Azrailin eline neden tırpan verilir !!

age

Active member
Cenab-ı hakkın hikmetine banaen yaradılış kanunları vardır.Bu kanunları temsil eden de melekleri vardır.Eline tırpan verilmesi Azrail a.s.mın temsil ettiği vazifenin ehl-i dalalet ve ehl-i gaflet için dehşetli olmasından olmaktadır.



Sâlisen: Kâinattaki umûr-u hayriyedeki kanunların mümessili, nâzırı hükmünde olan meleklerin vücudu, ittifak-ı edyan ile sabit olduğu gibi, umûr-u şerriyenin mümessilleri ve mübaşirleri ve o umûrdaki kavaninin medarları olan ervah-ı habise ve şeytaniye bulunması, hikmet ve hakikat noktasında kat'îdir; belki umûr-u şerriyede zîşuur bir perdenin bulunması daha ziyade lâzımdır. Çünki Yirmiikinci Söz'ün başında denildiği gibi: Herkes, herşeyin hüsn-ü hakikîsini göremediği için, zahirî şerriyet ve noksaniyet cihetinde Hâlık-ı Zülcelal'e karşı itiraz etmemek ve rahmetini ittiham etmemek ve hikmetini tenkid etmemek ve haksız şekva etmemek için, zahirî bir vasıtayı perde ederek, tâ itiraz ve tenkid ve şekva, o perdelere gidip, Hâlık-ı Kerim ve Hakîm-i Mutlak'a teveccüh etmesin. Nasılki vefat eden ibadın küsmesinden Hazret-i Azrail'i kurtarmak için hastalıkları ecele perde etmiş. Öyle de: Hazret-i Azrail'i (A.S.) kabz-ı ervaha perde edip, tâ merhametsiz tevehhüm edilen o haletlerden gelen şekvalar, Cenab-ı Hakk'a teveccüh etmesin. Öyle de: Daha ziyade bir kat'iyyetle şerlerden ve fenalıklardan gelen itiraz ve tenkid,Hâlık-ı Zülcelal'e teveccüh etmemek için, hikmet-i Rabbaniye, şeytanın vücudunu iktiza etmiştir.
(Lem'alar - 83)
 

müdavim

Üye Sorumlusu
"Hazret-i Azrail dahi bir perdedir. Kabz-ı ervahta zahiren merhametsiz görünen ve rahmetin kemâline münasip düşmeyen bazı hâlâta merci olmak için, o memuriyete bir nâzır ve kudret-i İlâhiyeye bir perdedir." cümlesini açıklar mısınız?

Dünyevi sebepler; Allah’ın izzet ve azametine gidecek haksız şikayet ve itirazlara, birinci güvenlik perdesidir. Ekseri avam insanlar, bu perdeyi aşıp İzzet ve Azamete ulaşamazlar, sebeplere küfreder dururlar.

Ama bazı insanlar vardır ki; bu maddi sebepleri aşıp, İzzet ve Azamete ulaşabilecek kabiliyete sahiptirler. Allah bu gibi insanlara da ikinci bir emniyet perdesi olarak, Azrail (as)’ı koymuştur. Maddi sebepleri geçse bile, Azrail perdesini geçemiyorlar.

Genelde zahir noktasından, Allah’ın rahmet ve cemaline yakışmayan haller ya sebeplere ya da Azrail (as)’a verilir, Allah’a giden şikayet ve itirazlar nadirdir, onlar da belalarını bulurlar.

Bu noktadan bakıldığında Azrail (as) melekut aleminden ziyade, mülk cihetine yakın duruyor. Bizim zihnimizde mülk ve melekut denilince; mülk bu dünya, melekut öbür dünya olarak anlaşılıyor. Halbuki "her şeyin bir mülk bir de melekut yüzü var" denilirken, bu ahiret ve gaybi alemler içinde geçerlidir. Melekut bir şeyin asıl hali ve yapılış hikmet ve gayesi demektir. Bu noktadan cennette de mülk ve melekut manası vardır. Cennetin bahçeleri mülk iken, o bahçelerin veriliş gaye ve hikmetleri melekut olur.

