Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
Afrikalılar mı aç yoksa biz mi?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ebrar172" data-source="post: 275583" data-attributes="member: 157"><p><span style="font-family: 'georgia'"> Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da nefis bir Türk lokantası var. E bizde de nefis olunca, para da olunca, üç gün boyunca sabah-öğle-akşam o lokantada mükellef sofralar kurdurup önümüze ne geldiyse silip süpürdük. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Çorbalar, ön soğuklar, arka sıcaklar, salatalar, tatlılar, gazozlar, çaylar, kahveler... Yarım saat sırf siparişle uğraşıyorduk. Sonra da bir müddet siparişlerimizi tashih ediyorduk. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">Bir müddet diyorum ama aslında siparişler hiç bitmiyordu. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> "Bu tas kebabı harika olmuş, bir tabak daha alayım"</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">"Künefe kesmedi, dondurma da yiyeceğim" falan filan. </span></p><p></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Bize hep aynı garson bakıyordu.</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">İnce, zayıf bir Afrikalı. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Bir keresinde adamın bize hayretle baktığını hissettim. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Hatta acıyarak baktığını. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Belki tiksinerek bakmıştır da itiraf edemiyorumdur. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">Bir gün Nijer'de beş-altı tane çocuğun mangal partisine şahit olmuştum. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Bir balık tutmuşlar, onu güle-oynaya pişirip afiyetle yediler. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Sonra da tozu dumana katarak oynamaya başladılar. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">Yine bir gün Mali'de bir otele yerleşmiştik. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Yerleşir yerleşmez ilk işimiz "Yemek var mı?" diye sormak olmuştu. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> "Var" dedi Afrikalı bir eleman. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Pirinç pilavı mıydı neydi, yağsız-mağsız, tuzsuz-muzsuz, yanında da hiçbir şey yok, onu gösterdi. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Beğenmedik tabii. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Gittik bakkaldan dünya kadar nevale aldık, iki saat onları pişirmekle uğraştık, </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">otel çalışanları neye uğradıklarını şaşırdılar. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">Yine bir gün Gana'da Afrikalı devrimci ağabeyim Dhoruba Bin Wahad'ın evine misafir olmuştum. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> "Sana geleneksel Afrika mutfağının en güzide yemeğini ikram edeceğiz" demişti gururla.</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Gele gele lapa bir pirinç pilavı gelmişti, o da yağsız-mağsız, tuzsuz-muzsuz, yanında hiçbir şey olmadan. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Afrikalılar işte böyle az yiyor, öz yiyor, sade yiyor ve bununla yetiniyor. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Yemeyi abartmıyor, başlı başına bir uğraş haline getirmiyor. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Neyse işte; o çocukların balık sefasını, o oteldeki basit menüyü, Dhoruba Bin Wahad'ın ikramını hatırlayınca, Addis Ababa'daki lokantada masamıza bakan garsondan ve genel olarak Afrikalılardan acayip utandım. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Şöyle dedim kendi kendime: </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> "Afrikalılar mı aç, yoksa biz mi hayvan gibi yiyoruz?"</span></p><p></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">***</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Dikkat buyurun: </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Nijer'deki o beş altı çocuğun o balığı GÜLE OYNAYA pişirdiklerini ve yedikten sonra TOZU DUMANA KATARAK oynadıklarını söyledim.