Bediuzzaman ve Risale-i Nur Hizmeti-4-Divan-i Harbi Örfi 1909

Zuhr

Talebe
Bismillâhirrahmânirrahîm;

4. Divan-ı Harb-i Örfi 1909



Bu arada meşhur 31 mart hadisesi vuku' buldu. Bu gelişme arafesinde ortalığı teskin edici ciddi faaliyetlerde bulunmasına rağmen hadise ile ilişkili zan edilerek tutuklandı. Divan-ı Harb de yargılandı. Sonunda beraet ettiği bu mahkemede serdettiği oldukca sert ve cesur mudafaası şöyledir:

“Divan-ı Harb'de banada sual ettiler: sende şeriatı istemişsin?



Dedim: Şeriatın bir hakikatine bin ruhum olsa defa etmeye hazırım! Zira şeriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahza ve fazilettir. Fakat ihtilalcilerin isteyişi gibi değil.



Hemde dediler: İttihad-ı muhammediye (asv) dahilmisin?



Dedim: Mealiftihar! en küçük efradındanım. fakat benim tarif ettiğim vecihle... o ittihaddan olmayan dizsizlerden başka kimdir? bana gösteriniz. ” (tarihçe-i hayat s.26)




Daha sonra istanbuldan ayrıldı, Batum yoluyla Tiflise, oradanda Van'a geçti. Aşiretleri dolaşarak içtimai medeni ve ilmi derslerle onları irşada çalıştı. Bu harkulade guzel dersler daha sonraları "Munazarat" adıyla neşr edildi.

Bir muddet sonra Van'dan Şam'a gitti. Şam alimlerinin ısrarı üzerine cami ül emevide içerisinde yüz alimin de bulunduğu on bin civarındaki galabalık bir camaate muhteşem bir hutbe irad etti. Bu hutbe fevkalede takdir ve tahsin ile husn-ü kabule mazhar oldu ve sonraları “Hutbe-i şamiye” namıyla tab' edildi.

Şam'dan Beyrut'a oradanda tekrar İstanbul'a döndu. Sultan Reşad'ın Rumeli'ye seyahati esnasında vilayet-i şarkıyeyi temsilen seyahate oda katıldı. “Medreset-üz Zehra” düşüncesini bu vesileyle Sultan Reşad'a da açtı ve teklifi kabul edildi. Van Gölü kenarındaki Edremit'te yıllardır arzuladığı üniversitesinin temellerini attı. Ne yazık ki bu arada birinci cihan harbi çıktı ve meatteessuf teşebbus yarım kaldı.

Ustad Hazretleri “Medreset-üz Zehra” noktasındaki bu samimi ve fiili duasının, daha sonraları vatan sathında yayılmış yüzlerce Nur Medreseleri suretiyle kabul edildiğinden bahisle Allah'a hamd edecektir.


سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ

el Fatiha

 
Üst