Bediüzzaman'ın hayatına Entelektüel bakış...

GuLSerbeti

Well-known member
KILIÇ BUĞRA KANAT

Son dönem Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinin en etkili ve tartışmalı figürlerinden biri olan Bediüzzaman Said Nursi son yıllarda Türkiye'de olduğu kadar yurtdışında da ciddi çalışmalara konu oluyor. Şerif Mardin'in Bediüzzaman Said Nursi olayını Türkiye'deki modernleşme ekseninde ele aldığı çalışmasından sonra canlanan 'Bediüzzaman çalışmaları', özellikle son on yıl içinde gerek uluslararası çapta organize edilmeye başlayan 'Bediüzzaman Said Nursi Sempozyumları' ve gerekse yurtiçi ve yurtdışında düzenlenen bilimsel konferanslar sonucu daha bir hız kazandı. Bu çalışmaların sonucu olarak da Amerika ve Avrupa'daki yayınevleri tarafından konuyla ilgili birçok yeni eser okuyucularla buluşmaya başladı. Sadece geçtiğimiz aylar içinde biri Amerika'da, öteki İngiltere'de bulunan saygın yayınevleri tarafından konuyla ilgili iki kitap yayımlandı. Bunlardan ilki İngiltere'de Ashgate Publishing tarafından basılan ve İbrahim Özdemir ile Ian Markham'ın yayına hazırladığı 'Globalization, Ethics, and Islam: The Case of Bediüzzaman Said Nursi' (Küreselleşme, Etik ve İslam: Bediüzzaman Said Nursi Vakası) adlı eser. 'Barış ve Sükunet', 'Etik ve Diyalog' ve 'Küreselleşme' altbaşlıklarında yazılmış 16 makaleden oluşan kitapta, farklı dinlerden ve milletlerden 14 akademisyen ve araştırmacı Bediüzzaman'ın düşünceleri ışığında günümüz meselelerini inceliyor.
Bediüzzaman hakkında yayımlanan ikinci eser ise Şükran Vahide tarafından kaleme alınan ve State University of New York Press tarafından basılan 'Islam in Modern Turkey: An Intellectual Biography of Bediüzzaman Said Nursi' (Modern Türkiye'de İslam: Bediüzzaman Said Nursi'nin Entelektüel Biyografisi) isimli kitap. Kitabın yazarı Şükran Vahide, Nursi ve eserleri hakkında önemli çalışmalara imza atmış bir araştırmacı. Yukarıda bahsi geçen ilk esere de kaleme aldığı iki makaleyle katkıda bulunan Vahide, altı bin sayfalık Risale-i Nur Külliyatı'nı İngilizceye çeviren kişi olarak tanınıyor. Şükran Vahide bunlar dışında aralarında "Risale-i Nur Müellifi Bediüzzaman Said Nursi"nin de bulunduğu birçok Türkçe esere de imza atmış bir araştırmacı.

Kitap, genel olarak Bediüzzaman'ın bizzat kendisi tarafından tashih edilen, içinde kendisine ait mektup ve müdafaaların da bulunduğu otobiyografisi niteliğinde olan Tarihçe-i Hayat temel alınarak hazırlanmış. Bu sebeple çalışma, Bediüzzaman'ın ifade ettiği şekliyle kendisinin yaşadığı dönüşümler ışığında üç ana bölüme ayrılmış. Eski Said dönemi, Said Nursi'nin medrese eğitimi aldığı dönemden 1920'lere kadar olan dönemdeki hayatını konu alıyor. Meşhur din alimlerinden aldığı din bilgisi ile özellikle Doğu Anadolu'daki ulema arasında şöhret kazanan Nursi, kendine özgü yöntemler ile pozitif bilimler ile dinî ilimleri birleştirerek, bilimin din hakikatini güçlendirecek bir şekil almasını sağlamaya çalışır. Bu hedef için de Doğu Anadolu'da bir üniversitenin kurulmasını son derece gerekli görür. Medresetü'z-Zehra adını verdiği bu okulun kurulması için destek aramaya gittiği İstanbul'da, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde reform çabaları içinde olan siyasi elit ile de tanışma imkânı bulur. Bu şehirde yaşamaya başladıktan kısa bir süre sonra derin bilgisi ve zekâsıyla Babıâli ve ilim çevreleri de dahil olmak üzere İstanbul genelinde tanınıp etkin olmaya başlayan Eski Said'in bundan sonra, yani 'Yeni Said' olana kadar yaşadığı dönem, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında yaşanan birçok önemli gelişmeye de mercek tutuyor.