</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">Bu "güle oynaya" ve "tozu dumana katarak" çok önemli. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> "Niye beşimize-altımıza bir tek balık düşüyor? Niye birer tane balık düşmüyor?" diye ağlayabilirlerdi, kadere demediklerini bırakmadan pişirebilirlerdi o balığı, ama güle oynaya pişirdiler ve bu çok dinamik bir şükür halidir.</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Boğazlarından geçen şey mini minnacık bir şey olduğu halde, o yemeğe yemek demek bizim modern dünya ölçülerimize göre bin şahit istediği halde, yemekten sonra müthiş bir coşkuyla tozu dumana katarak oyun oynamaları, hani "hayatın tadını çıkarmak" derler ya işte onu yapmaları da çok dinamik bir şükür halidir.</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Timbuktu'da bir kum tepesinden yuvarlanıp duran çocuklar görmüştüm; giysileri yırtık-pırtıktı, bizim modern dünya ölçülerimize gör fakru zaruret içinde kıvranıyorlardı, çocuklarımızın onlar gibi olmasını hiç istemezdik, çok acınası bir haldeydiler, yazık yazık çok yazık, ama Sahra çölünü adeta yeşerten o bereketli kahkahalar neydi peki? </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> "Ulan" dedim, "bu çocukların bir günlük neşesi herhalde benim çocuklarımın bir ömürlük neşesine bedeldir. Nasıl gülüyorlar öyle? Ne güzel ve ne çok gülüyorlar..."</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">Zaten Afrikalılar genellikle gülüyor.</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Ben dünyada bu kadar güleryüzlü, bu kadar neşeli bir halk görmedim.</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Hani şu "Günde 1 doların altında kazanan Afrikalı"nın dillere destan yoksulluğu hikâyesi var ya...</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Harbiden hikâye!</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">Yoksulluk görecedir ve bizim nazarımızda yoksul olan ortalama Afrikalı bizim hiç olamadığımız ve belki de hiç olamayacağımız kadar mutludur, mesuttur.</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Tamam, derme-çatma evlerde yaşarlar, hatta çadır gibi şeylerde yaşarlar, üç-beş metrekarede 10-15 kişi yaşarlar, ama havalar hep güneşli olduğu için zaten gün boyu dışarıdadırlar, hatta sıcak geceleri de açık havada geçirirler ve dolayısıyla kâinat kadar geniştir aslında evleri.</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"> Bu muhteşem sadeliğe ve basitliğe acayip özendim.</span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"><span style="color: #8b4513"><strong>Yeni Şafak gazetesi-Hakan Albayrak</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ebrar172, post: 275583, member: 157"] [FONT=georgia] Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da nefis bir Türk lokantası var. E bizde de nefis olunca, para da olunca, üç gün boyunca sabah-öğle-akşam o lokantada mükellef sofralar kurdurup önümüze ne geldiyse silip süpürdük. [/FONT] [FONT=georgia] Çorbalar, ön soğuklar, arka sıcaklar, salatalar, tatlılar, gazozlar, çaylar, kahveler... Yarım saat sırf siparişle uğraşıyorduk. Sonra da bir müddet siparişlerimizi tashih ediyorduk. [/FONT] [FONT=georgia] Bir müddet diyorum ama aslında siparişler hiç bitmiyordu. [/FONT] [FONT=georgia] "Bu tas kebabı harika olmuş, bir tabak daha alayım" "Künefe kesmedi, dondurma da yiyeceğim" falan filan. [/FONT] [FONT=georgia] Bize hep aynı garson bakıyordu. İnce, zayıf bir Afrikalı. [/FONT] [FONT=georgia] Bir keresinde adamın bize hayretle baktığını hissettim. [/FONT] [FONT=georgia] Hatta acıyarak baktığını. [/FONT] [FONT=georgia] Belki tiksinerek bakmıştır da itiraf edemiyorumdur. [/FONT] [FONT=georgia] Bir gün Nijer'de beş-altı tane çocuğun mangal partisine şahit olmuştum. [/FONT] [FONT=georgia] Bir balık tutmuşlar, onu güle-oynaya pişirip afiyetle yediler. [/FONT] [FONT=georgia] Sonra