Seni arıyorum her dem güzeli
Bu özlem yeni değil bende ezeli
Ben bebektim sen taze sağılmış süttün,
Açtım, doyumsuzdum seni mutluluktun
Damarlarımda feveran ettin
Hayat meyal hatırlarım ben çocuktum
Sen zirvede bir küme beyaz buluttun
Ellerimle sana güvercin uçurdum
Sen zerdali ağacıydın ben çocuktum
Sen mütevazi karıncaydın ben çocuktum
Aşiyanına buğday taneleri döktüm
Büyüdüm açıldı gözlerim aydınlığa
Sen kitap oldun dergi oldun bilgi oldun
Gözlerimle seni kokladım
Sen en yakın dostum oldun
Safahat oldun, Çile oldun, Huzur sokağı oldun
Mehmet Akif ve Necip Fazıl oldun
Anne oldum sen bilge çocuktun
Bütün çocukları sevdim
Bir de bütün çocuklar
Benim olsun istedim
Seni arıyorum her dem güzeli
Üzerimde otuz yılın acısı sancısı
En zor en güzel en cazip halinle çıktın karşıma
Şimdi sen islamsın her dem güzeli
Şerefim, onurum, her şeyim...
Varolma sebebim,
Kulluk bilincim,
Evlatlarıma bırakacağım en kıymetli miras
Şimdi sen islamsın her dem güzeli
Küfürden ayıklayıp sokakları
Kitaplardan sokaklara harf harf satır satır
Dökmek istiyorum seni
Annelere, babalara, yüzlere, gözlere ve
gönüllere...
Gel ey çareler çaresi,
Gülsün artık yetimlerin çehresi
Her akşam tuz, ekmek taşır gibi çantalarında,
Eve hadis taşısın babalar
İhya olsun raviler
Enes bin Malik’ler, Ebû Hüreyre’ler
Efendimiz aramızdaymış gibi
Ve her biri birer yıldız olan ashabı
Yine Ebubekir Sıddık gelsin,
Azad etsin biz medeni köleleri.
Ömer ül Faruk gelsin adaletiyle,
Osman bin Affan Kur’an okusun edebiyle,
Ve Hazreti Ali dolaşsın aramızda, Hayber’de
kuşandığı kılıcıyla.