Lahika Analizi 4 : Hayalleriniz ve Siz !

ruhani

Member
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

Hz. İbrahim gaye-i hayali uğrunda ateşe atıldı.
Oğlu Hz. İsmail gaye-i hayali uğrunda bıçak altına yattı.
Hz. Zekeriyya gaye-i hayeli uğrunda testereyle ikiye bölündü.

Peygamberimiz (s.a.v) gaye-i hayali uğrunda mekkede horlandı taifde taşlandı uhutda yaralandı. Ancak bir elime güneşi bir elime ayı verseniz gaye-i hayalimden dönmem dedi.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleride gaye-i hayali yolunda 28 sene memleket memleket hapishane hapishane sürgün edildi. Ancak milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülüstan olur demeden de geri kalmadı.

Gaye-i hayali La ilahe ilallah Muhammeden resulullah hakikatını bütün insanlığa yaymak olan o(s.a.v) kutlu peygamber ümmetinede “benim adım üzerine güneşin doğup battığı her yere gidecektir” buyurarak ümmetinede bir hedef ve bir gaye-i hayel gösterdi. Bu mesajı alan sahabileride bunu kendilerine bir gaye-i hayal kabul ettiler ve yaklaşık yüz bin sahabe bu gaye uğrunda dünyanın dört bir yanına hicret etti.

Gayesi uğrunda benliğinden geçen Hz ibrahimi ateş yakmadı. Allahın verdiği bütün nimet ve kabiliyetlerini yine Allaha yaklaşmak için marifetullah ve muhabbetullah için ve onun (cellle celalü) rızası yolunda onun adını yayma istikametinde kullandı.

Benim aklım benim gücüm benim ilmim diye sahiplendiğimiz şeylerde aslında Allahın bize onun rızası istikametinde kullanmak için verdiği emanetler değilmi. Allah bize verdiklerini alsa bizde sıfır kalacak bir hiç kalacak. Gaye-i hayali uğrunda benliğinden geçenler aslında Allah karşısında hiçliğini yokluğunu kabul etmiş kendini sıfırlamış insanlar.


Hiçliğini kabul eden Hz. İbrahimi ateş yakarmı. Ortada bir şey yok ki ateş neyi yakacak.
Yokluğunu kabul edeni bıçak kesermi. İsmail sadece Allahın esmasının tecellileri var ben yokum diyor bıçak neyi kesecek.
Üstad Bediüzzaman rus harbinde savaşırken üzerine gelen kurşunlar ona bir şey yapmamış.Tevazusuyla ben yokum diyene kurşun değermi.


Teşbihte hata olmasın hayalet casper diye bir çizgifilm vardı. Hayalet caspere vurmak için elinizi sallasanız bu taraftan girer öbür taraftan çıkar ve eliniz hiçbir katılığa değmez. Benliğini gayesi yolunda sıfırlamış acizliğini hiçliğini kabullenmiş insanlar buna benziyor. Ben ben ben diye sahiplendiği hiçbir şey olmayınca hepsini Allahtan bilince hiçbir katılıkta olmuyor adeta şeffaflaşıyor nuranileşiyor. Allah hepimize böyle olmayı, olamasakta yolunda olmayı nasib etsin.
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

Peki bu hayalleri fiiliyata dökemezsek, hedefe ulasmak yolunda çabaladiktan, bu ugurda çalistiktan sonra yinede gaye-i hedefe varamazsak, bu isi yapmis gibi yinede sevabini alirmiyiz? Bu açidan hayallerimiz hasenat meyvesi verebilir mi?

"Hayal, yerinde ibadet sayılacak bir husustur. Hatta hayali çok geniş, tasavvur tabloları çok parlak olan kimseler, ibadet ü taat ve evrâd u ezkârlarından daha derin bir zevk alırlar.

Cenâb-ı Hakk'ın çok geniş ve engin lütuf ve ihsan tecellîlerini müşâhede edebilirler. Evet, onlar, ibadet ü taatlerinde ve Rabbe teveccühlerinde, sonra Cennet'i bütün ihtişam ve debdebesi ile müşâhedede de daha bir farklıdırlar.

Kur'ân'ın o husustaki bütün âyât-ı beyyinatını, o âyât-ı beyyinatla ortaya konan Cehennem'i bütün dehşetiyle, Cennet'i bütün ihtişamıyla akıllarına getirebilir ve hayallerine resmedebilirler.