da tozu dumana katarak oynamaya başladılar. [/FONT] [FONT=georgia] Yine bir gün Mali'de bir otele yerleşmiştik. [/FONT] [FONT=georgia] Yerleşir yerleşmez ilk işimiz "Yemek var mı?" diye sormak olmuştu. [/FONT] [FONT=georgia] "Var" dedi Afrikalı bir eleman. [/FONT] [FONT=georgia] Pirinç pilavı mıydı neydi, yağsız-mağsız, tuzsuz-muzsuz, yanında da hiçbir şey yok, onu gösterdi. [/FONT] [FONT=georgia] Beğenmedik tabii. [/FONT] [FONT=georgia] Gittik bakkaldan dünya kadar nevale aldık, iki saat onları pişirmekle uğraştık, otel çalışanları neye uğradıklarını şaşırdılar. [/FONT] [FONT=georgia] Yine bir gün Gana'da Afrikalı devrimci ağabeyim Dhoruba Bin Wahad'ın evine misafir olmuştum. [/FONT] [FONT=georgia] "Sana geleneksel Afrika mutfağının en güzide yemeğini ikram edeceğiz" demişti gururla.[/FONT] [FONT=georgia] Gele gele lapa bir pirinç pilavı gelmişti, o da yağsız-mağsız, tuzsuz-muzsuz, yanında hiçbir şey olmadan. [/FONT] [FONT=georgia] Afrikalılar işte böyle az yiyor, öz yiyor, sade yiyor ve bununla yetiniyor. [/FONT] [FONT=georgia] Yemeyi abartmıyor, başlı başına bir uğraş haline getirmiyor. [/FONT] [FONT=georgia] Neyse işte; o çocukların balık sefasını, o oteldeki basit menüyü, Dhoruba Bin Wahad'ın ikramını hatırlayınca, Addis Ababa'daki lokantada masamıza bakan garsondan ve genel olarak Afrikalılardan acayip utandım. [/FONT] [FONT=georgia] Şöyle dedim kendi kendime: [/FONT] [FONT=georgia] "Afrikalılar mı aç, yoksa biz mi hayvan gibi yiyoruz?"[/FONT] [FONT=georgia] *** [/FONT] [FONT=georgia] Dikkat buyurun: [/FONT] [FONT=georgia] Nijer'deki o beş altı çocuğun o balığı GÜLE OYNAYA pişirdiklerini ve yedikten sonra TOZU DUMANA KATARAK oynadıklarını söyledim.[/FONT] [FONT=georgia] Bu "güle oynaya" ve "tozu dumana katarak" çok önemli. [/FONT] [FONT=georgia] "Niye beşimize-altımıza bir tek balık düşüyor? Niye birer tane balık düşmüyor?" diye ağlayabilirlerdi, kadere demediklerini bırakmadan pişirebilirlerdi o balığı, ama güle oynaya pişirdiler ve bu çok dinamik bir şükür halidir.[/FONT] [FONT=georgia] Boğazlarından geçen şey mini minnacık bir şey olduğu halde, o yemeğe yemek demek bizim modern dünya ölçülerimize göre bin şahit istediği halde, yemekten sonra müthiş bir coşkuyla tozu dumana katarak oyun oynamaları, hani "hayatın tadını çıkarmak" derler ya işte onu yapmaları da çok dinamik bir şükür halidir.[/FONT] [FONT=georgia] Timbuktu'da bir kum tepesinden yuvarlanıp duran çocuklar görmüştüm; giysileri yırtık-pırtıktı, bizim modern dünya ölçülerimize gör fakru zaruret içinde kıvranıyorlardı, çocuklarımızın onlar gibi olmasını hiç istemezdik, çok acınası bir haldeydiler, yazık yazık çok yazık, ama Sahra çölünü adeta yeşerten o bereketli kahkahalar neydi peki? [/FONT] [FONT=georgia] "Ulan" dedim, "bu çocukların bir günlük neşesi herhalde benim çocuklarımın bir ömürlük neşesine bedeldir. Nasıl gülüyorlar öyle? Ne güzel ve ne çok gülüyorlar..."[/FONT] [FONT=georgia] Zaten Afrikalılar genellikle gülüyor. [/FONT] [FONT=georgia] Ben dünyada bu kadar güleryüzlü, bu kadar neşeli bir halk görmedim.[/FONT] [FONT=georgia] Hani şu "Günde 1 doların altında kazanan Afrikalı"nın dillere destan yoksulluğu hikâyesi var ya...[/FONT] [FONT=georgia] Harbiden hikâye![/FONT] [FONT=georgia] Yoksulluk görecedir ve bizim nazarımızda yoksul olan ortalama Afrikalı bizim hiç olamadığımız ve belki de hiç olamayacağımız kadar mutludur, mesuttur. [/FONT] [FONT=georgia] Tamam, derme-çatma evlerde yaşarlar, hatta çadır gibi şeylerde yaşarlar, üç-beş metrekarede 10-15 kişi yaşarlar, ama havalar hep güneşli olduğu için zaten gün boyu dışarıdadırlar, hatta sıcak geceleri de açık havada geçirirler ve dolayısıyla kâinat kadar geniştir aslında evleri.[/FONT] [FONT=georgia] Bu muhteşem sadeliğe ve basitliğe acayip özendim. [COLOR=#8b4513][B]Yeni Şafak gazetesi-Hakan Albayrak[/B][/COLOR] [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
Afrikalılar mı aç yoksa biz mi?
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst