Herşey Güzeldir Ya Necis Olanlar ?

Vakar

Member
iki gündür aklıma takıldı.
şimdi cenab-ı hakın yaratığı her şey güzeldir.
peki bu necis görülen bazı hayvanlar var, veya haram.
başta domuz, köpek, gibi varıklar
bunların hikmeti nedir. risale-i nur'da varsa açıklama yazarsanız sevinirim
 

Sergerdan

Well-known member
bir sorum var

vakar ' Alıntı:
iki gündür aklıma takıldı.
şimdi cenab-ı hakın yaratığı her şey güzeldir.
peki bu necis görülen bazı hayvanlar var, veya haram.
başta domuz, köpek, gibi varıklar
bunların hikmeti nedir. risale-i nur'da varsa açıklama yazarsanız sevinirim
Ben cevaplayamam ama yine de bir yorum yazayım.Diger abiler belki daha detaylı cevap yazarlar.Ben kendi adıma çok şeyde bu şekilde bakmaya çalışıyorum.Dodrudan cevap olmasa da kısmen ilgili bir yer.

Allah ın esması bir şekilde o mahlukatı o şekilde iktiza eder denebilir belki?

15.söz ikinci nokta http://www.risaleara.com/oku.asp?id=200

O herşeyi en güzel şekilde yarattı. (Secde Sûresi: 7.)

âyetinin bir sırrını izah eder. Şöyle ki:

Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakiki bir hüsün ciheti vardır. Evet, kâinattaki herşey, her hâdise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir. Bir kısım hâdiseler var ki, zâhiri çirkin, müşevveştir. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var. Ezcümle:

Fakat insan, hem zâhirperest, hem hodgâm olduğundan, zâhire bakıp çirkinlikle hükmeder. Hodgâmlık cihetiyle, yalnız kendine bakan netice ile muhâkeme ederek şer olduğuna hükmeder. Halbuki, eşyanın insana âit gâyesi bir ise, Sâniinin esmâsına âit binlerdir. Meselâ, kudret-i Fâtıranın büyük mu'cizelerinden olan dikenli otları ve ağaçları muzır, mânâsız telâkkî eder. Halbuki onlar, otların ve ağaçların mücehhez kahramanlarıdırlar.

Hem insan, hodgâmlık ve zâhirperestliğiyle beraber, herşeyi kendine bakan yüzüyle muhâkeme ettiğinden, pek çok mahz-ı edebî olan şeyleri, hilâf-ı edeb zanneder. Meselâ, âlet-i tenâsül-i insan, insan nazarında bahsi hacâletâverdir. Fakat şu perde-i hacâlet, insana bakan yüzdedir. Yoksa, hilkate, san'ata ve gâyât-ı fıtrata bakan yüzler öyle perdelerdir ki, hikmet nazarıyla bakılsa ayn-ı edebdir, hacâlet ona hiç temas etmez.
 

Vakar

Member
bir sorum var

Halbuk i, eşyanın insana âit gâyesi bir ise, Sâniinin esmâsına âit binler dir. esama cihetini hiç düşünmemiştim.

ne olsun abi daha. aradğım cevap sanırım buydu. Allah razı olsun

ama başka açıklamalarda olursa sevinirim. :)
 

Sergerdan

Well-known member
bir sorum var

aynı yerde şu cümle geçiyor,deminki yorumun devamı

Nasıl ki bize görünen çirkin mahlûkların ve hâdiselerin zâhirî yüzleri altında gayet güzel ve hikmetli san'at ve hilkatine bakan güzel yüzler var ki, Sâniine bakar; ve çok güzel perdeler var ki, hikmetleri saklar; ve pek çok zâhirî intizamsızlıklar ve karışıklıklar var ki, pek muntazam bir kitâbet-i kudsiyedir.

Yine belki aynı anlama çıkabilecek bir yerde şurası herhalde: 11.Lem'a yedinci Nükte

Saniyen: Nasıl ki bir tabip, doktorluk noktasında, bir nâmahremin en nâmahrem uzvuna bakar ve zaruret olduğu vakit ona gösterilir, hilâf-ı edep denilmez. Belki, edeb-i tıp öyle iktiza eder denilir. Fakat o tabip, recüliyet ünvanıyla yahut vâiz ismiyle yahut hoca sıfatıyla o nâmahremlere bakamaz, ona gösterilmesini edep fetvâ veremez. Ve o cihette ona göstermek hayâsızlıktır. Öyle de, Sâni-i Zülcelâlin çok esmâsı var; herbir ismin ayrı bir cilvesi var. Meselâ, Gaffâr ismi günahların vücudunu ve Settâr ismi kusûrâtın bulunmasını iktiza ettikleri gibi, Cemîl ismi de çirkinliği görmek istemez.(lemalar)