İstanbul'da sürdürdüğü çalışmalar sırasında bir süreliğine tutuklanan Bediüzzaman daha sonra tahliye edilir. İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra meşrutiyet ve hürriyet kavramlarının İslamiyet'in temel prensiplerine aykırı olmadığını anlatan konuşmalar yapar. Buna rağmen 31 Mart Vakası sonrasında tekrar tutuklanır ve idam talebiyle yargılanır. Nursi, kısa bir süre sonra kendisine atfedilen suçlamaları mahkeme heyeti önünde bertaraf ederek beraat eder. Nursi, bu olay sonrasında Osmanlı Devleti'nin bütünlüğünü koruması gerektiği yolundaki düşüncelerini diğer Müslümanlar arasında yaymaya çabalarken, bir yandan da bağımsızlık yanlısı Kürt gruplarını bu fikirlerinden caydırmaya çalışır. Birinci Dünya Savaşı'na da gönüllü olarak katılan Nursi, bir süre sonra Ruslar tarafından tutuklanarak savaş suçlularının bulunduğu bir kampa gönderilir. Ancak buradan kaçmayı başaran Nursi, 1918 yılında İstanbul'a geri döner ve burada başta Enver Paşa olmak üzere devletin önde gelen siyasi ve askeri kişilikleri tarafından hüsn-ü kabul görür. İstanbul'da kaldığı bu dönem aynı zamanda Yeni Said'in doğumuna gebedir. Nursi, Ankara'ya gidip Milli Mücadele'ye destek verdikten sonra tüm ısrar ve tekliflere rağmen burada kalmak istemez ve Van'a geçer. Burada siyasete ve dünyaya sırtını dönerek inzivaya çekilir. Ancak buradaki münzevi hayatı fazla uzun sürmez. Şeyh Said isyanı sonrasında isyanla ilgisi olmamasına rağmen önce Burdur'a, oradan da Isparta'nın Barla ilçesine sürgüne götürülür. Bediüzzaman'ın bundan sonraki hayatı sürekli olarak sürgün, hapis ve mahkeme üçgeninde geçer. Tüm engellemelere ve zorluklara rağmen çalışmalarını sürdüren Nursi'nin mesajları, çevresinde toplanan talebelerinin de gayretleri sayesinde yurtiçinde yayılmaya başlar. Özellikler 1940'lı yıllardan itibaren bir yandan ilerleyen yaşı ve bir yandan da hastalıklar sebebiyle sorunlar yaşamaya başlayan Nursi, buna rağmen Risale-i Nur'u yazmaya ara vermez. Elle yazılarak dağıtılan Nursi'nin eserleri 1950'lere gelindiğinde büyük bir okuyucu kitlesine ulaşmıştır. Hayatının son dönemini, mesajlarının ve risalelerin daha cok yayılmasına vakfeder. Üçüncü Said döneminde Türkiye'deki toplumsal ve siyasi gelişmelere daha çok müdahil olan Nursi, 23 Mart 1960 yılında Urfa'da vefat eder.


İlgi duyanlar, mutlaka okumalı...


Vahide'nin kaleme aldığı bu biyografiyi daha önce yazılan birçok Bediüzzaman biyografisinden ayıran birkaç husus bulunuyor. Öncelikle Vahide, sadece Nursi'nin hayat öyküsünü sunmakla kalmıyor, aynı zamanda Nursi'nin hayatını tarihsel bağlam içinde inceliyor. Ayrıca kitap, kullanılan kaynakların genişliği bakımından da oldukça başarılı bir araştırmanın sonucu. Tarihçe-i Hayat ve bizzat Nursi'ye yakın insanların anlattığı anekdotlar yanında diğer yazılı kaynaklardan da yararlanılmış. 'Modern Türkiye'de İslam', başarılı bir biyografi çalışması olmasının yanında aynı zamanda, Türkiye'deki modernleşme sürecinin alternatif bir anlatısını sunması bakımından da son derede faydalı bir eser. Bu sebeple, Türk tarihinin kritik bir dönemini daha iyi anlayabilmek için ihtiyaç duyulan 'çevre'dekilerin tarihine önemli bir katkı niteliğinde. Son olarak Şükran Vahide'nin kitabı, Türkiye'deki tarih çalışmalarında oldukça geri plana itilen biyografi tarzının çok iyi bir örneği olması ve aynı zamanda biyografilerin tarih çalışmalarına sağlayacağı katkıları ortaya koyması bakımından da konuya ilgi duyanların mutlaka okuması gereken bir çalışma.


Islam in Modern Turkey: An Intellectual Biography of Bediuzzaman Said Nursi

Sukran Vahide

State University of New York Press
 

GuLSerbeti

Well-known member
estagfurllah, nefsimize hos gelsede tskkur hak edicek birsey yok :).. okudugunuz icin size tesekkurler..


Allah iyiligini versin ins, illailayh kardesim.. :D
iyi guldurdun..
 
Üst