Tahrîb Esheldir; Zaîf, Tahrîbci Olur.

Huseyni

Müdavim
Tahrip kolaydır


NURDAN BİR VECİZE
BAKİ ÇİMİÇ
16.08.2011


“Tahrîb Esheldir; Zaîf, Tahrîbci Olur.
Vücûd-u cümle ecza, şart-ı vücûd-u külldür. Adem ise, oluyor bir cüzün ademiyle; tahrîb eshel oluyor.
Bundandır ki: Âciz adam, sebeb-i zuhur-u iktidâr-ı müsbete hiç yanaşmaz. Menfîce müteharrik, dâim tahribkâr olur.” (Lemeât)


“Hem sabık işaretlerde anlaşıldığı gibi, fenalık ve hevesat yolu, tahribat olduğu için, gayet kolaydır. Şeytan-ı ins ve cinnî, çabuk insanları o yola sevk ediyor.” (On Üçüncü Lem’a) Yaratılan bütün vücûd azaları ve her şey, lâzım olan her şeyin olması şartına bağlıdır. Bir vücûdun idâmesi için o vücûdun bütün eczaları ve azaları tam ve bütün olarak mevcûd olmalıdır. Meselâ bir vücûdun hayatı ve hayatının devamı için yüz şart gerekiyor ise, bu vücûdun ademi yani yokluğu için bir şartın olmaması yeterlidir. Bir insanın hayatının devamı için bütün organları ve hayat şartlarının tamamının içtimâ etmesi gerekir ve ondan sonra kudret ve irâde-i Rabbâni ile o hayat idâme eder. Ancak dışarıdan bir maraz ve sû-i kast ile o insanın bir damarının kesilmesi ve bir azasının tahrip edilmesi o hayatı yokluğa atar.

“Meselâ, cesîm bir sefine-i sultaniyede [sultanın gemisinde], âdi bir adam cüz’î vazîfesini terk etmesiyle, bütün gemideki vazîfedarların netâic-i hidematına [hizmetlerinin neticelerine] halel getirdiğinden ve bazı da mahvettiğinden, bütün o vazîfedarlar namına gemi sahibi ondan şikâyet eder. Kusûr sahibi ise diyemez ki, ‘Ben bir âdi adamım; ehemmiyetsiz ihmalimden şu şiddete müstehak değilim.’ Çünkü, tek bir adem, hadsiz ademleri intaç eder [netice verir]. Fakat vücûd kendine göre semere [meyve] verir. Çünkü birşeyin vücudu bütün şerâit [şartlar] ve esbabın vücuduna mütevakkıf olduğu halde, o şeyin ademi, intifâsı [yok olması], tek bir şartın intifâsıyla ve tek bir cüz’ün ademiyle, netice itibarıyla mün’adim olur. Bundandır ki, ‘Tahrip, tamirden pek çok defa eshel olduğu’ bir düstur-u müteârife hükmüne geçmiştir.” (On Dördüncü Söz)

“Birşeyin vücudu ve tâmiri ve hayatı, ona ait bütün erkân ve şeraitin vücuduyla olabilmesi ve o şeyin ademi ve tahribi ve ölmesi, birtek şartın bozulmasıyla olduğu bir kaide-i hakikattir. Umumun dillerinde ‘Tahrip, tâmirden çok kolaydır’ diye darb-ı mesel olmuştur.” (Emirdağ Lâhikası-1, Mektup No: 219)

Bu sır gereği tahrîb kolay oluyor. Çünkü az bir fiil ile bütün küllün yokluğuna sebep olunuyor. Bir kibrit bir sarayı ademe mahkûm ediyor. O sarayın vücûdu için binlerce şart ve emek gerekiyor. Bir bomba bir saniyede o sarayı yok edebiliyor. İşte bu sırla “Tamir zor ve tahrîb kolay” darb-ı mesel (atasözü) olmuştur.

İnsan her zaman “Muhakkak ki insan azgınlaşır ve zalimleşir.” âyetinin ikazına kulak vermeli ve şeytandan, nefsinden gelen fenâ meyelanlara kalb, akıl ve rûh ittifakı ve îmân kuvveti ile yol vermemelidir.

Müsbet hareket etmek ve tahrîbattan uzak kalmak ehl-i îmânın şe’ni olmalıdır.


http://www.yeniasya.com.tr/haber_detay2.asp?id=16911
 
Üst