"Bil, ey nefsim, şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi, bütün..."

Zuhr

Talebe
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

belki doğru değil ama, cümlenin ortasından başlayacağım :)

"İslâm nişanı " tabiri genel olarak, "İslâm dininin bir işareti" olarak yorumlanır ve belki ilk etapta "bu kelime, kelimeyi kullanan kişinin müslüman olduğuna bir işarettir" anlamını akla getirir

bununla birlikte;

tabirin "İslâm'ın nişanı" şeklinde kullanılmamasından; şu anlamıda ihtiva ettiğini düşünmek yanlış olmaz;

islâm : İtaat, inkıyad, bir şeye teslimiyet
nişan : Alâmet, işâret.


bu kelime-i mübareği kullanmak, bir teslimiyet işaretidir, bir itaat işaretidir, bir boyun eğiş, bir edeb, bir had bilme işaretidir

"benim gücüm ve kudretim buradan sonrasına yetmez ey Rabbim, buradan sonra senin adına, senin gücüne, senin kudretine dayanırım, senden yardım ister sana yönelirim" i bir çırpıda söylemektir.

"bismillah" --> "bi ism-i Allah" --> Allah'ın ismi ile.

biliriz ki, "Allah" kelime-i kudsisi, Cenab-ı Hakkın özel ismidir ve diğer tüm isimlerini içinde barındırır. bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün isimleri içinde barındırır.

kainat, bu isimlerinin tecellileri ile doludur, ve her bir iş bir veya belki bir çok ismin tecellisi ile vucuda gelir;
acıktığımızda bizi doyuran Rezzak,
aynadaki aksimizi biricik ve bize has yapan Ferd,
su içtiğimiz bardağın moleküllerini bir arada ayakta tutuan Kayyum,
kokusuyla bizi hülyalara sevk eden güle zerafeti veren Latif,
bir elmayı kurucuk dalına iliştiren Hakim,
gecenin sırlarını örten Settar,
gözyaşına tevbeyi yükleyen Tevvab,
güneşi her sabah emriyle doğuran Melik,
sineğe kanatlarını temizleten Kuddus,
yüreğimize imanı yerleştirip emin kılan Mümin,
gökleri gürleten Cebbar ...
ve aklımıza gelen gelmeyen nice faaliyet varsa, "var" olan varsa, hepsi bir isimle ilişkilidir.

"ALLAH" ism-i kudsisi anıldığında, bu "var"ları "var" eden isim, ismin sahibi tahattur edilir,

o fiile sahip olanın, fiili yapanın "ben" olmadığı tahattur edilir, ve gerçek "sahib"e itaat edilir, teslim olunur, islam olunur... inşallah .. tabi "BİL"diğimiz nisbette ..
 

Turab3

Well-known member
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

Bismillahirrahmanirrahim...Her bir canlı bu kelimenin kuvvetiyle Allah'ın kudretinden faydalanarak birçok fiilinde kolaylık görüyor.Bu kolaylığın sağlamasındaki en büyük hikmet Allah'ı tanımanın ve O'na sığınmanın tarafından rahmetiyle kuşanmasından dolayıdır.

Bütün mahlukatın Bismillahı..kendi hal lisanıyla da sergileniyor.Göğün gürlemesinde dahi tekbir zikrinin olması gibi..Ya da bir kuşun kanat çırparken O'nu hamd ederek süzülmesi...Ve ya insanın alıp-verdiği nefesin hayy.. kalp atışında gizlidir.Bazen alelen söylenen bazen de etrafımızda açıkça bir tuğra olarak olarak gördüğümüz anlayamadığımız ama kendi lisanlarındaki zikrinde olması gibi..

Tek bir yaprağın dahi ondan izinsiz yere düşmediği kainatta her eylemde bu kelimenin kudsiyeti vardır ve varlığı sayesinde de tüm rahmet kapıları açılarak yüklerinde kolaylık sağlanmıştır.
 

Zuhr

Talebe
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

bu kelimenin "mübarek"liği nereden geliyor?

mevcudatın bir "vird-i zebânı" olması, devamlı okunan zikir olması, "devamlı Allah'ı anıp, büyüklüğünü düşünmesi/düşündürmesi" nasıl oluyor?
 

