Yirmiüçüncü Söz - Üçüncü Nokta - Tevekkül Bahsi

Zuhr

Talebe
[22:16:34] <> Bismillâhirrahmânirrahîm
[22:17:32] <> Yirmi Üçüncü Söz
[22:17:39] <> Üçüncü Nokta
[22:17:56] <> İman hem nurdur, hem kuvvettir.
[22:18:01] <> Evet, hakikî imanı elde eden adam,
[22:18:08] <> kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikatından kurtulabilir.
[22:18:26] <> “Tevekkeltü alâllah” der, sefine-i hayatta kemâl-i emniyetle, hâdisâtın dağlarvâri dalgaları içinde seyran eder.
[22:18:40] <> Bütün ağırlıklarını Kadîr-i Mutlakın yed-i kudretine emanet eder,
[22:18:46] <> rahatla dünyadan geçer,
[22:18:54] <> berzahta istirahat eder.
[22:19:04] <> Sonra, saadet-i ebediyeye girmek için Cennete uçabilir.
[22:19:10] <> Yoksa, tevekkül etmezse,
[22:19:16] <> dünyanın ağırlıkları, uçmasına değil, belki esfel-i sâfilîne çeker.
[22:19:28] <> Demek,
[22:19:33] <> iman tevhidi,
[22:19:37] <> tevhid teslimi,
[22:19:42] <> teslim tevekkülü,
[22:19:47] <> tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder.
[22:19:59] <> evet iman başlı başına bir güçtür
[22:20:04] <> bir kuvvettir
[22:20:13] <> ve tevekkül bu imanın içinde bir yerlerde yer alıyor
[22:20:20] <> üstadın dediği gibi, gerçek imanı yakalamış bir insan
[22:20:28] <> kâinata meydan okuyabiliyor.
[22:20:34] <> peki ne demek bu meydan okumak
[22:20:39] <> sokağa çıkıp
[22:20:48] <> hadi bakalım el mi yaman bey mi yaman
[22:21:01] <> ben hepinizden güçlüyüm diye naralar atmak anlamına mı geliyor?
[22:21:11] <> yoksa daha başka bir anlamı mı ihtiva ediyor
[22:21:23] <> evet haliyle tavrıyla
[22:21:34] <> içindeki iman gücüyle kâinata bir meydan okuma var
[22:21:46] <> ama biz bunu nasıl anlayacağız bu nasıl tezahür edecek
[22:21:52] <> nasıl göreceğiz
[22:21:59] <> iman
[22:22:21] <> Cenâb-ı Allah’ın bir olduğunu, O’nun ortağı olmadığını bilmektir
[22:22:57] <> Kudret-i Ehad-ı Samed bütün kainatı tek başına idare ediyor
[22:23:06] <> bu bir iman
[22:23:25] <> bütün kâinatı O tek başına idaresi altında tutuyorsa
[22:23:37] <> bütün varlıklar O nun mahlûkudur
[22:23:50] <> ve böyle bir iman
[22:23:56] <> insana şu şuuru veriyor
[22:24:19] <> madem bütün kâinatı tek başına O idaresi altında tutuyor
[22:24:27] <> o halde kâinatta bulunan bütün varlıklar
[22:24:37] <> yıldızlar kadar büyükte olsa
[22:24:45] <> karınca kadar bakteri kadar küçükte olsa
[22:24:53] <> hepsi aslında aynı seviyededir
[22:25:02] <> ben dahi onlarla aynı seviyedeyim
[22:25:21] <> hepimiz aynı Cenâb-ı Rezzâk-ı Kerîm tarafından rızıklandırılıyoruz, onun rızık vermesine muhtacız
[22:25:40] <> hepimiz aynı Hakîm-i Kadîr in güç vermesine muhtacız
[22:25:56] <> hepimiz Hâkimiyet-i Ulûhiyet altında, Allah`ın her şeyin üstündeki İlâhî tasarrufu altındayız
[22:26:12] <> yani bütün mevcudat varlığıyla bağırıyor ve diyorlar ki
[22:26:22] <> Allah’ım biz her türlü halimizle sana muhtacız
[22:26:41] <> o halde koca güneşte muhtaç
[22:26:47] <> ben de muhtacım
[22:27:10] <> ve Allah’a muhtaç olma cihetinde
[22:27:14] <> hepimiz aynı seviyedeyiz
[22:27:31] <> yaratılma cihetinde aynı seviyedeyiz
[22:27:40] <> o müsaade etmezse hiçbir şey, hiç kimse hiçbir şey yapamaz
[22:27:52] <> kimse kimseye yardım edemez, zarar veremez ve hakeza
[22:28:03] <> kâinatta ki her şeyin dizgini Cenâb-ı Hakkın elinde
[22:28:15] <> onların iradeleri de Cenâb-ı Hakkın elinde
[22:28:21] <> O müsaade ettiği kadar işler yapabilirler
[22:28:26] <> İman bunu gerektiriyor.
[22:28:36] <> O halde biz şunu diyebiliriz
