Keramet ile istidrac hakkında

Ahmet.1

Well-known member
İ'lem Eyyühel-Aziz!
Keramet ile istidrac manen birbirine mübayindir. Zira keramet, mu'cize gibi Allah'ın fiilidir. Ve o keramet sahibi de kerametin Allah'tan olduğunu bilir ve Allah'ın kendisine hâmi ve rakib olduğunu da bilir. Tevekkül ü yakîni de fazlalaşır. Lâkin bazan Allah'ın izniyle kerametlerine şuuru olur, bazan olmaz. Evlâ ve eslemi de bu kısımdır.

İstidrac ise, gaflet içinde iken eşya-yı gaybiyenin inkişafından ve garib fiilleri izhar etmekten ibarettir. Fakat bu istidrac sahibi, nefsine istinad ve iktidarına isnad etmekle enaniyeti, gururu öyle fazlalaşır ki
ﺍِﻧَّﻤَٓﺎ ﺍُﻭﺗِﻴﺘُﻪُ ﻋَﻠَﻰ ﻋِﻠْﻢٍ "Bu servet, bilgim sayesinde bana verilmiştir." Kasas Süresi, 28:78.) okumaya başlar. Lâkin o inkişaf, tasfiye-i nefs ve tenevvür-ü kalb neticesi olduğu takdirde, ehl-i istidrac ile ehl-i keramet arasında tabaka-i ûlâda fark yoktur. Tam manasıyla fenaya mazhar olanlar ise, onlara da Allah'ın izniyle eşya-yı gaybiye inkişaf eder. Ve onlar da, o eşyayı fena fillah olan havâslarıyla görürler. Bunun istidracdan farkı pek zahirdir. Zira zahire çıkan bâtınlarının nuraniyeti, müraîlerin zulümatıyla iltibas olmaz.

Said Nursi

Keramet: Veli (ermiş) insanlarda görünen Allah (cc) vergisi olağanüstü ve harika durumlar, olaylar ve hareketler.
İstidrac: Dinden uzak insanlarda görünen harikulade işler ve başarılar.
Mübayin: Farklı, zıt, ters, aksi muhalif.
Hâmi: Koruyucu, koruyan.
Tevekkül ü yakîni: Allah'a (cc) güveni ve iman şüphesizliği ve kesinliği.
Lâkin: Ancak, fakat, amma.
Evlâ: Daha iyi, çok iyi.
Eslem: En selametli, en sağlam ve güvenli.
Gaflet: Düşüncesizlik, ve ihmal sebebiyle, içinde bulunduğu gerçeklerden habersiz olma.
Eşya-yı gaybiye: Görünmeyen şeyler.
İzhar: Açığa vurma, meydana çıkarma, gösterme.
İstinad: Dayanma.
İktidar: Güç, kuvvet.
İsnad: Dayandırılma, mal etme.
Enaniyet: Benlik, kendine güvenmek ve kendine dayanmak. Kişinin üzerinde görünen iyi ve güzel sıfatları kendinden bilmesi.
İnkişaf: Açılma, meydana çıkma, gelişme, ilerleme.
Tasfiye-i nefs: Nefsin saflaştırılması, nefsin temizlenmesi, nefsin kütülüklerden arındırılması.
Tenevvür-ü kalb: Kalbin nurlanması.
Ehl-i istidrac: İsticrac sahipleri. Gaflette (islâm dinine ve iman gereklerine ilgisiz) oldukları halde olağanüstü alışılmadık işler ve durumlar gösterenler, olağanüstü haller gösteren gafil veya inkarcı kimseler.
Ehl-i keramet: Keramet sahipleri, kendilerinde harikulade olağanüstü durumlar görünen Allah (cc) dostu ermiş kişiler.
Tabaka-i ûlâ: Birinci tabaka, ilk tabaka.
Eşya-yı gaybiye: Görünmeyen şeyler.
Fena fillah: Dünyadan ve kendinden geçerek tam olarak Allah'a (cc) yönelip, O'nun tecellisi içinde kendini kaybetmek.
Zahir: Açık, görünür, görünen, belli. *Dış yüz, görünüş.
Müraî: İki yüzlü, dalkavuk, riyakar.
 

Ahmet.1

Well-known member
İstidracın lügat mânâsı, derece derece yükseltmek veya indirmektir. Istılahta ise, bir kimseyi, kendi arzusuna göre bir noktaya kadar götürüp, sonunda felâkete atmak, mânâsına gelir.

Seyyid Şerif Cürcanî, Tarifat adlı eserinde kerameti, “iman ve salih amel sahibi bir kimseden zuhur eden harikulâde hâl” şekline tarif eder ve tarifin devamında, “Bu hâl iman ve salih amel sahibi olmayan birisinde görülürse istidrac olur” diye ekler.

İnsanın kavuştuğu bir nimet, eğer onun hakkında hayırlı ise, bu ilâhî bir ikramdır. Eğer o nimet o şahsın kibrini ve isyanını artırırsa bu, ikram değil istidracdır.

Bu hakikati ders veren bir âyet-i kerime:
“Kâfirleri imtihan etmek için onlardan bir kısmına dünya hayatının ziynetleri olarak tattırdığımız şeylere sakın gözünü dikme. Rabbinin rızkı hem daha hayırlı, hem daha devamlıdır.” (Tâhâ, 131)

Hz. Peygamberin (asm) şu ifadeleri de istidracı anlatır: “Görsen ki, Allah bir kuluna veriyor, o ise günahlara devam ediyor. Bil ki, bu o kişi için ancak bir istidraçtır.” (İbnu Hanbel, IV, 145)

Bir kısım riyazet ehlinde görülen ve şeklen kerameti andıran haller bir istidraç olabilir. Veli zat, kerametin Allah’tan olduğunu bilir, tevekkül ve yakini artar. İstidraç sahibi ise, “ben bu seviyeye kendi ilmimle ve sabrımla ulaştım” diyerek o hali nefsine nispet eder. İşte, böyle bir kimsede görülen harika haller istidraçtır; onu adım adım felakete götürmektedir.


http://m.sorularlarisale.com/
 
Üst