Asli aslina nesli nesline hu !!!

Livza

Well-known member
"Sadat-ı Nakşibendi'den Şeyh Sadi Şirazi hazretleri bir eserinde şöyle anlatıyor:
Eski sultanlardan biri,''Mademki ben sultanım ve idarenin mesuluyum,Hızır(a.s)ı görmem lazım gelir.'' diyerek vezirini çağırmış ve ona sormuş:
-Hızır(a.s)dirimidir,hayattamıdır?
-Şeriat-ı ilahiyede verilen haberlere göre diridir ve hayattadır.

-Madem hayattadır.Hızır(a.s)ı davet et.Gelsin,beraberce görüşelim.
-Onun nerede olduğu bilinmez,sorulmakla tanınmaz.
-Binlerce evliya-ı izam bulup görüştüğüne göre bizimde bilip görüşmemiz lazım gelir.Sen benim vezirimsin ne icap ediyorsa yerine getir.
-Hızır(a.s)hayattadır ama benimle görüşmesi mümkün olmaz.Çünkü benden çeşit çeşit zulum meydana geliyor Hızır(a.s) kalbi cilalanan,nefsini terbiye eden Allah dostlarının yaranıdır.Ben devlet işleriyle sizin hükmünüzü yürütürken,benden tam adalet sudur etmesi mümkün değildir.Bu Yüzden,ben bu işi halledemem.Şeyhül İslam-ı çağıralım.Çünkü Şeyhül İslam Risaletin varsidir.
Vezir bu sözlerle bu işten sıyrılmaya çalıştı.Şeyhül İslam çağırıldı.Sultan ondan Hızır(a.s) bulup getirmesini istedi.Şeyhül islam şöyle karşılık verdi.
-Sultanım,Hızır(a.s)ıbulmak ilim değil kemalat işidir.Nice ilim sahipleri onu bulamamış ama nice kalbini tezkiye,nefsini tasfiye edenler Hızır(a.s)ile görüşmüştür.Ben bu devlet işlerinde sizin hükmünüzü icra ederken hatalı fetvalar vermiş,günaha girmiş olabilirim.Bu durumda Hızır(a.s) bulmam ve çağırmam müşküldür.Müsade edin,bir mühlet verin;Hızır(a.s)ıbilip bulacak birini bulayım.
-Tez vakitte gel.
Şeyhül islam ilanlar verdi.hızır(a.s)ı bulabilecek olanların Allah rızası için saraya gelmelerini duyurdu.
Fakir bir zat şeyhülislamın huzuruna girerek Hızır(a.s)ı bulup getireceğini söyledi.''Beni padişahla buluşturun.''dedi.Şeyhül islam sevinçle o zatı padişahın huzuruna çıkardı.O zat,kendisine kırk gün mühlet verilirse Hızır(a.s) bulacağını vaad etmesi üzerine kendisine kırk gün mühlet verildi.Ancak bir şartı verdı.''Bu sarayda siz ne yiyor ve içiyorsanız bir mislinide bizim eve göndereceksiniz.'' dedi Sultan kabul ederek bu zatın isteğinin yerine getirilmesini emir buyurdu.
O Zatın,eve dönünce,gönlünü bir endişe ve üzüntü kapladı.Nefsinin yaptığı bu işten ve akibetten korktu.Hanımı gelen yemekleri görünce efendisine bunun sebebini sordu.Hanımına şu cevabı verdi:
-Hanım,kırk gün bizde padişah gibi yiyip içeceğiz.Ama kırk gün sonra başımıza ne gelir ,Mevlam bilir.
-Sen hızır (a.s) bilirmisin?
-bilmem.
-Ne cesaretle böyle yaptın?
-Allah kerimdir.Artık nefsime fukaralıktan gına geldi.Nefsim bana,Sende insansın,padişah da insan.Sen Allah a,Resulullaha Hızır(a.s)ın ruhaniyetine sığın.Ömründe kırk gün olsun saray yemeği ye''dedi.
-Kırk gün çabuk geçer.İşin zor ama Allah dan sana yardım dilerim.
Böylece padişah gibi yiyip içtiler.Kırk gün dolunca saraydan iki büyük at gönderildi.Biri hızır(a.s)ı getirecek zata diğeride Hızır(a.s)a.
Mübarek fakir iki rekat namaz kıldı.Allah a niyaz etti.Sayısız salavatlar getirdi.Allah ın Habibini vesile kıldı.
''Onun yüzü suyu hürmetine beni sultanın huzurunda mahçup etme Allahım.''Diye yalvardı.
''La havla vela kuvvete illa billahil aizm''Dedi ve ata bindi.
Onu almaya gelenler,Hızır(a.s)ın nerede olduğunu sordular.
''Bu sultanla benim aramda bir meseledir.Saraya gidelim.''dedi ve saraya geldiler.

