Ölüm geliyorum der

Eyvàh!

Well-known member
Ölüm geliyorum der

Ve bir gün ölüm gelip dikiliverir karşımıza.
Şaşırır ve endişeyle sorarız:
“Neden haber vermedin ki!”
Sadi, Gülistan’ında anlatır.
Bir adam yıkılan evinin karşısına geçmiş bir
yandan ağlıyor, diğer yandan da,
“Ah evim! Çökmeden evvel bana haber
verseydin de ben de bir tedbir alsaydım.” diye dövünüyormuş.
Birden o harabeden bir ses yükselmiş: “Be adam!.. Ben yıllardır sana,
çatlayan duvarlarım ve dökülen sıvalarımla çöküşümü haber veriyordum.
Fakat sen her seferinde elinde bir avuç çamurla geliyor ve o çatlakları
örterek verdiğim haberi adeta ağzıma tıkıyordun.”

Bizim hayat apartmanımız da süratle tahrip olmakta ve binamızdan
her gecen gün bir taş daha düşmektedir
Ve çok insaflıdır ölüm…
Gelmeden önce nice elçiler gönderir de, biz bir
türlü dönüp bakmayız o elçilerin bembeyaz ikazlarına.
Kaç keşif kolu yollamaktadır ölüm hayat topraklarımıza; lakin biz
“Hastalıktır, geçer” diyerek ehemmiyet vermeyiz. Gün be gün tükenip
gittiğimizi görmeyiz.
Ömür, bitmeyecek bir hazine gibi görünür gözümüze;
her şeyin bir sona mahkum olduğuna inanmak istemeyiz.
Zannederiz ki ancak
böyle mutlu olunabilir ve saadet denilen Anka kuşu böyle bir vehmin
semasında kanat çırpabilir.
Aldanırız; ama kabul edemeyiz bunu bir türlü...
Ve bir gün ölüm gelip dikiliverir karşımıza.
Şaşırır ve endişeyle sorarız: “Neden haber vermedin ki!”
 
Üst