Risale-i Nurda Sünnet-i Seniyenin önemi

yunus44

Active member
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
YEDİNCİ NÜKTE

Sünnet-i Seniyye edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki, altında bir nur, bir edep bulunmasın. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş: -1- Yani, "Rabbim bana edebi güzel bir surette ihsan etmiş, edeplendirmiş."

Evet, siyer-i Nebeviyeye dikkat eden ve Sünnet-i Seniyyeyi bilen, katiyen anlar ki, edebin envâını, Cenâb-ı Hak, Habibinde cem etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyyesini terk eden, edebi terk eder. -2- kaidesine mâsadak olur, hasâretli bir edepsizliğe düşer. 11.lema

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Bahtiyar odur ki, bu ittibâ-ı Sünnette hissesi ziyade ola. Sünnete ittibâ etmeyen, tembellik ederse hasâret-i azîme, ehemmiyetsiz görürse cinayet-i azîme, tekzibini işmam eden tenkit ise dalâlet-i azîmedir. 11.lema,11.nükte
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
_________________________________________________Sünnet ne demek farz ve vacip olmayan peygamberimizin, hal ve davranışlarının tümü.
Bunlar sölediğim gibi farz değil vabip değil. Amam risale-i nurda nasıl vurgu yapılıyor.
.
yani şöyle desem daha iyi anlaşılacak.
Bir davranışımın yanlış veya doğru olduğu hususunda ayet yoksa, islamda farz , vabip veya haram kapsamında değilse.
Bunu bulabileceğim tek yer Peygamberimizin sünnetleri olacaktır. Başka yerde aramak bizi rahatlatmayacak ve sıkıntıya sokacaktır.
Diye düşünüyorum. Nedersiniz.
Helal dairede nasıl davranaçagımız.Helal dairedeki nasıl davranmamız gerektiğini sünnet-i seniyede aramalıyız.
 

istiðna

Active member
yunus44 ' Alıntı:
Helal dairede nasıl davranaçagımız.Helal dairedeki nasıl davranmamız gerektiğini sünnet-i seniyede aramalıyız.

hem bız sunnetlerı işlerken "Sünnet-i Seniyye`ye ittiba`ı kendine âdet edinen, âdâtını ibâdete çevirir. Bütün ömrünü semeredâr ve sevabdâr eder..."
bıde boyle guzel nurlu bı kapının bıze acılmasına vesıle oluyoruz.onlara tutunanın sapılıktan ve zulmet içine dusmekten kurtuldugunu goruyoruz.bınler kar içinde kar...
Birinci Nokta: Velâyet yolları içinde en güzeli, en müstakimi, en parlağı, en zengini, Sünnet-i Seniyyeye ittibâdır. Yani, a’mÂl ve harekâtında Sünnet-i Seniyyeyi düşünüp ona tâbi olmak ve taklit etmek ve muamelât ve ef’Âlinde ahkâm-ı şer’iyeyi düşünüp rehber ittihaz etmektir.
İşte bu ittibâ ve iktida vasıtasıyla, âdi ahvÂli ve örfî muameleleri ve fıtrî hareketleri ibadet şekline girmekle beraber, herbir ameli, sünneti ve şer’i o ittibâ noktasında düşündürmekle, bir tahattur-u hükm-ü şer’î veriyor. O tahattur ise, Sahib-i Şeriati düşündürüyor. O düşünmek ise, Cenâb-ı Hakkı hatıra getiriyor. O hatıra, bir nevi huzur veriyor. O hÂlde, mütemadiyen ömür dakikaları huzur içinde bir ibadet hükmüne getirilebilir.
İşte bu cadde-i kübrâ, velâyet-i kübrâ olan ehl-i veraset-i nübüvvet olan Sahabe ve Selef-i SÂlihînin caddesidir.


İKİNCİ NÜKTE: İmam-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî (R.A.) demiş ki: "Ben seyr-i ruhanîde kat-ı merâtib ederken, tabakat-ı Evliya içinde en parlak, en haşmetli, en letâfetli, en emniyetli; Sünnet-i Seniyyeye ittibaı, esas-ı tarikat ittihaz edenleri gördüm. Hatta o tabakanın âmi Evliyaları, sair tabakatın has velîlerinden daha muhteşem görünüyordu." Evet müceddid-i elf-i sâni İmam-ı Rabbanî (R.A.) hak söylüyor. Sünnet-i Seniyyeyi esas tutan, Habibullah'ın zılli altında makam-ı mahbubiyete mazhardır.

ÜÇÜNCÜ NÜKTE: Bu fakir Said, Eski Said'den çıkmaya çalıştığı bir zamanda, rehbersizlikten ve nefs-i emmarenin gururundan gâyet müdhiş ve mânevî bir fırtına içinde akıl ve kalbim hakaik içerisinde yuvarlandılar. Kâh süreyyadan seraya, kâh seradan süreyyaya kadar bir sukut ve sûud içerisinde çalkanıyorlardı.

İşte o zaman müşahede ettim ki: Sünnet-i Seniyyenin mes'eleleri, hatta küçük âdâbları, gemilerde hatt-ı hareketi gösteren kıblenâmeli birer pusula gibi, hadsiz zararlı, zulümatlı yollar içinde birer düğme hükmünde görüyordum. Hem o seyahat-ı ruhiyede çok tazyikat altında gâyet ağır yükler yüklenmiş bir vaziyette kendimi gördüğüm zamanda, Sünnet-i Seniyyenin o vaziyete temas eden mes'elelerine ittiba ettikçe, benim bütün ağırlıklarımı alıyor gibi bir hiffet buluyordum. Bir teslimiyetle tereddüdlerden ve vesveselerden, yâni "Acaba böyle hareket hak mıdır, maslahat mıdır?" diye endişelerden kurtuluyordum. Ne vakit elimi çektiysem, bakıyordum: Tazyikat çok. Nereye gittikleri anlaşılmayan çok yollar var. Yük ağır, ben de gâyet âcizim. Nazarım da kısa, yol da zulümatlı. Ne vakit Sünnete yapışsam; yol aydınlaşıyor, selâmetli yol görünüyor, yük hafifleşiyor, tazyikat kalkıyor gibi bir hâlet hissediyordum. İşte o zamanlarımda İmam-ı Rabbanî'nin hükmünü bilmüşahede tasdik ettim.
 

yunus44

Active member
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
İttibâ-ı sünnet et.
Zira bu zamanda arkasında gidilecek ve harekâtı taklide değer, saf, hâlis ve muhlis bir hâdi-ki, o da seni yine bu yola götürecektir-maalesef bulamayacaksın.
Belki bu yola çıkaracaklar vardır; fakat kömürle elması kim fark edecek?
Öyleyse, sen çalış, ondan daha iyi kılavuz bulamazsın.

Barla Lâhikası - Mektup No: 49 albay Hulusi efendi (r.a)
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Bu mektubu başından sonuna okumak lazım çok dertlere derman.
Gerçi Risale-i nurun her yeri öyle.Biz Üstada o yolu çok güzel gösterdiği için bağlanmışız.
Evet risale-i nurda sünnetleri madde bulamazsınız belki ama, bize onun luzumunu ispat ederek bir şevk vermektedir.
Bunuda imanı takikiyi kazandırmak suretiyle, işin temellini attıyor binayı yapmayı bize bırakıyor.

Allah'ım, efendimiz Muhammed'e (a.s.m.), onun âl ve ashabına, ezelden ebede kadar ilm-i İlâhîdeki mevcudat adedince salât ve selâm et.
 
Üst