Zulme Razı Olmak Dahi Zulümdür

Huseyni

Müdavim
Bismihi Sübhanehu
Ve bihi nesteıyn.



Bu dersimizde dünyada olup biten hadiselere şiddetli alaka göstermenin, mü'minler için ne gibi menfi neticeler vereceği üzerinde durmaya çalışalım. Katılımlarınızı bekliyoruz. Allah'ın selamı hepimizin üzerine olsun. Amin.


[BILGI]Zulme Razı Olmak Dahi Zulümdür.


Bismillahirrahmanirrahim

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Dün, Emin, bu havaliye gelen bir kolordu münasebetiyle, istemediğim ve Rusun harbe devamını bilmediğim halde, Rusya’nın Kafkasla ittisali kesilmesini söyledi. Ben, onun sözünü kesip susturduğum halde, kalbim ehemmiyetle bir alâka gösterdi.

Sonra, bugün namazda ve tesbihatında iken, mânevî tarzda denildi ki:

Küre-i arzda çarpışan, mücadele eden cereyanlardan herhalde birisi İslâmiyete ve Kur’ân’a ve Risale-i Nur’a ve mesleğimize taraftar olacak; bu noktadan ona karşı bakmak gerektir. Bakmamak için bir iki mektupda yazdığım sebepler çendan kalbe, akla kâfidir; fakat meraklı ve hevesli olan nefse kâfi gelmiyor diye kalbime geldi. Aynen tesbihatta ihtar edildi ki:

Ehemmiyetli sebebi ise: Bakmakta bir tarafa tarafgirlik hissi uyanır; tarafgir nazarı, taraftar olduğu taraf cereyanın kusurunu görmez, zulmüne rıza gösterir, belki alkışlar. Halbuki küfre rıza, küfür olduğu gibi, zulme razı olmak dahi zulümdür.

Elbette zemin yüzünde bu dehşetli düelloda semavatı ağlatacak zulümler ve tahribat oluyor. Çok mâsum ve mazlumların hukukları kayboluyor, mahvoluyor. Mimsiz, gaddar medeniyetin zâlimâne düsturu olan, “Cemaat için fert feda edilir; milletin selâmeti için cüz’î hukuklara bakılmaz” diye, öyle dehşetli bir zulüm meydanı açmış ki, kurûn-u ûlâ vahşetlerinde de emsali vuku bulmamış. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın adalet-i hakikiyesi, bir ferdin hakkını cemaate feda etmez; “Hak haktır; küçüğe, büyüğe, aza, çoğa bakılmaz” diye kanun-u semavî ve hakikî adalet noktasında Risale-i Nur şakirtleri gibi hakikat-i Kur’âniyeyle meşgul adamlar, zaruret olmadan, lüzumsuz, yalnız hevesli bir merak için, netice itibarıyla fâidesi bulunan ve netice daha gelmeden evvel lüzumsuz bakmak ve zâlimâne tahribatlarını alkışlamak suretiyle İslâmiyet ve Kur’ân lehine hizmet edeceği o cereyanın harekâtını fikren takip etmekle meşgul olmak münasip olmadığı için, nefis de, akıl ve kalbe tâbi olup merakını bırakmış diye anladım.


[Kastamonu Lahikası]

[/BILGI]
 
Son düzenleme:

teblið

Vefasýz
Cevap: Zulme Razı Olmak Dahi Zulümdür - Açıklamalı Risale Dersleri

Allahu Alem yanılmıyorsam bu söz Hz Alinin sözüydü..

En özet anlayışla zülmeden insan ZALİMDİR ..bu bile insana günah olarak yeter..Aslında o kadar geniş bir konudur ki ,insan düşündükçe bu sözün üzerinde nerden başlayacağını bilemiyorsun...Bir okadar da her asır için geçerli bir mevzu bu husus..

