yozgati
Well-known member
Sadeleştirme Yanlışlığına Neden Düşülüyor?
Ümmetin beklediği, âhirzamanda gelecek zâtın üç vazifesinden en mühimmi ve en büyüğü ve en kıymetdarı olan iman-ı tahkikîyi neşr ve ehl-i imanı dalaletten kurtarmak cihetiyle,
o en ehemmiyetli vazifeyi aynen bitamamiha Risale-i Nur'da görmüşler.
İmam-ı Ali ve Gavs-ı A'zam ve Osman-ı Hâlidî gibi zâtlar, bu nokta içindir ki,
o gelecek zâtın makamını Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsinde keşfen görmüşler gibi işaret etmişler.
Bazan da o şahs-ı manevîyi bir hâdimine vermişler, o hâdime mültefitane bakmışlar.
Bu hakikattan anlaşılıyor ki; sonra gelecek o mübarek zât, Risale-i Nur'u bir proğramı olarak neşr ve tatbik edecek.
O zâtın ikinci vazifesi, Şeriatı icra ve tatbik etmektir.
Birinci vazife, maddî kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlas ve sadakatle olduğu halde;
bu ikinci vazife, gayet büyük maddî bir kuvvet ve hâkimiyet lâzım ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin.
O zâtın üçüncü vazifesi; Hilafet-i İslâmiyeyi İttihad-ı İslâma bina ederek, İsevî ruhanîleriyle ittifak edip din-i İslâma hizmet etmektir. Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakârlarla tatbik edilebilir. Birinci vazife, o iki vazifeden üç-dört derece daha ziyade kıymetdardır;
fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şaşaalı bir tarzda olduğundan umumun ve avamın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar. İşte o has Nurcular ve bir kısmı evliya olan o kardeşlerimizin tabire ve tevile muhtaç fikirlerini ortaya atmak, ehl-i dünyayı ve ehl-i siyaseti telaşa verir ve vermiş.. hücumlarına vesile olur. Çünki, birinci vazifenin hakikatını ve kıymetini göremiyorlar, öteki cihetlere hamlederler.
Sikke-i Tasdik-i Gaybi ( 10 )
evvela;Dikkatle okunursa üç ayrı zattan bahsedilmiyor yani üç vazife var, üç vazifeye üç ayrı şahıs yüklenmemiş.
üç vazifeyide bir zat yapacak ayrı ayrı üç zat yok
eğer risale-i nurdan delil getirilecek ise;tahrif edilmeli ki yapılsın yoksa Bediüzzaman hazretlerinin r.a. çok yüksek ilmi izahlarını kimse aşamaz ki yapsın.
Yok Kur'andan ve hadisten delil getirilecekse hodri meydan buyrun getirin
saniyen;Eğer risale-i nuru tahrif edilmezse yani sadeleştirme veya başka nam altında yani orijinal kelimeleri değiştirmeden hiç kimseye hiç bir şeyi kabul ettiremez Bundan dolayı risale-i nurlar ele geçirilmek ve manalarla oynanmak isteniyor bu şimdiki hastalık değil Üstadın zamanından beri vardır.Hatta Tahiri r.h. Ağabey sağken birileri gitmiş buradaki ifade mehdilikle alakalı değişmeli demişler Ağabey onları kovmuş.
salisen;eğer kasıtlı yapmıyorsa ve iyi niyetle yaptığını varsayarsak sadeleştirmeyi yapanların ilmi seviyesi olmadığından ilmi izahatlardan anlamaz manen terakki etmediğinden risale-i nurdaki incelikleri kavrayamaz
Risale-i nurun cerh edilmez hakikatlerini gören şeytan avaneleri onları kullanır ve istediğini onların safdilliğinden istifade ile onlara yaptırır.
rabian;Risale-i nurun çok yüksek bir ilmi seviyesi vardır ehl-i dalaletten nasıl,nereden,ne kadar hücum gelebilir hepsini savunacak bir virüs programına haiz bir sistemde yazılmıştır.Eğer kelimeler ile oynanmaz ise mümkün değildir ihtiva ettiği hakikatler çürütülsün cerh edilsin veyahut gürültü ile anlaşılmaz hale getirilsin kavram kargaşaşına sürüklensin ta ehl-i iman içinde boğulsun.
hamisen;Eğer risale-i nur kontrol altına alınmaz ise iman cereyanı durdurulamıyacak şekilde büyümekte dünyanın büyük bir kısmı islama yönelmekte ve giderek artan bu durum elbette ehl-i dalaletin vekillerini yerinde duramaz hale getirmiştir misal geçen hindistandaki sempozyuma giden bir zat dediki beşbin kişiye yakın bir katılım oldu türk medyası sessiz kaldı mühim değil risale-i nur perde altında günden güne inkişaf etmektedir elbette bunun önüne geçebilmek ancak risale-i nurun tahrif edilmesi ile mümkündür.
hulasa;İlmen bedihidir risale-i nur sadeleştirilemez ilmi yoksa külliyatı bir defa okuyan zat Eğer kalbi bozulmamışsa vicdanen kabul eder.
diğer yazılanlar bahanelerdir yoksa neden hocanın kendi ifadesi ile yirmibeş sene sonra anlayan birileri çıkar itirafına rağmen hocanın kitapları dururken risale-i nurlarla uğraşsınki anlamsız olur.
Başka hocanın talebelerinin okuduğu istifade ettiği kitabı farklı hocadan ders alanların anlamıyoruz diye sadeleştrimeye kalkması kadar divanelik dünyada daha kimse yapmamıştır.Daha çok yazılır uzun yazdım uzun yazmayı sevmem fakat bu soğuk muarazaya biraz bende fikren iştirak edeyim dedim.
