Hocaefendi Fethullah Gülen Eserlerinde Bedizüzzaman...

duygu_bulut

Well-known member
***Çok büyük bir mimar, çok büyük bir beyin yapıcı. ABD- S:27

***Üstadda yüksek bir istidat var. ABD s:41

***Üstad’ın çok büyük bir müktesebatının olduğu görülüyor. İlham sahibi olmak müktesebatı olmamayı gerektirmez. ABD-s:86

***Rüyalar bütünüyle objektif sayılmayabilir. Ancak rüya gören şahsa göre onun ifade ettiği mananın değişmesi herkesçe kabul edilen bir husustur. Bediüzzaman gibi İslam âleminin mukadderatıyla yakından alakalı ve adeta onunla bütünleşmiş bir insanın gördüğü rüya, bir başkası tarafından da aynen görülse elbette aynı manayı ifade etmeyecektir. VMB- s:132

***Resul-ü Ekrem'e (sav) kendisiyle bağlı bulunduğum Zatın arkasına düştüm. Yani, Resul-ü Ekrem'in (sav) ümmetine getirdiği nuru, feyzi, esrarı bana intikal ettiren, doğruyu gösteren, Kuran'ın ayetlerini gökteki yıldızlar gibi tanıtan, içimde izân hasıl olmasına yardımcı olan, Resul-ü Ekrem'i (sav) göklerde kanat çırpıp uçan bir tavus gibi bana gösteren ve bir hurma ağacı gibi en tatlı, en leziz meyvelerini kalbimin dudaklarıyla vicdanıma duyuran, evet bütün bunları bana iş'ar ve işaret eden. AGT:2-s: 184–185

***Bu asrın afakında büyük feyizler, büyük nur ve sırlarla tulu eden zat” AGT:2-s:185

***Elimizde bahardan bir demet gül, gözümüz güle şebnem yetiştirmekte ve “Asrın garipleri” olarak, kışta gelmişin kapısında büyük beşareti mırıldanıyoruz: Sümbüllerin kemer kuşandığını, tohumların başak saldığını, gülün gamze çaktığını, bülbülün nağme attığını ve bir nevbahar olduğunu. Attığın dipdiri tohumların, kısmen soldurduğumuz çiçekleriyle huzuruna geldikse bizi kınama! “Sultana sultanlık, nitekim gedâya gedâlık yaraşır.” Biz kötü devrin rüzgâr vurmuş garipleri, ruh ve gönül hayatına eremedik ve durulamadık. Çağ ve Nesil-s:47


***Bediüzzaman’ın hayatında Bitlis, Van ve Isparta’nın ayrı bir önemi vardır. Biri, doğum yeri, biri medresesinin bulunduğu yer, diğeri de makberinin bulunduğu yer. FF:1/206


***Bediüzzaman’ın İlâhiyat ağırlıklı, fakat müsbet ilimlerin de okutulduğu bir üniversite düşüncesi, o dönem için çok orijinal bir tesbittir. FF:1/206

***Akılların Batı düşüncesine kapıldığı ve hızla Sünnet’in inkârına gidildiği bir devrede Bediüzzaman’ın mucizeleri ele alması ve inkârı kabil olmayacak bir seviyede izah ve isbat etmesi, -her işinde olduğu gibi- tektir, orijinaldir, şükran ve minnete lâyıktır.. FF:1/207

***Şef döneminin baskısı, Bediüzzaman Hazretleri gibi, daima ayakları üzerinde durabilen birini yetiştirmiştir. Biz bugünkü hâlimizle o dönemde yaşasaydık, inanın hizmet edemezdik. FF:1/210

***Efendimizin tavsiye etmiş olduğu zühd ve takvayı esas alan tarikatlara Bediüzzaman gibi engin ve ledûnnî birisinin karşı olması asla düşünülemez. FF:1/212


***Kaderini bütünüyle insanlığın kaderine bağlamış ve kendini bu istikamette programlamış bir yüce ruh, bir yüce kamet. FF:2/140


***Bediüzzaman Hazretleri’nin, Eski Said döneminde yazdığı eserleri edebî açıdan çok çok seviyelidir. Ancak, daha sonraları imân davasının ehemmiyetine binaen ihlası, rûhu, ma’nâyı öne almış ve böyle edebî eserler vermekten ictinab ederek ve daha ziyade ma’nâya ehemmiyet vermiştir. FF:2/192

***Kötülükler karşısında Hz. Bediüzzaman gibi davranmak hem akıllıca hem de teslimiyet ve tefviz buudlu bir yoldur. O, kötülüklere ma’ruz kaldığı demlerde: “Demek benim bilemediğim bir günahım var ki, Cenab-ı Hak ehl-i dünyanın eliyle beni tazip ve terbiye ediyor”, şeklinde düşünür ve sonra da “Ey adil kader...” diyerek teslimiyet soluklar. FF:2/ S:195

***Bedîüzzaman, üzerinde titizlikle durulup düşünülmesi, araştırılıp insanlığa tanıtılması gerekli olan bir simadır. O, İslâm âleminin, inanç, moral ve vicdânî enginliğini hem de en katıksız ve müessir şekilde ortaya koyan çağın bir numaralı insanıdır. FF:2/ S:200

***Ona, onun düşüncelerine, hissî mülâhazalarla yaklaşmak, onu ve eserini anmak sayılmaz. Duygusallık, onun her zaman uğrunda yiğitçe tavır ortaya koyduğu ve gürül gürül anlattığı meselelerin ciddiyetiyle te’lif edilemez. FF:2/S:200

