Neden Siyah...

bardak

Well-known member
Masalı bilirsiniz.. Küçük kız kurda tek tek sorar; Burnunun, kulaklarının, ille de ağzının neden bu kadar büyük olduğunu…

Her birinde cevap benzerdir; sadece “yeterlilik”..

Daha iyi duy-abilmek, daha iyi kokla-y-abilmek, daha iyi çiğne-y-ebilmek için..

Şimdilerde küçük kızlar başka bir şey soruyor; “Bu sporcuların derisi neden bu kadar siyah?”

Cevap benzer ve yine “yeterlilik”; daha iyi koş-abilmek için..

"100 metre Jamaikalıların işi!"...

Söylemeye çalıştıklarımı doğrularcasına tam da böyle söylüyor 17 Ağustos 2008 tarihli bir habere ait başlık...

Tesadüfen seyredebilme şansı bulduğum o koşuyu hatırlıyorum.

Kısa mesafeli bütün koşularda olduğu gibi yüksek bir tempoyla ve tabiri caizse biz daha yerimizde "yüz" bile diyemeden,

Şimşek gibi koşuluyor "100 metre"... Sonuç; Jamaikalı üç "siyah kadın" ilk üç dereceyi zorlanmadan alıyor!

TRT spikeri, yarışın galibi Shelly-Ann Fraser ile küçük bir söyleşi yapma fırsatı buluyor, ve soruyor;

"İlk üç dereceyi Jamaikalı atletler aldı, neler söylemek istersiniz?"

Cevap aynen şu; "Eğer dereceye giren bir dördüncü olsaydı emin olun o da Jamaika'dan olurdu.."

Demek ki cidden "100 metre Jamaikalıların işi"ymiş...

Ve hatta olimpiyatlarda bu güne kadarki tüm madalya dağılımına bakılırsa, neredeyse olimpiyat "zenci işi"ymiş...

Peki nasıl başlamış ringlerdeki, sahalardaki, kulvarlardaki bu "zenci" efsanesi? Çoğunuz gibi ben de merak edip araştırdım, işte sonuçlar;

1940'lı yıllarda ringlere çıkan Henry Amstrong, boks tarihine geçen ilk "zenci" boksör olur...

İlginç olansa, Amstrong'un ilk zenci boksör olması değil, ilk zenci boksör olarak çıktığı ringlerde asla ve asla yenilmemesidir.

Zencilerin ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü o günlerin Amerika'sında Amstrong'un bu başarıları diğer zencileri de harekete geçirir,

Ve Amstrong'un "beyaz"ları her "nakavt" edişinde kendi kimliklerini bulurlar..

Derken aradan yirmi yıl geçer ve Muhammet Ali Clay efsanesi çıkar ringe... Ardından basketbol, futbol ve atletizmde "zenci"lerin altın dönemi başlar...

Bazı çevrelerin bakış açısıyla; Beyaz adam geçmişte pamuk tarlalarında kıyasıya çalıştırdığı bu "kara" gücü,

Şimdi de uluslar arası spor arenasında kıyasıya koşturmaktadır.Tek farkla; artık karın tokluğuna değil, astronomik transfer ücretleriyle..

Peki, nereden gelir bu "siyahi başarı"?

Akşamdan okunmuş şeker yediklerini sanmıyorum...

Üç kere duvara vurduklarını ya da çıkmadan önce ayakkabılarının altına gizemli yazılar yazdıklarını da...

Uzmanlara göre, "zenci" sporcuların "kas yapıları" doğuştan "uzun" yaratılmış ve uzun kasın yorulması kısa kaslara göre daha geç gerçekleşirmiş.

Bu durum "atletizm, futbol, basketbol" gibi "yüksek kondüsyon" gerektiren sporlarda zencileri nispeten başarılı yapan en "elle tutulur" sebepmiş...

Öteki sebepse; zencilerin tarih boyunca "ezilmeleri", “baskı" altında yaşamaları ve de kendilerini ispatlayabilmek için tek çıkış yolu olarak sporu görmeleri imiş...

Yavruyu "koruma içgüdüsü" devreye girdiğinde, tabiattaki bütün "dişi"lerin en az erkeği kadar "güçlü" olabildiklerine bakılırsa,

Bence ikincisi..

Yani biyolojik donanım her ne olursa olsun, bazen "güç" yalnızca bir "tepki" olarak ortaya çıkar,

Ve en az zencilerinki kadar zorlayıcı bir "etki"ye ihtiyaç duyar..
 

GuL-i YaReN

Well-known member
Tesekkur ederim bardak guzel bir paylasim:)
Bende hep merak ederdim neden atletizm de hep siyah tenliler basarili olur diye.

Suda var fransa futbol takiminin çogu siyahi halbuki fransizlar beyaz tenli olur:D
 
Üst