Asr-ı Saadet Anıları–26

Merih

Well-known member
3839.jpg


“KAHRAMAN-I ÂLİŞAN”


Üstad Bediüzzaman, Abdullah bin Zübeyir için bu tabiri kullanır Mucizat-ı Ahmediyye risalesinde. Gerçekten de İslam tarihini ve sahabe hayatını anlatan kitaplar bu zatın enteresan kahramanlıkları ile doludur. Bunlardan bir tanesine yer vermek istedik, o asil ruha sevgimize bir şahit olsun diye..

Hz. Osman dönemidir. Cezayir’de Rum güçleri ile İslam orduları arasında kıyasıya bir savaş sürmektedir. Bizans’ın Cezayir’deki en yüksek dereceli komutanı olan Cercir askerlerine moral motivasyonu olsun diye şu ilanı yaptırmıştır; “Kim Abdullah bir Ebi Serh’i(İslam kumandanı) öldürürse kızımı ona vereceğim, ayriyeten de 100 bin dinar mükâfat.”

Bu durum bazı Müslümanların endişelenmesine ve komutan Abdullah bin Ebi Serh’in de gizlenmesine sebep olmuştu. O sıralar Medine’den takviye olarak İslam kuvvetlerine gelen Abdullah bin Zübeyir durumu anlayanca şöyle dedi; “Bu endişe edilecek bir şey değil. Bizim taraftan da “Kim Cercir’i öldürürse ona onun kızını vereceğiz. Ayrıca 100 bin dinar mükâfat verip, bir de onu bu şehre vali tayin edeceğiz, diye ilan edilsin.”

Bu ilan İslam askerleri arasında duyulunca herkese daha bir şevk ve azim geldi. Tabii gizlenme sırası da baş kaygusu ile Bizans’ın mağruru generaline düştü.

Savaş epey uzun sürmüştü. Can alıp can verildiği bu dehşetli hengâmede Abdullah bin Zübeyir bir ara gördü ki, Cercir muhafız birliği arasında oturuyor, iki kadın da tavus tüyünden ona gölgelik yapmışlar, gölgelendiriyorlardı.

Abdullah hazretleri onların dalgın bir anını yakaladı ve ani bir hareketle askerlerin arasından sıçrayıp tek başına Cercir’e doğru koşmaya başladı. Onun tek başına geldiği gören komuta heyeti, bu cesaretin azametini idrak edemeyip, onun bir sulh teklifi getirdiğini sandılar. Zaman sanki dondu ve herkesin şakın bakışları arasında koca yiğit Abdullah bin Zübeyir tek bir kılıç darbesi ile Cercir’in kellesini uçurdu ve aynı hız ve atiklikle İslam saflarına geri döndü. Ruhuna binler fatihalar.

“ GELECEK SENEYE NASİP ETME”

Efendimizin(Aleyhissalatu vesselam) hanımlarından Zeynep binti Cahş validemiz, cömertliği ile birlikte tokgözlülüğü ile, istiğnası ile de maruf bir insandı. Buna dair bir hatırayı nakledelim; Hz. Ömer(RA) hilafeti döneminden Allah Resulünün hanımlarına da geçimlerini temin için beytülmalden tahsisat bağlatmıştı. Bu maaşın senelik tutarı olan 12 bin dirhem Hz. Zeynep’e teslim edildiğinde o bunun bütün ezvac-ı tahirata ait olduğunu zannedip, herkese taksim edildikten sonra en son kendisine getirilmesini münasip gördü. “Hepsi sizin” dediklerinde yüzünün rengi değişti “Subhanallah! Odanın köşesine koyun” buyurdu.

O gün bu paranın hepsini fakir ve dullara dağıttırdı. Hz. Ömer bunu duyunca bin dirhem daha gönderdi. O ise o parayı da dağıttı ve ellerini kaldırdı; “Allahım! Gelecek sene bu parayı nasip etme, çünkü bu bir fitnedir” dedi. Duası kabul oldu ve gelecek seneye ulaşamadan beka yurduna rıhlet buyurdu.

Kaynak
1-Fezail-i Âmâl- M. Zekeriya Kandehlevi- Risale Yayınları-İst–2006

Salih Okur
Cevaplar.org
http://www.cevaplar.org/index.php?kh...0&yazi_id=6588
 
Üst