Yani mülk ve melekut izafi bir kavramdır, bakıldığı yere göre manası değişir. Allah’ın her şeyin arka cephesinde kurguladığı hikmet ve sistemlerin tümü; melekut alemidir, burada zerre miktar bir çirkinlik ve kusur yoktur.

Hazret-i Azrail Aleyhisselâm, Cenab-ı Hakk'a demiş ki: –Kabz-ı ervah vazifesinde senin ibadın benden şekva edecekler. Benden küsecekler. Cenab-ı Hak lisan-ı hikmetle ona demiş ki: –Senin ile ibadımın ortasında musibetler, hastalıklar perdesini bırakacağım. Tâ şekvaları onlara gidip sana küsmesinler. Evet nasılki hastalıklar perdedir, ecelde tevehhüm olunan fenalıklara mercidirler. Ve kabz-ı ervahta hakikî olarak hikmet ve güzellik, Hazret-i Azrail Aleyhisselâm'ın vazifesine mütealliktir. Öyle de Hazret-i Azrail Aleyhisselâm da bir perdedir. Kabz-ı ervahta zahiren merhametsiz görünen ve rahmetin kemaline münasib düşmeyen bazı hâlâta merci olmak için o memuriyete bir nâzır ve kudret-i İlahiyeye bir perdedir. Evet izzet ve azamet ister ki, esbab perdedar-ı dest-i kudret ola aklın nazarında; tevhid ve celal ister ki, esbab ellerini çeksinler tesir-i hakikîden...
 

bardak

Well-known member



ÖLüm...
İnsan ne zaman bu keLimeyi duysa içini bir ürperti kapLar..İçi burkuLur,gözLerinin feri kesiLir,hafif bir hüzne boğuLur bir anda..AsLında dirayetLi durmak ister öLümün karşısında,yıkıLmak istemez,sarsıLmak istemez..Ama iş asLında öyLe değiLdir..Geçiştirmeye kaLksada içinde fırtınaLar kopar.O öLümün daLgaLarı onu iyice korkutur..Ama kaçış yoktur ki..O daLga onu aLıp uzakLara götürecektir..

ÖLüm..
'AyrıLık' keLimesini getirir insanın akLına..Evet ayrıLıktır ama ayrıLığın zıddıda kavuşmak değiL midir? Bu kavuşma insanın düşünceLerinden biraz uzak kaLır..Düşünemez kavuşmayı önce..O hep ayrıLıktan bahseder..Sanki ayrıLık hep ebedi kaLacakmış gibi..ama dedimya insan hep ayrıLığı düşünür..Hep ayrıLmayı..Eğer ben bir MevLana oLsaydım hiç gocunmazdım öLümden..Eğer MevLana gibi bir yüreğim oLsaydı hiç dert etmezdim hiçbirşeyi..Çünkü o ayrıLık benim için hakiki bir kavuşma oLacaktı..

Düşünsenize..
Hani geLmişiz dünyaya nereden geLdiğimizi,nasıL geLdiğimizi,kim doğurduğunu biLmeden açmışız gözLerimizi,geLirkende ağLaya ağLaya geLmişiz..Hiçbirşey biLmeden ve hep muhtaç bir şekiLde ve sonrasında yıLLar geçmiş..Şimdi misafirLiğimiz bitecek..Heran gidebiLiriz..

Lafı pek uzatmıyacağım..
Çünkü 'öLüm'ü yazamıyorum..İçimi bir titreme aLıyor..Kısa tutuyorum keLimeLerimi..Bu korktugumdan mı? Hayır! Aksine çok özLediğimden ve heyecanLandığından..'öLüm' keLimesi ruhumu gıdıkLamıştır hep..


''Beyaz Bir ÖLüm'' ü çok arzuLuyorum ama ''Mavi Bir ÖLüm'' de gezinip duruyorum..

Şimdi soruLsa : ''MüsLüman öLümden Korkar mı ? '' diye..Bende şunu söyLerim:
Korkmaz ama korkmamazLıkta yapamaz..! 'Havf' ve 'Reca'..Yani 'korku' ve 'ümit' arasında durmaLı bence insan..OLurya beLki ümit birşeyLeri değiştirmeye yeter..

NOT: (Kendime ve tüm faniLere)...
AzraiL 'öcü' değiL..Onu iyi karşıLa..Zaten çok fazLa misafir kaLmayacak..Hemen aLıp gidecek seni..Varmısın güLe oynaya gitmeye yada 'demekki böyLe öLünüyormuş' demeye..Hadi o zaman hazırLan artık..BekLetme misafiri..Ayıp oLmasın sonra..Sonra sana küsmesin tebessümLü meLeğim..
 

ebu_derda

New member
ALLAH ra zı olsun.:
:) gerçi azrailden korkumuz yok hamdlsn,nasıl bir hayat geçirecağimizden korkumuz.nasıl bir hayat yaşarsak son nefisimizde öyle veririz.ama bununda garantisi yok mü min sürekli teakuz halinde olmalı
 

YILDIZNAME

Well-known member
Hz. Azrail(a.s)in görevinin anlam ve önemini hakikatiyle kavrar ve onu gerçekten bir melek olarak sevip hayalimizde canlandırabilirsek elinde tırpanıyla ürkütücü olarak göz onüne getiremeyiz zaten ehli iman ve ibadet için en çok sevdiği kişi görünümünde olacağı hadislerde müjde edilmiş sevdiğine kavuşmak için yine sevdiğin bir elçiyle yola çıkmak çok güvenli çok heyecanlı ve çok keyifli olmalı ...merhametli rabbim her şeyi güzel yaratmış azraili mi kötü yaratacak ölümde güzel, ölmekte güzel ,gelende güzel, gidilende güzel .Güzele bakan güzel görür, güzel gören hayatından lezzet alır.
 

Kur'an Eczanesi

New member
Bu dünyada renk,nakış,lezzet ne varsa küsüm; Gözümde son marifet Azrail'e tebessüm.(Necip Fazıl)
Şiir ve edebiyatımızın üstadı Necip Fazıl'ın bu kısa ve öz ifadeleri bizlerede şunu hatırlattı;
Dünya ve içersindeki süfli,boş ne varsa küsebilirsek bizlerde ona,
Herhalde ancak bizde o zaman gülümseyebiliriz Azrail aleyhisselama...
Azrail'in eline tırpan verenler ya dünyaya çok bağlanmış,bu hayatı tatlı görmüş ve asıl gidilecek diyar olan Cennetten habersiz yaşamakta olan nasipsizler veya kafalarını gaflet kumuna gömmüş gafillerdir.
Aslında bu meselede çok fazla söz söylemeden meseleyi "Bir gün bir duada, "Yâ Rabbi! Cebrail, Mikâil, İsrafil, Azrail hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cin ve insin şerlerinden muhafaza eyle!" meâlindeki duayı dediğim zaman, herkesi titreten ve dehşet veren Azrail namını zikrettiğim vakit, gayet tatlı ve tesellidâr ve sevimli bir hâlet hissettim, Elhamdülillâh dedim. Azrail'i cidden sevmeye başladım. Melâikeye İmân rüknünün bu cüz'î ferdinin pek çok meyvelerinden yalnız bir cüz'î meyvesine gayet kısa bir işaret ederiz." şeklinde başlayan Onbirinci Şua'nın Onbirinci Meselesine havale etmek yeterli olacaktır.
 

Muhakk

Member
Bunu okuyunca aklıma "Tam Miftahul Kulub (Kalplerin anahtarı) - El Hac Mehmed Nuri Nakşibendi" hazretlerinin bu kitabı geldi.

burda yazar ki bir şahıs Mürşidlik makamına eriştimi ona Müridlerini avlayabilmesi için bir kapan tarzında birşey verilir ama bu verilen kapan anlaşılan bilinen kapan gibi değildir, manevi bir kapandır.