Sultan,o zatı görünce Hızır(a.) ın nerede olduğunu sordu.
Fakir zat konuşmaya başladı:
-Sultanım,ben hayatımda hızır(a.s)ı hiç görmedim.Fakirlik canıma tak etmiş, özene bezene bir taam yememiştim.Nefsim bana;
''Sultanlar fakir fukaranın da vekilidir.Sultanın bir vazifesi,ülkesindeki fakirleri beslemektir.''dedi.kırk gün senin gibi yaşamak istedim ve böyle bir vaadde bulundum.Umarım ki senin asaletin ve sultanlığının izzeti benim gibi bir fakiri hoş görür.Allah sana hızırı kavuştursun.
Sultan kızdı:
-Kırk gün bizi neden oyaladın be adam!Hakkından gelemeyeceğin işi neden vaad ederdin?Madem fakirdin,huzuruma geilp bir ihsan isteseydin.kırk gün bizi aldatmak olurmu?.
Baş vazire dönerek sordu:
-Şimdi buna ne ceza verelim?
-Sultanım emir ver,onu parça parça etsinler,her parçasını bir sokak başına diksinler.Böylece kimse sultana yalan söylemeye cesaret edemesin.
O anda,O mübarek zatın yanında masum bir çocuk peyda oldu.oradaki cemaat,o zatın veya sarayda bulunan birisinin oğlu olduğunu düşündüler.Çocuk fakir zatın yanına oturdu ve''herşey aslına dönecektir.Aslı aslına nesli nesline HU''dedi.
Sultan ikinci vezire sordu:
-bu adama ne ceza verelim?
-Bunu bir dibeğe koyalım.Döve döve keşek yapalım.Şehrin her bir köşesine parçalarını bırakalım ki herkese ibret olsun.
Yine o masum çocuk,
''Herşey aslına dönecektir.Aslı aslına,nesli nesline HU''dedi.
Sultan üçüncü vezire sorunca,o da şöyle dedi.
Baş vezir ve diğer vezir kardeşim güzel söylediler.Elbette sultanı kandırıp kırk gün oyalamak büyük bir vebaldir.Bana sorarsanız,iszin sultanlığınıza yakışan,af ile muameledir.Affetmek Peygamberlerin sıfatıdır.Sizede bu yaraşır.
Yine o masum çocuk,
''Her şey aslına dönecektir.Aslı aslına nesli nesline HU''dedi.
Üçünde de o çocuğun aynı sözleri söylemesi sultanı şaşırttı.Fakir zata sordu:
-Bu çocuk neyin olur?
-bu çocuk benim bir şeyim olmaz.Onu ilk defa görüyorum.Herhalde buradaki zevattan birinin oğludur.
Bu sözler üzerine sultan çocuğa sordu:
-Ey çocuk,sen kimsin?Vezirlerimin üçüde farklı cevaplar vermesine rağmen sen her defasında,''her şey aslına dönecektir Aslı aslına nesli nesline hu'' dedin. Neden böyle söyledin?
-Bu zat size kimi getirecekti?
-Hızır(a.s)ı getirecekti.
-Sultanım,baş vezirin bir kasap oğludur.babası devamlı et parçalayıp böldüğü gibi,baş vezirde halkı kırmaktan başka bir işe yaramaz.İkinci vezirin bir ahçının oğludur.Babası dibek dövdüğü gibi o da halkı dövüp söver.Ama üçüncü vezirin bir vezir oğludur.Asaletli faziletli Kamil bir insanın oğludur.
Ben ise aramakta olduğunuz Hızırım.İşte bu zatın hürmetine Allah beni sana getirdi.Sana nasihatım şudur ki,baş vezirini saraya kasap başı,ikinci vezirini de saraya ahçı başı yap.Üçüncü vezirin haddini,hukukunu bilen kamil bir insandır.onu da baş vezir yap.
Hızırdan maksat nasihattır.Şu fakir zattan da ihsanını kesme.o sabırlı ve kamil bir zattır.
Bu sözleri söyledi ve kayboldu.Zannettiler ki çocuk sarayda bir yere saklandı.bütün aramalarına rağmen bulamadılar.

''TASAVVUF VE NEFİS'' Mehmet Ildırar"
 
Üst