Zannediyorum ki her müslümanın acı bir anısıda vardır yine bu husususta..Zülme uğramayan kaç kişi vardır ki ?çok az değil mi ?Hayat bir imtihan ve acılarda bu imtihanın meyveleri..Zülümler arda arda gelsede ,önemli olan zülme rıza göstermemektir gücün yettiğince..Ki islam bu çizgiyi, net çizmiştir..Kur'anı kerimde şu mubarek ayeti celile bu konunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor..Amenna ve sadakna...
"Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra yardım da göremezsiniz." (Hud, 11/113)

Bediüzzaman Hazretleri, umumî musibetlerin, çoğunluğun hatasından ileri gelmesi yönüyle; insanların bir çoğunun zâlim insanların yaptıklarına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla, manen onların zulümlerine ortak olacağını ve bu nedenle de musibet ve belaların herkese gelebileceğini ifade eder. ( Sözler, On Dördüncü Söz'ün Zeyli)

Müslüman hem zulmetmeyecek hem de zalimden ve onun zulmünden razı olmayacak, yaptığı zulmü övmeyecek, taraftar olamayacak ve zulmünün yayılmasına asla katkı sağlamayacaktır. Yoksa onun zulmüne meyletmiş olacağından zulmüne ortak olur..

Zülum denince aklıma ilk gelen Başörtüsü zülmu oluyor nedense..Yakın tarihte memlketçe bu imtihanı hep beraber verdik..Hemde tüm hücrelerimize kadar acı duyarak..Kimimiz ünüversite kapılarında kimimiz kamuda,kimimizde aile ve sosyal hayatında..

Verdik vermesinede ,benim en zoruma gidende,zalimin iinançsızların saldırı ve hakaretleri değilde,adına müslüman demiş namazlı niyazlı insanların seni yargısızca eleştirmeleri çok canımızı yakmıştır..

Hani üstadımızın söylediği gibi bir zalim vardır birde zalime destek verip onaylayanlarvardır ..

Nasılmıydı destekleri ..Hatırlıyorumda ,ünüversitede bir gün hocamız anatomi dersine almadı beni..Gidin iranda okuyun arabistana gidin..Sanki biz bu memleketin üvey evladıymışız gibi..

Her neyse bu zalim hocanın yaptığı zulum değildi canımızı yakan ,çünkü o saffını belirlemişti..Can yakan ,başı secdeye giden bazı kesimlerin garip fetvalarıydı..

( bir tek siz mi müslümansınız bu kadar radikal düşünmeyin okumak için baş açılır)Allaha havale edin açın demeleri)

Düşünemediler mi Allahu Tealanın farzını nasıl havale edelim Allaha ..Böyle bir şey olabilirmi..Onların zülmune baş eğilmesi Rıza olmazmıydı..O RIZANIN KARŞILI AYETİ CELİLEDE GEÇTİĞİ ÜZERE EBEDİ CEHENNEM OLMAZMYDI?

Ve yine başka bir husus en büyük zülum ..insanın kendi kendine zulmetmesidir.

Fikrini imanını amelini dünya menfaatlerine satması zülmun en büyüğüdür..

Son olarak

Allah`ın emir ve yasaklarını dinlemeyen, zulüm yollarına düşen insanlar ise, insanın yaratılış gayesinin dışına çıkmaktadırlar. Bu halleriyle de, varlıklar arasında en büyük zalimlerden olma durumuna düşmektedirler







 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Zulme Razı Olmak Dahi Zulümdür - Açıklamalı Risale Dersleri


[BILGI]Aziz, sıddık kardeşlerim,

Dün, Emin, bu havaliye gelen bir kolordu münasebetiyle, istemediğim ve Rusun harbe devamını bilmediğim halde, Rusya’nın Kafkasla ittisali kesilmesini söyledi. Ben, onun sözünü kesip susturduğum halde, kalbim ehemmiyetle bir alâka gösterdi.

