.. mütefekkirane muhabbetin uhrevî neticesi

Ahmet.1

Well-known member
Dünyada, dünyanın âhiret mezraası ve esma-i İlahiye âyinesi olan iki güzel yüzüne karşı mütefekkirane muhabbetin uhrevî neticesi: Dünya kadar, fakat fâni dünya gibi fâni değil, bâki bir Cennet verilecektir. Hem dünyada yalnız zaîf gölgeleri gösterilen esma, o Cennet'in âyinelerinde en şaşaalı bir surette gösterilecektir. Hem dünyayı, mezraa-i âhiret yüzünde sevmenin neticesi: Dünyayı fidanlık, yani ancak fidanları bir derece yetiştiren küçük bir mezraası hükmünde olacak öyle bir Cennet'i verecek ki: Dünyada havâs ve hissiyat-ı insaniye, küçük fidanlar olduğu halde, Cennet'te en mükemmel bir surette inkişaf ve dünyada tohumcuklar hükmünde olan istidadları, enva'-ı lezaiz ve kemalât ile sünbüllenecek surette ona verileceği, rahmetin ve hikmetin muktezası olduğu gibi, hadîsin nususuyla ve Kur'anın işaratıyla sabittir. Hem madem dünyanın; her hatanın başı olan mezmum muhabbeti değil, belki esmaya ve âhirete bakan iki yüzünü, esma ve âhiret için sevmiş ve ibadet-i fikriye ile o yüzleri ma'mur etmiş, güya bütün dünyasıyla ibadet etmiş. Elbette dünya kadar bir mükâfat alması, mukteza-yı rahmet ve hikmettir. Hem madem âhiretin muhabbetiyle onun mezraasını sevmiş ve Cenab-ı Hakk'ın muhabbetiyle âyine-i esmasını sevmiş. Elbette dünya gibi bir mahbub ister. O da, dünya kadar bir Cennet'tir.
Sözler


Âhiret: Ölüm ve kıyamet ile gidilen Cennet-Cehennemin bulunduğu ebedî âlem. Ölümsüz olan öbür dünya.
Mezraa: Tarla.
Esma-i İlahiye: Allah'a(cc) ait isimler.
Mütefekkirane: Tefekkür eder şekilde, derin ve dikkatlice düşünerek.
Muhabbet: Sevgi, sevme.
Uhrevî: Ahiretle alakalı.
Fâni: Geçici, kaybolan, gelip geçici.
Bâki: Ebedî, sonsuz, ölümsüz olan.
Esma: İsimler.
Mezraa-i âhiret: Ahiret tarlası.
Havâs: Duygular, duyu organları.
Hissiyat-ı insaniye: İnsana ait hisler, insanın duyguları.
İnkişaf: Açılma, meydana çıkma, gelişme.
İstidad: Kabiliyet yetenek.
Enva'-ı lezaiz: Lezzetlerin çeşitleri.
Kemalât: Kemaller, mükemmellikler, olgunluklar, üstünlükler.
Rahmet: Merhamet, acıma, esirgeme, şefkat etme.
Hikmet: Gözetilen fayda ve gaye.
Mukteza: İktiza eden, gereken.
Nasus: Kesin ve açık hükümler.
İşarat: İşaretler.
Mezmum: Kötülenmiş.
İbadet-i fikriye: Allah'ı (cc) varlığı, birliği, isimleri ve sıfatları ile tanımaya ve anlamaya çalışma ibadeti.
Mukteza-yı rahmet ve hikmet: Allah'ın (cc) merhametinin ve herşeyde gaye ve faydalar gözetmesinin gereği.
Âyine-i esma: İsimlerin aynası, isimleri gösteren ve bildiren eser.
Mahbub: Muhabbet edilen, sevilen, sevgili.
 
Üst