Turab3

Well-known member
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

Esirgemek-Bağışlamak-Merhamet...Üç kuvvetli kalkandır.Anlamında dahi birbiri arasında bir İman bağlılığı var.Birbiri içinde binlerce anlamı kapsayıp,adeta birbirine iman edercesine, Allah'ın sonsuz Rahmet deryasını tek bir kelimede toplayıp yokluğa yani Allah'ın Kudretinde sınır olmamasını ifade eden bir kelime...

Mübareklik burdan olsa gerek..Hadiste dahi;Besmeleyle başlayın her işinize demesi de bu mübarekliğin kanıtıdır.Hatta Ashabtan kalabalık bir topluluk orta halli bir misafirhaneye davet edilirler.Sayının çokluğundan endişeli gibi görünen ev sahibi..Başta Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile birlikte sırayla Besmele ve dua ile başlayıp yemekten kalkarlar .Görürlerki yemekte azalma olmamasına karşın bereket artar.

Besmelenin olmadığı her işte şeytan ortak olur o fiili eyleme..bununla ilgili güzel bir hadis de şudur:

* Ümmeyye İbnu Mahşiyy radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm otururken bir adam besmele çekmeden yemek yiyordu. Yemeğini yemiş, geriye tek lokması kalmıştı. Onu ağzına kaldırırken: "Bismillahi evvelehu ve ahirehu" dedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm güldü ve: "Şeytan onunla birlikte yemeye devam etti. Ne zaman ki Allah'ın ismini zikretti, karnındakileri hep kustu!" buyurdu."
 

Ukbaa

Well-known member
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

bu kelimenin "mübarek"liği nereden geliyor?

İnsan ''Bismillahirrahmanirrahim'' dediğinde kendi aczini ve fakirliğini kabul ederek Cenab-ı Hakk'ın kuvvet ve kudretine dayanır. mesela ağır bir yükü kaldıracağımızda ya da çok hassasiyet gerektiren bi iş yapacağımızda diğer işlere nazaran besmele çekmek daha çok aklımıza gelir. besmele bizim için dayanak ve kuvvet noktası olur. Besmeleyle insan Rabbine dayanır ve O'ndan güç alır. Besmele hayata yerleştirildiğinde yemek yerken, evden çıkarken, bi işe başlarken vs.. o anda düşünür ki onu yaratan ve bütün işlerine gücü yeten, düzene sokan bir Rabbi var. Yaşamını her anı bu teyakkuzda olan bir insan dünyaya gönderiliş hikmetinin farkında olur ve gaflete dalmaz. Bütün ömür sermayesini ibadete dönüştürür.


mevcudatın bir "vird-i zebânı" olması, devamlı okunan zikir olması, "devamlı Allah'ı anıp, büyüklüğünü düşünmesi/düşündürmesi" nasıl oluyor?

Bütün herşey Ceanb-ı Hakk'ın namına hareket ettiği için ve kendi kuvvetleriyle hareket etmediklerini bildiklerinden besmele onlar için devamlı tekrar edilen bir zikirdir. Otların ipek gibi yumuşak olan kök ve damarlarının, sert olan taş ve toprağı delip geçmesi ne tesadüfidir ne de hikmetsizdir. Allah kendisine dayanıldığında olmayacak gibi görünen işleri nasıl hikmetiyle yaptırdığını insanlara ders olarak gösteriyor. Şuuru olmayan bir ot bile bunu akıl edebilirken aklı, kalbi, şuuru olan insan bunu nasıl idrak edemez.
 

Zuhr

Talebe
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

nefs muhatab alınarak başlanan cümleler, genelde nefsin belini kırmak için, nefse ders vermek için, haddini bildirmek için kurulan cümleler olur. burada "bil ey nefsim" denmesinin hikmetleri ne olabilir ? nefse anlatılmak istenen ne olabilir? bu kelime-i mubareğin islam nişanı olmasının ve herşeyin lisan-ı hali ile bu kelimeyi sürekli zikrettiğinin nefse haber verilmesiyle, nefse ne anlatılmak isteniyor?
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

nefs muhatab alınarak başlanan cümleler, genelde nefsin belini kırmak için, nefse ders vermek için, haddini bildirmek için kurulan cümleler olur. burada "bil ey nefsim" denmesinin hikmetleri ne olabilir ? nefse anlatılmak istenen ne olabilir? bu kelime-i mubareğin islam nişanı olmasının ve herşeyin lisan-ı hali ile bu kelimeyi sürekli zikrettiğinin nefse haber verilmesiyle, nefse ne anlatılmak isteniyor?
burda nefse bildirmekteki gaye şu olabilir
ey nefis şu sana verilen ikramlar lütüflar bu ALLAH cc bilen zikreden varlıkların senin zikrinle samimiyetinle sana ram olmasındandır
yoksa bir tesadüf değildir.

Bil, ey nefsim, şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisan-ı hâl ile vird-i zebânıdır."

Allah sizlerden razı olsun çok güzel açıklamışınız bende acizane birkaç bişey yazyım


burda iman eden inan müslümanlara olduğu gibi iman etmeyenlerde hitab var . islamın nişanesidir belirtisidir. hudeybiye antlaşmasını hatırlayalım efendimiz besmele ile başlamak istedi müşrikler kabul etmedi dediler bu islamın nişanesidir oysa bu anlaşma bizimle oluyor biz musluman değiliz dediler .
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

"Başta demiştik: Bütün mevcudat lisan-ı hâl ile “Bismillâh” der. Öyle mi?"

Birinci Söz

Bu sözün ardından bir kaç misal veriliyor lisan-ı hal ile mevcudatın Bismillah deyişine.

Birincisi: bir tek adamın bir şehir ahalisini cebren (zorlamayla) bazı işlerde çalıştırması onun o şehir ahalisinin gücünün çok üzerinde bir güce isnad ettiğini ve bu misal gibi tohumlarında kendilerinden çok büyük ağaç ve meyvelerini kendi üzerlerine bina edişinin kendi güçsüzlükleriyle olamıyacağına ve o ağaç ve meyvelerinden çok daha kudretli bir dayanak noktası olduğuna işaret ediyor. Bu da her bir ağacın Bismillah demesi manasına gelir ki başka hiç bir kudret ve ilim o ağacı meydana getirmeye güç yetiremez.

İkincisi: Her bir bostan Bismillah demesi; Bir bostanda yetişen sebzeler ve meyveler insanı tanımaz ve bilmez. Oysa hepsi şuurlu gibi tam bizim ihtiyacımız olan mevsimde ortaya çıkar. Kışın insanın canı karpuz istemez ama yazın ister karpuzda zaten ışın değil yazın çıkar. Karpuzda böyle bir zeka olmadığına göre insandaki o hissi bilenle karpuzu o mevsimde yaratan aynı kudrettir, aynı ilimdir. Ve o bostandaki bütün yetişen her şey böyledir. Her birinin yetişme zamanı insanın ihtiyaçlarına uygundur. Herbiri tat olarak, görsel olarak ve şekilsel olarak dilimize, gözümüze ve sair hislerimize hitap etmektedir. Bu da dünya bostanında ihtiyaçlarımıza karşılık gelen herşeyin Bismillah dediğini gösterir ki onları bu şekilde uygun ortam ve zamanlarda vücuda getirmeye Allahtan başkası muktedir değildir.

Üçüncüsü: İnek, deve koyun ve keçi gibi mübarek hayvanların Bismillah demesi: Evet bu hayvanlar mübarektir. Çünkü bunların her birinin etinden, sütünden, yününden, derisinden ve hatta dışkılarından bile faydalanılacak kadar bereketlidirler. Bu yüzden mübarek denilmesi çok yerinde bir ifadedir. Ve bu hayvanlarda da insanların ihtiyacını bilecek şuur ve kapasite yoktur. Kendileri ot yer süt verir. Bizim süt ihtiyacımızdan bihaber bi şekilde. Ve o süt ayette de denildiği gibi kan ve pislik arasından en saf bir besin olaark vücuda gelir. Bu mucizeyi de biz inekten bekleyemeyiz. Öyleyse ineğin o şekilde süt vermesi ve o sütün insanların en muhtaç oldukları bir besin kaynağı olması bunu Allahın adıyla yapıyor olması demektir.

Dördüncüsü: Ağaç köklerinin, bitki ve otların ipek gibi yumuşak olmasıyla birlikte kayaların ve sert taşların içinde bile bitebilmesi ve o kayayı delmesini otun kudretinden bilemeyiz çünkü o otu kayadan taştan daha güçsüz olan biz elimizle koparabiliyoruz veya o ağaç köküne elimizle bile zarar verebiliyoruz. Demek otta, bitkilerde ve ağaçların köklerinde o güç ve kuvvet yoktur. O gücü ve kuvveti veren Allahtır. Bu da gösterir ki; "her bir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları Bismillah der; sert olan taş ve toprağı deler, geçer."

Bunun gibi gözümüz önündeki her mevcudata tefekkür ederek baksak herbirinin kendinde olmayan güç, ilim, irade gerektiren hallere imza attığını görürüz.

 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

bu kelimenin "mübarek"liği nereden geliyor?

“Besmele ile başlanmayan her önemli iş sonuçsuz kalır” (İbn Mâce, hadis no: 1894 ;Feyzu’l-Kadir, V, 13).

Sonucu olmayan işte berekette yok demektir. Dünya hikmet yeridir. O bereketin bize ne şekilde geldiğini algılayamayabiliriz çoğu zaman. Bu bereketin olmadığı anlamına gelmez tabikide. Mübarek kelimesi bereketli, uğurlu, hayırlı anlamındadır. Bismillahın sevabı bile berekettir bu anlamda. Ve bütün mevcudatın kendi haddinden fazla ağır yüklerin altına girip muvaffak olmaları da hem onların bu kelimeyi vird-i zebanı (devamlı okudukları zikir) olduğunu, hem de Bismillahın ne kadar mübarek olduğunu gösterir.
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

nefs muhatab alınarak başlanan cümleler, genelde nefsin belini kırmak için, nefse ders vermek için, haddini bildirmek için kurulan cümleler olur. burada "bil ey nefsim" denmesinin hikmetleri ne olabilir ? nefse anlatılmak istenen ne olabilir? bu kelime-i mubareğin islam nişanı olmasının ve herşeyin lisan-ı hali ile bu kelimeyi sürekli zikrettiğinin nefse haber verilmesiyle, nefse ne anlatılmak isteniyor?


Burada anlatılmak istenen şu olabilir. Ey nefsim şu gördüğün bütün mevcudat bile ağaç, toprak, taş, hayvanlar, bitkiler vs. şuursuzluklarıyla beraber bu kelimeyi virdi zeban etmişken, sen ki şuurlu bir varlıksın, insansın, odun değilsin, taş değilsin, hayvan değilsin öyleyse senin bu inadın nedir gibi nefse ders veriliyor olabilir. Yani insanın diğer canlılardan çok daha üstün özelliklere sahip olduğuna işaret edip bunun yanında nankörlüğünü dile getirmek olarak anlıyorum ben bu sözü. En doğrusunu Allah bilir.
 

TUANNA1

Yeni Üye
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

Nefse hakim olunmaz ama nefsi terbiye edebilirsiniz. Vecizesi üstada mı ait?
 

Huseyni

Müdavim

Zuhr

Talebe
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

bu kelimenin "mübarek"liği nereden geliyor?

bir mana itibariyle "bismillah" nimetin arkasında inamı görmektir, o nimetin asıl sahibini "fark etmek" ve kendini O na rabt etmektir,

insanın vazife-i âlisi Cenab-ı Hakkı bilmek, tanımak, O na ibadet etmektir ki; "bismillah" ı hakkıyla hissedip söyleyebilmekle bu vazife o anda yerine getirilmiş olur

sonsuz hazine sahibinin ismini anıp O ndan istemekle, zaten bereket sahibinin adını anmakla berekete rabt olan insan, bir vazifesinin ifası ile de yine berekete kavuşur biiznillah

ve yine bir anlamda Cenab-ı Hakkın ismini ihtiva etmesi, ve tefekküri pencereler açması ile bu kelime-i kudsiye bereket kazanmış oluyor
 

Zuhr

Talebe
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..


mevcudatın bir "vird-i zebânı" olması, devamlı okunan zikir olması, "devamlı Allah'ı anıp, büyüklüğünü düşünmesi/düşündürmesi" nasıl oluyor?