Biraz daha dersimi çalışayım mı Vakar kardeş,birkaç yer daha var zannedersem konuyla ilgili olabilecek. :)

bu son alıntıyla diyebilir miyiz acaba Allah ın esmasından biri veya birkaçı mahlukatında o zahiri çirkinligi istiyor.Gafur isminin günahların vücudunu istemesi nasılsa o da öyle birşey diyebilir miyiz? ;)
 

Sungurlu

Member
Aynen öyle de, "velillahil mesele-l a'la" Ezel, Ebed Sultanı olan Sâni-i Zülcelâl, nihayetsiz kemâlâtını ve nihayetsiz cemâlini görmek ve göstermek istemiştir ki, şu âlem sarayını öyle bir tarzda yapmıştır ki, herbir mevcud pekçok dillerle Onun kemâlâtını zikreder, pekçok işaretlerle cemâlini gösterir. Esmâ-i Hüsnâsının herbir isminde ne kadar gizli mânevî defîneler ve herbir ünvân-ı mukaddesesinde ne kadar mahfî letâif bulunduğunu, şu kâinat bütün mevcudâtıyla gösterir. Ve öyle bir tarzda gösterir ki, bütün fünûn, bütün desâtiriyle, şu kitâb-ı kâinatı zaman-ı Adem'den beri mütâlâa ediyor. Halbuki o kitap esmâ ve kemâlât-ı İlâhiyeye dâir ifade ettiği mânâların ve gösterdiği âyetlerin öşr-i mişârını daha okuyamamış.

31.Söz
Kardeşim kitabı kebiri Kainatı mütalaa ettiğini zanneden mağrur insan nefsi hakikatı halde daha öşri mişarını bile okuyamamış.Dolayısıyla bizim ademi ilmimiz o şeyin hikmetinin olmaması anlamına gelmez.
Temessülat tecelliyatı esma olan mektubatı Samedaniye'nin gaye-i hilkatı sadece ziişurun mütaalasına münhasır değildir.
Asıl gayeleri Cemal ve Kemal Sahibi olan Zatı Zülcelal'in bizzat kendi kemal ve cemalini görmek istemesidir.
 

Sungurlu

Member
-İnsanların takdiri, istihsanı, eğer böyle işte, böyle amel-i uhrevîde illet ise, o ameli iptal eder. Eğer müreccih ise, o ameldeki ihlâsı kırar. Eğer müşevvik ise saffetine izale eder. Eğer sırf alâmet-i makbuliyet olarak, istemeyerek, Cenab-ı Hak ihsan etse, o amelin ve ilmin insanlarda hüsn-ü tesîri namına kabul etmek güzeldir ki,
"İc'al li lisani fi sıdkin ahirin Şuara/84" buna işarettir.

-Teveccüh-ü nâs istenilmez, belki verilir. Verilse de onunla hoşlanılmaz. Hoşlansa ihlâsı kaybeder, riyâya girer.

-Ey Fahre meftun,medhe düşkün,şöhrete müptela,hodbinlikte bihemta sersem nefsim.

Bu noktayı nazardan hüsnü zannınızı hakiki sahibi olan Risale-i Nur'a tevcih ediyoruz.
 

Vakar

Member
Sergerdan ' Alıntı:
Biraz daha dersimi çalışayım mı Vakar kardeş,birkaç yer daha var zannedersem konuyla ilgili olabilecek. :)

ilk söylediğiniz hakikat yeterdi, ama her yeni hakikate istifademiz (istifazamızda) artıyor o yüzden bitsin istemedim.

Sungurlu ' Alıntı:
-Teveccüh-ü nâs istenilmez, belki verilir. Verilse de onunla hoşlanılmaz. Hoşlansa ihlâsı kaybeder, riyâya girer.

-Ey Fahre meftun,medhe düşkün,şöhrete müptela,hodbinlikte bihemta sersem nefsim.

Bu noktayı nazardan hüsnü zannınızı hakiki sahibi olan Risale-i Nur'a tevcih ediyoruz.

bu konuda size katılıyorum.
Araştırp bulduğunuz hakikatler çok muvafıktı.
Allah razı olsun.

