Ramazan Risalesi Sekizinci Nükte

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
rnk.jpg


[08:55] Bismillahirrahmanirrahim
[08:55] Sekizinci Nükte
[08:55] Ramazan-ı Şerif, insanın hayat-ı şahsiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki
[08:56] bu nüktedede
[08:56] ramazan ı şerif in bizim şahsımıza bakan hedilerinden sadece bir hediyesini göreceğiz
[08:56] İnsana en mühim bir ilâç nev’inden maddî ve manevî bir perhizdir ve tıbben bir hımyedir ki:

[08:57] İnsanın nefsi, yemek içmek hususunda keyfemayeşa hareket ettikçe, hem şahsın maddî hayatına tıbben zarar verdiği gibi
[08:57] hem helâl-haram demeyip rast gelen şeye saldırmak, âdeta manevî hayatını da zehirler
[08:58] normal hayatımzda karşılaştığımız ikram
[08:58] yemekler
[08:58] içmeler
[08:58] bazan oluyorki geri çeviremiyorsun
[08:58] yada
[08:58] hassaslık yoksa
[08:59] ikram edenin helalindenmi ikram ediyor
[08:59] haramındanmı ikram eidyor
[08:59] hiç dikkat edilmeden haraket ediliyor
[09:00] mesela içki satan bir restoran sahibi sana guzel bir ikramda bulunmak istiyor harika yemekler ikram nev inden teklif ediyor
[09:01] kişi hassaslığı yoksa geri çevirmeyebiliyor
[09:01] bu tarz durumlar
[09:01] kişinin manevi hayatının zehirleridir
[09:01] zahirde görünüşte güzel ve cazibdir ama hakikatte
[09:01] kalbin ve ruhun zehidir
[09:02] bir insan kimden hediye alırsa onun hatalarına hoş bakmak zorunda kalır
[09:02] bu drumda hakperestliğe yakışmaz
[09:03] normal hayatta bu ve bunun gibi durumlarla her zaman karşılaşılabilmektedir ve kendini koruyamayanlarda
[09:03] mevcuttur
[09:04] bu keyfi hareketin akıbeti ne olur sizce
[09:04] ustadımız harika bir özet yapmış
[09:04] Daha kalbe ve ruha itaat etmek, o nefse güç gelir. Serkeşane dizginini eline alır. Daha insan ona binemez, o insana biner.
[09:05] ibadetteki huşu kaçar
[09:05] zamanla ibadette kaçar
[09:05] ve insan bundan rahatsız olmamaya başlar
[09:05] seyahat esnasında kalın bir sis tabakası nasılki ileriyi görmemize manidir
[09:06] nefsin dizginleri ele alması durumundada kişi ilerisini yani yarınını kabrini haşrini ve ahiretini duşunmemeye
[09:06] başlar
[09:06] ve adımları hesaplı değil
[09:06] serkeşler gibi
[09:07] karanlıkta mechul adımlar atanlar gibi olur
[09:07] gündüzdedir
[09:07] yer içer eğlenir çalışır kazanır harcar ama
[09:07] o kişi manen ve aslen karanlıktadır
[09:07] ve ruhu boğulmakdadır
[09:08] çünkü dizginler onun değil nefsinin elindedir
[09:09] acaba 11 ayı böyle bir vaziyette geçiren ve bu karanlıklarda perişan olan bu insana ramazan ayı nasıl bir hediye ile gelmektedir
[09:09] Ramazan-ı Şerifte oruç vasıtasıyla bir nevi perhize alışır; riyazete çalışır ve emir dinlemeyi öğrenir
[09:09] Bîçare zaîf mideye de, hazımdan evvel yemek yemek üzerine doldurmak ile hastalıkları celbetmez
[09:09] Ve emir vasıtasıyla helâli terkettiği cihetle, haramdan çekinmek için akıl ve şeriattan gelen emri dinlemeğe kabiliyet peyda eder.
[09:10] Hayat-ı maneviyeyi bozmamağa çalışır
[09:10] nefsin elinden dizginleri geri almanın en kısa yolu
[09:10] onu aç bırakmakdır
[09:11] ama bunun adı oruç olmalıdır
[09:11] yoksa protesto amaçlı aç kalmaklıklar nefsi terbiye etmez arkadaşlar
[09:11] nefsi aç bırakmın mühim bir sırrını yarınki nüktede okuyacağız
[09:11] Hem insanın ekseriyet-i mutlakası açlığa çok defa mübtela
[09:12] olur.
[09:12] Sabır ve tahammül için bir idman veren açlık, riyazete muhtaçtır
[09:12] yani kişi ramazanda oruç tutar nefsine açlık idmanı yaptırır
[09:13] olaki ileri hikmet i ilahi açlıkla imtihan ederse
