Mükellefiyet

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Mükellefiyet




Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.” (Tekâsür, 8)




Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Kıyâmette insana sorulacak ilk dört sualden biri şudur: «Malını nereden kazandın, nereye harcadın?»” (Tirmizî, Kıyâmet, 1)

Mü’min, mükelleftir. Yani, mes’ûliyet hissi içerisinde hayat sürmek durumundadır. Mükellefin, yani ilâhî sorumluluk altındaki kulun, her amel ve davranışının bir hükmü ve neticesi vardır: Farz, sünnet, müstehap, haram, mekruh, şüpheli, mubah, helâl… şeklinde, Kur’ân ve sünnetin tayin ettiği bu hükümler, bir mü’minin hayatına istikamet veren levhalar mesâbesindedir.

Bu levhaları gözeten, hayatını ilâhî îkaz ve işaretlerle yaşayanlar; yolun sonunda Allâh’ın izniyle ebedî rahmete, cennete vâsıl olurlar. Bu îkazlardan gaflete düşen, hırs ve tamaha düşerek ilâhî talimatları görmezden gelenler ise; dünya hayatında trafik kurallarını hiçe sayanların can ve mal kaybına yol açan kazalara uğradıkları gibi, dünyada da âhirette de en büyük ziyana düşerler.

Bilhassa içinde bulunduğumuz âhirzamanda; hevâ ve heveslerinin zebûnu olmuş nâdanların ortaya attığı; «Bırakınız yapsın! Bırakınız geçsin!» sözüyle hulâsa edilen, özü itibarıyla; «Altta kalanın canı çıksın!» acımasızlığının mahsulü olan gaflet ve zulüm cereyanları içinde, insanoğlu âdetâ hayvanat gibi hudutsuz, hesapsız bir hürriyet ile yaşamaya çağrılmakta… İnsanoğluna; «Dilediğin gibi kazan, dilediğin gibi harca!» denilmekte… (Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, Altınoluk Dergisi Ocak – 2011)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Alîm: Her şeyi bilen, hakkıyla bilendir. Allah-ü Teâlâ’ya nisbet edildiğinde, zaman ve mekân kaydı olmaksızın, olmuş olanı, olmakta olanı ve gelecekte olacak şeyleri; küçük-büyük, gizli-âşikâr her şeyi ve her hadiseyi bilen demektir.

Kısa Günün Kârı

İnsanın nâil olduğu bütün nimetlerden hesaba çekilecek olması, imtihanı itibariyledir. Cenâb-ı Hak, insanı sâir mahlûkattan ayırıcı husûsiyetlerle donatmış ve onu birtakım emir ve nehiylerle mükellef yani sorumlu tutmuştur.
 
Üst