foruma getirdiğimiz konu bahsi için mukaddimedir,
değerli kardeşim hüseyni'nin yapmış olduğu; açıklamalı ondokuzuncu söz çalışmasından
almış olduğumuz feyz ve şevk ile bizde siz kardeşlerimle yine sözler kitabında bulunan onuncu söz'den
9. suret ve 9. hakikat kısımlarını burada paylaşımlı olarak okumak niyetindeyiz.
elbette gayemiz; bu harika eserin bu guzide kısmını tüm detaylarıyla ortaya koymaktan ziyade
belki kendi idrak ve anlayışımız çerçevesinde aklımıza düşen vede kendi penceremizden çizeceğimiz
resmi sizlerle paylaşmaktır.
biricik çekincemiz kardeşlerimizin kendi idraklerinde buğulama yapmak, hakikatleri gölgelemektir.
bu sebeble nederece farklı fikir ve idrak buraya yansıtılırsa anlatılmak istenen kavramları daha az gölgeler
ve daha net ortaya koyabiliriz kanaatindeyim.
ve sizlerden gelebilecek her türlü fikir ve paylaşım için şimdiden teşekkürlerimi sunarım.
mevzumuz haşir'dir. ve tıpkı allah'ın zatına olan imanın mertebeleri gibi haşre olan imanın da mertebeleri vardır.
bizatihi tecrübe ederek müşahede etmiş olduğum bir hususu beyan etmek isterim;
çevremizdeki birçok eşhasda -üstadın veciz tabiriyle- bir hastalık bulunmaktadır,
bu maraz: allah'ın varlığını kabul etmeyi ona iman etmek ile eş görmeleridir.
evet üstadımız allahı kabul etmenin ayrı ona iman etmenin ise büsbütün ayrı şeyler olduğunu ifade buyurmuşlardır.
bu hususiyet haşir mevzusu içinde geçerlidir ve ne yazıkki bizlerde bunu etrafımızda yakinen görmekteyiz.
haşre iman mevzusu gerçekten hafife indirilmemesi geren bir konu olmasının yanı sıra;
bunun mertebelerinin olduğunu iyi idrak etmek vede kendi alemimizde bunun gelişmesi,
olgunlaşması, hatta sağlam bir hal alması için cehd göstermeliyiz.
nasılki "evet bir allah vardır" ile "allah'a iman etmek" kavramları birbirlerinden farklı değerlendiriliyorsa,
bizlerinde haşr ve ona iman hususunda daha fazlasını arzu etmemiz o imanı elde etmemiz,
elde ettiysek korumamız vede sarsılmaz bir kala şeklinde kuvvetlendirmemiz gerekmektedir.
üstad kuran-ı kerimin dört temel hakikat üzerinde çokça durduğunu ifade eder;
bunlar tevhid, nübüvvet, haşir ve adalettir.
bu sebeble haşir mevzusunu, belki külliyatın en güzide parçalarından biri olan onuncu söz; mantık delilleri ile
gerçekten asrın idrakine bir ders olarak ortaya koymaktadır.
bu risalenin sair kısımlarını başka zamanlara belki başka kardeşlere havale ederek şimdilik 9. suret ve 9. hakikat
bölümlerini burda sizlerin değerli efkarına sunmak istiyoruz.
izleyeceğimiz uslub; esas metnin ibrazından sonra kelime açıklamadan ziyade, kavramların üzerinde mulahaza ve konunun
sair risaleler ile mutalaası şeklinde olacaktır.
sunacağınız her türlü tepki -gerek soru gerekse yorum- bizi çokça sevindirecektir.
vesselam..
değerli kardeşim hüseyni'nin yapmış olduğu; açıklamalı ondokuzuncu söz çalışmasından
almış olduğumuz feyz ve şevk ile bizde siz kardeşlerimle yine sözler kitabında bulunan onuncu söz'den
9. suret ve 9. hakikat kısımlarını burada paylaşımlı olarak okumak niyetindeyiz.
elbette gayemiz; bu harika eserin bu guzide kısmını tüm detaylarıyla ortaya koymaktan ziyade
belki kendi idrak ve anlayışımız çerçevesinde aklımıza düşen vede kendi penceremizden çizeceğimiz
resmi sizlerle paylaşmaktır.
biricik çekincemiz kardeşlerimizin kendi idraklerinde buğulama yapmak, hakikatleri gölgelemektir.
bu sebeble nederece farklı fikir ve idrak buraya yansıtılırsa anlatılmak istenen kavramları daha az gölgeler
ve daha net ortaya koyabiliriz kanaatindeyim.
ve sizlerden gelebilecek her türlü fikir ve paylaşım için şimdiden teşekkürlerimi sunarım.
mevzumuz haşir'dir. ve tıpkı allah'ın zatına olan imanın mertebeleri gibi haşre olan imanın da mertebeleri vardır.
bizatihi tecrübe ederek müşahede etmiş olduğum bir hususu beyan etmek isterim;
çevremizdeki birçok eşhasda -üstadın veciz tabiriyle- bir hastalık bulunmaktadır,
bu maraz: allah'ın varlığını kabul etmeyi ona iman etmek ile eş görmeleridir.
evet üstadımız allahı kabul etmenin ayrı ona iman etmenin ise büsbütün ayrı şeyler olduğunu ifade buyurmuşlardır.
bu hususiyet haşir mevzusu içinde geçerlidir ve ne yazıkki bizlerde bunu etrafımızda yakinen görmekteyiz.
haşre iman mevzusu gerçekten hafife indirilmemesi geren bir konu olmasının yanı sıra;
bunun mertebelerinin olduğunu iyi idrak etmek vede kendi alemimizde bunun gelişmesi,
olgunlaşması, hatta sağlam bir hal alması için cehd göstermeliyiz.
nasılki "evet bir allah vardır" ile "allah'a iman etmek" kavramları birbirlerinden farklı değerlendiriliyorsa,
bizlerinde haşr ve ona iman hususunda daha fazlasını arzu etmemiz o imanı elde etmemiz,
elde ettiysek korumamız vede sarsılmaz bir kala şeklinde kuvvetlendirmemiz gerekmektedir.
üstad kuran-ı kerimin dört temel hakikat üzerinde çokça durduğunu ifade eder;
bunlar tevhid, nübüvvet, haşir ve adalettir.
bu sebeble haşir mevzusunu, belki külliyatın en güzide parçalarından biri olan onuncu söz; mantık delilleri ile
gerçekten asrın idrakine bir ders olarak ortaya koymaktadır.
bu risalenin sair kısımlarını başka zamanlara belki başka kardeşlere havale ederek şimdilik 9. suret ve 9. hakikat
bölümlerini burda sizlerin değerli efkarına sunmak istiyoruz.
izleyeceğimiz uslub; esas metnin ibrazından sonra kelime açıklamadan ziyade, kavramların üzerinde mulahaza ve konunun
sair risaleler ile mutalaası şeklinde olacaktır.
sunacağınız her türlü tepki -gerek soru gerekse yorum- bizi çokça sevindirecektir.
vesselam..