Tarihin Yorumu: 20 Haziran 1481

Huseyni

Müdavim
Cem Sultan gailesi ve Endülüs

Babaları Sultan Fatih'in vefatından (3 Mayıs) çok kısa bir süre sonra saltanat kavgasına tutuşan Sultan Bayezid ile Cem Sultan arasında, Bursa'nın Yenişehir Ovasında çok kanlı geçen bir çatışma yaşandı. (20 Haziran 1481)

Savaşta mağlup olan Cem Sultan, canını zor kurtararak Konya'ya çekildi. Konya'dan Kahire'ye, oradan da Hicaz'a giderek hac fârizesini yerine getirdikten sonra, tekrar Kahire'ye döndü.

Ne var ki, "Cem Sultan gailesi" bitmedi. Bir yıl sonra, bu kez Konya'da karşı karşıya gelen iki kardeşin kuvvetleri, savaşın eşiğinden döndü. Buradan tekrar Mısır'a gitmek isteyen Cem Sultan, bir talihsizlik eseri Rodos Şövalyelerinin eline düştü. Cem Sultan'a rehin muamelesi yapan Rodos şövalyeleri, ciddî para karşılığında onu Roma'daki Papa'ya sattılar. Papa da, Cem'i Osmanlı'ya karşı bulunmaz bir koz, vazgeçilmez bir fırsat olarak kullanacaktı.

Nitekim, öyle oldu. Papa, Osmanlı'nın başta İtalya ve diğer Avrupa ülkelerine yönelik seferlere çıkmasına mani olduğu gibi, Cem'in bakım masrafı olarak da her yıl 40 binden fazla para koparmayı başardı. Cem Sultan gailesi, vefat tarihi olan Şubat 1495'e kadar devam etti. Cenazesi ise, ancak dört yıl sonra Bursa'ya getirtilebildi.

Müslümanlar yardımsız kaldı
Cem Sultan gailesinin yaşandığı yıllarda, İspanya'nın güneyindeki Endülüs Müslümanları da ölüm–kalım sıkıntısına düşmüşlerdi. Yaklaşık 780 yıldır burada yaşayan ve Avrupa milletlerine medeniyet dersini veren Endülüs Müslümanları, son olarak Gırnata Sultanlığı adı altında varlıklarını devam ettiriyorlardı. Birkaç kez el değiştiren Endülüs Saltanatı, bu sıralar Beni Ahmer (Kızıloğulları) Hanedanının elinde bulunuyordu.

İspanyanın tümünde hakimiyet kurmayı hedefleyen Aragon Kral II. Ferdinad, Osmanlı'dan bir yardım gelemeyeceğine emin olduktan sonra, Endülüs'teki son bağımsız İslâm devletini yıkmayı hedef aldı. Uzun süren çatışmaların ardından, yardımsız kalan Gırnata Sultanlığı, 2 Ocak 1492 tarihi itibariyle sona ermiş oldu. Sağ kurtulabilen Müslümanların çoğu, Afrika'ya hicret etmek zorunda kaldı.

İspanyol Krallığı, bu tarihlerde ters düşdüğü Yahudi vatandaşlarını sınırdışı etme kararı aldı. Ancak, hiçbir ülke ve millet, Yahudileri kabul etmedi. Ne gariptir ki, Endülüs Müslümanlarına yardım edemeyen ve onların İspanya'dan kovulmasına mani olamayan Sultan II. Bayezid, benzer bir muameleye tabi tutulan Yahudilere yardımda bulundu ve onlara Osmanlı topraklarında barınma imkânını sağladı. Bu sayede, 1492–97 yılları arasında İspanya ve Portekiz'den göç etmek zorunda on binlerce Yahudi nüfus, kafileler halinde gelip Selanik'e yerleşti.

Yine, çok gariptir ki, Osmanlı'nın sonunu getirecek ve Osmanlı'ya en büyük hakaret ve düşmanlığı yapacak kimseler de, işte bu Selanik Yahudilerinin içinden çıkacaktı. Her ne kadar, bunların bir kısmı "dönme" olsa da...

M. Latif SALİHOĞLU
20.06.2009
Yeniasya
 
Üst