Amasya'da Başbaşa, Ankara'da Dişdişe.

Huseyni

Müdavim
Yakın tarihimizin mühim bir sayfasını teşkil eden "Amasya Ta'mimi" 22 Haziran 1919'da ilân edildi. Ta'mim, "umum"dan geliyor; günümüzde "genelge" diye tâbir edilen bir bildirinin umuma duyurulması anlamını taşıyor.


İşte, bundan tam 90 sene evvel Amasya'da hazırlanan ve çeşitli vasıtalarla umuma ilân edilen bu genelgenin mahiyeti özet olarak şöyledir:


"Vatanın bütünlüğü ve milletin istikbâli tehlikededir. İstanbul hükümeti de, işgal kuvvetlerinin tesiri ve kontrolü altındadır. Bu durumda, milletin istiklâli, yine milletin azim ve kararı ile temin edilecektir. Bu maksata matuf olarak, evvelâ Erzurum'da, ardından Sivas'ta iki büyük kongre tertip edilecek ve bu kongrelere Müdafaa–i Hukuk–u Milliye Cemiyetlerinin tensip ettiği delegeler iştirak edecek. Kongreye kadar, askerî ve sivil kuruluşlar hiçbir suretle terk edilmeyecek ve başkasına verilmeyecek. Vatanın herhangi bir tarafına vaki olacak işgâl ve istilâ hareketlerine karşı, bütün ordularımızla mukabele edilecektir. Bu sebeple, silâh ve diğer harp malzemesi kesinlikle başkasına teslim edilmeyecek ve elden çıkarılmayacak."


Bu bildirinin altına imza koyan, ya da telgrafla haberdar edilerek iştirakleri sağlanan isimler ise şunlar:

1) 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal.
2) Eski Bahriye Nazırı ve Hamidiye Kahramanı Miralay Rauf (Orbay) Bey.
3) 15. Kolordu (Şark Cephesi) Kumandanı Kâzım Karabekir.
4) 3. Kolordu (Samsun) Kumandanı Miralay Refet (Bele) Paşa.
5) 2. Ordu (Konya) Müfettişi Mersinli Cemal Paşa.
6) 25. Kolordu (Garp Cephesi) ve Kuvâ–yı Milliyenin de ilk Kumandanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa.
7) Edirne’de (Trakya) Kolordu Kumandanı Miralay Cafer Tayyar.

Evet, "Amasya Genelgesi"ne imza atan veya orada bulunamayıp söz konusu metni aynen tasdik eden belli başlı isimler bunlar.
Aynı zamanda birer asker olan bu şahıslar, Millî Mücadele hareketinin lokomotifi olup, 1919 yılı Haziran'ından tâ II. Lozan görüşmelerinin bütün hararetiyle tartışıldığı 1923 Haziran'ına kadar nisbeten birlik-beraberlik görüntüsü içinde bulunmuşlardır.


Dananın kuyruğunun kopması, yani aralarındaki birlik–beraberlik tablosunun parçalanıp berhava olması ise, 1923 yılı ortalarında vuku buldu. Zira, o günlerde pek mühim gelişmeler yaşandı. Bunları, şöylece sıralamak mümkün:


* Gizli Meclis oturumlarında, Lozan'da tavizler verildiğini ve Mehmetçiğin kanı masabaşında ucuza satıldığını iddia ederek, M. Kemal ile İsmet Paşanın müşterek Lozan Antlaşması fikriyatına şiddetle muhalefet eden II. Grubun liderlerinden Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey, aynı yılın Mart ayı sonlarında hayret ve dehşet uyandıran bir komplo ile katledildi.


* Bir bağda saklanan Ali Şükrü Beyin cesedinin bulunduğu ve katilin de Çankaya Muhafız Komutanı Topal Osman'ın olduğunun anlaşıldığı 1 Nisan günü, özellikle Meclis Başkanı M. Kemal'in isteğiyle genel seçim kararı alındı. (Seçim, Ağustos ayı başında yapıldı.)


