Açıklamalı - Kastamonu Lahikası'ndan...

Ukbaa

Well-known member
Elhamdulillahi rabbil alemin vesselatu vesselamu ala seyyidina muhammedin ve ala alihi vesahbihi ecmain

Lahikalardan sayfaları şöyle çevirirken birden gözümüze bir ibare çarpar.
Üstad hazretleri der ki; Bu mektup gayet ehemmiyetlidir.
Dikkat kesilir okumaya meylederiz ve içinde kendi halimizi seyrederiz.
İşte ölesi bize bizi izah eden mektuplardan biri…


[Bu mektup gayet ehemmiyetlidir.]
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bugünlerde, Kur'an-ı Hakimin nazarında, imandan sonra en ziyade esas tutulan takvâ
ve amel-i salih esaslarını düşündüm.

Kur-an’ın umumuna baktığımızda çıkan tablo böyle değil mi?
Üstad’ın da müşahedesiyle imana dair tahşidatın ardında en fazla takva
ve ameli salihten bahsediyor Cenab-ı Mevla.

Peki bunlar nedir mahiyetleri nelerdir izah etmiş.
Diyor ki;

Takvâ, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek ve amel-i salih,
emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır.

Takva nedir ;
Yasaklardan ve günahlardan çekinmektir.
Yeri gelmişken hatırlayalım.
Takvanında 3 mertebesi var.
Şimdi aslında başlı başına bir günahtan çekinmek o günahı işlememek takva demek.
Ama mertebelerine baktığımızda;
1- Şirki terketmek takvadır.
2- Günahları terketmek takvadır.
3- Allah’tan başkasını terketmek takvadır.

Salih amel içinde tanımını yaparken dedi ki Üstad;
Salih amel, emir dairesinde hareket etmek.
O ne emrettiyse ittiba yani ve o dairede hayır kazanmak.

Profil buraya kadar şöyle:
Kuran’a bakıyoruz tahşidat var.
1- İmana dair
2- Takvaya dair
3-Amel-i salihe dair

Ve devamında diyor ki;


Her zaman def-i şer, celb-i nef'a râcih olmakla beraber,
bu tahribat ve sefahet ve câzibedar hevesat zamanında bu takvâ olan def-i mefasid
ve terk-i kebair üssü'l-esas olup büyük bir rüçhaniyet kesb etmiş.

Her zaman kabul görmüş bir kaide var.
Def-i şer ; zararları kötülükleri def etmek
Celb-i nef a ;yararlı faydalı şeyleri elde etmek
Def-i şer, celb-i nef a’dan üstündür dedi.
Yani evvela ne var:
Şerri def …

Bir bina üzerine kat çıkıyorsunuz.
Ama temelleri çatlak,en evvel ne gerek, temel kuvvetlendirmek değil mi?
Ondan sonra binayı çıkıyoruz.
Ve Üstad burdan yola çıkarak dedi ki;
Şu zamanda tahribat zamanındayız.
Sefahet zamanındayız.
Cazibedar hevesat zamanındayız.
Evet hemde en şedid ahvalde…

Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için,
takvâ bu tahribata karşı en büyük esastır.
Farzlarını yapan, kebireleri işlemeyen, kurtulur.
Böyle kebair-i azime içinde amel-i salihin ihlasla muvaffakiyeti pek azdır.

Aslında çok önemli bir müjde
Şu dehşetli zamanda farzları yapan kebairleri işlemeyen kurtulur müjdesi…

Hem, az bir amel-i salih, bu ağır şerait içinde çok hükmündedir.
Hem, takva içinde bir nevi amel-i salih var.
Çünkü, bir haramın terki vaciptir.
Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var.

Böyle binlerce günahın hücuma geçtiği zamanlarda
Bakın az bir amelle, yalnızca sakınmakla, haramdan uzak durmak şartıyla
Yusuf aleyhisselam akla geliyor.
Ne diyor:
Günah işlemekten Allaha sığınırım.
Bu samimiyetle bu niyazla kendimizi günahlardan uzak tutmak…
Ne oldu binlerce vacip işlemekle eş değer oldu değil mi?
Biz inşallah bu iradeyi gösterirsek Cenab-ı Hakk’ında yardımını yanımızda göreceğiz.


Takvâ, böyle zamanlarda, binler günahın tehâcümünde bir tek içtinab,
az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacip işlenmiş oluyor.
Bu ehemmiyetli nokta, niyetle, takvâ namıyla ve günahtan kaçınmak kastıyla
menfî ibadetten gelen ehemmiyetli âmâl-i salihadır.

Noldu takva içinde dahi saklı bir amel-i salih oldu değil mi?
Ama ne şartla
1- Niyetle
2- Takva namıyla
3- Günahlardan kaçınmak kastıyla

O zaman noluyor?
Sırf Allah rızası için o günahı işlemiyorsunuz veya harama bakmıyorsunuz.
Menfi bir ibadet anlamında amal-i salih oluyor işte.
Ve okuyunca Rabbimizin ne kadar merhametli olduğunu anlıyoruz.
Bu merhamete hürmeten de bir çizgi çekmiş, günahları belli etmiş.
Geçmesin kulum öteye istemiş ki, geçmeyince de nice vacipleri işlemekle sevaplar bahsetmiş.
O zaman gayret gerek.
O çizgiye yaklaşmama iradesi gösterebilmek gerek.

Evet zaman zor…
Günahlar çok yakınımızda ve fazla…
Ama inşallah muhafaza eder Rabbimiz bu niyet bizde olduktan sonra.


Risale-i Nur şakirtlerinin, bu zamanda en mühim vazifeleri,
tahribata ve günahlara karşı takvâyı esas tutup davranmak gerektir.