T@LH@ ' Alıntı:
Yaratılanı severiz Yaratandan ötürü ^o)

buda biraz aklıma takılıyor.

tamam her şey sevilir yaratandan ötürü ama.
kafirler, fasıklar, dinsizler, zalimler gibi.
üzgünüm ama bunlara muhabbet duyamıyorum.
onlara muhabbet ne cihetle olur?
 

Sergerdan

Well-known member
İlk sorunuzu anlayabildim,ama burda soruyu tahmin edemedim,yani ne düşünmüş olabileceginizi.

O sözün geçtigi metin olsa daha iyi olur,nasıl risale-i nurda bakıyoruz nerde,kime ,ne için söylenmiş olabilir diye.Belki bu sözü Yunus Emre ydi herhalde,sizin sevmediklerinizin dışında risaledeki gibi mahlukatı Allah hesabına sevme olarak söylemiştir.

Hem sevmek zorunda degiliz,Allah için bugzedin denmezdi o zaman.Yani mahlukatı sevmek,bunların içinden dediginiz kısmı sevmemek ikisini de yapacagız diye düşünüyorum.Hem nurlarda üstadın kafirlere,dinsizlere şiddetli ifadeleri(küfürlerine binaen) çok,yaratılanı yaratandan ötürü sevmiyor muydu o zaman?

Biraz daha düşündügün şeyi açarsan belki daha güzel olur.
 

Vakar

Member
Düşündüğüm şeyi nasıl ifade ederim bilmiyorum ama. başka bişi var sanki kelimeye dökemediğim.
Bakalım zamanla açılır. birde Risale-i nurdan aldığınız hakikatlerin yerlerini yazsanız sevinirim deferime not ediyorumda.:)
 

Sergerdan

Well-known member
vakar ' Alıntı:
Düşündüğüm şeyi nasıl ifade ederim bilmiyorum ama. başka bişi var sanki kelimeye dökemediğim.
Bakalım zamanla açılır. birde Risale-i nurdan aldığınız hakikatlerin yerlerini yazsanız sevinirim deferime not ediyorumda.:)
O zaman cevap yok,zorlamanız lazım kelimeleri
Bide deminki yerler 15.söz ikinci nokta ile,11,lem'a yedinci nüktede geçiyor.
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
vakar ' Alıntı:
Düşündüğüm şeyi nasıl ifade ederim bilmiyorum ama. başka bişi var sanki kelimeye dökemediğim.
Bakalım zamanla açılır. birde Risale-i nurdan aldığınız hakikatlerin yerlerini yazsanız sevinirim deferime not ediyorumda.:)

Mesela Ustadım risalede yine der . Allah için buğz ediniz Allah için seviniz hadisini nakletmekde... Yaratılanı severiz yaratandan ötürü sözünü ise o hadislere mukabil yorumluyarak kavrıyabiliriz. Mesela siz önce necis varlıklardan basladınız akabinde kafir ve fasıklar ile devam ettiniz. Evet biz bunları hayırlı özelliklerine binaen severiz cirkin özelliklerine ise buğz ederiz tabiki bunuda yine Allah için yaparız ... Yani özetlemek gerekir ise ölcümüz kendi nefsimiz değil Rabbimizin hosnut olduğu dairede; Rabbim kin ve nefret hissiyatları ile dolu olan kulunu sevmez ancak bu his ve hissiyatlar Allah hesabına verilir ise ancak o zaman mana bulur...
 

Vakar

Member
Evet biz bunları hayırlı özelliklerine binaen severi z cirkin özelliklerine ise buğz ederiz tabiki bunuda yine Allah için yaparız .. inşallah abi kızma benimiki merak hem merak ilmin hocası değilmi?
 

hasret

Well-known member
Cenab-ı Allahın esmasının bize bakan ciheti birse, kendisine bakan doksandokuzdur.Mesela çirkin bir insanda cemal ismi tecelli etmez mi?.. eder tabiki onunda belki ahlakı güzel... yani onunda güzel cihetleri mutlaka vardır.Bu tüm isimlerde böyledir,zahirde görünmeyen olmamaya delil olamaz.Kafirleri zaten sevmemeye dair ayet var, onlarla dost olmayınız diyor.Biz onlarda tecelli eden esmayı sevmeliyiz.Kafirin sevmememiz gereken tarafı küfrüdür,zannedersem ki şahsı değil...
vakarcım inş biraz daha araştıralım cevabı buluruz ;)
 
Üst