Sonra, bugün namazda ve tesbihatında iken, mânevî tarzda denildi ki:

Küre-i arzda çarpışan, mücadele eden cereyanlardan herhalde birisi İslâmiyete ve Kur’ân’a ve Risale-i Nur’a ve mesleğimize taraftar olacak; bu noktadan ona karşı bakmak gerektir. Bakmamak için bir iki mektupda yazdığım sebepler çendan kalbe, akla kâfidir; fakat meraklı ve hevesli olan nefse kâfi gelmiyor diye kalbime geldi. Aynen tesbihatta ihtar edildi ki:


Ehemmiyetli sebebi ise: Bakmakta bir tarafa tarafgirlik hissi uyanır; tarafgir nazarı, taraftar olduğu taraf cereyanın kusurunu görmez, zulmüne rıza gösterir, belki alkışlar. Halbuki küfre rıza, küfür olduğu gibi, zulme razı olmak dahi zulümdür.

[/BILGI]

Dünyanın dört bir yanında siyasi veya içtimai çok hadiseler meydana geliyor.
Bu hadiselerin herbirinin durumuna vakıf olmak beşer olarak pek mümkün değil.
Bilhassa çoğunluğu avamdan olan, gündelik işleri olan kişilerin bu meselelere vakıf olması hiç mümkün değil.
Vaziyet böyle iken halkın büyük çoğunluğunun,
dünyanın bu tür hadisatlarına aşırı ilgi ve alaka gösterdiğine şahit oluyoruz.
Haliyle bu ilgi ve alaka bir tarafa meyletmeyi gerekli kılıyor.
Basit bir futbol maçında bile insani bir özellik olarak hemen bir tarafı seçip beğeniyor ve taraftar oluyoruz.
Bahsettiğimiz gibi hadiselerin tam olarak içinde olmayan
ve işi de aslında bu olmayan kesimi oluşturan bu kişiler,
kendi kısır yorumlarıyla taraf oldukları tarafın her halini mübah görmeye ve karşı tarafı da haksız görmeye başlıyorlar.
Bu tür ilgi ve alakalar toplumu derinden yaralayan, içtimai hayatı altüst eden ilgi ve alakalardır.

Günlük hayatımızın büyük bir çoğunluğu belki de bu tür hadiseleri tartışmakla,
taraftarlıklarımızı göstermekle hatta belki bilerek ya da bilmeyerek
o hadise içinde zulmedenleri taraf edinmekle o zulümlere rıza göstermiş olduğumuz gibi;
kendi hayatımıza dahi zulmetmiş oluyoruz şöyle ki;

Altıncı Söz'de Üstad Hazretleri bize emaneten veilmiş olan azalarımızın ve cihazatların,
gerçek Sahibi olan Allah'a satmamız,
O'nun yolunda kullanmamız halinde ve bunun aksi halindeki sonuçlarını gösteriyor.

En büyük cihad olan nefisle cihad etmekle mükellefiz.
En birinci ilgi ve alaka göstereceğimiz hadiseler en yakınımızdan başlıyor.
Halbuki biz dünyanın boğucu hadiseleri ile iştigal ederken en yakınımızdaki daireleri ihmal ediyoruz.
Bu şekilde nefsimize zulmetmiş oluyoruz.
Vücudumuzun maddi ve manevi tüm azalarına da zulmetmiş oluyoruz.
Kendimize, ailemize, komşularımıza ve akrabalarımıza vs. karşı olan vazifelerimiz
en dış dairedeki gereksiz ve hatarlı zaman sarfiyatından dolayı hep mühmel kalıyor.
Altıncı Söz'deki beyanata göre,
bize verilen sayısız kıymetli latifelerin ve azalarımızın yanlış kullanıldığında,
başımıza getireceği dünyevi ve uhrevi sonuçlara bir göz atalım.