En mühim vazife; takvayı esas tutmak ve diyor ki Üstad:

Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtiamiyede yüz günah insana karşı geliyor;
elbette takvayla ve niyet-i içtinabla yüzer amel-i sâlih işlenmiş hükmündedir.

Yüzlerce günah mı saldırıyor?
Yüzlerce vacip işliyor ve sevap kazanıyoruz.
Evet niyetimizde günahlardan çekinmek olacak inşallah.
Ve bir örnek vermiş, diyor ki;


Malûmdur ki, bir adamın bir günde harap ettiği bir sarayı, yirmi adam,
yirmi günde yapamaz ve bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lazım gelirken
şimdi, binler tahribatçıya mukabil, Risale-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti
ve tesiratı pek harikadır. Eğer bu iki mütekabil kuvvetler bir seviyede olsaydı,
onun tamirinde mucizevâri muvaffakiyet ve fütuhat görülecekti.

Öyle değil mi?
Tahrip ve tamir arasındaki uçurum ve buna mukabil pek harika bir mukavemet var.
Risale-i nur’a şiddetle ihtiyacımız var.
Evet aziz kardeşlerim demiş mektubun devamında Üstad

İşte böyle bir zamanda, bu dehşetli hadisata karşı, ihlas kuvvetinden sonra
bizim en büyük kuvvetimiz, iştirâk-i âmâl-i uhrevî düsturuyla birbirimize kalemlerle, herbirinin âmâl-i saliha defterine hasenat yazdırdıkları gibi;
takvâ kalesine ve siperine kuvvet ve imdat göndermektir.
Ve bilhassa fırtınalı tehacüme hedef olan bu fakir ve aciz kardeşinize,
bu mübarek şuhur-u selâsede ve eyyâm-ı meşhurede yardıma koşmak
sizin gibi kahraman ve vefadar ve şefkatkârların şe'nidir.

Bütün ruhumla bu imdad-ı maneviyi sizden rica ediyorum.
Ve ben dahi, İmân ve sadakat şartıyla, Risale-i Nur talebelerini bütün dualarıma
ve manevi kazançlarıma, yirmi dört saatte, iştirak-i âmâl-i uhreviye düsturuyla, bazan yüz defadan ziyade "Risale-i Nur talebeleri" ünvanıyla hissedar ediyorum.


İnşallah Rabbim bizi dualarına dahil eder.
Ve ben okuyunca bu satırları anlıyorum ki;
Günaha düşmüş din kardeşime günahsız dille dua ederek destek vermem elzem.
Birbirimizin defterine hasenat yazdırmak inşallah bir vechiyle böle sanıyorum.

Son olarak görüyoruz ki;
Risale-i nurda bize bizi anlatan ve ardından reçete sunan bir muhataplık var.
Biz günahları, günahların açtığı yaraları ve tedavi çarelerini okumuş olduk.
Ve buna değinen bölümler çoğaltılabilir.
İşlenen günaha karşıda en güzel silahın tevbe dua ve istiğfar olduğunu biliyoruz.
Ve Üstad’ın da şu sözlerini hatırlıyoruz.


Ey cirmi ve cismi küçük ve cürmü ve zulmü büyük ve ayıp ve zenbi azîm biçare insan!
Kâinatın hiddetinden, mahlûkatın nefretinden, mevcudatın öfkesinden kurtulmak istersen,
işte kurtulmanın çaresi: Kur'ân-ı Hakîmin daire-i kudsiyesine girmektir
ve Kur'ân'ın mübelliği olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın
sünnet-i seniyyesine ittibâdır.
Gir ve tâbi ol."

Fesad-ı Ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse
yüz şehid ecri kazanır.

Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.

Ferâiz-i İlâhiye ise hafiftir, azdır.

Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki, tarif edilmez.

Vazife ise, yalnız bir asker gibi, Allah nâmına işlemeli, başlamalı. Ve Allah hesâbiyle vermeli ve almalı. Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı.
Kusur etse istiğfar etmeli.

Yâ Rab, kusurumuzu affet. Bizi Kendine kul kabul et. Emânetini kabzetmek zamanına kadar bizi emânette emîn kıl. Amin!"
demeli ve O'na yalvarmalı."


Diyor Üstad
Zırh takva, siper sünnet-i seniye, silah isğtiğfar ve istiğaze diyor başka yerde...
Bizde Ya RAB! Kusurumuza affet bizi kendine kul kabul et diyor ve yalvarıyoruz
Rabbim kabul buyursun inşallah.

Subhaneke la ilmelena illa ma allemtena inneke entel alimul hakim ve ahiru tavahum enilhamdulillahi rabbil alemin

21.30'da sohbet kanalında yapılan derstir.
Muhabbet-i Bakiye
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Üstadımız Risale-i Nur'un

gerçek ve sadık talebelerinin

ancak iştirak-i amal-i uhreviye prensibiyle günahlara karşı korunabileceğini,

bir talebenin bir dille değil, kardeşlerinin binlerce diliyle istiğfar ederek kurtuluşa erdiğini,

talebelerin bu büyük kurtuluşu

takvada, ihlasta ve sadakatle çalışarak elde edebileceklerini ifade ediyor.
 

ebrar172

Well-known member
Şu zamanda tahribat zamanındayız.
Sefahet zamanındayız.
Cazibedar hevesat zamanındayız.
Evet hemde en şedid ahvalde…


***********

Rabbim bizi yolumuzda sabit kıl ,
şaşkınlıklara ve heveslerimize kapılmamıza müsaade etme..
Amin..

emeğinize sağlık ukbaa mübareğim..
Allah razı olsun.
 
Üst