[09:13] kişinin sabr etmesi kolay olur çünkü nefsi idmanlıdır
[09:13] ve bu imtihana hazırdır
[09:13] hiç kimsenin rabbim beni açlıkla imtihan edemezsin demeye hakkı yoktur
[09:13] belki
[09:13] ağırından rabbine sığınır
[09:14] Ramazan-ı Şerifteki oruç onbeş saat, sahursuz ise yirmidört saat devam eden bir müddet-i açlığa sabır ve tahammül ve bir riyazettir ve bir idmandır
[09:14] 24 saat açlık nefsi daha guzel bir şekilde teslime mecbur ediyor arkadaşlar
[09:15] sahurdan sahura
[09:15] yada iftardan iftara
[09:15] Demek, beşerin musibetini ikileştiren sabırsızlığın ve tahammülsüzlüğün bir ilâcı da oruçtur
[09:16] tum mukaşaların ve kavgaların ve kuskunluklerin ve coğu cinayetlerin kaynağı sabırsızlık ve tahammulsuzlüktur
[09:16] bu sabırsızlık ve tahammulsuzlük hastalığının ilacıda oruç tutmaktır
[09:16] ondandırki
[09:16] ramazanda
[09:17] hırsızlıklar
[09:17] cinayetler
[09:17] kavgalar
[09:17] yaralamalar
[09:17] vs. ler
[09:17] yuzde 80 azalmaktadır
[09:17] kalan yuzde 20 orucun hakkını verse
[09:17] yucde yuz olucak
[09:18] ecnebi bir bilim adamı osmanlıyı gezmeye gelmiş
[09:18] bir osmanlı aileye misafir olmuş
[09:18] sizde hırsızlara ne ceza verilir diye sormuş
[09:19] aile demişki bizde hırsızların eli kesilir
[09:19] adam şaşırmış
[09:19] o zaman toplumda eli olmayan çoktur demiş
[09:19] ailde demişki
[09:19] 50 yaşındayım
[09:19] 50 senede bir kişinin elinin kesildiğine şahid oldum
[09:20] bizde kimse hırsızlık yapmaz demiş
[09:20] bir toplumu böyle melekler topluluğuna benzeten nedir acaba
[09:20] acaba islamın emirleri değilmidir
[09:20] bu noktadan bakarsak
[09:21] ramazanın bereketi ve bizlere hediyesi değilmidir
[09:21] devam edelim
[09:21] Hem o mide fabrikasının çok hademeleri var. Hem onunla alâkadar çok cihazat-ı insaniye var.
[09:21] Nefis, eğer muvakkat bir ayın gündüz zamanında ta’til-i eşgal etmezse;
[09:21] ta til i eşgal
[09:22] meşguliyetinden tatil etmesi demektir
[09:22] o fabrikanın hademelerinin ve o cihazatın hususî ibadetlerini onlara unutturur
[09:22] kendiyle meşgul eder, tahakkümü altında bırakır
[09:22] O sair cihazat-ı insaniyeyi de, o manevî fabrika çarklarının gürültüsü ve dumanlarıyla müşevveş eder.
[09:22] Nazar-ı dikkatlerini daima kendine celbeder. Ulvî vazifelerini muvakkaten unutturur.
[09:23] Ondandır ki; eskiden beri çok ehl-i velayet, tekemmül için riyazete, az yemek ve içmeğe kendilerini alıştırmışlar
[09:23] Fakat Ramazan-ı Şerif orucuyla o fabrikanın hademeleri anlarlar ki; sırf o fabrika için yaratılmamışlar
[09:23] mesala akıl ramazanın gunduzunde
[09:23] mideyi memnun etmek için planlar yapmıyor
[09:24] kulağa hadi yemeğe diye bir ses gunduz vakti gelmiyor
[09:24] göz mideyi memnun etmek için etrafı araştırmıyor
[09:25] boşta kalan bu cihazlar
[09:25] anlıyorlarki
[09:25] ve fark ediyorlarki
[09:25] biz mideyi memnun etmek için yaratılmadık
[09:25] belki daha ulvi ve asli vazifelerimiz var
[09:25] onlara çalışmalıyız
[09:25] derler
[09:25] Ve sair cihazat, o fabrikanın süflî eğlencelerine bedel, Ramazan-ı Şerifte melekî ve ruhanî eğlencelerde telezzüz ederler,
[09:26] nazarlarını onlara dikerler. Onun içindir ki; Ramazan-ı Şerifte mü’minler, derecatına göre ayrı ayrı nurlara, feyizlere, manevî sürurlara mazhar oluyorlar.
[09:26] Kalb ve ruh, akıl, sır gibi letaifin o mübarek ayda oruç vasıtasıyla çok terakkiyat ve tefeyyüzleri vardır
[09:26] Midenin ağlamasına rağmen, onlar masumane gülüyorlar.
[09:26] Allah bu manada hepimizi güldürsün inşallah
[09:26] el fatiha
 
Üst