30.söz aciklamali

heysem

Well-known member
30.Söz (Açıklamalı)

Gün geçtikçe, teknoloji geliştikçe atom hakkındaki malumâtımız daha da artıyor; eskiden parçalanamaz denen atomun şimdi çekirdeğinin parçalandığını görüyoruz, elektronlar gibi çekirdekteki protonların da hareket ettiğini öğreniyoruz.

Bediüzzaman Hazretleri Otuzuncu Sözün İkinci Maksadı’nda içindeki sırları zamanla gün yüzüne çıkaran bu atom ve zerrelerin hareketlerinden, kaderle olan ilişkilerinden ve cisimleri nasıl bir kışla veya misafirhane gibi kullandıklarından bahsediyor.

Tahavvülât-ı zerrâtın tılsımını keşfeden Üstad, bu zerreleri, partikülleri, atomları Cenâb-ı Hakk’ın emri altındaki bir büyük bir ordu olarak tanımlıyor ve ahirette de nasıl bir rol alacaklarından bahsediyor.
Üstad zerrelerin hareketlerini ve bunlardaki değişikleri Cenâb-ı Hakk’ın kudret kalemi olarak görüyor ve haşiyede kader kitabları hakkında izâhat yapıyor:

Bir kere daha hatırlatalım ki bu mevzuu 10. Söz, 26. Söz ve 10. Mektup’ta yer almaktadır. Kader Risalesi’nde de geçtiği üzere Kur’an-ı Kerim, “Velhasıl her bir şeyi, apaçık bir kitap’ta sayıp döken Biz’iz” (Yasin 36/12) âyetiyle İmam-ı Mübin’i zikrederken, “Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır” (Enam 6/59) âyetiyle de Kitâb-ı Mübin’e işaret etmektedir. İlim ve emr-i ilâhînin ünvanı olan bir defter vardır ki buna “İmam-i Mübîn” denir ve kader-i ilâhinin de defteri olan bu Levh-i Mahfuz, gayba ve şimdiki zamandan ziyade geçmişe ve geleceğe bakar.

Kudret ve irade-i ilâhiyenin bir ünvanı olan başka bir defter vardır ki buna da “Kitab-ı Mübîn” denir ve aynı zamanda bir kudret defteri olan bu defter âlem-i şehadete ve şimdiki zamana, yani hâle bakar. Kâinattaki herbir varlık da, zerrelerin hareketiyle Levh-i Mahv ve İsbat denilen misalî sayfalarda birer vücud giyiyor. “Demek, harekât-ı zerrat, o kitabetten, o istinsahtan, mevcudat âlem-i gaybdan âlem-i şehadete ve ilimden kudrete geçmelerinde olan bir ihtizazdır, bir harekâttır.” Bu Levh-i Mahv ve İsbat bir yaz-boz tahtası gibidir.

Meselâ başta sadaka olmak üzere bazı hayırlı işlerin insanın ömrünü uzatacağı ve belaları başından defedeceği hadislerde ifade ediliyor. İşte bu anlık değişmeler ve yeri geldiğinde Allahu Teâlâ’nın atâsının gelip, kazayı delmesi, kazanın da kaderi değiştirmesi işte bu levhada gerçekleşir. Fakat Levh-i Mahfuz’da sonradan herhangi bir değişiklik olmaz. Bir de Kur’an-ı Kerim de Rad 13/39 ve Zuhruf 43/4 sûrelerinde “Ümmü’l-Kitab” tabiri geçmektedir ki İslam âlimlerinin çoğu bunun Levh-i Mahfuz olduğunu söylemişlerdir.

Kâinattaki zerreler başıboş dolaşmayıp yaptıklarından haberdardırlar. Üstad’ın dediği gibi biri enfüsî, diğeri âfâkî iki hareket-i cezbekârânede zikir ve tesbih-i ilâhî ile Mevlevî gibi zikreder ve deverana kalkarlar ve kendilerinin arş-ı kemâlâtına ulaşmak için dönüp dururlar.

Canlıların temelini oluşturan bu zerrelere, daha tavuk yumurtada iken, koca çınar tohumda iken, insan anne karnında küçük bir su iken kaderleri yazılır. Yazılan bu ilâhi emirlerle mahiyetleri değişen bu zerreler, içindeki bulundukları bedenlere hükümderler. Evet, ağaçlar içindeki tohumlar ve tohumlar içindeki zerreler, o ağaçlar için bir can, bir ruh hükmündedir. Allahu Teâlâ, güz mevsiminde ölen ağaçların bu zerrelerini bahar mevsiminde yeni ağaçların inşasında kullanır. Âdil olan ve hiçbir zaman israfta bulunmayan Rabbimiz dünyada böyle hizmet gören, çeşitli vazifelerde bulunan zerreleri ahiretin inşâsında da kullanacaktır. İnsan da hadiste beyan buyurulduğu gibi haşir esnasında işte böyle ufak bir zerreden tekrar diriltilecek .

Subhâneke lâ ılmelene illema allemtene inneke entel alîmul hakîm ve ahiru de'vehüm enilhamdülillahi rabbil âlemin, el fatiha
 
Üst