hiç bir iş yoktur ki Cenab-ı Hakkın izni, bilgisi, iradesi dahilinde olmasın, Cenab-ı Hakkın esma-i kudsiyesinden cilveler taşımasın, Cenab-ı Hakkın bir ismini, bir sıfatını yansıtmasın.
hiç bir mevcut yoktur ki Hallak-ı Azim in izni, bilgisi, iradesi haricinde vucut bulabilsin, varlık gösterebilsin


Bir ve Tek olan Allah cc. hiç bir anda, hiç bir durumda, hiç bir işinde şerik kabul etmez, ve şeriki yoktur.

madem bir ortağı yok, madem herşeyde hüküm süren tek bir zat-ı Zülcemali ve-ikram var, o vakit her şey O'un akla getirir.

nasıl ki bir insan, bir ilçede yapılmış düzgün yolları, güzel okulları, parkları ve sair halka hizmet amaçlı yapılmış intizamlı işleri görse, ilçe belediyesini düşünür, o işleri yapanın belediye olduğunu bilir ve o işleri gördüğünde ortada bir belediye olduğuna hükmeder;

öylede, madem mevcudat var, o zaman bu mevcudatı "var" eden bir "var edici var "
madem bu insanlar bu ağaçlar bu hayvanlar rızık buluyor, o zaman bu rızkı veren bir rızık verici var,
madem bu çiçeğin bir rengi var, o zaman bu çiçeğe bunca renk içinden ona has rengini seçip vermiş olan irade sahibi bir renk ve şekil verici var

gibi mulahazalarla, insan mevcudatın "hal dili" ile anlattıklarını anlayabilir, okuyabilir.

ve madem Cenab-ı Hakkın şeriki yoktur, tüm bu işleri yapan zat dahi tek olmalı, kirpiğimizin üzerindeki toz zerresini halk eden, ellerimize yazma istidadını verip yazdıran, güneşe ışığını veren, o ışık ile karanlığı aydınlatan, o ışığın aydınlattacağı karanlığı var eden .... hep "tek" bir zat olmalı ki o da Cemnab-ı Hakdır. ve bu işeler var olmaları ile her birisi Cenab-ı Hakkın bir veya bir kaç isminin yansımalarını üzerinde barındırmakla, Cenab-ı Hakkı zikretmiş olurlar, o isimden güç alarak vucut bulurlar, o isim ile var olup kendilerine biçilen görevleri yerine getirirler.

her şeyin en doğrusunu bilen Cenab-ı Hakdır..
 

Zuhr

Talebe
Cevap: Vecize Analizi - 2 - "Şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi,..

nefs muhatab alınarak başlanan cümleler, genelde nefsin belini kırmak için, nefse ders vermek için, haddini bildirmek için kurulan cümleler olur. burada "bil ey nefsim" denmesinin hikmetleri ne olabilir ? nefse anlatılmak istenen ne olabilir? bu kelime-i mubareğin islam nişanı olmasının ve herşeyin lisan-ı hali ile bu kelimeyi sürekli zikrettiğinin nefse haber verilmesiyle, nefse ne anlatılmak isteniyor?


muhakkak çok hikmetleri vardır, bir hikmeti de şu olsa gerktir ki;

nefs; ayna olmadığını bilen bir ayna gibidir,


üzerinde yansıyanları kendisi zanneder ve kendisinden bilir; güç, kuvvet, ilim, sevigi, merhamet, irade ...ve kendisinin zannettiği bu cihazatı kendi isteği doğrultusunda kullanmak ister, kullanmaya çalışır ve eğer gerçek kaynaktan bi haber kalırsa, dünyayı zindana çevirir.

onu bu halden kurtarmak, bunların kaynağının neresi olduğunu nefse hatırlatmakla olur ve bunun da bir yolu, her hereketin başında, o hareket sahibini anmaktır.

kendisi gibi çevresinde "onun" olduğunu zannettiği herşeyin de bir sahibi olduğunu, o "sahib"e nasıl rabt olunacağını, asıl kaynağın neresi olduğunu ve çeversindekilerin bunu ona nasıl haber verdiğini belirtmek ve sair hikmetler için, bu ifadede nefs muhatab alınmış ve bu hakikatler ona haber verilmiştir..

 
Üst