Azerbeycan ve Rusya'ya Sungur Ağabeyden Cevap

tuncerr

Active member
Aziz, Sıddık ve Mübarek Kardeslerimiz!

Dünyanın dört tarafında olduğu gibi Rusya’nın da her tarafında iman ve İslamiyet’e ait mühim hizmetler olagelmektedir.Bazı yerlerde tek tük ilişmeler olsa bile nihayette Risale-i Nur’un tam bir galebesiyle hüsn-ü hatimeler olmaktadır.Bu defa Rusya’nın Avrupa kıt’asında bir yeri olan Kaleningrad’dan müjdeli haberler almaktayız.
Bu mektubu bera-yı malumat kardeşlerimize takdim ediyoruz.
Hem Azerbeycan’da çıkan bir gazeteye kahraman kardeşimiz Abdulkadir Badilli’nin verdiği hakikatlı ve müskit mektubunuda bera-yı malumat sizlere takdim ediyoruz.
Aynı zamanda Moskova Mahkemesinin Risale-i Nur aleyhindeki karar ve beyanlarına, verilen cevabın bir kısmını takdim ediyoruz.



Bu münasebetle Hz.Üstadımızın 60 sene evvel Türkiyedeki dindar milletvekillerine ikazlı beyanları var şöyle ki:

Evet Üstad Said Nursi Hz.leri 60 sene evvel beyan etmiş ki:

Bu vatan ve İslâmiyet'in maslahatı, her şeyden evvel dindarların serbestiyeti hakkındaki kanunun hem ta'cil, hem tasdik ve hem de çabuk mekteblerde tatbik edilmesi elzemdir. Çünki bu tasdik ile Rusya'daki kırk milyona yakın Müslüman'ı, hem dörtyüz milyon âlem-i İslâm'ın manevî kuvvetini bir ihtiyat kuvveti olarak bu vatana kazandırmakla beraber komünistin manevî tahribatına karşı şimdiye kadar Rus'un Amerika ve İngiliz'e karşı tecavüzünden ziyade, bin senelik adavetinden dolayı en evvel bize tecavüz etmesi adavetinin muktezası iken, o tecavüzü durduran, şübhesiz hakaik-i Kur'aniye ve imaniyedir. Öyle ise bu vatanda her şeyden evvel o acib kuvvete karşı hakaik-i Kur'aniye ve imaniyeyi bilfiil elde tutup dinsizliğin önüne kuvvetli bir Sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur'anî yapılması lâzım ve elzemdir. Çünki dinsizlik Rus'u, şimdiye kadar yarı Çin'i ve yarı Avrupa'yı istila ettiği halde; bize karşı tecavüz ettirmeyip tevkif ettiren, hakaik-i imaniye ve Kur'aniyedir. Yoksa Ruslar'ın tahribat nev'inden manevî kuvvetlerine karşı, adliyenin binden birine maddî ceza vermesiyle; serserilere ve fakirlere, zenginlerin malını peşkeş çeken ve hevesli gençlere ehl-i namusun kızlarını ve ailelerini mübah kılan ve az bir zamanda Avrupa'nın yarısını elde eden bir kuvvete karşı, ancak ve ancak manevî bombalar lâzım ki, o da hakaik-i Kur'aniye ve imaniye atom bombası olup o dehşetli solculuk cereyanını durdursun.
Yoksa adliye vasıtasıyla yüzden birine verilen maddî ceza ile bu küllî kuvvet tevkif edilmez.
Onun için dindar milletvekilleri bu ta'cili lâzım gelen hakikatı te'hir etmelerinden, çok defa tecrübelerle gördüğümüz gibi bu defa da küre-i hava şiddetli soğuğu ile buna itiraz ediyor.
İki dehşetli harb-i umumînin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle kat'iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz, geri dönüp Hristiyan da olamaz.
Olsa olsa küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikata dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna' eden Kur'an ile bir musalaha veya tâbi' olabilir. O vakit dörtyüz milyon ehl-i Kur'ana kılınç çekemez.
Said Nursî(R.A)

Lillahilhamd Üstad Bediüzzaman’ın bu ikazatından 50- 60 sene sonra bugün Rusya’da İslamiyet göz kamaştırır bir hale gemliştir.
Risale-i Nur’un Rusça tercümelerinin defalarca tab’ından sonra Rusya’nın her tarafında;
Sibirya’da,Kazan’da, Kafkaslar’da, ve Avrupa’nın her tarafında çok hayırlı hizmetler ve neşriyatlar yapılmıştır.
Üstadımız Said Nursi Hz’leri Rusya’nın şark-ı şimalisinde Kosturma’da esaretle 2-3 sene müddetle kaldığı münasebetiyle ve istikbalde Rusya’nın İslamiyet’e dehalet edeceğini hissetmesiyle mektuplarında Rusya’ya dair açık beyanatlar mevcuttur.









