Aciklamali 20.Mektub dersleri - Besinci Kelime

Zuhr

Talebe
Bismillâhirrahmânirrahîm,
elhamdülillâhi rabbil âlemîn velâkıbetülil müttekîn vessalêtü vessalêmü alê seyyidine Muhammedivve alê êlihi vesahbihi ecmain, alê rasulüne salevât


BEŞİNCİ KELİME
لَهُ الْحَمْدُ Yani, hamd ve senâ, medih ve minnet
Ona mahsustur,
Ona lâyıktır.
Demek nimetler Onundur ve Onun hazinesinden çıkar.

Hazine ise daimîdir.

İşte şu kelime şöyle müjde verip diyor ki:


birisi bize kendisinden olan bir şeyi verdiğinde,
bir şey aldığımızda, karşılığında teşekkür ederiz
teşekkürün sunulduğu kişidir mal sahibi olan

madem bütün hamdler
övgüler
senalar
Cenab-ı Hakka sunulur
ona layıktır;

demek her ne nimet varsa
hepsi onundur, onadan gelmiştir
ve bizde karşılığında O na hamd etmişizdir
ve kainat dahi hamd etmektedir


nimetler Onundur ve Onun hazinesinden çıkar.
Hazine ise daimîdir.

İşte şu kelime şöyle müjde verip diyor ki:

Ey insan!

Nimetin zevâlinden elem çekme.
Çünkü rahmet hazinesi tükenmez.
Ve lezzetin zevâlini düşünüp o elemden feryad etme.
Çünkü o nimet meyvesi, bir rahmet-i bînihayenin semeresidir.
Ağacı bâki ise, meyve gitse de yerine gelen var.


"nimet"
her türlü iyilik, her türlü ihsan;
yemeğinden suyuna
aklından ilmine
havasından toprağına
vucudundan hücresine
var edilmiş olmaktan İslamiyetle şereflendirilmiş olmaya
Kur'an-ı Kerim gibi muazzam bir kitabın bize bahşedilmesinden
Efendimiz a.s.v ın o en sevgilinin bize peygamber olarak gönderilmesine
herşey nimet

var edilmiş her şey hayırdır,
muhakkak bir fayda gönzetilerek vucuda gelmiştir
var edilmiştir
madem faydası var, o zaman var edilmiş her şey bir nimettir

bu nimetlerin kaynağı, Cenab-ı Hakkın bitmez tükenmez hazineleridir
madem kaynağın sonu yok,
o zaman nimetlerinde sonu yok
o zaman insan elindekini yitirmekten feryad etmemeli
lezzetlerin biteceğini düşünüp
elem çekmemeli

çünkü bu hazinelerin sahibi sonsuz rahmet sahibidir
hazineleri sonsuz olduğu gibi merhametide sonsuzdur
o zaman bizim eksilmesinden üzüntü duyduğumuz her ne ise, masumane üzüntümüzle rahmeti celb edebilirsek
bize yenisini verecektir


Çünkü o nimet meyvesi, bir rahmet-i bînihayenin semeresidir.
Ağacı bâki ise, meyve gitse de yerine gelen var.

Nimetin lezzeti içinde,
o lezzetten yüz derece daha ziyade lezzetli bir iltifat-ı rahmeti

hamd ile düşünüp,

lezzeti, birden yüz derece yapabilirsin.

Nasıl ki, bir padişah-ı zîşânın sana hediye ettiği bir elma lezzeti içinde,
yüz, belki bin elmanın lezzetinin fevkinde, bir iltifat-ı şahane lezzetini
sana ihsas ve ihsan eder.

Öyle de, لَهُ الْحَمْدُ kelimesiyle,

yani hamd ve şükürle,

yani nimetten in’âmı hissetmekle,

yani Mün’imi tanımakla ve in’âmı düşünmekle,

yani Onun rahmetinin iltifatını ve şefkatinin teveccühünü ve in’âmının devamını düşünmekle,

nimetten bin derece daha leziz, mânevî bir lezzet kapısını sana açar.



evet,
nasıl ki büyük bir zat bize gelip bir hediye verse
bizim o hediyeyi almaktan duyduğumuz sevincin içinde
hediye her ne ise onun sevincinden ziyade;
hediyenin bize verilmesinin sevincini yaşarız
bizi adam yerine koymuş, bize değer vermiş, bizim var olduğumuzu bilmiş
ve bize bir hediye vermiş

bu düşünce,
hediyenin kendisinden daha büyük lezzet verir insana

Cenab-ı Hakk’ın var ettiği ve bize verdiği şeyleri saymaya kalksak,
ve her birisini azönceki gibi düşünerek değerlendirebilsek,
yani koca kainatın yaratıcısı, sonsuz haşmet ve kudret sahibi celal ve cemal sahibi
bizi var ediyor, fark ediyor, halimizi dinliyor, derdimizi çözüyor,
ve,
biz kim
o kim
kıyası yapınca nasıl bir lütuf olduğu aşikarane ortaya çıkıyor

hamd ile düşündüğümüzde
verilen nimetin kendi lezzetinden ziyade muazzam bir lezzet alıyoruz inşallah
Rabbim fark edenlerden eylesin
hakkıyla hamd edebilenlerden eylesin inşallah
âmin

Subhâneke lâ ılmelene illema allemtene inneke entel alîmul hakîm ve ahiru de'vehüm enilhamdülillahi rabbil âlemin, el fatiha

 
Üst