyaya gözlerimi açmışım. Doğduğum hastahane, Ravza'nın hemen yanı başında olduğu için, duyduğum ilk koku, Sen'in bahçenin gül kokuları olmuş. Babam gelip de, daha kulağıma ezan okumadan, kulaklarım mescidinin ezan sesiyle şereflenmiş. Kırk günlük olduğumda ilk ziyaretimi de Hâne-i Saadet'ine yapmışım. Hemen hemen yaptığım her ilkte, Sen varsın. Daha konuşmayı öğrenmeden, Sen'i sevmeyi öğrenmişim. İlk adımlarımı Ravza'nın mermerlerinde atmış ve Rabb'imle ilk buluşmamı, ilk secdemi Sen'in mescidinde yapmışım. Evini her ziyaret edişimizde Sen'i görmesek bile, varlığını hisseder, evinden her ayrılışımızda da hüzünlenirdik. Çocuklar evde sıkılınca isterler ki, babaları onları parka, eğlence yerlerine götürsün. Medine'de yaşadığımız sürece, bunları hiç istemedik babamızdan. Canımız sıkılmaz mıydı acaba hiç? Sanırım Medine'deki hiçbir çocuğun canı sıkılmazdı. Çünkü burada hiçbir yerde olmayan Gül Bahçesi ve bahçenin "Biricik Efendisi" vardı. Vaktimizin çoğu, o bahçede geçerdi. Sen'in bahçenin mermerlerine ayakkabıyla basamazdık. Yalın ayak dolaşırdık mermerlerin üstünde. Korkardık belki bahçenin güllerine basmaktan kim bilir. Yazın mermerler ayaklarımızı yakar, bu hoşumuza giderdi. Babama sormuştum bir seferinde: - Babacığım Medine neden bu kadar sıcak? - Evlâdım, Medine'de iki Güneş var da ondan. - Nasıl olur babacığım, Güneş tek değil mi? Babam gülerek: - Doğru yavrum, bütün dünyayı ısıtan bir tane Güneş var. Bir de âlemleri aydınlatan ve ısıtan öyle bir Güneş daha var ki; O da (sas) Medine'de olunca sıcaklık iki kat oluyor. Babamın bu cevabı çok hoşuma gitti. Gerçekten mermerler ayaklarımızı ısıtıyordu; ama Sen'in sıcaklığın içimizi daha çok ısıtıyordu. Medine'den ayrıldıktan sonra belki ayaklarımız üşümedi; ama içimiz bir türlü ısınmıyor. Çünkü gönlümüzün Güneş'ini orada bırakmıştık. Artık O'nun (sas) evine, bahçesine gidemiyor, mermerlerinde yalın ayak koşamıyorum. Gerçi ışığın tâ buralarda da bizi aydınlatıyor; ama içimi ısıtması için Ravza'na koşmam lâzım. Bahçende yürürken güzel ezanlar okunurdu, sanki Bilâl-i Habeşi okurdu. Biz de mescide koşar, babamın yanında namaz kılardık. Bazen o an yanımıza usulca bir kedi sokulurdu. Babam: ‘İncitmeyin sakın, onlar Ebû Hüreyre'nin (ra) kedileri.’ derdi. Biz de onları severdik. Çarşamba günleri Uhud'a gider, Sen'in çok sevdiğin amcanı ziyaret ederdik. O bizim de amcamızdı. Kardeşlerimle Ayneyn Tepesi'ne çıkar, oradan Uhud'da yatan 70 şehide selâm verirdik. Uhud Dağı'na her baktığımızda, Sen'i orada görür gibi olurduk. Uhud da, Ravza'n gibi gül kokardı. Orası da ayrı bir gül bahçesiydi sanki. İşte benim yedi senem ki; en değerli, en güzel yıllarım, Sen'in Köyünde, Gül Bahçende, savaştığın yerlerde, Sen'inle dopdolu geçti. Sen'i görmesem de, Sen'inle yaşamaya o kadar alışmıştım ki, yanından ayrılırken, sanki bir parçam orada kalmıştı. Buraları bana gurbet oluverdi. Elimde olsa hemen yanına koşar gelirim, ama hep, "Büyüyünce gidersin." diyorlar. İşte sırf bu yüzden hemen büyümek istiyorum. Yanına gelince büyümüş bile olsam, bahçendeki mermerlerde yalın ayak dolaşacağım. Tâ ki Güneş'im, içimi ısıtıncaya kadar. Hasretinden, gönlüm üşüyor. Belki hasretin herkesin içini yakar; ama beni üşütüyor işte. Çünkü benim ruhum, doğduğumdan beri, sevginle ısınmaya alışmış. Sıcaklığına o kadar muhtacım ki; ne olur sana gelemesem bile, Sen beni hiç bırakma, evimizi şereflendir, ışığınla gecelerimize nur ol, sıcaklığınla bütün zerrelerimizi ısıtıver. Tıpkı Medine'de iken ısıttığın gibi. Benim adım Nebi. Bu ismi bana, Sen'i çok seven biri koymuş. Diğer adım, Muhammed. Bu ismi de Köyünde bıraktığımız babacığım vermiş. Ben de Sen'in gibi babasız büyüyorum. Ama Sen, asla yetimliğimizi hissettirmiyorsun. Medine'den ayrıldığımızdan beri, hep yanıbaşımızdaymışsın gibi hissediyorum. Geceleri korkmadan güvenle uyuyorum. Sen'i tanıdığım ve sevdiğim için Rabb'ime binlerce kez teşekkür ediyorum. Babamı kabre koyarken, ağabeyimin terlikleri onun kabrine düştü ve orada kaldı. Ben o terlikleri çok kıskandım. Çünkü ağabeyimin terliği hep babamla kalacaktı. Babamı son ziyaret edişimde, ben de kimse görmeden terliğimi babamın kabrine gömüverdim. Benimki de babamla kalsın diye. Evet, demiştim ya, bir Güneş'imi, bir babamı, bir de terliklerimi bırakmıştım geride. Babam ve terliğim hep oradaydı, gelemezlerdi. Ama Güneş'im hep yanımdaydı. Yetimlerin Efendisi, yetimlerini hiç ışıksız bırakır mıydı? Dünyanın bir ucuna da gitsek, bizi bırakmayacağını biliyordum. Gözümüz, gönlümüz Sen'inle aydınlanır Efendim! Ruhumuz, içimiz sıcaklığınla ısınır. Rabb'imden hep bana tekrar Sen’in gül bahçenin mermerlerinde yalın ayak koşmayı nasip etmesini diliyorum. Tâ ki aşkınla, sevginle bütün bedenim yanıp kavrulsun. Terliğimi bıraktığım o güzel mekan son durağım olsun. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
Babacığım Medine neden bu kadar sıcak?
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst