Risale-i Nur’larda geçen Hz.Ali’ye "Sayfa indirilmesi" meselesi

Risale-i Nur’larda geçen Hz.Ali’ye "Sayfa indirilmesi" meselesi
Soru : Risale-i Nurlarda geçen Hz.Ali (K.V.)’ye Cebrail (AS) den Sayfa indirilmesi olayı Ehl-i Sünnet anlayışına ters değil midir ? O zaman Hz.Ali(K.V) ‘de bir nevi peygamber konumuna yükseltilmiş olunmuyor mu ?
Bir konu hakkında yorum ve tahlil yaparken , o konuyu doğru okuyup doğru anlamak ve doğru bilmek esastır. Bilmediği bir konu hakkında yorum yapmak su-i zana sebebiyet verir ve o kişiyi “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra,17/36) gereği mesul eder.
İlgili metin 18.Lema’da geçmektedir. Bediüzzaman Hazretleri bu Lema’nın önsözünde : “Risale-i Nur şakirtlerine işaret eden Hazret-i Ali'nin (r.a.) bir keramet-i gaybiyesidir …. Gizli kalmış gaybî mühim bir mucize-i Ahmediyeyi (a.s.m.) beyan eder” diyerek konunun öncelikle Efendimiz (SAV) ‘min bir mucizesi ve “Ben ilmin şehriyim. Ali ise, onun kapısıdır." (1) işaretine mazhar Hz.Ali (K.V)’nin bir Kerameti olarak takdim etmektedir.
Soruda sorulan Metin şu şekildedir ;
“Sonra Hazret-i Cebrail'in, Âlâ Nebiyyina (a.s.m.) huzur-u Nebevide getirip Hz. Ali'ye Sekine namıyla bir sayfada yazılı İsm-i Âzam, Hz. Ali'nin (r.a.) kucağına düşmüş. Hz. Ali diyor: "Ben Cebrail'in şahsını yalnız alâimü's-sema suretinde gördüm. Sesini işittim, sayfayı aldım, bu isimleri içinde buldum"(18.Lema)
Görüldüğü üzere , Hz.Ali’ye (K.V.) inen bir Sekine’den bahis vardır ,yoksa –haşa- Peygamberane bir vahiyden değil ! Bahse konu Sekine , Mecmuatü'l-Ahzabta “Kaside-i Ercûze” şeklinde geçmektedir. (2) Allah’ın altı İsm-i Azamı olan “Ferd, Hayy, Kayyûm, Hakem, Adl, Kuddûs” isimleri ile bir dua-yı münacattır. Bediüzzaman Hazretleri bu "Sekîne" tâbir edilen İsm-i Âzamın okunma şeklini de “yetmiş bir âyet ile yüz yetmiş bir defa dâimî vird edinmeli” (Lemalar:Sayfa 425) şeklinde dile getirmektedir.
İtiraz edilen husus ; ifadede geçen “ Sekine namıyla bir sayfa” ise , Sayfa’dan murat İlahi bir ilhamvari mesajdır , yoksa Efendimize (SAV) inen “vahiy sayfaları” ile karıştırılmamalıdır. Şayet itiraz Cebrail (AS) mı görmüş olma Keyfiyeti ise, başta Hz. Aişe , Hazret-i Ömer , İbni Abbas , Üsame bin Zeyd , Ümmü Seleme, Sa’d ibni Ebî Vakkas gibi pek çok Sahabe Cebrail (AS) mı Dıhye veya bir süvari veya başka keyfiyette gördüklerini ilan etmektedirler. (3)
Şayet itiraz Sayfa’nın kucağına düşme keyfiyeti ise, İmamı Gazali bu hususu veciz bir şekilde açıklamıştır: "Onlar vahiyle Peygambere (a.s.m.) nazil olduğu vakit, İmam-ı Ali’ye (r.a.) emretti, ’Yaz’; o da yazdı, sonra nazmetti."(Şualar:635)
Konuyu özetlemek gerekirse ; Cebrail (AS) Peygamberimizin (SAV) huzuruna geldiği vakit altı İsm-i Azam’lı münacat duasını , murad-ı ilahi gereği , İlim Şehrinin Anahtarı Hz.Ali’ye (K.V.) nazmetmesi için getirmiş , Efendmiz’de (SAV) Hz.Ali’ye Sekineyi bir Kaside şeklinde düzenlemesi için bildirmiştir. Murad-ı İlahi , nazmetme işlevini Hz.Ali’nin yapması istediğinden , Bediüzzaman Hazretleri “Hz. Ali'nin (r.a.) kucağına düşmüş” şeklinde belirtmektedir.“Sekine” hakkında Kur’an-ı Kerimde geçen ;
“Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, Sekine(güven duygusu ve huzur) indiren O'dur.” (Fetih Suresi , 4) Ayetin tefsirinde Elmalı Hamdi Yazır ; Hz. Ali'nin “Sekine” ile neyi kast ettiğini şöyle açıklamaktadır : "Sekîne müminin kalbine sakin olup onu güvenli kılan melektir."