***O, bütün ömrünü, Kitab ve Sünnet’in gölgesinde, tecrübe ve mantığın kanatları altında, derin bir aşk ve heyecanla beraber, hep bir muhakeme insanı olarak sürdürmüştür. FF:2/ S:200

***O engin bir his insanı olmanın yanında, misyonuyla alâkalı meselelerde, hep Kitap-Sünnet yörüngeli; muhakeme ve mantık televvünlü yaşamıştı. FF:2/S:201

***Bazı kimseler görmemezlikten gelseler de gerçek şu ki; Bedîüzzaman çağdaşlarınca, kendi kuşağının en ciddî düşünürü ve yazarı kabul edilmiş; kitlelere hem bir sözcü hem de önder olabilmiş; ama katiyen kendini beğenmemiş, gösterişe girmemiş ve hep alâyişten uzak kalmaya çalışmıştır. FF:2/ s:201

***O, yirminci asırda İslâm dünyasında, şimdilerde dünyanın dört bir yanında, her zaman listenin başında birkaç yazardan biri olarak tanınmış, her kesimce sevilerek okunmuş ve zamanın eskitemediği simalardan biri olarak tarihe mal olmuştur. FF:2/S:201

***Bedîüzzaman’ın hemen bütün eserleri, içinde doğmuş olduğu çağ zaviyesinden, yorumlanmaya açık bazı mes’eleleri yorumlama açısından o uğurda harcanmış ciddî bir gayretin sonucudur. Onun eserlerinde önce Anadolu, sonra da bütün İslâm dünyasının hem âh u efgânı, hem de ümit ve şevk u târâbını duyup dinlemek mümkündür. FF:2/ s:201

***Onun, hepimizden ve herkesten evvel görüp sezdiği ve ele alıp çözmeye çalıştığı en büyük problem, küfür ve ilhad kaynaklı anarşi problemiydi. O, bütün hayatı boyunca, insanımıza, çağın bu hastalığının mutlaka aşılması lazım geldiğini salıkladı. Ve bu hususta insanüstü bir gayret sarf etti. FF:2/ S:201

***Evet, Bedîüzzaman milletin fikrî seviyesizliklerle sürüm sürüm yaşadığı ve içtimâî dertlerin birer buhran hâlini aldığı, ülkenin hemen her yanında ürperten yüzlerce hâdise ile yüz yüze gelindiği, her tarafta İslâmî ve millî değerlerin enkaz enkaz üstüne yıkılıp gittiği ifritten bir dönemin, düşünen, çareler arayan, teşhis ve tespitlerde bulunan sonra da bu rahatsızlıklara reçeteler sunan bir hekimi olmuştu. FF:2/s:203

***Üstad Bedîüzzaman Hazretleri herkesin ilim ilim deyip içinde boğulduğu şeylerde Allah’ın varlık ve birliğine deliller bulup çıkarmakta. FF:2/309

***Üstad Hazretlerinin, “sırran tenevveret” sözüyle resmettiği dönemin bir manada bitişi, bana göre kısmen yurt, pansiyon, okul, kurs... Faaliyetlerinin başlangıcıyla hissedilmeye başlamıştır. Bunun için illa da bir tarih vermek gerekecekse, 1978 başlangıç olarak kabul edilebilir. FF:3-s:106


***Hz. Bediüzzaman’ın hareket felsefesinde, bütün bir topluma yeniden hayat üfleme stratejisi yatmaktaydı. Bu ise, siyasî dengeleri ellerinde bulunduran insanları oldukça rahatsız etmiştir. Ancak “korkunun ecele faydası yoktur” fehvasınca onun atmış olduğu tohumlar yeşerdi, semalara ser çekti, olgunlaştı, meyve verdi ve şimdi onun talebeleri, Allah rızası istikametinde ve millet yolunda harıl harıl hizmet veriyorlar. FF:3-s:215

***Daha önceki yıllarda Üstad’ın pozitif neticeleri değerlendirmesini esas alarak ona pozitivist diyenler çıkmıştı. Geçenlerde de ona bir kısım eski telâkki ve anlayışlara karşı çıktığı düşüncesinden hareket ederek post-modernist dediler. Bence bu türlü yanlış değerlendirmelerin temelinde, öncelikle o eserlere ait terminolojiyi tam kavrayamama yatmaktadır. İkinci olarak da post-modernizm adına oluşturulmuş bulunan şablondur. Onlar, bu şablona belki de bir tek görüşü itibariyle uyan herkesi oturtmakta ve Bediüzzaman’a post-modernist sıfatını takmaktadırlar. Hâlbuki eğer post-modernizm, oturmuş bazı şeylere karşı bir başkaldırı ise Üstad bundan fersah fersah uzaktır. Evet, Üstad, pozitivist olmadığı gibi post-modernist de değildir. FF:3-s:219

***Çağın devasa tanığı. SN–1- s:173

***Kan gölü içinde asrın çilekeşi, kendisini bir câni gibi sürgünlere gönderenlere, hapishane hapishane dolaştıranlara beddua etmek şöyle dursun hep imanlarını kurtarmaları için hayır duada bulunur.. bulunur ve hilmin ne derece yüksek bir pâye olduğunu onlara gösterir. Keşke, sonradan gelenler de hilmindeki bu büyüyü anlayabilselerdi. SN–1-s: 402

KISALTMALAR
1-ABD: Amerika’da Bir Ay- İsmail Ünal- Işık yayınları

2-VMB: Varlığın Metafizik Boyutu

3-AGT: Asrın Getirdiği Tereddütler

4-FF: Fasıldan Fasıla

5-SN: Sonsuz Nur
 
Üst