Said Nursi 48 yama ile mahkemeye gitti

harp

Well-known member
Said Nursi 48 yama ile mahkemeye gitti
02 Kasım 2010 / 13:30
Bediüzzaman’ın talebesi İbrahim fakazlı’yı rahmetle anıyoruz. İşte Fakazlı’nın anlattıkları

Ömer Özcan’ın yazısı:
Risale-i Nur'da "Küçük İbrahim" diye anılan İbrahim Fakazlı ağabey, 1912 tarihinde İnebolu'da dünyaya gelmiştir. Bediüzzaman Said Nursi’yi ilk defa l940’da, Kastamonu'da, karakolun karşısındaki evinde ziyaret eder.
ibrahimfakazli_risalehaber2.jpg
Risale-i Nurları yazmaya, okumaya başlar ve bundan sonra hiçbir fırsatı kaçırmadan ziyaretlerine devam eder. Fakazlı ağabey 1943 Denizli, 1948 Afyon mahkemelerinde yargılanır ve Hz. Üstadla beraber aynı hapishanelerde yatar.
Bu sıralarda Üstada çok yakın olmuştur. Anlattığı hatıralar, o günleri ayrıntılarıyla beraber yansıttığı için fevkalade önemlidir…
Kendisini, 22 Temmuz 1998 tarihinde, İnebolu’da, kendi evinde ziyaret ettik. Kendi yaptırdığı camiye Cuma namazını kılmak için beraber gittik. Bu son ziyaretimiz biraz hüzünlü oldu. Çok hastaydı. O kuvvetli hafızası ve hitabesi epey zayıflamıştı. Fakazlı ağabey uzun bir hastalık döneminden sonra 2 Kasım 2003 tarihinde İnebolu’da vefat etmiştir. Fakazlı ağabeyin hatıralarından bir demeti Risale Haber okuyucuları ile paylaşıyorum.
ÜSTAD 48 YAMA İLE GİTTİ MAHKEMEYE
İbrahim Fakazlı anlatıyor:
Denizli’de bizi 6 ay mahkemeye çıkarmadılar. İddianame gelmedi… Gelince de, iddianame rüzgâr gibi şuradan girdi, buradan çıktı. Öyle okuyup ta, bizim suçumuz neymiş biz bilmiyoruz… Herkese bir tane verilmesi lazımken, sadece bir tane verdiler. 70-80 sayfalık iddianame 6 ay sonra geldi.
Üstad Hazretleri mahkemeye, cüppe değil yakalı pardösü ile... Cüppesini bir yere mi vermişti yoksa sattı mı? Hatırlayamadım.
Bayram Yüksel: “Hâfız Ali ağabeye vermiş.”
Üstad onu göndermişti, mahkemeye gidileceği için. Mahkemeden bir gün önce, “hocalar!.. hocalar!..” diye bağırıyordu meydancı. Ben de koridorda bir yere gidiyordum. Karanlık, görünmüyor, sesi çıkıyordu sadece. “Ne istiyorsun?” dedim. Baktım elinde bohça gibi bir şey var. “Bunu hoca gönderdi, ‘bunu yamasınlar’ dedi.” Hemen kaptım elinden. Baktım mis gibi kokuyor. Artık başıma koydum koşuyorum koğuşuma.
İYİ ELBİSELERİNİ GİYMEYE ÇALIŞIYORDU ÜSTAD!
Dedim, “Üstad Hazretleri cüppesini göndermiş, yamanacak.” Ben ona cüppe diyordum, ama cüppe değilmiş. Sonra orta yere çarşaf gibi bir şey serdik. Pardösüyü de üzerine serdik. Bakıyorum şimdi, herkes de bakıyor. Gördüm ki, çok yama var. Yırtık yerler de var. Yırtık yerleri yamamak için; pantolonlarımızdan, yeleklerimizden, ona uygun renkler bulduk. Omzundan filan dört yerinden yamadık. Sonradan merak ettim; kırk dört tane yama saydım. Dört de ben yaptım. Kırk sekiz yama olmuştu. Mahkemeye çıkmak için hazırlık yapıyor, iyi elbiselerini giymeye çalışıyordu Üstad. Kırk sekiz yama ile gitti mahkemeye. İşte üstadımızın dünya zenginliği böyle idi… (Ağabeyler Anlatıyor-2 sayfa 174 Ömer Özcan 3. Baskı)
www.RisaleHaber.com
ibrahimfakazli_risalehaber.jpg
İbrahim Fakazlı: 23.08.1998. 86 yaşında. İnebolu’daki evinde son ziyaretimiz sırasında...
 
Üst