Asimetrik tercihlilik ve hastalıklar

ReþHa2

Well-known member
[FONT=&quot]Şizofreni; duygu, düşünce ve davranışlara anormal derecede tesir eden kalıcı bir psikiyatrik hastalıktır. Şizofreni, ayrık akıl veya akıl yarıklığı mânâsına gelir (Yunanca’da şizo ayrık veya bölünmüş; frenos akıl demektir). İlk zamanlar şizofreninin baskın beynin aşırı çalışmasıyla ilgili olduğu düşünülmüştür. Fakat daha sonraları bunun böyle olmadığı, şizofrenliğin baskınlık eksikliği veya gecikmesiyle alâkalı olduğu iddia edilmiştir. Son araştırmalarda, şizofrenlerde hem solaklık hem de sağlaklık nispetinin az olduğu, her iki elin eşit nispette kullanıldığı (ambidexterite) tespit edilmiş, bu yüzden hastalık, bir ‘beyin baskınlığı anormalliği’ (veya sadece bir beynin baskın olamaması durumu) olarak da kabul edilir olmuştur. Yani bir mânâda, beyin hâkimiyetinin iki beyin arasında paylaşılamaması, aynı işe iki beynin karışması söz konusudur. Özetle, bir iş için sadece bir beyin (sağ veya sol) veya sadece bir el (sağ veya sol) baskın veya görevli olursa problem olmamakta, ancak bir işi bir bakıma iki beyin de yapmaya kalkarsa, problem ortaya çıkmaktadır (bu noktada, beynin iradesinin olmadığı, insan bedeninde sadece bir sahne veya ekran görevi görmek üzere yaratıldığı, şuur, akıl ve irade gibi yüksek zihin fonksiyonlarının, Yaratıcı’nın Kendi Ruhu’ndan insana üflediği ruhta olduğu unutulmamalıdır). [/FONT][FONT=&quot]

Ayrıca toplumda sağ kulak tercihi varken, şizofrenlerde bu azalmakta, hattâ sol kulak tercihi ortaya çıkmaktadır. Ancak bu durumun, hastalığın sebebi mi, yoksa neticesi mi olduğu belirsizdir. Bilindiği üzere, normalde sol beyin (sağ kulak) işitmede daha avantajlıdır ve Wernike ve Broka alanları da sol beyindedir. Aynı iş için iki yarımkürenin devreye girmek mecburiyetinde kalması problemin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Şizofrenlerde topluma göre sol göz baskınlığı hâkimiyeti de bulunmuştur. Bu da aslında bir beyin baskınlığı anormalliği olarak düşünülmektedir.

Şizofrenlerde çok enteresan bir durum da el-göz uyumsuzluğudur. Toplumda kişiler aynı taraf el ve gözlerini kullanmaktadırlar. Sağlaklarda sağ, solaklarda da sol göz baskınlığı mevcuttur. Hâlbuki şizofrenlerde çapraz baskınlık topluma göre daha fazladır. Şizofrenlerde eli sağ, gözü sol veya eli sol, gözü sağ olanların nispeti epeyce yüksektir. Bu durum, şizofrenlerde iki beyin arasında görev dağılımının ve koordinasyonun bozulduğunu gösteren önemli bir delildir.

Bazı çalışmalarda şizofrenlerde iki beyin arasındaki haberleşmede kullanılan liflerde (korpus kallosum) problem olduğu, bu yüzden iki yarımküre arasında haberleşmenin aksadığı bulunmuştur. Bundan dolayı, bir beyin yaptığı işi karşı beyne haber verememekte, onunla istişare edememekte ve iki beynin aynı iş için çalışması avantaj değil tam tersine bir dezavantaja dönüşmektedir.

İki beynin aynı anda devreye girmesinin dezavantajının kulak hassasiyetiyle bağlantılı olduğu bulunmuştur. İki kulağa aynı anda ses verilmesi şizofrenlerde ses algılamasını bozduğu, ancak aynı sesin tek kulaktan verilmesiyle ses algılamasının iyileştiği, dolayısıyla şizofrenlerde tek kulağın iki kulaktan daha avantajlı olduğu ileri sürülmüştür.
Şizofreni hastalığında bariz bir cinsiyet farklılığı da gözlenmektedir. Birincisi, kadınlar daha geç yaşlarda şizofren olmaktadırlar. İkincisi, kadınlarda özellikle negatif (kötü) şizofreni belirtileri erkeklere kıyasla çok daha az ortaya çıkar; dolayısıyla kadınlar ağır şizofren hastası olmazlar. Ağır semptomlarla seyreden hastalar umumiyetle erkektir.

Şizofrenideki beyin baskınlığı anormalliği açısından da, kadın erkek farkı ortaya çıkmaktadır. Erkek hastalarda kadınlara kıyasen, el tercihinde kayma daha yüksek, sol göz baskınlığında artma bariz ve el-göz baskınlığındaki uyumsuzluk daha fazladır.

Çok dikkate değer bir başka durum da doğuştan kör olanların büyük ihtimalle şizofren olmamalarıdır. Bilim adamları, doğuştan körlerde beyinde sinir hücreleri arasında yeni bir organizasyon geliştirildiğini, bunun da şizofreninin ortaya çıkmasına direnç oluşturduğunu iddia etmektedir. Muhtemelen doğuştan körlerde el-göz uyumsuzluğu olması ihtimali çok az olduğundan şizofreni de pek ortaya çıkmamaktadır. Şizofreniden başka migren, otizm gibi bazı hastalıklarda da el ve göz tercihi farklılıkları bulunmuştur.

Hulâsa
İyi tanıdığım bir aile şirketinin sahibi iki kardeş, mağazayı çok güzel idare etmelerine vesile hususun ‘sürekli istişare’ olduğunu söylüyordu. Kardeşlerin şirketteki vazife dağılımları farklıydı; biri, diğerinin işine karışmıyordu. Kardeşler yaptıkları işten birbirlerini dâima haberdar ediyorlardı. Aynı işe ikisi de kalkışmadığından problem olmuyordu. Aralarında tam bir itimat olduğundan, işleri çok iyi idare ediyorlardı. Herkes onlardan takdirle bahsediyordu. Aslında bundan daha mükemmel bir vazife taksimi ve istişare sistemi yukarıda anlatıldığı üzere, insan vücudunda mevcuttur. Ancak, bu sistem bozulduğunda hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Bize düşen görev, vücudumuzdaki vazife taksiminden ve istişare sisteminden ilham alarak, günlük hayatımızda buna uygun hareket etmek ve ilâhî birer mevhibe olan bu yanılmaz hakikatleri derinlemesine anlamaya çalışmaktır.
[/FONT]
Prof.Dr. Ömer ARİFAĞAOĞLU
 
Üst