[DIKKAT]Birinci hasâret: O kadar sevdiğin mal ve evlât ve perestiş ettiğin nefis ve hevâ ve meftun olduğun gençlik ve hayat zayi olup kaybolacak, senin elinden çıkacaklar. Fakat günahlarını, elemlerini sana bırakıp boynuna yükletecekler.[/DIKKAT]

Evet, dünyanın bu tür hadiselerine bilerek ya da bilmeyerek
göstermiş olduğumuz ilgi ve alakadan doğan tarafgirlik ve nihayetindeki zulme taraftarlık;
ondan husüle gelen günahlarını boynumuza yükleyecekler.
Bunlardan bize gelen fayda ise sadece hiçbirşey.


[DIKKAT]İkinci hasâret: Emanete hıyanet cezasını çekeceksin. Çünkü en kıymettar aletleri en kıymetsiz şeylerde sarf edip nefsine zulmettin.[/DIKKAT]

Allah cc. bize en güzel ve en kıymettar aletleri vermiş.
Biz onları asıl amacının dışında kullandık.
Gözümüzü Sani-i Basir'e satmadık.
Onun yarattığı sayısız ve meşru güzelliklerden yüz çevirip, sevmediği, razı olmadığı,
nefsimizin beğendiği şeyleri görmeye sarfettik.
Gazetelerde okunmadık bir sayfa bile bırakmazken, kendimizden bir satır bile okumadık.

Kulağımızı bizim için yarattığı birbirinden güzel seslere tıkadık.
Asıl gayesinin dışında, kulağın fıtratına uygun olmayan sesleri dinlemede kullandık.
Radyolara, televizyonlara diktik kulağımızı.
Ezanın sesini duymadık.

Akıl gibi kainatın tılsımlarını açan bir anahtarımız varken, onu lüzumsuz işleri düşünmede kullandık.
Hiç ilgimiz alakamız olmayan, bir tesirimiz de bulunmayan
dış dünyanın hadiseleri ile zihinlerimizi karmakarışık hale getirdik.
Siyaset, futbol, şarkıcı, şucu, bucu, amerikası, fransası derken,
Allah'ın binbir isimlerinin tecelli yeri olan dünya ve semanın tefekkürüne dalmayı ihmal ettik.
Kur'anından bir ayetin manasına vakıf olmaya belki o kadar çalışmadık.

Zaman gibi azim bir sermaye varken elimizde, onu ahireti kazanmaya kullanmadık.
Yirmi dörtten bir saatini ebedi saadetimize bir bilet olabilecek namaza sarfetmedik.
Yirmi dördünü de dünyaya harcadık.
Çünkü fıtri gayelerinin dışında kullanıldığından, göz yoruldu, kulak işitmez oldu, akıl yorgun düştü.
Kalp fani sevgililerinin ardından onları elde edemeyişinin hüsranıyla heder oldu.
Allah'a, Habibullah'a muhabbet edecek yer kalmadı.


[DIKKAT]Üçüncü hasâret: Bütün o kıymettar cihazât-ı insaniyeyi hayvanlıktan çok aşağı bir derekeye düşürüp hikmet-i İlâhiyeye iftira ve zulmettin.[/DIKKAT]

Allah cc. en güzel şekilde yarattı insanı.
Maddi ve manevi terakkiyata vesile olabilecek şekilde dizayn etti herbir azamızı, hissiyatımızı.
İnsanlar ise terakkiyatta değil, tedenniyatta yarıştı.
Birbirinin her halinden ders alan sahabelere benzemek varken, yapılan süfliyatlar ders konusu oldu.
Sabahtan akşama kadar yaptığı pislikleri anlatan ve onu dinleyenlerle dolu dünya.
İşte zulüm, işte zulme rıza.

[DIKKAT]Dördüncü hasâret: Acz ve fakrınla beraber, o pek ağır hayat yükünü zayıf beline yükleyip zevâl ve firak sillesi altında daim vâveylâ edeceksin.[/DIKKAT]

Yaptığı bu yanlış davranışlardan bir fayda göremedi insan.
Çünkü fanilere muhabbet, fenaya gitmeleri ile firaka döndü.
Elini uzattığı bir lezzete onun gibi niceleri talip oldu, hevesi kursağında kaldı.
Aczini ve fakrını bilip bir Rabbi Rahimine, Kadir-i Rahimine iltica etmeyi bırakıp, kendi gibi olanlardan dilendi.
Onlar karşısında zillete düştü.
Birden istemeyi bırakıp, binlerden istemeye mecbur kaldı.

