ABDULLAH4
Forum Yöneticisi
Salât ü Selâm
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de O’na salevât getirin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin.” (Ahzâb, 56)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“…Bana salât ü selâm getiriniz. Zira nerede olursanız olun, sizin salât ü selâmınız bana ulaşır.” (Ebû Dâvûd, Menâsik, 96-97/2042)
Übey bin Kâ’b (ra) diyor ki:
“Hazret-i Peygamber’e:
«–Yâ Rasûlâllah! Ben Sana çok salevât-ı şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?» diye sordum.
«–Dilediğin kadar yap.» buyurdu.
«–Duâlarımın dörtte birini salevât-ı şerîfeye ayırsam uygun olur mu?» diye sordum.
«–Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu.
«–Öyleyse duâmın yarısını salevât-ı şerîfeye ayırayım.» dedim.
«–Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu. Ben yine:
«–Şu hâlde üçte ikisi yeter mi?» diye sordum.
«–İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için iyi olur.» buyurdu.
«–Öyleyse duâya ayırdığım zamanın hepsinde Sana salevât-ı şerîfe getirsem nasıl olur?» deyince:
«–O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar.» buyurdu.” (Tirmizî, Kıyâmet, 23)
Salât ü selâm getirmek, Hazret-i Peygamber (sav)’in rûhâniyetiyle irtibat kurmayı ve O’nun nûrundan istifâdeyi temin eder. Bu salevâtların mükâfâtı ise, kulun Hazret-i Peygamber (sav)’e olan muhabbeti ve ihlâsı ölçüsündedir. (Osman Nûri Topbaş, İmandan İhsana Hak Yolculuğu, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
er-Rahîm: Bağışlayan, esirgeyen, ahirette merhametini, nimetlerini sadece mü’min kullarına hasreden zatın ismidir.
Kısa Günün Kârı
Bizlere düşen, salevat-ı şerîfenin ruhâniyetine bürünebilmek ve Fahr-i Kâinât (sav) Efendimiz’e tam bir teslimiyet göstererek O’na lâyık bir ümmet olmaya çalışmaktır.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de O’na salevât getirin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin.” (Ahzâb, 56)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“…Bana salât ü selâm getiriniz. Zira nerede olursanız olun, sizin salât ü selâmınız bana ulaşır.” (Ebû Dâvûd, Menâsik, 96-97/2042)
Übey bin Kâ’b (ra) diyor ki:
“Hazret-i Peygamber’e:
«–Yâ Rasûlâllah! Ben Sana çok salevât-ı şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?» diye sordum.
«–Dilediğin kadar yap.» buyurdu.
«–Duâlarımın dörtte birini salevât-ı şerîfeye ayırsam uygun olur mu?» diye sordum.
«–Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu.
«–Öyleyse duâmın yarısını salevât-ı şerîfeye ayırayım.» dedim.
«–Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu. Ben yine:
«–Şu hâlde üçte ikisi yeter mi?» diye sordum.
«–İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için iyi olur.» buyurdu.
«–Öyleyse duâya ayırdığım zamanın hepsinde Sana salevât-ı şerîfe getirsem nasıl olur?» deyince:
«–O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar.» buyurdu.” (Tirmizî, Kıyâmet, 23)
Salât ü selâm getirmek, Hazret-i Peygamber (sav)’in rûhâniyetiyle irtibat kurmayı ve O’nun nûrundan istifâdeyi temin eder. Bu salevâtların mükâfâtı ise, kulun Hazret-i Peygamber (sav)’e olan muhabbeti ve ihlâsı ölçüsündedir. (Osman Nûri Topbaş, İmandan İhsana Hak Yolculuğu, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
er-Rahîm: Bağışlayan, esirgeyen, ahirette merhametini, nimetlerini sadece mü’min kullarına hasreden zatın ismidir.
Kısa Günün Kârı
Bizlere düşen, salevat-ı şerîfenin ruhâniyetine bürünebilmek ve Fahr-i Kâinât (sav) Efendimiz’e tam bir teslimiyet göstererek O’na lâyık bir ümmet olmaya çalışmaktır.