Harb-i Umumi musibeti münasebetiyle Kastamonu mektuplarından birisinde şöyle beyanatları vardır:
(Gayet ehemmiyetlidir)
Şiddet-i şefkat ve rikkatten, bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber manevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçârelere gelen felâketler, helâketler, sefaletler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o musibet ona nisbeten çok ucuz düşer. Böyle musibet-i semâviye, mâsumlar hakkında bir nevi şehadet hükmüne geçiyor.
Üç-dört aydır ki, dünyanın vaziyetinden ve harbinden hiç bir haberim yokken Avrupa'da Rusya'daki çoluk-çocuğa acıyarak tahattur ettim. O mânevî ihtarın beyan ettiği taksimat, bu elîm şefkate bir merhem oldu. Şöyle ki:
O musibet-i semâviyeden ve beşerin zâlim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar eğer onbeş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehîd hükmündedir. Müslümanlar gibi büyük mükâfat-ı maneviyeleri, o musibeti hiçe indirir. Onbeşinden yukarı olanlar, eğer mâsum ve mazlum ise, mükâfatı büyüktür; belki onu Cehennem'den kurtarır. Çünki âhir zamanda mâdem fetret derecesinde din ve dîn-i Muhammedi'ye Aleyhissalâtü Vesselama bir lâkaydlık perdesi gelmiş ve madem âhir zamanda Hazret-i İsa'nın (A.S.) dîn-i hakikîsi hükmedecek, İslâmiyetle omuz omuza gelecek.
Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa'ya (A.S.) mensub Hristiyanların mazlumları çektikleri felaketler, onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir. Hususan ihtiyarlar ve musibetzedeler, fakir ve zaifler, müstebid büyük zalimlerin cebr ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar.
Elbette o musibet, onlar hakkında medeniyetin sefahetinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber; yüz derece onlara kârdır diye hakikattan haber aldım. Cenab-ı Erhamürrahimîn'e hadsiz şükrettim. Ve o elîm elem-i şefkatten teselli buldum.
Eğer o felâketi gören zâlimler ise ve beşerin perişaniyetini ihzâr eden gaddarlar ve kendi menfaati için insan âlemine ateş veren hodgâm, alçak insî şeytanlar ise, tam müstehak ve tam adalet-i Rabbaniyedir.
Eğer o felâketi çekenler, mazlumların imdadına koşanlar ve istirahat-ı beşeriye için ve esasat-ı dîniyeyi ve mukaddesat-ı semâviyeyi ve hukuk-u insaniyeyi muhafaza için mücadele edenler ise, elbette o fedakârlığın mânevî ve uhrevî neticesi o kadar büyüktür ki; o musibeti onlar hakkında medar-ı şeref yapar, sevdirir.”
Muazzez Üstadımızın bu beyanları ikinci harb-i umumi zamanındadır.Bu beyanlardan 50-60 sene sonra Rusya’da büyük inkılaplar ve tahavvülatlar meydana gelmiş.1990’larda kominizm yıkılmış.Bir çok devletler istiklallerini elde etmişler.Risale-i Nur ihsan-ı İlahi ile Rusya’nın büyük şehirlerinde neşr edilmiş.Türkçe ve Rusça neşriyat hem Rusya’nın büyük şehirlerinde, hem Sibirya’da neşredilmiş.Dershaneler açılmış.İnayet-i İlahiye ile mühim hizmetler yapılmış.Azerbeycan’dan hizmetleri göğüsleyebilecek kahramanlar Rusya’nın bütün şehirlerinde neşriyata başlamışlar.Rusya’dan ayrılan Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan gibi devletlerde Kur’an lehinde çok büyük inkişaflar vücuda gelmiş.Üstad Bediüzzaman’ın 3 sene kadar esaretle bulunduğu Kosturma gibi belki 50-60 yerlerde camiler ve mescidler açılmış.
Üstadımızın buyurduğu gibi: “Katiyen dinsiz bir millet yaşamaz; Rus da dinsiz kalamaz geri dönüp Hristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinat eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’an ile bir musalaha veya tabi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’an’a kılınç çekemez.” hakikatı tahakkuk etmiştir.
Bu vesileyle bütün kardeşlerimize selam ve hürmetlerle hizmet-i diniye ve Nuriye’de muvaffakiyetler dileriz.
Aciz Kardeşiniz
Mustafa Sungur
 

Sergerdan

Well-known member
Yeni Gelen Azerbeycan ve Rusya Haberlerine Sungur Ağabey'in Takdim Yazısı

Tuncer abi teşkür ettik saol.Bu arada kabahatin büyük anladın sen onuu...Allah güzel günleri görmeyi nasib etsin sana veya çocuklarına.Amin.
 

tuncerr

Active member
Yeni Gelen Azerbeycan ve Rusya Haberlerine Sungur Ağabey'in Takdim Yazısı

Hakkını helal et Emrah kardeş haklısın kabahatliyim en yakın zamanda telafi edecez inş.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
tuncerr ' Alıntı:
Öyle ise bu vatanda her şeyden evvel o acib kuvvet e karşı hakaik-i Kur'aniye ve imaniy eyi bilfiil elde tutup dinsizliğin önüne kuvvetli bir Sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur'anî yapılması lâzım ve elzemdir.

İnşallah...
 
Üst