Vecize Analizi Ders 15 ;Tefekkür...

teblið

Vefasýz
Es-Selamun Aleykum;
Vecize Analizi ders halkamızda bu hafta Tefekkür konusunu işleyelim inşl..Üstad hz 'lerinin konuyla alakalı şu manidar vecizesiyle konuya girebiliriz..Ve Tefekkürle ilgili bilmediklerimizi veya anladıklarımızı bu başlık altında konuşabiliriz inşl..
Bazan bir saat tefekkür, bir sene ibadetten daha hayırlı olur.ve hatta Tefekkür etmek ilmin artmasına bir vesile olabilir.

Evet kıymetli müslümanlar bu konu hakkında fikirlerimizi paylaşalım inşl..

71623_442599570705_217420270705_5793285_1476794_n.jpg


Vecizemiz;

[BILGI]Bil, Ey Aziz Kardeşim! Tefekkür, gafleti izale eder...Mesnevi nuriye.. [/BILGI]

Konuyla alakalı sorularımız ;

Soru 1;Tefekkür nedir?
Soru 2:Tefekkürün dünya ve ahiret hayatımıza katkısı ne olabilir sizce ?
 

teblið

Vefasýz
Soru :3.Tefekür Uslubu nasıl olmalıdır ?

Soru:4..Risale-i Nur tefekkürü, (1) âfâkî, (2) enfüsî olmak üzere iki esas üzerinde hareket eder..Bu açılımı nasıl anlamalıyız..Üstad Hz'lerinin kasd ettiği mevzu ne olabilir sizce ?
 

teblið

Vefasýz
Soru 1;Tefekkür nedir?

En açık tabiriyle düşünmektir tefekkür!!

peki neyi düşünmek sıralayalım bir kaç maddeyle ,Neden bu dünyadayız Düşünmeli insan!!Nasıl bir kuluz?ibadetlerimizin anlam ve önemi?Kainatın yaradılış sebebi?
İlahi dengeler ve mutlak kuvvetin gücü? vs, vs ....Tekrar anlamına dönersek Tefekkürün
;

günlük hayat içerisinde rutin olarak yapıp ettiğimiz şeyler üzerinde yeniden düşünmeye ihtiyacımız vardır. Tefekkürle işlerimize, hayatımıza, ve ibadetlerimize daha derin anlamlar kazandırmalıyız. İmamet, hitabet, irşat ve iftanın birer iş mesaisi olmanın ötesinde Rasulü Ekrem’den miras aldığımız, çok şerefli, çok izzetli birer kulluk vazifesi olduğunu daha derinden hissetmeli, bunların anlamları üzerinde zihin yormalı, yaptığımız işe gönlümüzü de katmalıyız. Verdiği akıl nimetine karşılık, Cenab-ı Mevla’ya tefekkürle teşekkür etmeliyiz.
 

teblið

Vefasýz
Soru 2:Tefekkürün dünya ve ahiret hayatımıza katkısı ne olabilir sizce ?

Tefekkür, sahibine vakar ve heybet bahşeder. Yine tefekkür ile, hikmet kapıları açılır, kainat kitabının sırlı sayfaları aralanır, Kur’ân-ı Kerîm’in engin manaları fetholur ve hayatın gayesi daha derin bir nüfuz ile anlaşılmaya başlanır.

ve bu güzel ahlakla ahlaklanabilen müslüman inşl hem dünyasını hemde ahiretini nurlandırır..
 

teblið

Vefasýz
Risale-i Nur'da tefekkür
Bediüzzaman'ın gözünde, bütün varlık âlemi bir tefekkür levhasıdır. Şuur sahibi varlıkların yaratılışından maksat da, tefekkür vazifesinin yerine getirilmesidir. Âlemi iki daire ve iki levha şeklinde mütalâa eden Bediüzzaman, bunları şu şekilde sıralar:
"Biri, gayet muhteşem, muntazam bir daire-i rububiyet ve gayet musannâ, murassâ bir levha-i san'at.

Diğeri, gayet münevver, müzehher bir daire-i ubudiyet ve gayet vâsi, câmi bir levha-i tefekkür ve istihsan ve teşekkür ve iman."

Bu levhalardan san'at levhası, yani rububiyet dairesinin izhar ettiği nihayetsiz tezyinat, buna paralel olarak, nihayetsiz bir tefekkür vazifesini gerektirmektedir ki, sadece insan ve cinlerin değil, sayısız melek cinslerinin ve ruhanî varlıkların yaratılışı da bu sırdan ileri gelmektedir.

Ancak bütün varlıklar arasında, sahip olduğu kabiliyetler itibariyle insanın misilsiz bir yeri vardır. Çünkü tefekkürün gayesi, eserdeki harikulâdelikleri müşahede etmek, onları tek tek tartmak, bu eserlerden Saniin cemaline, kemaline, azametine, celâline ve sair kudsî sıfatlarına intikal ederek Onu tanımak, Ona hayranlık ve muhabbet duymak ve Onun huzuruna çıkıp iltifatına mazhar olmaya bir iştiyak duymaktır.

"Bu vazifeyi ifa edecek, insandır. Çünkü insan, gerçi cahil, zulmetli bir şeydir, ama öyle bir istidadı vardır ki, âleme bir enmuzeç ve bir nümune olmaya liyakati vardır. Hem o insanda öyle bir emanet vedia bırakılmıştır ki, onunla gizli defineyi bulur, açar. Hem o insandaki kuvvetler tahdit edilmeyerek mutlak bırakılmıştır. Buna binaen, küllî bir nevi şuur sahibi olur ki, Sultan-ı Ezelin azamet ve haşmetinin şaşaasını idrak ediyor."

"İnsanda vedia bırakılan emaneti,

" Bediüzzaman, eserlerinin başka yerlerinde "ene" olarak açıklar ve insanın bu emanet vasıtasıyla Yaratıcısının sıfât ve şuunatını anlayabildiğini söyler. Yine bu emanet, insanın meleklere üstün kılınmasını netice vermiştir. Diğer yandan, "Rahmâniyetin cilveleriyle nimetlenen" bir nefis, meleklere üstünlük sebebidir. "Hususan rızıktaki zevk cihetiyle [insan] pek çok Esmâ-i Hüsnâyı anlar. Halbuki melekler onları o zevkle bilemezler."
 
Üst