iki misal

Eyvàh!

Well-known member
'Sen hayatta olduktan sonra bütün musibetler hafif gelir!' Efendimiz,hiçbir beşere nasip olmayacak ölçüde arkadaşları tarafından sevilen birinsandı. Meselâ "Mâu Rec'i" gazvesi sonunda, Hubeyb b. Adiyy (ra), gözüdönmüş, kin ve intikâmla köpürüp duran azılı kafirler tarafından idamsehpasına çıkarıldığında, şu soruya muhatap olmuştu: "Şu anda senin yerine Muhammed'in idam edilmesini arzu eder miydin?" Cevapkesindi, netti, tavizsizdi: "Hayır, vallahi, benim kurtuluşum pahasına dahi,O'nun ayaklarına bir dikenin batmasına razı olamam." Ve Hubeyb, idamsehpasında verdiği bu cesaret örneğinden sonra ellerini açar: "Ya Rabbi,buraya gelirken Senin Habibin'e veda edemeden geldim, benim selâmımı O'naulaştır." der. Tam o esnada Allah Resûlü ashabıyla oturmuş konuşurken,birdenbire doğrulur ve "Selâm sana ey Hubeyb!" der. Yanındakiler ne olduğunusorunca da gözyaşları içinde: "Müşrikler Hubeyb'i şehit ettiler. Son anındabana selâm gönderdi ve ben de selâmını aldım." buyururlar. Aradan asırlar geçmesine rağmen, hâlâ inanan her insanın gönlüne inşirahsalan ayrı bir tablo daha: Hazreti Sümeyra, Uhud'da Allah Resûlü'nün şehitedildiğini duyunca, soluğu Uhud Dağı'nın eteklerinde alır... Orada kendisineşehit olmuş "baban", "kocan", "çocukların" denilip na'şları gösterildiğinde,o bunlarla hiç ilgilenmez ve mütemadiyen her yerde Allah Resûlü'nü arayarakşöyle mırıldanır: "Resûlullah'a ne oldu?" Bir ara "İşte Resûlullah şurada"denince, kendini O'nun önünde yere atar ve "Artık Sen (hayatta) olduktansonra bütün musibetler hafif gelir ya Resûlallah." der. İşte Allah Resûlükalb ve gönüllerde böyle yer etmişti. Bir başka misâl: Ufuk İnsan, semâlar ötesinden davetiye almış ve 23 sene,kader birliği yaptığı dostlarından artık ayrılacaktı. Bunun için de songünlerinde ashabının yanına biraz mahzûn ve mükedder olarak çıkıyordu. O'nunbu hüzünlü hali, sahâbeye oldukça dokunuyor olacak ki, Allah Resûlü hâne-isaadetine girince her sînede âdeta hazan esintileri duyulmaya başlıyordu.Muaz b. Cebel, Allah Resûlü tarafından vazifelendirilip Yemen'egönderilmişti.. gidip geliyor; giderken Efendimiz'in mesajlarını götürüyorve gelirken de, çözüme arz edilmek üzere meseleler ve problemlergetiriyordu. Son sefere çıkacağı zaman Allah Resûlü'nün yanına geldi.Duâsını alıp ayrılacaktı. İki Cihan Serveri: "Git ya Muaz; fakat dönüşündeihtimal ancak benim mescidimi ve kabrimi ziyaret edebileceksin." dedi. Muazbeyninden vurulmuşa dönmüş, kolu kanadı kırılmış, gözleri yaşlarla dolmuş veâdeta orada yığılıp kalmıştı. Değil Yemen'e gitmek, yerinden kalkmaya dahimecali kalmamıştı.
 
Üst