[DIKKAT]Beşinci hasâret: Hayat-ı ebediye esasatını ve saadet-i uhreviye levazımatını tedarik etmek için verilen akıl, kalb, göz, dil gibi güzel hediye-i Rahmâniyeyi, Cehennem kapılarını sana açacak çirkin bir surete çevirmektir.
[/DIKKAT]

Bir göreve gönderiliyorsunuz işyerinizden.
Size vardığınız yerde gerekli olan şeylerin en güzelleri veriliyor.
En kıymetlileri.
Görevi başarı ile bitirmeniz için bunları kullanmanız yeterli.
Siz ise bunları çöpe atıyorsunuz.
Akıbet kaçınılmaz.
İşten atılmakla kalmaz, sütüne üstlük bir de mahmkemelik olursunuz.

Allah'ta en kıymettar azaları, cennetini, ebedi saadetini, rü'yetine mazhar olmayı kazandıracak şekilde vermiş.
Bu kadar güzelliğe sahip olup kaybetmek, en aşağılara düşmek ne kadar büyük hüsran.
 

ebrar172

Well-known member
Cevap: Zulme Razı Olmak Dahi Zulümdür - Açıklamalı Risale Dersleri

Mimsiz, gaddar medeniyetin zâlimâne düsturu olan, “Cemaat için fert feda edilir; milletin selâmeti için cüz’î hukuklara bakılmaz” diye, öyle dehşetli bir zulüm meydanı açmış ki, kurûn-u ûlâ vahşetlerinde de emsali vuku bulmamış. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın adalet-i hakikiyesi, bir ferdin hakkını cemaate feda etmez; “Hak haktır; küçüğe, büyüğe, aza, çoğa bakılmaz” diye kanun-u semavî ve hakikî adalet noktasında Risale-i Nur şakirtleri gibi hakikat-i Kur’âniyeyle meşgul adamlar, zaruret olmadan, lüzumsuz, yalnız hevesli bir merak için, netice itibarıyla fâidesi bulunan ve netice daha gelmeden evvel lüzumsuz bakmak ve zâlimâne tahribatlarını alkışlamak suretiyle İslâmiyet ve Kur’ân lehine hizmet edeceği o cereyanın harekâtını fikren takip etmekle meşgul olmak münasip olmadığı için, nefis de, akıl ve kalbe tâbi olup merakını bırakmış diye anladım.


üzerine çok düşünülmesi gereken bir ders özellikle
"zâlimâne tahribatlarını alkışlamak suretiyle İslâmiyet ve Kur’ân lehine hizmet edeceği o cereyanın harekâtını fikren takip etmek" cümlesi bir tokat mahiyetinde...Dua vakitlerinde Allah'ım bilip bilmeden işlediğimiz bütün günahlardan sana sığınıyoruz dediğimizde işte böyle bilmeden işlediğimiz kimbilir nice hatalarımıza tövbe ediyoruz, Rabbim affetsin...
 

kýzýl lale

Active member
Cevap: Zulme Razı Olmak Dahi Zulümdür - Açıklamalı Risale Dersleri

Zulmü Alkışlayamam
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!
-Hiçolmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?

Mehmet Akif Ersoy
 

teblið

Vefasýz
Cevap: Zulme Razı Olmak Dahi Zulümdür - Açıklamalı Risale Dersleri

Küçük bir sorum olacak

Diyelimki bir toplumda bir zalim var ..Ve zülmediyor..Akabinde bu zaliminde içinde bulunduğu topluluğunda azap görmesinin esbab-ı mucibezi nedir ??
 

faris

Well-known member
Cevap: Zulme Razı Olmak Dahi Zulümdür - Açıklamalı Risale Dersleri

Küçük bir sorum olacak

Diyelimki bir toplumda bir zalim var ..Ve zülmediyor..Akabinde bu zaliminde içinde bulunduğu topluluğunda azap görmesinin esbab-ı mucibezi nedir ??