Tırpanın işlevine baktığımızda, başakları dallarından kesen bir araç olarak biliriz. Daha nice başka işlevler için kullanılır.
Tırpanı burda kullanmalarının sebebi bir hayatı kesmek olabilir, Azrail'in Tırpan'ı "Mumit" sıfatıyla işlevini yerine getirmesidir.
Yani Azrail'in Aleyhisselam Tırpanı varsa bile keyfiyetsiz ve maneviyatta bir sıfata bağlıdır.

Ancak Azrail'in Aleyhisselam bu şekilde şekillendirilmesi ve böyle dünyevi akıl sınırları içinde somutlaştırılarak ifade edilmesi, apaçık işlenen bir günahtır. Allah, bunları çizenleri ıslah etsin.
 

sahid

Active member
azrail de bir melek tabi ama herkese her çocuğa azrail kötü olarak gösteriliyor bunun önüne geçilmeli çizgi filmler seçilmeli bence...
 

Abidin1

Well-known member
Selamın aleyküm;

Vallahi tam olarak bilmiyorum. Ancak Tırpana pek ihtiyac duyacağını sanmam. Tabi kaderden dolayı sebebi kazası Tırpan olmayanlar için.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Azrailin eline neden tırpan verilir...

Azrailin eline neden tırpan verilir...

Azrail de bir melekse, nurdan yaratılmış bir varlıksa, görevini yapıyorsa,
onu kötü gösterme değil, biri yerde onu sevmek,
hatta onunla dost olmak gerekmez mi?


Her nedense Azrail resmedilirken veya görüntülenirken ürkütücü siyah bir kıyafete bürünmüş olarak gösterilir

İskelet görünümlü eline de büyükçe bir tırpan verilir Böyle bir resmi ve şekli ilk defa kim yapmıştır, bilemem ama, mutlaka Batılı bir ressamın fırçasından çıkmıştır Çünkü inanan bir insanın gözünde Azrail böyle değildir Son çalışmamız olan İnsanı Uçuruma Götüren Sözler? kitabımızda da anlatmaya çalıştığımız gibi, bir kere Azrail bir melektir ve Arş-ı Alâyı taşıyan meleklerden birisidir
Melek kelimesi, insanın içini açar, gönlünü okşar, ruhumuza bir sevinç ve ferahlık verir Hani sevimli, tatlı, şirin, güzel ve masum bir kız çocuğunu severken meleğe benzetir de, kısaca melek ? deriz ya! Azrail de bir melek Nurdan bir varlık, nurdan yaratılmış



***


Melekler Allah;ın elçisidir, kendi başlarına iş yapmazlar, başlarına buyruk hareket etmezler, emir altında çalışırlar, Allah onlara hangi görevi vermişse onu yaparlar

Kur;ân, melekleri anlatırken, onların hiçbir şekilde Allah;a isyan etmediklerini, verilen emri anında yerine getirdiklerini bildirir (Tahrim Suresi, 66:6) Hz Azrail;i anlatırken de, Sizin için görevlendirilen ölüm meleği, canınızı alır, sonra da Rabbinize döndürülürsünüz? (Secde Suresi, 32:11) şeklinde tarif ederek görevini tanımlar



***


Diğer yandan iman edilmesi gereken diğer meselelerde olduğu gibi, meleklere imanda da bir ayırım yapamayız, birini diğerinden ayırt edemeyiz; hepsini aynı şekilde görürüz, severiz, hepsine aynı şekilde iman ederiz Çünkü iman bir bütündür, birbirinden ayrılmaz, parçalanmaz Dört büyük meleklerden Hz Cebrail;e, Mikail;e ve İsrafil;e ne kadar iman ediyor, inanıyorsak, Hz Azrail;e de aynı şekilde inanırız Yaptıklarından, ettiklerinden, üstlendiği görevlerden dolayı onları suçlayamayız Mesela, dünyanın sonu olan Kıyametin kopmasında sûra ilk üfleyecek olan Hz İsrafil;dir Şimdi, İsrafil bu görevi yapıyor, dünyanın sonunu hazırlıyor diye onu zulümle, haksızlıkla suçlamak ne kadar doğru olur?