Binaenaleyh bir yönüyle hayal, Allah'ın insanlara verdiği en büyük lütuflardan biridir; insan onunla, ibadette ve gönül hayatında derinleşebileceği gibi aynı zamanda kötü neticeleri tevlid edebilecek fenalıkları da kötü sonuçlarıyla daha net tasavvur edebilir"

FGulen.
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

Gördüğümüz şeyler genelde bizi hayal kurmaya iter. Hayaller fiilerin bir nevi mukaddemesi hükmündedir. O nedenle insan kurduğu hayallerde çok dikkatli olması gerekir. Mesela çirkin bir hayalle meşgul olan biri o hayalini kurduğu şeye meyleder. Eğer ki hayalini kurmakta ısrar ederse o şeye niyet hasıl olur. Daha sonra bu niyeti fiiliyata dönüşmeye başlar. Ve sonrasında gaye-i hayalini gerçekleştirmiş olur.

Gaye-i hayallerimiz müslüman olmanında bir iktizası olarak elbette Allahın rızası olmalıdır. Bu cümleden benim anladığım insanın bir ideali olmazsa, ya da Allahtan gaflet hasıl olursa, yokluktan gelip varedildiğini ve uyması gereken emir ve yasakları ve de bir fani olup bu dünyadan bir mükafat ya da mücazat yerine gideceğini unutursa; şüphesiz bunlarla meşgul olmayan zihin kendini kendinden bilecek ve kendi kurallarını kendi koymaya kalkışacaktır. Nefsinin ölümü tadacağından gaflette olduğu için onu bir nevi Rab edinecektir. Zira nefsini bilen Rabbini bilir.

Yani ucunda bir hedef , bir gaye olmayan hayallerin hiç bir manasi ve faydasi yoktur.

Hayallerine bir gaye sigdirmak ictimai ve sahsi hayat içinde önemlidir.

Hedefleri olmayan, veya kucuk hedeflerle yetinenler sadece hayallerinin buyuklugu ölçüsunde bir hayat surdudurler.


Eger hayalde ki gayede , dunya adina bir zevk, bir makam yer aliyorsa , bu hedef ugruna calisip cabalayan insan hiç bir zaman doymaz,
surekli ister...

Hayalde ki gayet , rizayi ilahi olursa,

bu hedefin sadece O'nun isminin butun cihana duyurulmasiyla gerceklesecegine inan kimse,

kendi benliginden kurtulacak,

hep uçacak,

ve önünde hep yeni ufuklar, yeni perdeler açilacak,

hep farkli atilimlarda bulunup,

bir kuheylan gibi hep hedefine dogru kosacaktir...

Hedefte O'na ulasmak vardir, O'na dogru gitmek vardir,
O'nda fani olduktan sonra, dönüp baskalarini O'na goturmek vardir.
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

"Gaye-i hayal olmazsa veyahut nisyan veya tenasi edilse; ezhan enelere dönüp etrafında gezerler." cümlesini izah eder misiniz?


İnsanın bu kısa dünya hayatının gayesi, bu fani ile bakiyi kazanmak, Üstadın ifadesiyle ?Fanide bakiye yol bulmaktır.

Hayal ancak sonsuzlukla, ebediyetle tatmin olur.

Satın aldığı her şeyin önce ömrünü, dayanma gücünü merak edip soran insan, kendisinin fani olduğunu bildiği halde, bu dünya hayatından nasıl zevk alabilir? Dünya onu nasıl tatmin edebilir?

İşte, hayalin gayesi olan o ebedî saadet yoluna girmeyen, onu unutan (nisyan) yahut bildiği halde dünya zevklerinin hatırı için onu unutur görünen, unutmuş gibi davranan (tenasi) bir insanın aklı ve fikri, sadece kendi enesini yani kendi nefsini düşünür, onun menfaatini gözetir, onun tatminine çabalar, onun zevkini esas alır.

Bu hale düşen bir insan, gaye-i hayalden yüz çevirerek enesine yönelir, adeta onun etrafında tavaf eder; ona bir kutsiyet vermek gibi çok aşağı ve zararlı bir yola girer.

Halbuki her akıl bilir ki, kalem kendi için yazmadığı, göz kendi yolunu görmediği, ağaç kendisine meyve hazırlamadığı, ayak kendi işine koşmadığı gibi, bu insan da kendi için olamaz. O da bir gaye için yaratılmıştır ve bir yere yolcudur.
"Gaye-i hayal olmazsa veyahut nisyan veya tenâsi edilse, ezhan enelere dönüp etrafında gezerler."(1)
İnsanın hayatında bir intizam ve hedef olmaz ise, -ki intizam ve hedef burada kulluk ve ibadet anlamındadır- insanın zihni ve düşüncesi, nefis ve hevanın peşinde koşar ve bütün aza ve cihazlarını da bu yolda sarf eder.

İnsan adeta kendi benliğinin bir kölesi, bir aracı haline dönüşür. Her şeyi kendi benliğine hizmet eden bir vasıta olarak düşünür. Bu da insanı egoist ve hedonist (Hayatın gayesini hazcılık olarak görenler) yapar, yani insanı bencil ve zevkperest yapar.

İnsanın yapmış olduğu bütün zulüm ve ahlaksızlıklarının temelinde, insanın kendisini unutması ve gayesiz kalması vardır. Unutmak burada gaflet ve hedefsizlik anlamındadır. Yani insanın asıl gayesi ve hedefi ibadet ve kulluk iken, insan bunu inkar ve gaflet ile unutup başka şeylere yöneldiği için, zalim ve cahil unvanına liyakat kesp etmiştir.

(1) bk. Mektubat, Hakikat Çekirdekleri (41).

Sorularla Islamiyet
 

akna

Well-known member
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

"..İnsanın çekirdeği olan kalb, ubudiyet ve ihlâs altında İslâmiyetle iska edilmekle imanla intibaha gelirse, nurânî, misâlî âlem-i emirden gelen emirle öyle bir şecere-i nurânî olarak yeşillenir ki, onun cismânî âlemine ruh olur. Eğer o kalb çekirdeği böyle bir terbiye görmezse, kuru bir çekirdek kalarak nura inkılâp edinceye kadar ateşle yanması lâzımdır.

Ve keza, o habbe-i kalb için, pek çok hizmetçi vardır ki, o hâdimler kalbin hayatiyle hayat bulup inbisat ederlerse, kocaman kâinat onlara tenezzüh ve seyrangâh olur. Hattâ kalbin hâdimlerinden bulunan hayal, meselâ en zayıf, en kıymetsiz iken, hapiste ve zindanda kayıtlı olan sahibini bütün dünyada gezdirir, ferahlandırır. Ve şarkta namaz kılanın başını Hacerü'l-Esvedin altına koydurur. Ve şehadetlerini Hacerü'l-Esvede muhafaza için tevdi ettirir. ." Mesnevi-i Nuriye
 

ruhani

Member
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

Kalbi besleyen en önemli beslenme kaynağı zikir ve tefekkürdür. Tefekkür etmek için okuduğumuz her cümle ve kainat kitabında gördüğümüz her tablo kalpte manalar oluşturuyor. Vesvese bahsinde (21 söz 2. makam 2.vecih) “Manalar kalbden çıktıkları vakit, suretlerden çıplak olarak hayale girerler; oradan suretleri giyerler.” Buyuruyor üstad. Örneğin "Mü'min erkeklere söyle, bakışlarını sakınsınlar" (Nûr: 30) ayetini okuyorsunuz. Gözlerinizi haram görüntülerden müstehcen resimlerden sakınmanız gerektiği manası kalbinizde hasıl oluyor. Ancak insanın hayal dünyası imtihan sırrı gereği hem şeytanın vesvese oklarını atabilmesi için hemde meleklerin ilhamlarını boşaltabilmesi için bizim kontrolümüz dışına yaratılmış bir alemdir. Ancak şu var ki hayal alemine şeytan bir kısım resim ve manzaralar hatıralar atabilir. Biz harama bakarak şeytana kullanabileceği malzemeler vermezsek bunuda yapamaz. Şeytanın eline, gözümüzle bir saniyeliğine bile bakarak çektiğimiz haram bir görüntü karesi vermemiz şeytan için vesvese malzemesi olarak yeterlidir. Şeytan o bir karelik müstehcen fotoğrafı alır senaryosunu şeytanın yazdığı yönetmenliğini nefsin yaptığı bir müstehcen filme çevirebilir. Şeytanın bu malzemeyi kullanıp vesvese vermesini engellemek bizim elimizde değil ancak harama bakmamak, bakmayıp şeytanın eline malzeme vermemek bizim elimizdedir. Üstad manaların çıplak olarak hayale gireceğini belirtiyor. Çıplak yani ilk orijinal anlamını koruyordur, manayı deforme edecek hiçbir şey yoktur. Mana kutsal bir anlam taşıyorsa ilk haliyle vesveseye sebep olacak halde değildir. Siz o manayı yalın çıplak haliyle çarpıtamazsınız değiştiremezsiniz deforme edemezsiniz. Ancak hayalimizdeki kirli resimler ve fikirlerdir ki o manada deformasyona çarpıtmaya sebebiyet verebilir. Verebilir diyoruz çünkü helal dairesinde yaşayan bir insan isek şeytanın elinde hayalimize giren manaları kirletebilecek malzeme olmaz. Şeytanın kendi hafızasında kütüphanesinde bir takım malzemeler olsa da etkisi zayıf olur. Yılanın aynadaki sureti ısırmaz misali etkisiz olur. Ama biz harama bakarak bizzat kendi irademizle doldurduğumuz hafızamızdan onun eline malzeme verirsek işte o şeytanın elini ve etkisini güçlendirir ve bu sefer o haram görüntü yani günah aynada yansıyan hayali bir yılan değil gerçek bir yılan olur ve kalbi ısırır. İşte hayal alemi müstehcen görüntülerle kirli bir insanın namazda okuduğu gözleri haramdan sakınmayla ilgili ayet mana olarak kalpten çıkıp hayal alemine adımını atar atmaz, şeytan elindeki müstehcen görüntüleri kullanarak, ayetin bakışlarını sakınsınlar kısmından girerek o kişinin değişik zamanlarda baktığı haram görüntüleri hatırlatır ve gözünün önüne getirir. Hemen vesvese oklarını atıp bu kutsal manaya bulaştırmaya çalışır ve namazdaki huzuru ve huşuyu kaçırır.

Hayal alemimiz şeytanın kullanacağı malzemelerle dolmuşsa şeytan hayallerimiz ve günahlarımızı kullanıp bizi bir günaha daha sevkeder bu arada günah kalbi ısıran bir yılan olur. Şeytanın güçlenmesine mukabil kalp ve irademiz zayıflar hatta felç olabilir ve enaniyette giitikçe şişer ve büyür.. Bu haliylede insan artık nefsin azad kabul etmez bir kölesi haline gelir. Güçlenen nefsi ve enaniyeti ona istediğini yaptırır. Artık davul gibi ben ben ben diyen bir enesi vardır. Artık böyle birinin hayalindeki Allah rızasını kazanma, Allah için vatanı milleti davası için çalışma, peygamberinin sünnetine uyup Allaha yaklaşma kalbini inkişaf ettirip sevgisini şefkatini arttırma gibi manevi kutsal duygular onun nazarında önemini yitirmiştir hatta ölmüştür yerini ise yeyip içip şehvani her arzusularını yerine getirip nefsin önünde hiçbir engel tanımama almıştır. Hayali bu kadar kirlenen bir insanında gaye-i hayalide kalmaz.
 

_küheylan_

New member
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

[
Hayallerimiz kontrol altinda alinan hislermidir ki?

hayal bir köpek gibi istediği yöne koşar onu her koşuşunda çekip kapımıza bağlarsak,bir zaman sonra itaatkar bir köpek olur..

karşımıza hep mücadele çıkıyor..yüksek hissiyat ile güzel ahlakın neşvüneması, ancak mücahede ve içtihadla olur.işaratül icaz

Hayal kurmak güzeldir ...:037:helede efendimizle kendinizi aynı yerde olduğunuzu düşünmek hayali ,çokk güzeldir...:037:

aklıma şurası geldi..

Namaz tesbihatının sırrına göre, nasıl ki namazdan sonra tesbih ve zikir ve tehlille bir hatme-i muazzama-i Muhammediye (a.s.m.) ve zikir ve tesbih eden ve rû-yi zemin kadar geniş bir halka-i tahmidat-ı Ahmediye (a.s.m.) dairesine tasavvuran ve niyeten girmek medâr-ı füyuzat olduğu gibi...kas.lah.
 

topraktoprak

Well-known member
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

İnsanın bu kısa dünya hayatının gayesi, bu fani ile bakiyi kazanmak, Üstadın ifadesiyle ?Fanide bakiye yol bulmaktır.?

Hayal ancak sonsuzlukla, ebediyetle tatmin olur. Satın aldığı her şeyin önce ömrünü, dayanma gücünü merak edip soran insan, kendisinin fani olduğunu bildiği halde, bu dünya hayatından nasıl zevk alabilir? Dünya onu nasıl tatmin edebilir?

İşte, hayalin gayesi olan o ebedî saadet yoluna girmeyen, onu unutan (nisyan) yahut bildiği halde dünya zevklerinin hatırı için onu unutur görünen, unutmuş gibi davranan (tenasi) bir insanın aklı ve fikri, sadece kendi enesini yani kendi nefsini düşünür, onun menfaatini gözetir, onun tatminine çabalar, onun zevkini esas alır.

Bu hale düşen bir insan, gaye-i hayalden yüz çevirerek enesine yönelir, adeta onun etrafında tavaf eder; ona bir kutsiyet vermek gibi çok aşağı ve zararlı bir yola girer.

Halbuki her akıl bilir ki, kalem kendi için yazmadığı, göz kendi yolunu görmediği, ağaç kendisine meyve hazırlamadığı, ayak kendi işine koşmadığı gibi, bu insan da kendi için olamaz. O da bir gaye için yaratılmıştır ve bir yere yolcudur.
 

teblið

Vefasýz
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

Madem konu hayallerle ilgili ben yorumumdan sonra islami hayallerimden bir tane paylaşmak isterim ..Belki bir müslüman dua ederde Rabbim onuın yüzü suyu hürmetine kabul olur inşl;

İlerde bir gün büyük bir mederese açmak ve bu medresede özellikle yetim ve kimsesiz çocukaları hem himaye edip bakmak hemde ilim adına yetiştirlmelerini sağlamaya vesile olmayı çook istiyorum..İNŞL nasip olur bir gün..
 

topraktoprak

Well-known member
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

Madem konu hayallerle ilgili ben yorumumdan sonra islami hayallerimden bir tane paylaşmak isterim ..Belki bir müslüman dua ederde Rabbim onuın yüzü suyu hürmetine kabul olur inşl;

İlerde bir gün büyük bir mederese açmak ve bu medresede özellikle yetim ve kimsesiz çocukaları hem himaye edip bakmak hemde ilim adına yetiştirlmelerini sağlamaya vesile olmayı çook istiyorum..İNŞL nasip olur bir gün..

ALLAH c.c muvaffakiyet versin kardeşim
dua edeceğiz inşl nasip olur.:)


İnsanın hayatında bir intizam ve hedef olmaz ise, -ki intizam ve hedef burada kulluk ve ibadet anlamındadır- insanın zihni ve düşüncesi, nefis ve hevanın peşinde koşar ve bütün aza ve cihazlarını da bu yolda sarf eder. İnsan adeta kendi benliğinin bir kölesi, bir aracı haline dönüşür. Her şeyi kendi benliğine hizmet eden bir vasıta olarak düşünür. Bu da insanı egoist ve hedonist (Hayatın gayesini hazcılık olarak görenler) yapar, yani insanı bencil ve zevkperest yapar.

İnsanın yapmış olduğu bütün zulüm ve ahlaksızlıklarının temelinde, insanın kendisini unutması ve gayesiz kalması vardır. Unutmak burada gaflet ve hedefsizlik anlamındadır. Yani insanın asıl gayesi ve hedefi ibadet ve kulluk iken, insan bunu inkar ve gaflet ile unutup başka şeylere yöneldiği için, zalim ve cahil unvanına liyakat kesp etmiştir.
 

teblið

Vefasýz
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

Hz. İbrahim gaye-i hayali uğrunda ateşe atıldı.
Oğlu Hz. İsmail gaye-i hayali uğrunda bıçak altına yattı.
Hz. Zekeriyya gaye-i hayeli uğrunda testereyle ikiye bölündü.

Peygamberimiz (s.a.v) gaye-i hayali uğrunda mekkede horlandı taifde taşlandı uhutda yaralandı. Ancak bir elime güneşi bir elime ayı verseniz gaye-i hayalimden dönmem dedi.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleride gaye-i hayali yolunda 28 sene memleket memleket hapishane hapishane sürgün edildi. Ancak milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülüstan olur demeden de geri kalmadı.

Gaye-i hayali La ilahe ilallah Muhammeden resulullah hakikatını bütün insanlığa yaymak olan o(s.a.v) kutlu peygamber ümmetinede “benim adım üzerine güneşin doğup battığı her yere gidecektir” buyurarak ümmetinede bir hedef ve bir gaye-i hayel gösterdi. Bu mesajı alan sahabileride bunu kendilerine bir gaye-i hayal kabul ettiler ve yaklaşık yüz bin sahabe bu gaye uğrunda dünyanın dört bir yanına hicret etti.

Gayesi uğrunda benliğinden geçen Hz ibrahimi ateş yakmadı. Allahın verdiği bütün nimet ve kabiliyetlerini yine Allaha yaklaşmak için marifetullah ve muhabbetullah için ve onun (cellle celalü) rızası yolunda onun adını yayma istikametinde kullandı.

Benim aklım benim gücüm benim ilmim diye sahiplendiğimiz şeylerde aslında Allahın bize onun rızası istikametinde kullanmak için verdiği emanetler değilmi. Allah bize verdiklerini alsa bizde sıfır kalacak bir hiç kalacak. Gaye-i hayali uğrunda benliğinden geçenler aslında Allah karşısında hiçliğini yokluğunu kabul etmiş kendini sıfırlamış insanlar.


Hiçliğini kabul eden Hz. İbrahimi ateş yakarmı. Ortada bir şey yok ki ateş neyi yakacak.
Yokluğunu kabul edeni bıçak kesermi. İsmail sadece Allahın esmasının tecellileri var ben yokum diyor bıçak neyi kesecek.
Üstad Bediüzzaman rus harbinde savaşırken üzerine gelen kurşunlar ona bir şey yapmamış.Tevazusuyla ben yokum diyene kurşun değermi.

Teşbihte hata olmasın hayalet casper diye bir çizgifilm vardı. Hayalet caspere vurmak için elinizi sallasanız bu taraftan girer öbür taraftan çıkar ve eliniz hiçbir katılığa değmez. Benliğini gayesi yolunda sıfırlamış acizliğini hiçliğini kabullenmiş insanlar buna benziyor. Ben ben ben diye sahiplendiği hiçbir şey olmayınca hepsini Allahtan bilince hiçbir katılıkta olmuyor adeta şeffaflaşıyor nuranileşiyor. Allah hepimize böyle olmayı, olamasakta yolunda olmayı nasib etsin.

Muhterem kardeşim yorumunuzun maşaAllahı var..muhteşem bir yorum..sizi tebrik ediyorum..Yazdıklarınızla beraber bende hayal ederek okudum bir nevii siyer yolculuğunu..Allah (c.c) razı olsun inşl;

küçük bir soru gayelerin peşinde koşarken samimiyet adına ihlas adına başarı sahiline ulaşmak için ademoğlunun çabasına, hırs mı denir ,azim mi denir acaba?
 

akna

Well-known member
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

küçük bir soru gayelerin peşinde koşarken samimiyet adına ihlas adına başarı sahiline ulaşmak için ademoğlunun çabasına, hırs mı denir ,azim mi denir acaba?

şayet başarıya ulaşmada ihlasla çalışılıyorsa o azimdir
çünkü ihlasta esas olan Allah cc rızasını göz önünde bulundurmaktır
Allah cc rızasını, maksadında ya da izlediği yolda esas alan kişi tevekkülvari talepte bulunur
hırslı kişi ise tevekkülvari istemez ve her zaman zarar görür
 

ruhani

Member
Cevap: Lahika Analizi: Hayalleriniz ve Siz !