* Ali Şükrü Beyin katili Topal Osman, 2 Nisan'da Ayrancı Bağlarında üzerine gönderilen askerî birlik tarafından vurularak öldürüldü, kafası kesildi ve Ulus'taki Meclis'in kapısında ayaklarından asılmak suretiyle teşhir edildi.


* "Amasya Tamimi"ni tasdik eden komutanlardan Cafer Tayyar, savaş esnasında esir düştüğü Yunan tarafından—takas usûlüyle—serbest bırakıldı ve 5 Nisan günü İstanbul'a, ardından Ankara'ya geldi. (Cafer Tayyar, hem komutan, hem de Edirne mebusu olarak Meclis'te görev aldı. Ancak, bu tarihten itibaren M. Kemal ile zıtlaştılar ve hiçbir şekilde uyuşamadılar. Bu yüzden, başına gelmeyen kalmadı.)


* Meclis'te, kesilen Lozan görüşmelerine, kaldığı yerden devam edilmesine karar verildi. İsmet Paşa başkanlığındaki heyet, ikinci kez Lozan'a gönderildi; 23 Nisan'da ikinci oturuma başlandı.


* Lozan'da dehşet veren gizli pazarlıkların devam ettiği günlerde Ankara'da bulunan Bediüzzaman Said Nursî ile M. Kemal arasında, "Riyaset odası"nda şiddetli münakaşalar yaşandı. Bediüzzaman, o günlerin Ankara'sında iki kez ölüm tehlikesi atlattı.


* Gizli mimarı Yahudi Hahambaşısı Haim Naum olan Lozan Antlaşması, Temmuz ayı sonlarında imzalandı. Bir ay sonra da yeni Millet Meclisi, bu antlaşmayı kabul etti. Yeni Meclis'te II. Gruptakilerin çoğu tasfiye edilmiş durumdaydı. Ancak, yine de 14 kişilik bir muhalefet grubu oluştu. Bunlar, Lozan'a Meclis'te red oyu verdiler.


* Meclis'teki Lozan muhalifleri, aynı zamanda M. Kemal ve İsmet Paşanın da muhalifi durumuna düştüler. Bu grup, Cumhuriyet'in ilânından sonra farklı bir siyasî temayülün içine girdiler ve 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını (TCF) kurdular.


İşte, konumuzun asıl can alıcı noktası burada: "Amasya Genelgesi"ne imza koyup tasdik eden komutanların tamamı, TCF'yi kuran kadronun içinde yer aldı. Bir tek istisna vardı, o da M. Kemal idi.


Evet, çok garip, ancak gerçeğin tâ kendisi. Vaktiyle "Amasya Tamimi"ni kabul edip altına imzasını atan M. Kemal dışındaki komutanların tamamı CHF'den ayrılmış ve yeni Meclis'in ilk muhalefet partisi TCF safında yerlerini almışlardı.


Tabiî, bu yaptıklarının faturası da çok ağır oldu. İstiklâl Harbinin bu kahraman kumandanları, önce 1925'teki Şeyh Said Hadisesiyle irtibatlandırılarak—partileri kapatılmak sûretiyle—cezalandırıldılar; ardından, 1926'daki muhayyel "İzmir Sûikastı" hadisesiyle irtibatlandırılarak İstiklâl Mahkemesine sevk edilerek idamın edilişine kadar getirildiler.


Bu kahramanlar, İzmir'de idam olunmaktan kılpayı kurtuldular gerçi; ancak, çoğunun hem askerî, hem de siyasî hayatları bütünüyle sona erdirilmiş oldu.
Evet, maalesef ve çok yazık ki, bütün bu bed muameleye mâruz bırakılanların içinde, "Amasya Tamimi"ni kabul ve tasdik eden yukarıda isimlerini sıraladığımız—M. Kemal dışındaki—Millî Mücadele Komutanlarının tamamı yer almakta idi.

M. Latif SALİHOĞLU
22.06.2009
Yeniasya
 
Üst