***


Azrail de bir melekse, nurdan yaratılmış bir varlıksa, görevini yapıyorsa, onu kötü gösterme değil, biri yerde onu sevmek, hatta onunla dost olmak gerekmez mi?

Şuâlar;da bu konuyu açıklık getirirken Bediüzzaman der ki

Bir gün bir duada, Yâ Rabbi! Cebrail, Mikâil, İsrafil, Azrail hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cin ve insin (insanların) şerlerinden muhafaza eyle! meâlindeki duayı dediğim zaman, herkesi titreten ve dehşet veren Azrail namını zikrettiğim vakit, gayet tatlı ve tesellidâr (teselli veren) ve sevimli bir hâlet hissettim, Elhamdülillâh dedim, Azrail;i cidden sevmeye başladım Çünkü İnsanın en kıymetli ve üstünde titrediği malı, onun ruhudur Onu zâyi olmaktan ve fenadan ve başıboşluktan muhafaza etmek için kuvvetli ve emin bir ele teslimin derin bir sevinç verdiğini katî hissettim?
Yani hiç kimseye emanet edemeyeceğimiz, teslim etmeye yanaşmadığımız ve ruhumuzu bir melek olan Hz Azrail gibi Allah;ın çok emin ve güvenilir bir elçisinden başkasına teslim edemeyiz


Bunun için inanan insan Azrail;den ürkmemeli, korkmamalı, onu kötü ve korkunç görmemeli ve göstermemeli Necip Fazıl;ın dediği gibi demeli:

Bu dünyada nakış, lezzet, ne varsa küsüm;
Gözümde son marifet, Azrail;e tebessüm



Mehmet Paksu
 

fanigenclik

Yeni Üye
ölüm meleğinin eline tırpanı verenler;
onun mahiyetini bilmeyen,dini bilgisi mevcut olmayan kişierdir.
kendi iç dünyalarında oluşturdukları bu ucube şekildende korkarlar her nedense
ölüm meleğinin ne kadar kutsal bir vazife yaptığını fehmetseler bu şekilde resmetmezlerdi sanırım
vesselam...
 

uður1

Well-known member
tırpan derken kastettiğimiz herhalde can alma yetkisi oluyor yoksa azrail kimseye işkence yapmaz o sadece canını ruhunu insanların almakla görevli bir melek zaten...zati oluyor.......onu cehennem zebanileri azap olsun diye yapçaklar zaten.....
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Azrail kafirlere karşı çok şiddetli görünecektir.ehl-i imana karşı şefkatli bir dost olarak görünecektir.

Rivayete göre İbrahim (AS), ölüm meleğine; "Bana kötü insanların ruhunu aldığın surette görün" dedi Melek: "Sen bu sureti görmeye dayanamazsın" dedi ise de İbrahim (AS) ısrar ederek: "Dayanırım" dedi Azrail (AS) ; "Yönünü dön" buyurdu İbrahim (AS) döndü ve Azrail (AS) 'i görünce, onu kapkara, saçı sakalı karışmış, pis pis kokar, siyah elbiseli, ağız ve burun deliklerinden ateş ve dumanlar fışkırır vaziyette gördü Buna dayanamayarak düşüp bayıldı Ayılınca Azrail'i (AS) eski suretinde gördü ve ona: "Bir günahkara, senin suratını görmek yeter Başka bir azap ile karşılaşmasa da senin o suratın azap bakımından onun için yeterlidir" dedi

İbrahim (AS) bu sefer: "Bana iyilerin ruhlarını aldığın surette görün" dedi ve meleği güzel bir surette görünce de: "İyiler için mükafat olarak seni bu surette görmeleri yeterlidir" demiştir.
 
Üst