[22:28:47] <> ey koca koca varlıklar
[22:28:57] <> ben sizden korkmuyorum
[22:29:06] <> çünkü ben sizin sahibinize yaratıcınıza iman etmişim
[22:29:21] <> ne kadar büyük olursanız olun yaratılış noktasında ihtiyaç noktasında omuz omuzayız
[22:29:56] <> siz dahi benim gibi aciz bir varlıksın ihtiyaç sahibisiniz ve bana büyüklenemezsiniz
[22:30:16] <> ve tabi aynı şekilde ben de benden küçük hiç bir varlığa karşı büyüklenemem
[22:30:28] <> kimseyi ezip geçemem onun karşısında gururlanamam
[22:30:34] <> büyük varlıktan korkmadığım gibi
[22:30:39] <> küçük varlığa karşı da gururlanamam
[22:30:48] <> ve işte böylece biz kâinata halimizle meydan okuyabiliriz.
[22:31:02] <> iman eden bir insan kâinat içinde yalnız değildir
[22:31:30] <> bir sahibi vardır
[22:31:35] <> diğer varlıkları da yalnız görmez
[22:31:42] <> onların da sahibini görür
[22:31:49] <> hepimizin sahibi Allah tır der
[22:31:55] <> öyle iman eder
[22:32:04] <> ve varlıkların kendisine zarar verme sıkıntısından kurtulduğu gibi
[22:32:16] <> bütün olayların bütün baskısından da kurtulur
[22:32:36] <> çünkü bu şekilde Alîm-i Kadir e, onun sonsuz ilmine bilgisine inayetine güvenen insan
[22:33:21] <> olaylar ne kadar zor ne kadar ağır olursa olsun
[22:33:38] <> sırtını Cenâb-ı Hakîm-i Rahîm e yaslar kendisini Cenâb-ı Kerîm-i Mutlak a teslim eder
[22:34:19] <> evet
[22:34:25] <> bütün baskılardan bütün sıkıntılardan kurtulur
[22:34:55] <> hem bu dünyada karşısına çıkan maddi manevi sıkıntılardan
[22:35:07] <> hem ebedi hayatında karşısına çıkabilecek zorlukların baskısından
[22:35:15] <> kurtulmuş olur
[22:35:23] <> Tevekkeltü alâllah der
[22:35:29] <> bütün işlerine Allah ı vekil tayin eder
[22:35:35] <> ve biiznillah her sorun onun karşısında çözülür
[22:35:47] <> evet okumaya devam edelim,
[22:35:54] <> Demek,
[22:35:59] <> iman tevhidi,
[22:36:05] <> tevhid teslimi
[22:36:09] <> teslim tevekkülü
[22:36:16] <> tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder.
[22:36:24] <> evet
[22:36:25] <> iman bunu gerektiriyor
[22:36:35] <> tevekkül bunu gerektiriyor
[22:36:42] <> yani Allah ı vekil tayin etmek
[22:36:51] <> başına bir musibet gelse
[22:37:01] <> madem yapan O dur benim iyiliğimi de kötülüğümü de herkesten her şeyden daha iyi o bilir
[22:37:17] <> o zaman dertlenip tasalanmama gerek yoktur der ve
[22:37:25] <> sıkıntıya düşmez
[22:37:45] <> tevhid ve teslim arasındaki ilişki ile ilgili 20. mektupta güzel bir açıklama yapıyor Üstad
[22:37:51] <> Mülk onundur bahsinde
[22:37:58] <> her şey onun mülküdür,
[22:38:06] <> bir tarafta aczi mutlak insan
[22:38:14] <> diğer tarafta her şeye sahip olan Allah
[22:38:23] <> o zaman burada insana düşen görev
[22:38:30] <> Allah a teslim olmaktır
[22:38:35] <> insan en değerli varlığını
[22:38:37] <> hayatını
[22:38:45] <> kendi başına idame ettiremiyorsa
[22:38:50] <> bunun farkına varıp
[22:39:08] <> Allah a tevekkül etmeli ona teslim olmalı ve her şeye karşı O nu vekil tayin etmelidir
[22:39:21] <> peki vekil tayin etmek nasıl olacak ??
[22:39:31] <> mesela birisi gelmiş evimizin camını kırmış
[22:39:43] <> Şimdi burada Allah ı vekil tayin edip, Allah ım ben seni vekil tayin ediyorum kırılan camı değiştir desek
[22:39:52] <> olur mu ki böyle ??
[22:39:56] <> olmaz ..
[22:40:18] <> Üstadımızı dinleyelim o zaman
[22:40:29] <> Fakat yanlış anlama.
[22:40:34] <> Tevekkül, esbabı bütün bütün reddetmek değildir.
