Acı Azaptan Kurtaracak Ticareti Haber Vereyim mi?

Muvahhid1

Well-known member
Acı Azaptan Kurtaracak Ticareti Haber Vereyim mi..

Ey iman edenler, sizi acı bir azaptan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi? Allah’a ve O’nun Resulü’ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda mücadele edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte ’büyük mutluluk ve kurtuluş’ budur. Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah’tan ’yardım ve zafer (nusret)’ ve yakın bir fetih. Mü’minleri müjdele. (Saff Suresi,11-12-13)

Kur’an ahlakından uzak yaşayan cahiliye toplumlarında insanlar, bu dünyanın yalnızca bir imtihan mekanı olduğunu unutur, kendilerine verilen nimetlerin sonsuza kadar sahibi olacaklarını zannederler. Dünyayı kalıcı gibi düşünür, ölümün varlığını, yakınlığını ve bir gün kesinlikle ölümle buluşacaklarını kavrayamazlar. Bu gerçekten mümkün olduğunca uzak durur ve gaflet içinde bir yaşam sürerler. Ölümün ve ahiretin unutulduğu bu toplumlardaki insanların yaşamları boyunca hırsla yöneldikleri tek hedef, dünyanın süslü görünen geçici değerleridir. Bu insanların tutkulu hırsı, ayetlerde şöyle haber verilmektedir:

Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara ’süslü ve çekici’ kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah Katında olandır. De ki: "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin Katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir."(Al-i İmran Suresi, 14-15)

İnsanın dünyadaki kısa ömrünü "geçici bir misafirlik" olarak tanımlayan Bediüzzaman verdiği bir örnekte, “Ey nefsim ve ey arkadaşım! Aklınızı başınıza toplayınız. Ömür sermayenizi ve hayat kabiliyetinizi hayvan gibi, hatta hayvandan daha aşağı bir derecede şu geçici hayata ve maddi lezzetlere harcamayın. Yoksa sermayece en üstün hayvandan elli derece yüksek olduğunuz halde, en aşağıda olanından elli derece aşağı düşersiniz. (Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, s. 126-127) sözlerini söyler.

Bediüzzaman’ın sözlerindeki gibi, dünyayı gerçek yurt zannederek yaşamak büyük bir gaflet halidir. Dünyayı sonsuz ahirete tercih etmenin akılsızlığına ise Bediüzzaman; “Ebedi hayatı zehirleyecek ve bozacak bir tarzda şu geçici hayatı hasr-ı nazar etmek; ani bir şimşeği, sermedi bir güneşe tercih etmek gibi bir divaneliktir.” (Risale-i Nur Külliyatı, Tarihçe-i Hayat, s. 198 ) örneğiyle dikkat çeker.

Yalnızca dünyevi çıkarlar için yaşayan kimseler, daha ölümle karşılaştıkları an yaptıkları seçimin yanlışlığını ve sonsuz olanın, dünya hayatı değil, ahiret hayatı olduğunu anlayacaklardır. Bu kişiler, “Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık…” (Müminun Suresi, 113) ifadesiyle dünya hayatının kısalığını ikrar edecekler, ölümden ve ahiret yurdundan ne denli gaflette yaşamış olduklarına kendileri tanık olacaklardır. Ancak ahiretteki pişmanlık çözüm olmayacaktır; artık telafisi imkansızdır.

İnsanların gerçek yaşamları, ‘içinde temelli kalacakları’ ahiret yurdundadır. Bu önemli gerçeğin farkında olan müminler, ahiret mutluluğunu kazanmak için yalnızca Allah’ın hoşnutluğunu hedeflerler. Dünyanın geçici süsleri ve zevkleri onları gaflete kaptırmaz. İlerleyen her saat, onları ahirete biraz daha yaklaştırmaktadır. Nefislerinin bencil tutkularını bastırmış, dünyevi tüm beklentilerini ahirete ertelemiş, kısacası dünyaya karşılık ahireti satın almışlardır. Bu alışverişlerinden dolayı, ahdini yerine getiren, tastamam veren kerem ve ikram sahibi olan Allah, onlara en büyük ödülü olan gerçek kurtuluşu ve sonsuz cennet hayatını lütfetmiştir.

Alıntı .
 
Üst