Ümmetin beklediği, âhirzamanda gelecek zâtın üç vazifesinden en mühimmi ve en büyüğü ve en kıymetdarı olan iman-ı tahkikîyi neşr ve ehl-i imanı dalaletten kurtarmak cihetiyle,
o en ehemmiyetli vazifeyi aynen bitamamiha Risale-i Nur'da görmüşler.
İmam-ı Ali ve Gavs-ı A'zam ve Osman-ı Hâlidî gibi zâtlar, bu nokta içindir ki,
o gelecek zâtın makamını Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsinde keşfen görmüşler gibi işaret etmişler.
Bazan da o şahs-ı manevîyi bir hâdimine vermişler, o hâdime mültefitane bakmışlar.
Bu hakikattan anlaşılıyor ki; sonra gelecek o mübarek zât, Risale-i Nur'u bir proğramı olarak neşr ve tatbik edecek.
O zâtın ikinci vazifesi, Şeriatı icra ve tatbik etmektir.
Birinci vazife, maddî kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlas ve sadakatle olduğu halde;
bu ikinci vazife, gayet büyük maddî bir kuvvet ve hâkimiyet lâzım ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin.
O zâtın üçüncü vazifesi; Hilafet-i İslâmiyeyi İttihad-ı İslâma bina ederek, İsevî ruhanîleriyle ittifak edip din-i İslâma hizmet etmektir. Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakârlarla tatbik edilebilir. Birinci vazife, o iki vazifeden üç-dört derece daha ziyade kıymetdardır;
fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şaşaalı bir tarzda olduğundan umumun ve avamın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar. İşte o has Nurcular ve bir kısmı evliya olan o kardeşlerimizin tabire ve tevile muhtaç fikirlerini ortaya atmak, ehl-i dünyayı ve ehl-i siyaseti telaşa verir ve vermiş.. hücumlarına vesile olur. Çünki, birinci vazifenin hakikatını ve kıymetini göremiyorlar, öteki cihetlere hamlederler.
Sikke-i Tasdik-i Gaybi ( 10 )
evvela;Dikkatle okunursa üç ayrı zattan bahsedilmiyor yani üç vazife var, üç vazifeye üç ayrı şahıs yüklenmemiş.
üç vazifeyide bir zat yapacak ayrı ayrı üç zat yok
eğer risale-i nurdan delil getirilecek ise;tahrif edilmeli ki yapılsın yoksa Bediüzzaman hazretlerinin r.a. çok yüksek ilmi izahlarını kimse aşamaz ki yapsın.
Yok Kur'andan ve hadisten delil getirilecekse hodri meydan buyrun getirin
saniyen;Eğer risale-i nuru tahrif edilmezse yani sadeleştirme veya başka nam altında yani orijinal kelimeleri değiştirmeden hiç kimseye hiç bir şeyi kabul ettiremez Bundan dolayı risale-i nurlar ele geçirilmek ve manalarla oynanmak isteniyor bu şimdiki hastalık değil Üstadın zamanından beri vardır.Hatta Tahiri r.h. Ağabey sağken birileri gitmiş buradaki ifade mehdilikle alakalı değişmeli demişler Ağabey onları kovmuş.
salisen;eğer kasıtlı yapmıyorsa ve iyi niyetle yaptığını varsayarsak sadeleştirmeyi yapanların ilmi seviyesi olmadığından ilmi izahatlardan anlamaz manen terakki etmediğinden risale-i nurdaki incelikleri kavrayamaz
Risale-i nurun cerh edilmez hakikatlerini gören şeytan avaneleri onları kullanır ve istediğini onların safdilliğinden istifade ile onlara yaptırır.
rabian;Risale-i nurun çok yüksek bir ilmi seviyesi vardır ehl-i dalaletten nasıl,nereden,ne kadar hücum gelebilir hepsini savunacak bir virüs programına haiz bir sistemde yazılmıştır.Eğer kelimeler ile oynanmaz ise mümkün değildir ihtiva ettiği hakikatler çürütülsün cerh edilsin veyahut gürültü ile anlaşılmaz hale getirilsin kavram kargaşaşına sürüklensin ta ehl-i iman içinde boğulsun.
hamisen;Eğer risale-i nur kontrol altına alınmaz ise iman cereyanı durdurulamıyacak şekilde büyümekte dünyanın büyük bir kısmı islama yönelmekte ve giderek artan bu durum elbette ehl-i dalaletin vekillerini yerinde duramaz hale getirmiştir misal geçen hindistandaki sempozyuma giden bir zat dediki beşbin kişiye yakın bir katılım oldu türk medyası sessiz kaldı mühim değil risale-i nur perde altında günden güne inkişaf etmektedir elbette bunun önüne geçebilmek ancak risale-i nurun tahrif edilmesi ile mümkündür.
hulasa;İlmen bedihidir risale-i nur sadeleştirilemez ilmi yoksa külliyatı bir defa okuyan zat Eğer kalbi bozulmamışsa vicdanen kabul eder.
diğer yazılanlar bahanelerdir yoksa neden hocanın kendi ifadesi ile yirmibeş sene sonra anlayan birileri çıkar itirafına rağmen hocanın kitapları dururken risale-i nurlarla uğraşsınki anlamsız olur.
Başka hocanın talebelerinin okuduğu istifade ettiği kitabı farklı hocadan ders alanların anlamıyoruz diye sadeleştrimeye kalkması kadar divanelik dünyada daha kimse yapmamıştır.Daha çok yazılır uzun yazdım uzun yazmayı sevmem fakat bu soğuk muarazaya biraz bende fikren iştirak edeyim dedim.