İktisatlı yaşayışta Bediüzzaman'ın tarifi

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
İktisatlı yaşayışta Bediüzzaman'ın tarifi



Hayatınızı iktisatla mı, israfla mı yaşıyorsunuz?

Soru: Helal paranın kolay harcanamayacağını, bu sebeple israftan kaçınıp iktisatla sünnet üzere yaşamak gerektiğini ifade ettiğiniz yazınızda, belli bir kesimi örnek vermediğiniz için, kim gibi yaşayalım ki israfsız sünnet üzere yaşadığımızı kabul edelim diye düşündük.

Toplumda çok farklı yaşama örnekleri var. Bize hangi kesimi örnek verebilirsiniz? Bu konuda bir ölçü var mı? İsrafta ve iktisatta kim gibi yaşamalıyız ki, örneğimizi doğru tespit ettiğimizi düşünüp müsterih olalım?

Cevap: Geçmişte bu konularda örnekler vermiş, Bediüzzaman Hazretleri'nin bir tarifinden hareketle toplumdaki iki türlü yaşayışa dikkati çekerek demiştim ki:

- Çevremizde iki türlü yaşayış örneği vardır. Biri, israfçı azınlık örneği, diğeri de iktisatlı çoğunluk örneği.

Şayet israfçı azınlığa özenir, onların bol harcamalı israflı hayatını örnek alırsanız ömür boyu şikâyetçi olursunuz hayatınızdan. Çünkü israfçı azınlığın belli bir sınırı yoktur. Hangi israflı hayata ulaşsanız, onun da ötesinde bir başka israflı hayatı göreceksiniz. Böylece başkalarının israflı hayatına imrenerek tüketeceksiniz ömrünüzü. Kaldı ki, israfçıların tekerlemesi çoğunlukla:

-Ver Allah'ım ver, kulun haram helal demez yer! şeklinde oluşmaktadır.

Siz böyle diyemezsiniz. Siz ancak:

- Ver Allah'ım ver, kulun sadece helal yer! diyebilirsiniz. Helal kazanç ise israfta harcanamaz. Efendimiz'in (sas) işaretiyle: Bize sevad-ı azama uymak yakışır. 'Aleyküm bissevad-il azam!' Yani mütevazı halk çoğunluğunun yaşadığı iktisatlı hayatı örnek almak gerekir!.

Bize yakışan hayat, halk çoğunluğunun yaşadığı israfsız iktisatlı hayat. Aslında bu da bir başlangıç olur tam sünnet olan tek çeşit yemekli hayata ulaşmak için. Bu konudaki örneğimizi de şöyle arz etmiştim geçen yazılarımda:

İslam'ın büyük halifesi Hz. Ömer'in huzuruna giren Ahnef bin Kays, halifenin israftan uzak mütevazı sofrasını görünce der ki:

-Ey müminlerin emiri, halife olduğunuz halde de tek çeşit yemekle mi yetiniyorsunuz?

Örneğini hiç şaşırmayan halife soruya şöyle cevap verir:

-Elbette halife olduktan sonra da tek çeşit yemekle yetiniyorum. Çünkü, benden önceki halife Hz. Ebu Bekir de tek çeşit yemekle yetiniyordu. Onun örnek aldığı Allah Resulü de tek çeşit yemekle yetiniyordu. Şöyle devam eder:

-Bizler örneklerini unutmayan kimseleriz. Sen bu soruyu örneklerini yitirip de kim gibi yaşayacaklarını bilemeyenlere sor! Sözünü şöyle bağlar:

- Ey Ahnef unutma! der, sofradaki helal ise hesabı var, haram ise azabı!.

İşte bizim unutmadığımız örneklerimizi böyle sıralamamız mümkündür.

Efendimiz (sas) Hazretleri şöyle bir bakış açısı da verir bize:

-Maddi konularda hep kendinizden aşağıda olanlara bakın. Böylece ekonomik açıdan sizden aşağıda olan nicelerini görecek, hayatınızdan şikâyet değil şükür duygusu duyacaksınız.

Ne var ki, ahir zamanda böyle bakmayıp da, israfçı azınlığı örnek alan ailelerin çıkacağını da haber veren Efendimiz buyurur ki:

-Öyle bir zaman gelecek ki, aile reisinin felaketini, hanımı ve çocukları hazırlayacaktır. İhtiyaç olmayan şeyleri (israfçı azınlığa bakarak) ihtiyaç sanıp isteklerini çoğaltacaklar, bunca istekleri helal kazançla karşılamaya gücü yetmeyen aile reisi de harama yönelmeye kendini mecbur sanacak. Böylece çocukları babalarının, hanımı da beyinin harama düşmesine sebep olacaklar!

İşte bu hatırlatma da israfçı azınlığı örnek almanın tehlikesine dikkatimizi çekerek bizi uyarmaktadır.

Bu hatırlamalardan sonra soruyu artık kendi nefsimize sorabiliriz:

-Kimi örnek alarak yaşıyoruz? İsrafçı azınlığı mı, iktisatçı çoğunluğu mu?

Şimdi örneğimizi düşünme sırası bizde!

Ahmed Şahin
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Ustad Bediüzzamanın ahir zamanda gelmesinin bir hikmetide unutulmuş Sünneti Seniyyeyi yaşantısı ile yeniden yaşıyarak insanlara Sünneti Seniyye yi öğretmek ve Sünneti Seniyye nin önemini yeniden anlatmakdır. Ustad Bediüzzamanın doğumundan ahirete intikaline kadar hayatının her safhasının Sünnet üzerine olduğunu gerek yakın talebelerinden gerek ise aile fertlerinden ve hususan telif ettiği Risale-i Nur Külliyatından öğrenmekdeyiz. Özellikle İktisat Risalesi ile günümüze Asrı Saadetin tabir-i caizse bir nevi tiyatrosunu seyrettirmekde. Ve ben inanıyorum ki iktisat risalesi hakiki manada kendi alemizde yaşar isek fakirliğe ve sefalete düşmeyiz..
 

Nurist

Well-known member
Allah’ın taahhüt ettiği rızık herkese yetecek şekilde gönderiliyor İnsanlar, “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz” ayet-i kerimesine riayet etmedikleri için bu şikâyetleri yapmak zorunda kalıyorlar.
Eğer insanlar günlük harcamalarını bu ayeti esas alarak yapsalar, hem kendileri sıkıntı çekip şikâyet etmek zorunda kalmazlar, hem de âdetlerini ibadete çevirirler
“İktisat ve kanaat bana iki hazinedir,” diyen Bediüzzaman Hazretleri de bu hakikate işaret etmiştir Bunu söylerken insanların saadetinin ancak iktisat ve çalışmakla mümkün olduğunu, şu anki medeniyetin insanları hazırcılığa alıştırması, iktisat ve kanaat yerine israf ve sefahet, çalışma, hizmet yerine tembellik ve istirahat meylini empoze etmesi sebebiyle şikâyetlerin arttığını ifade etmiştir
Yine Said Nursi’nin, “İnsanın eskiden üç beş şeye ihtiyacı vardı, şimdi hevesatla yirmi şeye ihtiyaç gibi hissediyor” sözleri de medeniyetin insanları ne kadar israfa teşvik ettiğini gösteriyor.
zaman israf zamanı değil, iktisat zamanı olmalıdır,vesselam
 
Üst