İşte tahmin ederim ki, nâsihlerin nasihatları şu zamanda tesirsiz kaldığının bir sebebi şudur ki: Ahlâksız insanlara derler: "Hased etme! Hırs gösterme! Adavet etme! İnad etme! Dünyayı sevme!" Yani, fıtratını değiştir gibi zahiren onlarca mâlâyutak bir teklifte bulunurlar. Eğer deseler ki: "Bunların yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecralarını değiştiriniz." Hem nasihat tesir eder, hem daire-i ihtiyarlarında bir emr-i teklif olur. 9.Mektup

İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inadlı taleb ve hâkeza şedid hissiyatlar, umûr-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı, şiddetli bir surette fâni umûr-u dünyeviyeye tevcih etmek, fâni ve kırılacak şişelere, bâki elmas fiatlarını vermek demektir. Şu münasebetle bir nokta hatıra gelmiş, söyleyeceğim. 9. Mektup

Risalelerde bize verilen ölçülere göre insanın fıtratında hırs, adavet, inad gibi duygular mevcuttur ve bunlar çok şiddetli ve güçlü bir biçimde fıtratımıza konulmuştur. Önemli olan bu hislerimizin yönlerini hayırlı şeylere çevirmek. Örneğin düşmanlık edeceksen içindeki düşmanlık duygusuna düşmanlı et veya nefsine şeytana, şeytanlamış insanlara düşmanlık et yoksa bu düşmanlık hissini mümin kardeşine tevcih etme buyrulur. İnad edeceksen hayırlı işlerde salih amelleri bir ömür boyu devam ettirme hususunda inat et yoksa mümin kardeşine küsüp bir ömür barışmayacağım deyip inadını şerde kuıllanma buyrulur. Hakeza fıtratımızdaki hırs hissi de böyledir. Hırs göstereceksek Allaha yaklaşma ihlasa ulaşma zevki ruhaniye kavuşma ve Allahın ismini güneşin doğup battığı her yere yayma konusunda hırs göstermemizi telkin ediyor dinimiz.

Kainatın Efendisi(S.A.V) gaye-i hayali yolunda hırslıydı ancak bu mukaddes bir hırs. Hak etmediği halde kendisine reva görülen onca ezaya cezaya ve zulme rağmen tevhid dininin yeryüzünün dört bir yanında bayraklaşması gayesiyle çarşı pazar panayır gezip ebu cehil ve onun gibilerin ayağına belki yüz defa gidip Allahı anlattı. Hatta diyebiliriz ki kainatın efendisi(S.A.V) bu konuda o kadar mukaddes hırs gösterdi ki Allah habibine, “inanmıyorlar diye neredeyse kendini helak edeceksin” ayetiyle seslendi.

Sigara gibi küçük bir alışkanlığı bile bıraktırma konusunda uzun zaman ve çaba harcandığı günümüz toplumunu düşünecek olursak bedevi arap çöllerinde zuhur eden peygamberimizin (S.A.V) kız çocuklarını diri diri gömmenin, içkinin fuhşiyatın, putlara tapıp şirk koşmanın, savaşın kavganın kargaşanın olduğu manevi illetlerle zillet içinde bir milletten, medenilere muallim olacak imanlı ve izzetli bir millet çıkarması gaye-i hayali uğrunda hırs göstererek ne kadar başarılı olduğunu gösterir. Hakeza Hz ömer döneminde Bizans ve sasani devletleri gibi iki süper gücü dize getirmesi gaye-i hayalinin ne sürede nerelere kadar gittiğini bize gösteriyor.

Bugün internet cafelerde belki sayıları milyona varan çocuklarımızın da gaye-i hayalleri ve hırsları var, iç aleminden uzak sanal alemde el bombaları sis bombaları yakın ve uzak görüşlü ve türlü silahlarla donattıkları savaşçı, asker veya hayali kahramanlarıyla sanal ortamda bir yeri ele geçirme fethetme bir üst seviye oyuna geçme gibi gaye-i hayalleri var. Ayrıca bu çocuklardan biraz daha büyük olan gençlerimizin msn, ıcq facebook gibi sosyal ortamlarda cemal sahibi bir bayanla tanışıp fuhşiyata sürüklenmede hayallerini süslüyor. Diğer bir kısım gençlerimizinde beş tane sahabi ismiyle islamın beş şartını sayamadığı halde ellibeş sanatçı ve şarkıcı ismiyle ellibeş futbolcu ismini gözü kapalı sayabiliyor ve ileride onlar gibi bir insan olma gaye-i hayallerini süslüyor. Gençlerimizin hırsları ve hayalleri hayırlı bir yöne çevrilmeyince, hırsları sahabi gibi olma hayalleri sahabi hayatlarıyla doldurulmayınca, internet cafelerde ve türlü eğlence mekanlarında hırslarını ve hayallerini kötü anlamda gerçekleştiriyorlar.
 
Üst