Yakarış,

durmuþ göktekin

Active member
Yakarış,
Allah rahmet veriyor, insan zulme çeviriyor. Rahmet’i zulme çeviren elimiz ve dilimiz. İyilik ve kötülük! Tercihimize göre Allah yaratıyor. İyiliği Allah, kötülüğü nefsimiz istiyor. Kötülük ve iyilik, hal ve dille yapılıyor. Her ne kadar iyilik şemsiyesini başımıza tutsak da kötülük gökten yağmur gibi yağıyor ve kirlenmedik yerimiz kalmıyor. Hayat durmayacağına göre, kötülük selinden kurtulmak için Allah’ın ipine sımsıkı sarılmalıyız. Necip Fazıl Kısakürek; “İnsan üç-beş damla kan, insan üç-beş damla su/ Bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu” Diyerek bu günkü halimizi dile getirmiş. Devam etmiş: “Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. Bir başka deyişinde de: “Bıçak soksan gölgeme,/ Sıcacık kanım damlar./ Gir de bir bak ülkeme:/ Başsız, başsız adamlar…” diyerek hali perişanımızı anlatmıştır Muhasebeyi sadece ticarete odaklayanlar, nefis muhasebesini unutmuşlar. Allah, muhasebeyi ve muhasebenin elamanları olan rakamları hem dünya hem de ahiret için yaratmıştır. Çünkü dünyada hesabını Allah’ın istediği gibi tutanlar ahrette de hesaplarını kolay vereceklerdir. Kars’ta doğru hesap verebilen, Edirne’de de doğru hesap verir! Herkes kendi âdetini seviyor. Kendi âdeti kendine hoş geliyor. Kötülük ve şerre karşı misli ile mukabele edilmemeli. Tövbe ve istiğfarla, sabır ve tahammül gösterilmeli, hadiselerden ibret alınmalı, onlarla uğraşma yerine iyilik ve doğruluk üzerinde çalışılmalıdır. Bu hal daha fazla iyi netice verebilir. Çünkü ahlak ve faziletin gereği budur. Şiddet şiddeti, pozitif pozitifi çağırır. Herkes nefsini kötülemeli. Küçük kusurlarını büyük görmeli. Başkalarının büyük kusurlarını küçük görmeli. Bu hal fazilet ve erdemliliktir. Allah’tan korkmada, doğrulukta, edep ve ahlakta kendimiz daha çoğunu yapmalıyız. Amelimizi artırmayı tercih etmeliyiz. İnsan beşer olduğu için hata edebilir. Kendini ıslah etmeyen başkalarına ders vermeye kalkmamalıdır. Kendine söz geçiremeyen başkasına söz geçiremez. Baba, oğlunun yapmamasını istediğini kendisi yaparsa, o babanın sözü oğluna tesir etmez. Allah, kitabında; “Niçin yapmadıklarınızı söylersiniz” mealindeki emirlerle bizi uyarıyor! Fırtınalı ve dağdağalı bir zamanda yaşadığımız için pek çok değerler kayboldu. İnsan oturdu, kendi saçını yoldu. İnsanla birlikte bozulmayan, kirlenmeyen bir şey kalmadı. İnsan, insana korkular saldı. Bir tarafta yangından mal kurtaran, diğer yanda yağmalayan, mal kaçıran. Herkes birbirine soruyor: Bu işin sonu nereye varacak? Herkes bu sorunun cevabını arıyor! Ateşi avucuna almayan için ateşin ne olduğu anlaşılmıyor. Bir günü selamette geçiren derin bir nefes alıyor. Hayat bir halat gibi önümüze konmuş. Halatın bir ucu haramı, diğer ucu helali gösteriyor. Helal ucundan tutup çekenlerle, haram ucundan tutup çekenler yarış halinde. Bu yarışı, haramzadeler, kazanıyormuş gibi görünse de, asla öyle değil. Kötülük fazla gürültülü ve tahribat özellikli, peşin lezzetli olduğu için parlayıp sönen cinstendir. Kalıcı olan iyilik ve doğruluktur. Tarihe baktığımız zaman hiçbir firavunun eserinden bugüne intikal eden yoktur. Ama doğruların eseri çoktur. Kuru ağaçlara can veren, dallarına meyveler takan, yiyip de şükretmeyen kullarına bakan Allah’ım yine de bizi helak etme sen! Bağışla bizi, nefislerimize fırsat verme, bizi doğruya yönelt! Kalblerimizi eviren, çeviren, şekilden şekle sokan sensin. Sen her şeyi var edensin, var olanı da yok eden yine sensin! Biz senin affına sığınıyor, bağışlanmamızı istiyoruz. Bizi bize bırakma! Biz kendimize sahip çıkamıyoruz! Sen, bize sahip çık Allah’ım! Bizi yanmaktan muhafaza et! Azametin hürmetine merhamet et! Sana kulluk yapmakta bize kolaylıklar tanı! Tanı da, yakalayalım o mutlu anı! Eğrilikleri düzelten, fazlalıkları çıkartan sensin! Sen bizi bizden daha iyi bilirsin, ihtiyaçlarımıza da cevap verirsin! Eğriliklerimizi düzelt, fazlalıkları bizden al Ya Allah, Ya Rahman, Ya Rahim, Ya Kerim! Hayatımızı kolaylaştırdın, işlerimizi asan eyledin, biz de nefsimize zulmettik. Her şeyden önce insanlığımızı kaybettik. Kaybettiğimiz insanlığı yeniden kazanma imkânı ve gücü ver Allah’ım.
10. 04. 2016
Durmuş Göktekin
 
Üst