[22:40:40] <> Belki, esbabı, dest-i kudretin perdesi bilip riayet ederek;
[22:40:44] <> esbaba teşebbüs ise, bir nevi dua-yı fiilî telâkki ederek,
[22:40:54] <> müsebbebatı yalnız Cenâb-ı Haktan istemek
[22:40:59] <> ve neticeleri Ondan bilmek ve Ona minnettar olmaktan ibarettir.
[22:41:07] <> evet nasıl ki
[22:41:15] <> yağmurun yağmasıyla toprak ıslanıp içindeki mineraller çözünüyor
[22:41:25] <> ve bitkinin köklerinden yukarıya çekilip meyveleri besliyor
[22:41:34] <> yağmurun yağması esbab ise,
[22:41:44] <> mineralin çözünüp meyvenin oluşması müsebbeptir
[22:41:52] <> sebeplerin mutlaka sonuçları vardır
[22:42:10] <> ve gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir nokta
[22:42:18] <> Müsebib-ül Esbab olan Allah’tır
[22:42:37] <> bizim kul olarak görevimiz
[22:43:24] <> evet kul olarak görevimiz
[22:43:28] <> sebepleri bir araya getirmek
[22:43:34] <> böylece fiili duamızı yapmak
[22:43:52] <> ve müsebbebatın yaratılmasını Allah’a havale etmek, Hikmet-i İlahi ye tevekkül etmektir.
[22:44:23] <> ve Üstadın verdiği örnekle konuyu pekiştirelim inşallah
[22:44:30] <> Tevekkül eden ve etmeyenin misalleri, şu hikâyeye benzer:
[22:44:45] <> Vaktiyle iki adam, hem bellerine, hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük bir sefineye birer bilet alıp girdiler. Birisi, girer girmez yükünü gemiye bırakıp, üstünde oturup nezarete der. Diğeri, hem ahmak, hem mağrur olduğundan, yükünü yere bırakmıyor. Ona denildi:
[22:44:59] <> “Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et.”
[22:45:07] <> O dedi: “Yok, ben bırakmayacağım. Belki zayi olur. Ben kuvvetliyim; malımı belimde ve başımda muhafaza edeceğim.”
[22:45:31] <> Yine ona denildi: “Bizi ve sizi kaldıran şu emniyetli sefine-i sultaniye daha kuvvetlidir, daha ziyade iyi muhafaza eder. Belki başın döner, yükünle beraber denize düşersin. Hem gittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın, gittikçe ağırlaşan şu yüklere takat getiremeyecek. Kaptan dahi, eğer seni bu halde görse, ya divanedir diye seni tard edecek; ya “Haindir, gemimizi itham ediyor, bizimle istihzâ ediyor. Hapsedilsin” diye emredecektir. Hem herkese maskara olursun. Çünkü, ehl-i dikkat nazarında zaafı gösteren tekebbürünle, aczi gösteren gururunla, riyayı ve zilleti gösteren tasannuunla kendini halka müdhike yaptın. Herkes sana gülüyor” denildikten sonra
[22:46:15] <> o biçarenin aklı başına geldi. Yükünü yere koydu, üstünde oturdu. “Oh, Allah senden razı olsun. Zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtuldum” dedi.
[22:46:39] <> İşte, ey tevekkülsüz insan!
[22:46:45] <> Sen de bu adam gibi aklını başına al, tevekkül et.
[22:46:54] <> Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hadisenin karşısında titremekten
[22:47:03] <> ve hodfuruşluktan ve maskaralıktan ve şekavet-i uhreviyeden ve tazyikat-ı dünyeviye hapsinden kurtulasın.
[22:47:17] <> evet
[22:47:26] <> hakiki iman ile tevekkül eden insan
[22:47:39] <> duasina muhattab olan Hakîm-i Kadîr e güvenir
[22:47:47] <> her şeyini O na teslim eder
[22:47:52] <> ve huzura erer inşallah
[22:48:01] <> Rabbimiz bizi gaflete düşüp dünya yükünü omuzlanmaktan
[22:48:08] <> haddimizi unutup gururlanmaktan korusun
[22:48:41] <> Allah'ım
[22:48:49] <> Kur'an'ı akıllarımızın, kalblerimizin, ruhlarımızın nuru ve nefislerimizin de mürşidi yap.
[22:48:59] <> Subhâneke lâ ilmelene illema allemtene inneke entel alîmul hakîm ve ahiru de'vehüm enilhamdülillahi rabbil âlemin
[22:49:04] <> el fatiha
 