“Sekine” ifadesini pek çok Hadis-i Şerifte de görmek mümkündür :
Bir zat Kehf suresini okuyordu. Yanında da iki uzun iple bağlı olan atı duruyordu. Derken etrafını bir bulut kapladı. Ve bu bulut ona yaklaşmaya başladı. At da bu durumdan huysuzlanmaya, ürkmeye koyuldu. Sabah olunca adam Resulullah (sav)'a gelip vak'ayı anlattı. Hz. Peygamber (sav) ona şu açıklamada bulundu: "Bu sekine idi, Kur'an için inmişti" (4)
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir grup, Kitabullah'ı okuyup ondan ders almak üzere Allah'ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekine iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar."(5)
Ben şehadet ederim ki Ebu Hüreyre ve Ebu Said (ra) Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğine şehadet ettiler: "Bir cemaat oturup Allah'ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, Allah'ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar." (6)
Netice olarak , Hz.Ali’nin Sekine mahiyetinde İsm-i Azam duasını nazmetme keyfiyetine mazhar olmasının Ehl-i Sünnet perspektifinde bir sakıncası yoktur. Bu Hz.Ali’ye inen bir vahiy değildir , Efendimiz (SAV) ‘me inen İsmi Azam duasının, Hz.Ali’ye bildirilerek onun nazmetmesidir.
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’de buna isnaden olsa gerek , “Sekine insanını” şu şekilde tarif etmektedir :
Sekîne’ye mazhar bu âhenk ve huzur insanı, davranışları itibâriyle vakûr, emniyet telkîn edici, inandırıcı ve ciddî, iç âlemi itibâriyle ve Allah’la münâsebetleri açısından da temkinli, dikkatli, benlik, çolpalık ve şatahat düşüncesinden uzak ve bektâşiyâne hezeyanlara karşı da hep kapalıdır. Her vâridat ve her inşirâh veren esintiyi O’ndan bilir, edep ve şükranla iki büklüm olur, her huzursuzluk ve tatminsizliği de mahiyetindeki boşluklarla irtibatlandırır, kendini sorgular ve nefsiyle hesaplaşır.(7)
(1) Tirmizî, Menâkıb: 20; el-Hakim, el-Müstedrek, 3:126
(2) Ahmet Gümüşhanevi Hazretleri, Mecmuatul Ahzab , Sayfa 582-597.
(3) Buhârî, Fedâilü’l-Eshâb: 30; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 9:276-277; Ahmed İbni Hanbel, Fedâilü’s-Sahâbe (tahkik: Vasiyyüllah), no. 1817, 1853, 1918; Müsned, 1:212; el-Askalânî, el-İsâbe, 1:598. ; Buharî, Mağâzî: 18, Libas: 24; Müslim, Fedâil: 46, 47, no. 2306; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:361. ; Buharî, İmân: 37; Müslim, İmân: 1-7.
(4) Buhari, Fedailu'l-Kur'an 11; Müslim, Müsafirin 240, 241, (795); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 6, 2887
(5) Ebu Davud, Salat 349, 1455
(6) Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Da'avat 7, (3375)
(7) Sızıntı, Nisan 1991, Cilt 13, Sayı 147
 
Üst