Sadeleştirme savunmalarından: "Risaleler babanızın malı değil"

Huseyni

Müdavim
Bu şekilde birçok yoruma rastladım. "Risaleler babanızın değil, onu okumak herkesin hakkı." Risaleler kimsenin tekelinde değil, sadeleştirilmesi gerekiyorsa sadeleştirilir" manasında sık yapılan bir yorum var.

Bizim babamızın malı değil de sizin babanızın malı mı ?

Bu yorumu sadeleştirmeyi savunma adına yapanların unuttukları birşey var. Mesela bu işe en başta Üstadımın "varisim" dediği zatlardan, Merhum Mustafa Sungur ağabey (Allah kendilerinden ebeden razı olsun) gibi daha bir çok talebesi itiraz etmişti.

Bugün risaleleri uyduruk hale çevirip, tahrip edip, orjinali ile neredeyse alakasız hatta birçok kısmında tamamen ters bir mana verip, sonra da üstüne Risale-i Nur Külliyatından Sözler Lem'alar ve altına müellifi Bediüzzaman Said Nursi diye yazarak küstahlık edenler ve onları "Bu Risaleler kimsenin tekelinde değil" gibi sözlerle savunanlar ve arkalarından gidenler..!

Siz Mustafa Sungur ağabeyi ve Onun gibi has talebeleri gerçekten tanıyor musunuz ? Oturduğunuz yerden kalem oynattığınız ya da nerede isteseniz karşınızda kolayca bulabileceğiniz Risaleler sizin elinize nasıl geçti ? Tepeden mi düştü de yanıbaşınızda buldunuz bunları ? Sözünü, hatırını hiçe saydığınız ağabeylerin; canlarını, mallarını, ailelerini feda etmeleri, ömürleri boyunca son nefeslerine kadar bu hizmette koşturmaları neticesinde Allah cc. ihsan etmedi mi bunları ? O canlar, o mallar, aileler, ömürler feda edilmeseydi siz nereden sadeleştirecek Risale-i Nur bulacaktınız ? Hiç mi insafınız yok, bu kadar mı nankörsünüz ? Hem onların fedakarlıkları neticesinde bu nimet elinize gelecek, hem de bunlar kimsenin malı değil diyeceksiniz..Yazıklar olsun size..O insanların kaçta kaçı kadar hizmetiniz oldu da, bu kadar lakaydçasına onları kaale almaz tavırlar sergiliyorsunuz ?
 
Üst