Yanılmıyorsam Ustadımız Bediüzzaman ondördüncü sözün zeylinde zelzele bahsinde bu hususu dile getirmekte; evet onların zülmüne kalben dilen halen sessiz kalmak zülme ortaklık olduğundan bir nevi onlarında o azabda hissesi vardır denilmekte..

Bence zalimlik sadece masumların ve güçsüzlerin hakkına tecavüz etmek değil daha geniş bir manada yer almakta, bütün mevcudatın hakkına girmek ve daha küçük bir daireyide ele alacak olursak ruh ve nefsin hakkını yok saymaktır.
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Zulme Razı Olmak Dahi Zulümdür - Açıklamalı Risale Dersleri

Yanılmıyorsam Ustadımız Bediüzzaman ondördüncü sözün zeylinde zelzele bahsinde bu hususu dile getirmekte; evet onların zülmüne kalben dilen halen sessiz kalmak zülme ortaklık olduğundan bir nevi onlarında o azabda hissesi vardır denilmekte..

[BILGI]"Üçüncü sual: Bazı eşhâsın hatasından gelen bu musibet bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir?

Elcevap: Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zalim eşhâsın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla mânen iştirak eder, musibet-i âmmeye sebebiyet verir."

On Dördüncü Söz'ün Zeyli[/BILGI]


Zulme ortak olmak zulmü bizzat işlemekle, katılmakla, yani zulme iltihak etmekle olmuyor. Zulme taraftarlık ve fiilen bir şekilde zulmün içinde yer almakta zulümdür. Mesela zulme iltihak etmek bizzat bir zulmü işlemektir. Müslümanların ibadetlerini yapmasına bizzat, birinci elden mani olmak gibi. Fiilen zulmü işlemek, bu kişilerin beslendiği kaynaklara destek vermektir denilebilir. Yayın organlarına destek verilmesi, alınıp satılması gibi. İltizamen ise fikren ve kalben zulmü yapanlara taraftar olmaktır. Elinden birşey gelmese de manen destek veriyor.

Biz müslümanlar herhalde en çok fiilen zulüm işliyoruz. Farkında olmadan hatta farkına varmak istemeden nefsimizin esiri olarak zulmü işleyenlerin neşriyatını yapıyoruz. Gazetelerini okuyoruz, tvlerini izliyoruz. Gıdalarda alternatif varsa da alternatiflere fazla yönelmiyoruz. Daha türkçesi uyumayı seviyoruz. Birisi bu gazeteyi neden alıyorsun ya da bu tv yi neden izliyorsun dese veyahut neden şu içecek varken illaki bunu tercih ediyorsun dese binbir bahane ile işin içinden çıkmayı tercih ediyoruz. Alışkanlıklarımızı değiştirmedikçe zulme taraftarlığımız hep devam ediyor ve edecek. Bir diziyi ne kadar beğeniyor olursak olalım, eğer o tv müslümanlar hakkında yalan yanlış, müslümanlardan ve islamdan insanları soğutacak içerikte haberler ve mesajlar veriyorsa, o diziyi izlemek zulme fiilen destek olmaktır. Zulme rıza zulümdür. Etraflıca düşünsek daha ne kadar zulme rıza gösteriyoruz, saymakla bitmez herhalde.
 

teblið

Vefasýz
Cevap: Zulme Razı Olmak Dahi Zulümdür - Açıklamalı Risale Dersleri

Bir sorum daha olacak;

Şayet zülum ehline gücün yetmiyorsa Kalben o zülmu BUĞZ etmek kafii olurmu zülme ortak olmamak adına?
 
Üst