guftepira

Well-known member
allah razı olsun kardeşim burada birkez daha okuduk..
ve çok daha iyi istifade ettik.. binlerle teşekkürler..

malum ders sırasında bazı küçük kardeşlerimizin gürültülü
davranışları biraz iştirakimizi engellemiş olsada
yinede o sebilerin saflığının hürmetine ihlaslı bir ders olmuş..
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
madem yapan O dur benim iyiliğimi de kötülüğümü de herkesten her şeyden daha iyi o bilir
[22:37:17] <> o zaman dertlenip tasalanmama gerek yoktur der ve
[22:37:25] <> sıkıntıya düşmez
Musluman strese girmez diye bi yazi vardi bi aralar baya bi meshur olmustu, tepki toplamisti, 23.sozdeki tevekkul bahsini okuyunca daha iyi anliyor insan ,

Demek, iman tevhidi, tevhid teslimi teslim tevekkülü tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder...

Allah razi olsun nukte kardes , gelecek persembeyi sabirsizlikla bekleyecegiz insallah
dua ile...
 

Kýrýk Testi

Well-known member
Mülkün maliki mülkünde dilediği gibi tasarruf eder..sözün bittiği yer!
Rabbim hakkıyla tevekkül edenlerden eylesin cümlemizi.Amin
 
Üst