2. Lem'anın Kelimetolojisi

kenz-i mahfi

Sorumlu
2. Lem’ada tekrar edilen kelimeler bir kelime sayılmak şartıyla 700 küsur kelime mevcuttur.
Tekrar edilen kelimeleri ilave ettiğimizde toplam 1962 kelime ediyor. Tekrar edilen kelimelerin sayısı bir hayli fazladır.

Anlamını bilemeyeceğimiz 346 kelime mevcuttur.
Bunlar: "Sabır, Rab, Hasıl, Adem, Hazret, Neuzubillah, Farz, Vecih, Hak, Aleyhisselam, Cenab-ı Hak, Münacat, Safi, Tercüman, Sanat, Mücerreb, Mazhar, Tesir, Ruhani, Model, Harika, Tekdir, İktibas, Müteessir, Sultan-ı Ezel ve Ebed, Tebdil, İhsan, Mükerrer, Muhtelif, Merhamet, Nur-u iman, İfa, Cilve, Kıssa, Lem’a, Şafi, Zahir, Küfür, Mukabil, Rezzak, İstiğfar, İlahiye, İktiza, Ruhi, Müddet, İmha, Terakki, Netice, Delil, Yeknesak, Azim, İstirahat, Mesela, Şer, Kemal, Bedbaht, Vasıta, Tevellüd, Ittıla, Cüzi, Şüphe, Hicap, Meydan, Melaike, Ruhaniyat, Hizmet, Hayat, Vücut, Dünyeviye, Ücret, Marifet, Tehdit, Emare, Mahal, Misal, Madem, Kıyas, Dini, Ebedi, Arzu, Vazife, Cehennem, Muvafık, Ubudiyet, Halel, Muhtaç, İntaç, Bahusus, Neş’et, İbadet, Beyan, Hüküm, Kumandan, Rabbani, Tathir, Cenah, Düşman, Menf, Fıtri, İltihak, Mütemadiyen, Beraber, Kaside, Sevap, Uhrevi, Zaif, Müsbet, Acz, Rabb-ı Rahim, Örf-ü nas, Müteellim, Harap, Tefekkür, Teveccüh. Mecburiyet, Mani, Şifa, Fıtrat, Makam, Belahet, Riya, Şefkat, Ferah, Maksat, Vakit, Kafi, Selbetmek, Kefaret-üzzünub, Maddi, Tahakküm, Nimet, Muterizane, Harb, Müştekiyane, Fani, Umumi, Ahiret, Baki, İstimdatkarane, Tevehhüm, Muhacir, Mazi, Mübarek, Razı, Giriftar, Hal-i hazır, Dergah, Rıza, Adeta, Feryat, İtiraz, Tarz,Tenkit, İhtar, Divanecesine, Rahimiyyet, İttiham, Zahmet, Örs, Gayr, Tecavüz, Mahrum, Lazım, İntikam, İstimal, Teessüf, Muhabbet, Sürur, Memnunane, İtirazkarane, Mesut, Rahmanurrahim, Rahmet, İlahi, Zeval, İtimat, Beşeri, Elem, Huzur, Ehemmiyet, Sabıkan, Daimi, İltifat, Merbutiyet, Mahvolmak, Bela-ender, Hata-ender, Çendan, Lakayt, Safa-ender, Bazı, Sıhhat, Eşhas, Alem, Nazar, Lütf-u İlahi, Sair, Sefahet, Asgar, Fena-ender, Cihan, Muhafaza, Cilve, İstinat, Hatime, Afiyet, Husus, Nafi, Kudret, İzale, Nihayetsiz, İras, Müheyyiç, Nukuş, Muharrik, Tebeddül, Çarh, Hasım, Emsal, Halketmek, Cihet, Tehyiç, Biçare, Musalaha, Bela, Husumet, Münderiç, İstimdat, Müteharrik, Levh-i Misal, Mukadderat, İlanname" kelimeleridir.


1. Bu Lem’a zıd kavramların lem’asıdır. Burada geçen zıd kelimeler ise şunlardır:
menfi-müsbet, uzun-kısa, büyük-küçük, zahir-batın, acı-ferah, şekva-şükür, fani-baki, geçmiş-gelecek, lezzet-elem, sıkıntı-sürur, adem-vücud, za’f-kuvvet, mazi-müstakbel, zahmet-rahat, maddi-manevi, sıhhat-hastalık, küfür-iman

2. Bir terimin izahı olan ibareler kullanılmıştır.
Mahall-i iman olan batın-ı kalb…
Hayr-ı mahz olan vücuttan ziyade, şerr-i mahz olan ademe yakındır.
Âdeta insan-ı ekber olan âlemde…
âlem-i asgar olan insanda…
ya "ah" veya "oh" gelir. Yani ya teessüf eder, ya "Elhamdülillah" der….
3. Bu Lem’a’da takip eden ibarede karşılığı verilen kelimeler şunlardır:
Kalbine ve diline iliştiği zaman… kalb ve lisanına iliştikleri…
Lisan = dil
Hücum eden arılara iliştikçe fazla tehacüm göstermeleri…
Tehacüm = hücum etmek
İnsanı öyle bir surette halketmiş ki…
(Bir alt satırda)
Bir makine hükmünde yaratmış…
kemal bulur, kuvvet bulur, terakki eder, netice verir, tekemmül eder…
Tekemmül = kemal bulmak
yaralardan hasıl olan vesveseler, şübheler…
Vesvese = şüphe
Utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicab ettiği zaman
Hicab = utanma

4. Bilemeyeceğimiz kelimelerin bir kısmının ise yine 2. Lem’a’nın değişik yerlerinde tam kelime karşılığı verilmiştir. Bunlar:
Vecih = suret
Münacat = dua
Safi = halis
Tebdil = değiştirmek
İktiza = lazım gelmek
İşmam = hissettirmek
Müddet = vakit
Azim = büyük
İntaç = neticelenme
Cenah = taraf, kısım
Belahet = ahmaklık
Talep = istek
Vakit = Zaman
Alam = elemler
Mes’ut = bahtiyar
Feryat = bağırmak
İhtar = hatırlatma
Tezyid = ziyadeleştirmek
Lezaiz = lezzetler
Zira = çünkü
Mahz = halis ve safi
Cihan = dünya
Tebeddül = değişmek
Hasım = düşman
Mahiyet = hakikat
Musibet = bela
Hakeza = böyle
Selbetmek = izale

5.Manasını tam ifade edemezsek de bize yabancı olmayan ve günlük hayatta kullandığımız kelimeler ise:
“sabır, hazret, Eyyub, farz, acz, iman, tercüman, sanat, zevk, model, ayet, harika, afiyet, merhamet, meşhur, kıssa, ruhi, imha, delil, istirahat, mesela, vasıta, meydan, müthiş, imtihan, hizmet, hayat, zikir, ücret, tehdit, ilahi, esma, misal, madem, inkar, dini, ebedi, arzu, sır, tesir, tehdit, vazife, cehennem, azap, muhtaç, kader, ibadet, hal-i hazır, beyan, dünyeviye, uhrevi, liyakat, kıyas, hüküm, muhacir, umumiyet, dergah, faide, kumandan, rivayet, malum, beraber, sevap, sıtma, nefis, harap, tefekkür, ilanname, mecburiyet, mani, zulüm, şifa, makam, riya, şefkat, maksat, niyet, kafi, nimet, ömür, gaflet, harp, umumi, mesele, ahiret, mübarek, hafız, rıza, kaza, itiraz, tarz, merak, tenkit, tebrik, örs, şikayet, tecavüz, mahrum, intikam, bilakis, kardeş, muhabbet, rahmet, ikaz, huzur, ehemmiyet, daimi, iltifat, makine, bazı, nazar, afiyet, tevekkül, fikir, derece, vaziyet, kaside” olmak üzere 117 kelimedir.

6. Türkçe’de karşılığı olmayan kelimeler
“iktibas, Sultan-ı Ezel ve Ebed, Rab, Hakk, Aleyhisselam, Cenab-ı Hak, mukadderat, ruhani, ruhaniyat, lem’a, nükte, nur-u iman, aleyhtar, lütf-u İlahi, Rezzak, Şafi, Sübhani, neş’et, Rabb-ı Rahim, örf-ü nas, kefaret-üz zünub, vehim, ubudiyet, Rububiyet, Rahimiyyet, Rabbani, Rahmani, Rahmanurrahim, cilve, levh-i misal, neuzubillah” olmak üzere 31 kelimedir.

7. Başka risalelerde manası verilenler ise:
“mücerreb, garaz, tekdir, müteessir, mükerrer, cüz’i, iras, tağyir, enva, ihsan, muhtelif, ifa, mazhar, istiğfar, tasaffi, terakki, mükafat, bedbaht, sefahet, iltica, mazhar, tahammül, nefretkarane, mukabil, müheyyiç, melaike, muvafık, mukabil, tevehhüm, müteellim, bahusus, zaif, tathir, sair, divanecesine, musibetzede, ilticakarane, iltihak, halet, tazammun, derceylemek, mütemadiyen, müştekiyane, memnunane, itirazkarane, muterizane, mütezellilane, mütelezziz, istimdatkarane, muharrik, tahşid, hasıl, kudret, edna, evham, muzır, tehyiç, razı, ittiham, nisbeten, gayr, dâr, istimal, lakayt, zeval, itimat, hülasa, ıttıla, adavet, marifet, firak, beşeri, muvakkat, sabıkan, merbutiyet, musibetzede, libas, tevellüd, tahakküm, teveccüh, emare, mahvolmak, nihayetsiz, eşhas, ilahiye, muhafaza, istinat, husus, nafi, hatime, nukuş, mübareze, çarh, emsal, adavet, çendan, cihet, nevi, fakr, biçare, musalaha, husumet, istimdat, müteharrik, bela-ender, hata-ender, cefa-ender, fena-ender, ” olmak üzere 108 kelimedir.

8. Bilemeyeceğimiz kelimeler ise: “fıtri, yeknesak, ata-ender, safa-ender, tecelli, elhasıl, giriftar, münderiç” olmak üzere 8 tanedir.
Bu kelimeleri tahlil edelim.
“fıtri” kelimesine aslında yabancı değiliz. Şimdiki kullandığımız bozuk dilde bu kelimenin karşılığı “doğal” olarak ifade ediliyor. Halbuki bu çok yanlış bir ifadedir. “Fıtrî = yaratılışla ilgili, yaratılıştan, doğuştan” manasındadır. Külliyatta çokça kullanılan bir kelimedir.

“yeknesak” kelimesinin karşılığı olan “monoton” kelimesini günlük hayatta çokça kullanıyoruz. “yeknesak” kelimesi külliyatta çok geçen bir kelime değildir. “yeknesak = devamlı, değişmeden, monoton” manasına gelir. Cümlenin gelişinden manasını tam ifade edemezsek de anlatılan şeyi anlayabiliyoruz. Buna misal ise:
“yeknesak makam sahibi melaikeler çoktur” burada meleklerin makamlarının değişmediğini bildiğimiz için bu kelimenin manasını da az çok çıkarabiliyoruz. Burada manası “değişmez”dir.

“atâ-ender” kelimesinde “atâ = verme, ihsan, lütuf” ve “-ender” ekinin manası “içinde”dir. “-ender” eki, başka kelimelerin sonuna eklenmek suretiyle “-içinde” manasını ifade ediyor. “atâ” kelimesi bildiğimiz ve duyduğumuz bir kelime olmadığı gibi külliyatta çok kullanılmamaktadır. Bu kelimeyi de lügata bakarak öğrenelim, biraz zahmet olacak ama zahmette rahmet vardır.

“safa-ender” kelimesi de aynen “ata-ender” gibidir. “safa = eğlence, gönül şenliği, gönül rahatlığı” manalarına gelir.
“tecelli = görünme, bilinme, Allah’ın her bir isminin manasını icra etmesi” manasına gelir. Şimdiki nesle çok yabancı bir kelime olmasına rağmen külliyatta en çok kullanılan kelimeler arasındadır. “tecelli” kelimesinin mukabili “cilve” kelimesidir ve hemen hemen aynı manaya gelir. “cilve” kelimesi bize yabancı değildir.

“elhasıl = kısacası, özetle” kelimesine külliyatta çokça geçtiği için aşinayız. Günümüzde “kısacası” veya “özetle” ile başlayan cümlelerde çokça kullanıyoruz. Bizce manasını anlamakta zorlanacağımız bir kelime değildir.

“giriftar = tutulmuş, yakalanmış” manasına geliyor. Yabancı olduğumuz bu kelimenin manasını yine cümlenin gelişinden anlıyoruz. Buna misal: “Erzurum’da mübarek bir zat müthiş bir hastalığa giriftar olmuştur.” Şahsın bir hastalığa yakalanmış olduğunu cümlenin gelişinden rahatlıkla anlıyoruz.

“münderiç = bir şeyin içine konulmuş bulunan, içinde bulunan, derc edilen” manasına gelen bu kelime külliyatta 8-10 yerde geçmektedir. Yabancı olduğumuz bu kelimeyi öğrenmekte bizim için külfet olsa da lügata müracaat edip manasını rahatlıkla öğrenebiliriz.

9. Anlamasında hiçte zorlanmayacağımız cümleler mevcuttur. Bunlar:
“İşlediğimiz her bir günah, kafamıza giren her bir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar.”
“Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var.”
“Sineğin ısırmasından kaçıp, yılanın ısırmasını kabûl eder.”
“Kısacık ömrü, uzun bir ömür olur.”
“Onu tebrik et. Her bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçiyor.”
“Ermiş ağacı silkmekle nasıl meyveleri düşüyor; sıtmanın titremesinden günahlar öyle dökülüyor”
“…bir ağacın kökü kesilmesi gibi maddi musibet hafifleşe hafifleşe kökü kesilmiş ağaç gibi kurur gider.”

10. 2.Lem’ada günümüzde çokça kullandığımız ve her sınıf insanın rahatlıkla anlayabileceği “insan, zarar, model, siyah, yara, hastalık, isim, açlık, iç, dış, gizli, çabuk, yol, gitmek, kafa, sonra, kurt” gibi 300’den fazla kelime kullanılmıştır. Bu rakam ise tekrar edilen kelimeler çıkarıldığında geriye kalan 700 küsur kelimenin yarısına karşılık olarak gelmektedir. Yani 2. Lem’adaki kelimelerin zaten yarısını hiç zahmet çekmeden anlayabiliriz demektir.

11. Allah’ın isim ve sıfatlarından olan “Şafi, Rezzak, Rahman, Rahim, Sübhan, Hak, Rab” kullanılmakla bu isim ve sıfatların tecellileri, cilveleri, inikasları, alemde görünmeleri anlatılmaktadır.

12. Anlamasında zorlandığımız hususlardan birisi de terkiplerdir. “kemal-i afiyet, enva-i merhamet, vazife-i ubudiyet, Harb-i Umumi, nimet-i İlahiye” gibi terkiplerde geçen kelimelerden en az birinin manasını bilebiliriz ve bu kelimeleri kullanıyoruz.
Şimdi buraya kadarki mütalaalardan sonra;
a.Zıd anlamlı kelimeler kullanılarak anlaşılması kolaylaştırılmıştır.
b.Bir terimin izahı yapılarak başka bir esere müracaata meydan bırakılmamıştır.
c.Bir kısım kelimelerin karşılığı takip eden ibarede veya öncesinde verilmiştir.
d.Bir kısım kelimelerin 2. Lem’anın değişik yerlerinde tam kelime karşılığı verilmiştir.
e.Bir kısım kelimelerin manasını tam ifade edemesek de bize yabancı değildir.
f.Bir kısım kelimelerin Türkçe’de kelime karşılığı yoktur.
g.Bir kısım kelimeleri anlamakta zorlansak da bu kelimelerin başka risalelerde tam karşılığı verilmekle ve çokça tekrar edilmekle bu sorun giderilmiştir.
h.Evet manasını bilemeyeceğimiz kelimeler vardır fakat bunlar hem azdır hem de az kullanılmıştır.
ı.Hiç zorlanmadan anlayabileceğimiz cümleler vardır.
i.Bir kısım (eserin yaklaşık yarısı) kelimeleri ise her sınıf insan anlayabilir.

Bu kadar süzgeçlerden geçirildikten sonra anlaşılmak istendiği zaman anlaşılması en kolay ve en rahat olan ve müellifin dediği gibi “Risale-i Nur’un hocası Risale-i Nur’dur” ifadesiyle ve “herkes onun dilini anlıyor” ibaresiyle kullanılan kelimelerin çokluğuyla beraber o zamanda yazılan eserlere nispetle Risale-i Nur gibi tekrarla okunan ve anlaşılan başka bir eser acaba var mıdır?
Kusur, hata, noksan varsa şahsıma aittir.
Saygılarımla…
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
1. Lem'a'nın kelimetolojisini hazırladığımda fuzuli zaman harcadığımı düşünerek biraz da sıkılarak acaba devam edeyim mi diye düşünerek lügattan halime uygun bir tefeül ettim ve sonuca göre hareket edecektim. 3 defa tefeül ettim, tefeülde şu kelimeler çıktı.
1. Müzhir = İzhar edici, gösterici
2. Hatve = Adım
3. Murabaha = Bir malı kâr ile satmak
kelimeleri çıktı. Bu kelimeleri birleştirince ortaya "İzhar edip göster, adım adım, kârlı olarak" manası tefeülün neticesi oldu.
Aynı şekilde 2. Lem'a'nın kelimetolojisini hazırladıktan sonra yine zaman israfı olduğu düşüncesiyle yine bir tefeül edeyim dedim. Bu defa 1 defa tefeül ettim. Tefeülde "meksübe = kazanılmış" kelimesi karşıma çıkınca yapılan işin bir muvaffakiyet olduğunu düşünerek yola devam etme kararı aldım. 3.Lem'anın kelimetolojisi ise yakında hazır olur inşaallah... :)
 
Üst